Makale

Akşemsettin

İlmin Öncüleri
Rabia Gülcan Kardaş

Akşemsettin
14. y.y. sonlarında Şam’da doğan Akşemsettin, Fatih Sultan Mehmet’in hocasıdır. İstanbul’un fethinin manevi mimarlarındandır. Mikrobiyolojinin babası olarak da bilinen âlim, küçük yaşta hafız olmuş; matematik, astronomi, eczacılık, tıp gibi ilimler de tahsil etmiştir. Hacı Bayram Veli’nin yanındaki eğitiminden sonra, önce Beypazarı’na, sonra İskilip’e, ardından da Göynük’e yerleşir.
Babacığım geldik mi?
Evet işte şu karşıda görünen evler Göynük’tür.
Akşemsettin dedikleri o mu?
Evet ta kendisi. Mescit yaptı o burada. Birde değirmen. Meğer daha önce kaldığı yerde de aynısını yapmış. Hem hafiz, hem âlim, hem de halka bu şekilde yardım ediyor. Hastalara da şifa dağıtıyor. Böyle iyi hekim görmedim.
Nihayet değirmen de bitti. Su ne kadar gürül gürül akıyor değil mi baba?
Evet çok güzel. Su büyük nimet.
Hastalıklar gerçekten minik tohumlarla mı geçiyor, bunun gibi mi?
Bundan çok daha küçük. Hasta bir insandan diğerine kolayca ulaşabiliyor.
Gözle göremediğimiz için de farkına varmıyoruz.
Biraz ürkütücü geldi bana ama olmayacak şey de değil.
Küçük alim onayladı demek beni, çok sevindim.
Peki korunmak için neler yapmalıyız,
kitaplarında bunları da yazıyorsun değil mi?
Evet, hepsini yazdım. Mesela sen bazen tırnağınla dişini karıştırıyorsun ya, öyle yapma.
Tırnağının arasından ağzına çeşitli sıkıntı verecek maddeler bulaşabilir.
Kendi bedeninin, yediğin şeylerin, yaşadığın yerlerin temizliğine dikkat et.
Dikkat ederim babacığım.
Haydi şimdi annenin yanına gidip yol hazırlıkları ne aşamada bakalım.
Bu sene de hacca gideceksin değil mi, bana ne alacaksın oradan?
Bu sene kendi hediyeni kendin alacaksın.
Yaşasın hacca gidiyorum yaşasın.