Makale

AİLEYİ AYAKTA TUTAN DEĞERLER

AİLEYİ AYAKTA TUTAN DEĞERLER

Bünyamin ALBAYRAK
DİB Din Hizmetleri Genel Müdürü

Aile; Allah’ın adı ve Peygamberin kavliyle kurulan, milletleri ve devletleri ayakta tutan en güçlü kurumdur. Kadının erkeğe, erkeğin kadına ihtiyaç duyduğu, birinin diğerinin mütemmim cüzü olduğu, birbirleriyle kuvvetlendiği yapıdır.
Aile; Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın cennetten dünyaya getirdikleri en büyük nimet, cennet kokusunun hissedildiği, göz nuru, gönül süruru, nesillerin yetiştiği huzurlu mekândır. Millî ve manevi değerlerin nesilden nesile, dededen toruna aktarıldığı, değerlerin muhafaza altına alındığı merkezdir. Bir neslin yetiştirildiği, toplumun eğitildiği en başarılı okuldur.
Bir milleti ve toplumu yok etmek, tarih sahnesinden silmek isteyenlerin, her daim hedef aldığı alan da ailedir. Dolayısıyla devletin ve milletin bekası, huzurlu ve sağlıklı toplumların oluşması için ailenin kurulması, korunması ve kuvvetlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Bizi yarınlara taşıyacak en muhkem kalemiz aile olduğu için onu ayakta tutan, ona hayat veren değerlerin canlı tutulması gerekmektedir. Zira değişen dünya şartlarında değerlerin korunmasında ailenin rolü ve önemi izahtan varestedir.
Rol model aileler
Aile kurumunun temeli atılırken eşler arasında sevgi ve muhabbetin oluşması, bol ve bereketli rızıklara kavuşmaları, hayırlı nesillere vesile olmaları için bir dua edilir. Bu duada aynı zamanda Hz. Âdem ile Havva, Hz Muhammed (s.a.s.) ile Haticetü’l-Kübra, Hz Ali ile Fatımatü’z-Zehra arasındaki sevgi, ülfet ve muhabbetin yeni evlenenler arasında da oluşması Yüce Mevla’dan niyaz edilir. Yeni kurulacak yuvalar için bu ve benzeri ailelerin iyi örnekler olarak tanınması istenir. Çünkü sağlıklı ve mutlu bir ailenin oluşmasında örnek hayatların rolü büyüktür.
Hz. Hatice (r.a.), iyi bir eş, iyi bir anne ve aynı zamanda başarılı bir iş kadınıdır. Resulüllah’a ilk iman eden, malını İslam yoluna vakfeden, evini cennet bahçesine çeviren, müminlerin annesi bir hanımefendidir. Hz. Aişe (r.a.), bir ilim ve irfan timsalidir. 2534 hadis-i şerifi rivayet eden, ilmiyle yaşadığı döneme ve gelecek asırlara ışık tutan bir annemizdir. Hz. Fatıma (r.a.), bir ev hanımıdır. Kendisini ailesine adamış, edebi, iffeti ve duruşuyla Nebevi terbiyenin ilmek ilmek dokuduğu, “Kızım Fatıma! Babanın Muhammed olması sana fayda vermez!” ikazıyla uyarıldığı bir peygamber kızıdır. Asrısaadetin bu güzide hanımefendilerinin sahip olduğu meslek, yetenek ve hayat tarzları bizlerin yuvalarında da yaşatılmalıdır.
Aileyi ayakta tutan en önemli değerlerden biri de duadır. Anne babanın evladı için yaptığı dua Allah katındaki makbul dualardandır. Hz. İbrahim: “Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.” (Saffat, 37/100.), Hz. Zekeriya: “…Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin.” (Âl-i İmran, 3/38.) ve İmran’ın hanımı (Hanne): “…Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin.” (Âl-i İmran, 3/35.) diyerek evlatları hakkında Allah’a niyazda bulunmuşlardır.
Ailede değerlerin kaybolması
Kur’an-ı Kerim aileyi ayakta tutan değerleri yok eden, Allah’ın seçkin kullarının hanesinde bulunup da nasipsiz olan, ilahî davete kulaklarını tıkayan iki peygamber hanımını da ibret olarak bizlere şöyle hatırlatır: “Allah, inkâr edenlere, Nuh’un karısı ile Lut’un karısını örnek gösterdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhları altında bulunuyorlardı. Derken onlara hainlik ettiler de kocaları, Allah’ın azabından hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara, ‘Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!’ denildi.” (Tahrim, 66/10.) Bu ayet aynı zamanda şu mesajı bizlere iletmektedir: Eğer ailede ahlak ve maneviyat yoksa ve iman nimeti kaybolmuşsa, peygamber hanımı da olsa bu konum hiçbir kimseye Allah katında herhangi bir ayrıcalık sağlamaz. Bir yanda Hz. İbrahim ve Hz. Muhammed’in (s.a.s.) örnek edep ve hayâ abidesi hanımları, diğer tarafta Hz. Nuh ve Hz. Lut’un imandan, nübüvvetten nasipsiz eşleri!
Güzel örnekler ortaya koymak
Aileyi ayakta tutan değerlerden bir diğeri de sözlerin amele yani davranışlara yansımasıdır. Hz. Peygamber, sözlerin amellere yansıması hususunda kadınları “kristal”e benzetir. Bu teşbih ile hem kadının değerine hem de ona karşı nezakete şöyle dikkat çeker: “Yavaş ol ey Enceşe, kristallere dikkat et.” (Müslim, Fedâil, 72.)
Ailenin korunması ve varlığını huzurlu bir şekilde sürdürebilmesine vesile olan köklü değerler ise “adalet, ihsan ve itkan”dır. Adaletin hassas terazisinin uygulandığı ve kabul gördüğü bir ailede, ilişkiler bir üst dereceye taşınır. Bu da “ihsan”dır. Artık ailede ilahî bir kontrol hissi baskındır. Bütün ilişkilerde ilahî adalet hissedilir. Allah’ı görüyormuş gibi davranışlar/ameller gerçekleştirilir. Ve bilinir ki her ne kadar biz Allah’ı görmüyorsak da o bizi görüyor. Bundan sonraki merhale ise “itkan”dır. Artık ailede muhabbet, meveddet ve mehafet hâkimdir. Her davranışta O’nun rızası gözetilir. Allah için sevilir, Allah için kızılır. İletişim kazası kolay kolay meydana gelmez. Şayet olumsuz bir davranış oluşursa hakem olarak müracaat kaynağı Kur’an ve sünnet olacaktır.
Aile bir imtihan vesilesidir
Aile kelimesinin bir anlamının da sorumluluk olduğunu unutulmamalıdır. Eşlerin birbirlerine yüklediği yükler ve sorumluluklar vardır. Dolayısıyla aile bir imtihandır. Kur’an-ı Kerim’de bu hususla ilgili şöyle buyrulmaktadır: “Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabilecekler vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, hoş görüp vazgeçer ve bağışlarsanız şüphe yok ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Tegabün, 64/14.)
Sorumluluklarının bilincinde olan ve kurallara uyan eşler, aile yuvalarını cennet bahçesine çevireceği gibi ilahî emir ve yasakları göz ardı edenler ise hayatı kendilerine zindan
ederler.
Sevgi ve merhamet ekseninde kurulan aile, emanet ve güvenle daha da sağlam bir yapıya dönüşür. Ailede sevginin oluşması ve gelişmesi, beraberinde saygıyı da getirecektir. Eşlerin karşılıklı saygı ve hürmet ile birbirlerine değer vermeleri, sadakat ve güven ortamının kendiliğinden oluşmasını sağlayacaktır.
Ailede sağlıklı bir iletişimin başlangıç ve devamı için eşlerin birbirlerine değer vermesi ve zaman ayırması gerekmektedir. Bunun en güzel vasıtası ise sohbet (hasbihâl) etmek, birlikte nitelikli vakit geçirmektir. Sosyal medyanın hayatımıza bu kadar hâkim olduğu günümüzde eşlerin birbirlerine zaman ayırması, yani sohbet ortamının oluşması aileyi güçlü kılacaktır. Teknoloji çağında uzaklar yakın, yakınlar uzak olmuştur. Dünyanın en ücra köşelerinde insanlar ile iletişim kuran nice insanlar, en yakınlarından bihaberdir.
Huzurlu aile, güçlü toplum
Aileyi ayakta tutacak olan sevgi, saygı, sadakat, samimiyet, sabır ve sohbet gibi manevi değerler, yaşatılıp hayat bulduğunda umulur ki o yuvaya selamet ve esenlik ulaşır.
Hz. Peygamber’in hanesinde manevi değerleri yaşatan, yuvasını cennet bahçesine çeviren, Hz. Hatice’ye Allah, Cebrail ile özel olarak selam göndermiştir. (Buhari, Menâkıbü’l-Ensar 20.) Günümüzde de ailelerde millî ve manevi değerler yaşanır/yaşatılırsa, Resulüllah (s.a.s.) ve onun Ehlibeyti örnek alınırsa, Yüce Allah’ın “Selam” ismi bu hanelerde de tecelli edecektir