Makale

KADİR GECESİ

KADİR GECESİ

Kadir gecesinin şerefi - Bu geceye şeref bahşeden sebepler - Kadir gecesinin
tayini bakkındaki muhtelif rivayetler - imam Ebu Hanife’nin ve Muhyiddin Arabi’nin reyleri - Peygamberimizin Ramazan ayının son üç gününde bir Türk çadırı içindeki ibadet ha,yatı - Kadir gecesi nasıl tes’id edilir? - İbni Fariz’in Kadir gecesine ait parlak bir beyti

Kadir Gecesi, İslam aleminde tes’id edilen gecelerin en feyizlisidir. Kur’an-ı Kerim Peygamber Efendimize bu gece içinde gönderilmeğe başlanmış olmakla kudsi bir hususiyeti haiz bulunuyor. Yine bu gece içinde ibadet, öbür gecelere nisbetle, bin ay ibadetten hayırlı olmak gibi, ilahi bir imtiyaza mazhar olmuş bulunuyor. Yine bu gece müstakbel seneye kadar cereyan edecek her türlü mühim hadiseler hakkındaki Allah’ın ezeli kaza ve takdiri infaz ve meleklere tebliğ olunuyor. Kadir Gecesi bu şerefli hususiyetleri haiz olmakla bu gece hakkında müstakil bir sure nazil · olarak şan ve şerefi tebcil olunmuş bulunuyor. Bu geceye Kadir Gecesi denilmesinin sebebi bunlardır. Bu sebeplere mebni Peygamber Efendimiz de buyurmuştur ki: "Her kim Kadir Gecesinde bu gecenin haiz bulunduğu şeref ve itibara inanarak ve Allah’ın inayet huyuracağı sevap ve mükafatı umarak bu mübarek geceyi ibadetle tebcil ve tes’id ederse geçmiş küçük günahlar mağfiret olunur" (Buhart - Kadir Gecesi babı). Kadir Gecesinin Ramazanın yirmi yedinci gecesi olduğu kat’i değildir. Ancak Resulu Ekremin tesadüf ettiği Kadir Geceleri hakkındaki rivayetler arasında yirmi yedinci geceye ait olan rivayet tercih olunarak bu gece ibadetle tes’id oluna gelmiştir. Ramazanın (1, 17, 18, 21, 23, 25, 27, 29, 30) uncu gecelerinden her birisini iltizam eden haberler de vardır. İmam Ebu Hanife ile Hanefilere göre Kadir Gecesi, yalnız Ramazan ayı gecelerine mahsus olmayıp senenin öbür aylarının gecelerinden her hangi bir geceye tesadüf edebilir. Muhiddin Arabi Fütühatında: «Nas ı JKadir Gecesinin zamanını tayin hususunda ihtilaf etmişlerdir. Ben de bu mübarek geceye kah Şabanda, kah Rebiülevvel ayında, kah Ramazanın ~on on gününün bir gecesinde tesadüf ettim» demiştir. Şu halde bir se! nenin her gecesinin Kadir Gecesi ümidiyle feyizli ve ibadetli geçirilmesi ,lazımdır. Nasıl ki bir şair de: «Ey üstad! Sen bizeKadir Gecesinin niçin bir takım nişanelerini sayıp döküyorsun; eğer sen zaman denilen hayat ölüsünün kıymetini biliyorsan her gece Kadir Gecesidir.» demiştir.

İmam Buhari’nin müteaddit rivayetlerine göre Kadir Gecesinin Ralmazanın son on gecesinden birisinde olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü Resulü Ekrem Ramazanın bu son on gününde aile hayatından çekilerek kendisini tamamiyle ibadete verirdi. Mescitte kurdurduğu küçük bir çadır içinde tamamiyle münzevi bir hayat yaşardı. Ebu. Said-i Hudri’nin bir rivayetine göre Resulü Ekrem’in içinde itikaf edip münzevi ibadet ettiği bu çadır, bir Türk çadırı idi (Müslim). Bunun keçeden yapılmış ufak ve yuvarlak bir çadır olduğu da bildiriliyor l(Nevevi). Ali-el-Kari de adının (Harkan) olduğunu haber veriyor (Mirkat: C. 2, s. 50). Kadir gecesini, Müslümanlar namaz kılmak, Kur’an okuma Tanrı’ya dua etmek, günahlarından tövbe ve istiğfar etmek suretiyle tes’id derler. Hazret-i Aişe’den rivayet olunduğuna göre Peygamberimiz Ramazan gecelerini bu nevi ibadetlerle ihya ederdi (Buhari). Namaz huşusunda üzerinde namaz borcu olan kimsenin hiç olmazsa beş vakit kaza namazı kılması, nafile namaz kılmaktan daha faziletlidir

Dua hususunda da Hazret-i Aişe der ki: Resulü Ekreme:
-Ya Resulallah, Kadir Gecesine tesadüf edersem nasıl dua edeyim? diye sordum.
- Allahümme inneke afüvvün tühibbül afve fa’fü anni = Allah’ım sen affedersin ve affetmeyi seversin. Benim günahlarımı da bağışla, diye dua et! buyurdu.
İlahi aşıkların önderi İbni Fariz Hazretlerinin bir beytinin tercümesini bildirmekle bu müsahabemize son veriyoruz: ·
Hak tecelli ederse) bütün geceler Kadir Gecesidir. Vuslat ve mülakat günlerinin hepsi de birer Cuma günüdür..

PEYGAMBERİMİZİN DÜÂ HAKKINDAKİ ÖĞÜTLERİ

1 — İbâdetin en faziletlisi düâdır.
2 — Düâ, ibâdetin özüdür.
3 — Güçlüklere ve sıkıntılara mâruz kalınacağı zaman düâsınm kabul olunmasını isteyen, refah zamanında çok düâ etsin.
Düânm kabul buyurulacağı, va’d-i îlâhî ile sâbittir. Düânm, nezd-i İlâhîde kabûle mazhar olmasının şartları vardır. Dilekler, doğru söz, helâl lokma, temiz ağız, saf yürekle yapılmalıdır.
Enes İbni Mâlik anlatıyor: Yâ Resulâllah, düâlarımm kabulünü isterim; bunun yolunu bana göster dedim: “Helâl kazan, düân makbûl olur.” cevabını verdi.
Ebû Hüreyre Hazretleri anlatıyor: Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurdu: “Şüphe yok ki Allahu Teâlâ pâktır. Ancak pâk olanları kabul eder. Cenâb-ı Hak, Peygamberlerine neyi emretti ise mü’minlere de onu emretmiştir.”
Peygamberlere: “Ey Peygamberler! Pâk ve helâl taamlarıdan yeyiniz, iyi ve yararlı işler yapın”, Müminlere de: “Ey müzminler! Size verdiğimiz pak ve helâl şeylerden yeyiniz” buyurmuştur.
Sonra, Resûl-i Muhterem, bu münâsebetle: “Allah yolunda uzun sefer yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam, ellerini göklere uzatarak, Yâ Râb, diye yalvarıyor; halbuki, onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böylesinin düâsı nasıl makbul olur?” buyurmuştur (Sahîh-i Müslim). Şu halde, düâ edenler, bu cihetleri nazar-ı dikkate almalıdırlar ki, düâları müstecâb olsun.
Düâyl “Sübhane Rabbiye’l-Aliyyi’l-Â’le’i-Vehhâb” ile açmak Peygambere Selât ü Selâm ile başlamak ve Salâvatla bitirmek, düânm âda- bmdandır. Dünyâ ve âhiret saadetine şâmil, özlü ve bilhassa me’srûr düâ- lar tercihe şâyândır.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, hükümdarlara gönderdiği nâmelerini, ümmetine irâd buyurdukları hutbelerini ve düâlarmı kısa keser, maksatlarını özlü, cemiyetli sözler ile ifâde buyururlardı.
Âlûsî ve Cezerî merhûmun beyanlarına göre: “Ud’û Rabbeküm te- darruan ve hufyeten inne’llâhe lâ yuhibbü’l-mu’tedîn” âyet-i kerîmesindeki “haddi tecâvüz edenler” i müfessirler: “Düâyı uzatanlar” diye izah ediyorlar.
Ebû Dâvud ve Ahmed İbn-i Hanbel Hazerâtmın rivâyetlerine göre, Ashâb-ı Kirâm’dan bir zat, bir adamın “İlâhî Sen’den cenneti, onun nimetlerini, sırına tellerle süslenmiş atlaslarını ve şunları, bunları., isterim. Cehennemden ve onun zincirlerinden, lâlelerinden ve alevli ateşlerinden... Sana sığınırım” dediğini işitmiş. Ve ona hitâben:
— Peygamber A. S. dan dinledim. “Düâda haddi tecavüz edecek, onu 
uzatacak bir kavim bulunacaktır.” dedi ve “înnehû lâ yuhibbü’l-mu’tedîn” âyet-i celîlesini okuduktan sonra: “İlâhî, Senden cenneti ve ona yaklaştıracak sözleri ve işleri dilerim. Cehennemden ve ona yaklaştıran söz ve işten de Sana sığınırım’’ demek kâfidir, buyurdu, demiştir.
Ebû Dâvûd’un rivayeti şöyledir: Sa’d İbni Ebî Vakkaas’m oğlu anlatıyor: Birgün babam benim “İlâhî, Senden cennet ve onun nimetlerini, güzelliklerini ve şunları, bunları... isterim. Cehennemden ve onun zincirlerinden ve lâlelerinden... de Sana sığınırım.” diye düâ ettiğimi duymuş ve şöyle demişti: Ben Peygamber A. S. dan işittim: “Düâda haddi tecavüz edecek kavim bulunacaktır. Sakın sen onlardan olmayasın. Eğer sana cennet verilirse, oradaki her hayra mazhar olursun. Ve eğer cehennemden halâs olursan, onda bulunan her çeşit fenalıklardan korunmuş olursun” buyurdu.
Gazâlî merhum/un îhyâ’sında naklettiğine göre, ulemâ ve ebdâl ha- zerâtı düâlarmı kısa tutarlar, yedi kelimeyi aşırmazlardı. Bakare sûresinin sonundaki düâ da buna şâhittir. Çünkü Cenab-ı Hak kullarının düâ- larmı anlatırken bundan fazlasmn. haber vermemiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de ruhların derinliğine inen ve te’sîr yapan düâlar vardır. Ezcümle “Fâtiha-i Şerife” en özlü düâ örneğidir.
Kur’ân-ı Kerîm’de mevcud olan düâlardan birkaçının meâl-i şerifleri şunlardır (1):
1 — “Ey Rabbimiz! Sen amellerimizi fazl u kereminle kabul buyur. Şüphe yok ki, dâimâ düâlarımızı işiten, niyetlerimizi bilen Şensin.”
2 — “Ey Râb! Dinledik, itaat ettik, mağfiretini niyâz ederiz.”
3 — “Ey Rabbimiz î Bize dünyâda da, âhirette de iyilik, güzellik ve düzenlik ver. Bizi ateş azâbından koru.”
4 —- “Ey Rabbimiz! Bu beldeyi bütün âfetlerden emin kıl. Ahalisinden, Allah’a ve âhiret gününe imân edenleri birtakım meyve ve mahsullerle rızıklandır.”
5 — “Ey Rabbimiz ! Bizi doğru yola kavuşturduktan sonra, kalbleri- mizi kaydırma. Bize kendi tarafından rahmet ihsân eyle. Şüphesiz herkesin murâdını veren Şensin.”
6 — “Ey Ulu Tanrımız! Şayet unutursak veya hatâ edersek, yaptığımız günahlardan dolayı bizi muâhaze etme.”
7 — “Ey Rabbimiz! Bizden evvelki ümmetlere yüklettiğin gibi bize ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Çekemiyeceğimiz yükü taşıtma; bizi affet; bizi esirge. Mevlâmız, yardımcımız Şensin. Kâfirlere (Seni tanımıyan- lara) karşı bize yardım et.”
8 — “Ey Rabbimiz! Bize indirdiğin Kitâb’a îmân ettik. Peygambere tâbî olduk. Artık bizi, birliğini ve peygamberleri tanıyan şâhidlerle beraber yaz.”
(1) Kur’ân-ı Kerîm, Bakare, Âl-i İmrân, A’râf, Îbrâhîm sûreleri. 
9 — “Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla. Ayaklarımızı sabit kıl (Bize metanet ve sebat ver); kâfirlere karşı bize yardım et.”
10 — “Ey Rabbimiz! Peygamberlerin vasıtasiyle va’d buyurduğun şeyleri bize ihsân et. Kıyamet Günü bizi rüsvây etme. Şüphe yok ki Sen vadinden aslâ hulf etmezsin.”
11 — “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulm ettik. Eğer bizi bağışlamaz, esirgemezsen biz her halde büyük zarar ve ziyan görenlerden oluruz.”
12 — “Ey Rabbimiz! Dünyada da âhirette de bize iyilik yaz. Akıbetimizi hayır eyle. Şüphesiz Sana döndük, gösterdiğin yolu tuttuk.”
13 — “Yâ Râb! Beni de, zürriyetimi de, namazı dosdoğru kılanlardan yap, düâlarımı da kabûl buyur.”
14 — “Ey Rabbimiz! Kıyâmette Hesap Dîvânı kurulduğu zaman, beni, anamı, babamı ve bütün mü’minleri mağfiret buyur; günahlarımızı affet.”
Resûl-i Ekrem sallâ’llâhü aleyhi ve sellem Efendimizin muhtelif zamanlarda, ümmetini tâlim için îrâd buyurdukları özlü düâlardan mealler (2) :
1 — “İlâhî! Bütün işlerimizi hayırla neticelendir. Dünyâ musibetlerinden ve âhiret azâbmdan bizi koru.”
2 — “İlâhî! Bildiğim ve bilmediğim hayırların hepsini Senden isterim.”
3 — “İlâhî! İhsân etmekte olduğun nimetinin elimden gitmesinden, âfiyetin değişmesinden, ansızın karşılaşacağım mûsibetten Sana sığınırım. Beni bunlardan muhafaza buyur.”
4 — “İlâhî! İşlerimi bir an bile bana bırakma. Verdiğin iyi şeyleri benden alma.”
5 — “İlâhî! Şekl ü Suretimi nasıl güzel yaratmışsan, ahlâkımı da güzelleştir.”
6 — İlâhî! Dînim ve dünyam için, ehlim ve mâlim için Sen’den afiyet dilerim.
7 — İlâhî! Bana öğrettiğin bilgilerle beni faydalandır. Bana fayda sağlayacak şeyleri öğret, ilmini artır.”
8 — “Allah’ım! Yoksulluktan, hor ve hakir olmaktan, zulmetmekten ve zulme uğramaktan Sana sığınırım.”
9 — İlâhî! Vücûdumda, kulağımda, gözlerimde bana devamlı afiyet ver.”
10 — “İlâhî! Geleceğinden korkulan herhangi bir musibetin tasasını çekmekten, zarardan, acizden, tenbellikten, cimrilikten, korkaklıktan Sana sığınırım.”
(2) Mişkâtü’l-Mesâ’bîh, Hısnü’l-Hasîn, Ezkârü’n-Nevevî el-Hızhü’I-A’zâm, Kenzü’l- Ummâl.
11 — “İlâhî! Hâlâl mal ver; haramdan uzak kıl. Kendinden başkasına muhtaç etme.”
12 —. “İlâhî! Beni ilimde zengin kıl. Hilm ile beze, takva ile şereflendir; âfiyetle süsle/’
13 — “İlâhî! Fena huylardan, fena âmellerden, nefsânî arzulardan, maddî ve manevî hastalıklardan Sana sığınırım.”
14 —“İlâhî! Bana sıhhat, iffet, emânet, güzel huy ihsân buyur. Kötü huylardan ve kötü arzulardan, din ve dünyaya zarar verecek herşey- den Sana sığınırım. Bunlardan beni uzak kıl.”
15 — “İlâhî! Faydasız ilimden, hâlis olmayan âmelden, kabûl olunmayacak düâdan Sana sığınırım.”
16 —* “İlâhî! İşlerimi korumaya yarayan dînimi, medâr-ı maişetim olan dünyâmı, ebedî hayâtı muhtevi olan âhiretimi islâh et.”
17 — “İlâhî! Ümmetimin işlerinden bir vazifeye tâyin olunup da onlara haşin muamele edenleri müşkilâta uğrat. Ümmetimin işlerinden birine vâli tâyin olunup da onlara mülâyemet ve sühûlet gösterenlere Sen de rıfk ile muâmele et.”
18 — “İlâhî! Herşeyde Senden sebat, doğru sözlü lisan, temiz bir kalb isterim.”
19 — “Ey Rabbimiz! Bize hakkı hak olarak göster. Ve hak yolunda yürümeye muvaffak kıl. Bâtılı da bâtıl göster. Ondan uzak olmayı mü* yesser kıl.”
20 — “Yâ Rabbi! Bize hakâyık-ı eşyayı olduğu gibi göster.”
(H, Hüsnü ERDEM — «Berat Gecesi Hakkında Bir Tetkik», 1959) 
KADİR GECESİNİN FAZİLETİNE DAİR ÂYET VE HADÎS MEALLERİ
Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adiyle.
Biz Kur’ân’ı Kadir Gecesi’nde indirdik. Habîbim, Kadir Gecesi’nin müstesna şerefini bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. O gece Rabla/rımn izniyle her emrin infazı için Cibril ile Melekler fevc fevc yeryüzüne inerler. O gece tanyeri ağanncaya kadar selâmet devâm eder.
Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor:
Biz Kur’ân’ı mübarek bir gecede indirdik (Duhan Sûresi, âyet: 3).
Resûlu’llâh’a geçmiş ümmetlerin ömürleri gösterilmişti. Resûlu’llâh kendi ümmeti efradının ömürlerini kısa addederek başkalarının uzun ömürde yaptıkları amellere yetişememelerinden endişe etmişti. Allâhu Teâlâ da Ona Kadir Gecesi’ni verdi ve bunu diğer ümmetlerin bin ayından daha hayırlı ve faziletli kıldı.
(îmâm-ı Mâlik IMuvatta’ında (C. 1, sh. 236) rivayet et-miştir. (Et-Tâc: C. 2, sh. 91).
Nebi (S.A.) Ramazan-ı Şerîf’in son on gününde i’tikâf eder ve:
«Kadir Gecesi’ni Ramazan’m son on gününde gözetleyiniz.» derdi.
Buhârî (C. 3, sh. 46) ve Müslim: (C. 2, sh. 175) rivayet etmişlerdir.
Kadir Gecesi’ni, Ramazan’m son on gününde ve tek gecelerde arayınız. Buhârî (C. 3, sh. 46) Hz. AişeMen rivayet etmiştir.
Her kim Kadir Gecesi’ni, inanarak ve Allâh’m rızâsını gözeterek, Teravih ile ihya ederse Cenâb-ı Hak onun geçmiş günahlarını bağışlar.
Buhârî (C. 3, sh. 46), Ahmet bin Hanbel ve Neseî (C. 4, sh. 155) rivayet etmişlerdir.
Hz. ilişenden: Abdullah bin Ömer’in rivayetine göre:
Resûl-i Ekrem Efendimiz’den Kadir Gecesi’ni sordular: «Her Rama- zan’da bulunur.» buyurdular.
Ebû-Dâvûd (C. 1, sh 139) rivayet etmiştir.
İbn-i Ömer der ki:
Ashâbdan bâzılarına Kadir Gecesi rü’yâda Ramazan’m seb’-i evâhi- rinde gösterildi. Peygamberimiz de Ashâbma:
Rü’yânızı biliyorum. Ramazan’m seb’-i evâhirine tevâfuk etmiştir. Her kim Kadir Gecesi’ni aramaya çalışırsa onu Ramazan’m seb’-i evâ- hirinde arasın buyurmuştur.
Buhârî (C. 3, sh. 46), Müslim (C. 3, Sh, 170), Ebû-Dâvûd ve Neseî rivayet etmişlerdir.
(Seb’-i evâhir: Ramazan’m 21 inden itibâren devam eden yedi gece ki ( 27 nci gece de dâhildir.)
Muâviye bin Ebû-Süfyân*dan rivayete göre:
Nebiyy-i Muhterem Efendimiz: Leyle-i Kadir 27 nci gecesidir, buyurdular. (Cumhurun en kuvvetli ümidi 27 nci gecesidir.)
Ebû-Dâvûd (Sünen: C. 1, sh. 139) rivâyet etmiştir.
Hazret-i Âişe anlatıyor:
Yâ Resûla’llâh, Kadir Gecesi’ne rastlarsam o gece nasıl duâ edeyim? diye sordum. Resûl-i Ekrem Efendimiz:
«Aîlâhümme inneke afüvvün tuhibbü’l-affe fa’fu annî (— Allah’ım Sen affedicisin affı seversin, beni affeyle) diye duâ et» buyurdular.
Ahmed bin. Hanbel, İbn-i Mâee (sh, 282), Tirmizı rivâ- yet etmişlerdir (Et-Tâc: C. 5, sh, 127).