Makale

İSLAMİYETİN VE HZ. MUHAMMED (S.V.) İN ÜSTÜNLÜĞÜ

İSLAMİYETİN VE HZ. MUHAMMED (S.V.) İN ÜSTÜNLÜĞÜ

İsmet SELİM

Müftü

İslâm Dini sair edyana nisbetle pek çok üstünlüğe sahiptir. Çünkü İslâm Dini, Allah’ımızın bizim için seçip, en son ve en mükemmel olarak gönderdiği bir dindir. Hiçbir eksiği yoktur; Bu hususu böyle kabul etmiyen bir insan Müslüman sayılmaz. İslâm Dini, en son gönderilen kanun-ı İlâhî olan Kur’an-ı Kerîm üzerine te’sis edildiği için en mükemmel bir dindir. Bu dinin esası olan son kanun, diğer dinlerin esası olan bütün ka­nunları kaldırmıştır. Bu, gayet tabiî ve normaldir. Günlük hayatta, be­şerî kanunlarda bile durum budur. Bir sonra yapılan kanun bir öncekin­den daha mükemmel olarak yapılır ve bir öncekinin hükmünü yürürlük­ten kaldırır. Dinlerin temel kaynaklarım teşkil eden İlâhî ve ana kanunlar da böyledir. Bundan anlaşılıyor ki, Allah en son kitap olarak Kur’an-ı Ke­rim’i ve bu kitabın üzerine bina kılınan İslâm Dinini gönderdiğinden en mükemmel din İslâm Dini’dir. Diğer dinlerden çok üstün esas ve meziyet­leri havidir. Bütün insanların, bugün, bu dine bağlanmaları lâzımdır. Za­ten bunun aksine hareket edenler, doğruyu bulamamışlar ve sonuç ola­rak da Allah’a varamamışlardır.

İslâmiyet, Allah tarafından gönderilen bütün peygamberlere ve bun­ların getirdiği İlâhî kitaplara inanmayı her Müslümana şart koşmuştur. Meselâ: Hz. Mûsa’ya, Hz. İsâ’ya inanmayan, Tevrat ve İncil’in Allah’tan gönderildikleri şekilde ve o zaman için uyulması gereken hak kitap ol­duklarını kabul etmiyen bir kimse Müslüman sayılmaz. Böyle bir kimse İslâm nazarında mü’min ve Müslüman değildir. Bu hususu din adamları bütün dünyaya ilân ederken hakikî İncil’i tahrif, edip yüzüne gözüne bu­laştıran, Hz. İsâ’yı Allah mı, Peygamber mi diye ayırdedilmiyecek bir hale sokup acaipleştıren Hıristiyanlığın temsilcileri; yalnız İlâhî bir kitap olan Tevrat’ı değil, bütün dünyayı karıştıran ve her yere mel’anetini fal­san havraların hahamları güçlerini Hz. Muhammed (S.A.) i ve İslâm Dini’ni inkâr ettirmeye sarfetmekte ve kendileri dahi bu azîm Peygamber’i ve bu en mütekâmil dini kabul etmemektedirler. İşte bizim yolumuz, işte onların yolu, işte Müslümanların ve dinî önderlerinin meziyetleri, işte Hı­ristiyanlık ve Yahudiliğin mel’anet ve hakka ihanetleri. Osmanlı İmparatorluğunun son zamanlarında Maliye Nazırlığı yapan Sava Paşa adlı bir Hıristiyan bilgini, yazdığı “İslâm Hukuku” adındaki iki ciltlik eserinde bu konuya, temas etmekte, kendisi de bir hristiyan olduğu halde bu hu­susa dindarlarının dikkatini çekmekte ve onlardan cevap istemektedir. “Ben de bir hristiyanım, ama ne yazık ki, durum böyledir.” Demektedir.

İslâm Dinine ve onun yüce Peygamberine bahşedilen birçok üstün meziyetler daha vardır. Sözü uzatmamak için bunların bir kısmım başka bir zamana bırakıp bu sohbetimizde Resûl-i Ekrem S. V. Efendimiz’in bir Hadîs-i Şeriflerine temas etmek istiyorum. Bu Hadîs-i Şerifle Hz. Pey­gamber, sair peygamberlere verilmiyen ve diğer edyanda bulunmayan beş geyin kendisine verildiğini ifade buyurmaktadır. Bu beş şey üzerinde has­sasiyetle düşünmeyi sizlere bırakıyorum.

Hz, Câbir (R. A.) Resûlullâh (S. V.) den naklediyor. Resûl-i Ekrem, “Rabbim bana beş şey verdi. Bu beş şeyi benden evvel hiçbir peygambere vermemiştir:

Bir aylık mesafeden düşmanlarımın kalbine korku düşürüldü, arzın, her yeri benim için mescid ve pâk kılındı. Ümmetimden herhangi bir kim­se namaz vakti nerede gelirse hemen namazını orada kılsın. Ganimet mal­ları (muayyen bir miktarı) bana helâl kılındı. Benden önce kimseye helâl kılınmamıştır. Rabbim bana şefaat etmek gibi, büyük bir şeref ve meziyeti lütfetti. Bütün peygamberler sadece kendi kavimi erine gönderilirdi. Ben bütün insanlara (ve cinlere) peygamber gönderildim.” buyurdu.

Görüldüğü üzere İslâm Dini, başka dinlerde olmayan bu ve bunun gibi birçok iyilikleri sinesinde toplamıştır. Daha fazla sözü uzatmadan konuyu şöylece özetliyebiliriz:

İslâmiyetin i’tikadı rasyoneldir. Bilgiyi teşvik eder, Hıristiyanlık gi­bi insana Allah’lık izafe etmez. İbâdeti, rûhu yükseltir. İsevîler gibi can­sız heykellerin, putların önünde eğilmeyi ibadet kabul etmediği gibi, bunu şirk ve putpereslik addeder. Sadece Allah’a, Allah için ibâdeti emreder. Kul, O’nun huzurunda secde eder. Son yıllarda dünya ile alâkalı her şeyin modern olanını îcâd ve kabul edenlerin din ve ibâdet konusunda böyle iptidaî ve mantıksız hareketleri, kiliselerde birtakım resim ve putlara yüz sürmeyi ibâdet telâkki etmeleri aklın alacağı bir şey değildir. Bunları gö­rünce, bir Müslüman, dinine daha çok sarılmak ve ona daha sıkı bağlan­mak zaruretim hissediyor.

Allah kimseyi doğru yoldan şaşırtmasın. Amin.