Makale

BIR ANLAMI OLMALI

BİR ANLAMI OLMALI

Cânân Cehri Akyol
Diyanet İşleri Uzman Yardımcısı

Yaşamak için bir ‘neden’i olan kişi, hemen her ‘nasıl’a dayanabilir.”

Hani yakinen tanıdığımız, sakladığımız ama kelimelerle bir kalıba dökmeye gelince lisanımızın düğümlendiği bazı düşünceler vardır ya, işte bu cümle onlardan birini ne güzel resmetmiş. Bu resme bakınca lisanın düğümü çözülmez mi? Peki lisanın eline verseydik fırçayı, hangi resmi çizerdi kelimelerle? İşte lisanımın derdine derman olan fırçanın resmi…

Bir anlamı olmalı, her bir tanenin, çekirdeğin, özün ve bir amacı… Baharda coşup taşan dalların… Dalları şenlendiren, varlığıyla anlamlandıran tomurcukların… Tomurcuğun baharda açmasının bir anlamı, bir amacı olmalı… Soğuk ve ıssız geçen kışı, azametin kaynağının verdiği güçle pes ettiren bu güneşin bir amacı olmalı… Güneşin emeğine hürmet gösteren, tohumu çatlatıp fışkıran ve sana bir selam çakıp dudaklarına küçük bir gülümseme yerleştiren bu çiçeklerin bir amacı olmalı… Ve cümle âlemde adı “var” olanın her biri, biricik ve özel olmalı… Kendine has, yeri doldurulmaz ve vazgeçilemez olmalı her tane, her çekirdek ve onlardan oluşan her bir “bütün”… Her bir insan gibi… Ve insanın içinde sakladıklarının, biriktirdiklerinin bir anlamı ve amacı olmalı… Gönlüne ağır gelen bu yükün, gözünden akan yaşın sebebi olan şu kederin bir amacı olmalı… Bu yük, şu keder, o sıkıntı, kabullenip aşmaya karar verince arıtmalı seni, derinleştirmeli içe doğru, yüceltmeli… Köklerin derinleştikçe, sert rüzgârlara, acımasız soğuğa, hain müdahalelere inat, dalların yukarıya, en yukarıya doğru uzamaya devam etmeli. Demirin şekil bulmasını, şekille birlikte benlik kazanmasını sağlayan ateş gibi yakıp şekillendirmeli seni bu yük, şu keder, o sıkıntı… Yeni baştan şekillenmeli her an, her mevsim, ömrün her bir safahatı…

Zamanın, mekânın, kendi etrafında dönen bu dünyanın, onu saklayan şu kâinatın sahibi olan Yaradan’ın bir planı olmalı… Benim için, senin için, onun için… Yarattığı her bir varlık için bir amacı, bir planı… Çünkü O, hikmet sahibidir (Âl-i İmrân, 3/6). Kulunun velisidir (Bakara, 2/257). Ona şah damarından daha yakın olandır (Kâf, 50/16). Öyleyse ey sen! Senin bu var oluş zincirinin içindeki anlamın ya da amacın ne? Hangi halkasın sen? Katkın ne bu zincire?

Sakın izin verme, umutsuzluğun kara ellerinin ruhunu sarmasına, en değerline-kalbine dokunmasına! Evet, sen biricik ve yegâne bir amacın parçasısın. Vazgeçilmez, çok önemli ve değerli olan bir anlamın sahnesi senin varlığın. Yeter ki amacını ve anlamını bul, keşfet. Nasıl mı? İşin sırrı, aramakta… Arayan ol, yolda ol! “Fe eyne tezhebûn?” (Tekvîr, 21/26) sorusu olsun kulaklarında… “Bu gidiş nereye?” Gönlün dua dua ıstırap ve ısrarlı bir yakarışta, niyetin samimi, saf ve riyasız, azmin tüm varlığını harekete geçirmiş olsun… Sana “var” olma ihsanını, ikramını ve emanetini teslim eden Yaradan, cevapları da arayan kalbine saklamış. Saklandıkları yerden çıkarmak için aramaya başla! Eğer hâlâ bir nefes hayat veriyorsa “can”ına… Eğer damar damar tüm varlığına yayılıyorsa hayat taşıyan kan… Eğer uykudan azat ediyorsa bedenini, karanlığı yaran güneş… Sana verilen bir mesaj var. Ey Sen! Kalk, silkin, kendini bul, kendini tanı ve keşfet! Yaradan’ın özüne işlediği, uğruna emek dizmek için verilmiş amaç ve anlam uğruna aksiyona geç! Hareketin en büyük şifa olduğunu, amaca adanmış olanın en büyük eseri olduğunu unutma!

Yol zor mu? Çetin mi? Karanlık yollardan geçmek, ıssız dönemeçleri aşmak mı gerekiyor? Adım atmakta zorlanacağın, bastıkça içine gömüleceğin kum yığınları mı bekliyor seni? Aşılması imkânsız olan engeller mi var? Dünyaya dönük şemaili imkânsız olanların sahibi O değil mi? “Ol” emri şerifiyle kudreti her şeyin üstünde olan Âlemlerin Rabbi… Çözülmesi gereken her düğüm, O’nun iradesine meftun değil mi? Rabbin seni unuttu mu? Bıraktı mı? Asla! O değil mi, “Rabbin seni bırakmadı ve darılmadı.” (Duhâ, 93/3) hitabıyla yalnız olmadığını sana hatırlatan? O değil mi, “Elbette işin sonu senin için öncesinden daha hayırlı olacaktır.” (Duhâ, 93/4) hitabıyla seni destekleyen? O değil mi, “Rabbin sana mutlaka lütuflarda bulunacak, sen de memnun olacaksın” (Duhâ, 93/5) hitabıyla yolda olanı müjdeleyen? Evet, O. O’na muhtaç olmakla, O’ndan gayrısının yaşatacağı zilletten seni azat eden; hürriyetini, O’na muhtaç olduğunun idrakine erişmiş kalbin sahibinin ayaklarına seren O… Öyleyse dem bu dem… Başı da süreci de sonucu da bereket olan arayış hareketinin tam zamanı… Varlığının amacını ve anlamını bulma arayışının zamanı…