Makale

UZMANINA SORDUK

UZMANINA SORDUK

Mustafa Talha Özkan

İletişim Uzmanı

İnsanı istişareden alıkoyan psikososyal sebepler var mıdır? Varsa nelerdir?

Psikososyal çevre küçük yaştan itibaren birey üzerinde etkisini gösterir. Örneğin beş yaşındaki bir çocuğun beyni fikir üretmeye başlamıştır ve aile içerisinde konuşulanları detaylarıyla kodlamaktadır. Konumuz istişare olduğu için, anne babanın, yaşına bakmaksızın çocuğun fikirlerine danışması gerekir. Aksi takdirde çocuk fikir üretme ve düşünme karşısında yaşadığı dışlanmışlıktan ötürü küçük görülme ve aşağılık duygusunu biz yetişkinler gibi yaşayacaktır.

Anlaşılacağı üzere bu yaşta en önemli psikososyal etken anne babadır. 12-19 yaş aralığında ise her birey kendi kimliğini, hayat görüşünü, inancını arayacak ve sürekli bir sorgulama içerisinde olacaktır. Bu dönemde gençler birtakım gruplara dâhil olma eğiliminde olacaklardır. Kendini aşırı beğenme veya beğenmeme, bu dönemin unsurlarındandır. Gençlerin bu süreci zarar görmeden atlatabilmeleri için daha önceki süreçleri muhakkak pozitif bir şekilde geçirmeleri gereklidir. Burada yine devreye aile girmektedir. Karakter oluşumu esnasında kibrin üstün geldiği rol modellerle karşılaşan çocuk, kendi bildiğini okuyacak ve bunu toplumsal normların daha etkili işlediği yerlerde yaparak dikkatleri üzerine çekmek isteyecektir. Küçükken kendisiyle istişare edilmeyen bireyler, büyüdükçe bırakın aileleriyle istişare etmeyi, istişareyi kişiliklerine saldırı gibi göreceklerdir.

Bu psikosoyal nedenleri aşmak için neler yapılabilir?

Küçük yaşlardaki çocuklarda, negatif psikososyal etkileri aşmak için öncelikle çocuğa söz hakkı vermek, danışmak gerekir. Örneğin, bir anne ve beş yaşında bir çocuğunu ele alalım. Anne ayakkabı almak için çocuğunu bir mağazaya götürür, alacağı ayakkabının renk seçimini çocuğuna bırakır fakat kendisi de mevsime göre hangi rengin makul olduğunu izah ederek onu istişareye dâhil eder. Bu, bir istişare olduğu gibi aynı zamanda çocuğu terbiye etme ve hayata hazırlama konusunda bilinçlendirme sürecidir.

Günümüz toplumunda işin zor kısmı 12-19 yaş aralığındaki çocuklardır. Bu grup, aileleriyle bırakın istişareyi iletişim kurmakta dahi zorlanmaktadır. Aile, bu yaştaki çocuklarıyla, ailenin istikbalini ilgilendiren konularda dahi istişare etmelidir. Çözülmesi gereken bir problem varsa, evin dekorasyonunda bir değişiklik yapılacaksa veya aile bireylerinden herhangi birinin bir sıkıntısı varsa aile meclisinde çocuğun da fikri sorulmalı, fikirlerine değer verildiği gösterilmelidir. Bu sayede çocuk bir birey olduğu fikrini yavaş yavaş içselleştirecektir.

Aile içi ilişkiler bağlamında istişare ile sağlıklı iletişim arasında nasıl bir bağ vardır?

Tohum ve su arasında nasıl bir bağ varsa aile içi ilişkide istişare ve sağlıklı iletişim arasında aynı bağ vardır. Susuz kalan tohum nasıl yeşermezse istişarenin önemsenmediği ailelerde öncelikle çocuklar akabinde de eşler arası ilişkiler yozlaşır.

Aile meclisinde istişare yapılan her konuda ortak bir karara varılması veya uzlaşma sağlanması her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda küslük veya gerginlik olmamalıdır. İlişkilerin düzeyli ve düzenli olduğu ailede işler yolundaysa, sosyal açıdan bakıldığında da bütün işler yolunda demektir. Aile bireylerinin ortak kararı ile yapılan bir işten hoşnut kalınmasa dahi bu, istişare ile alınan bir karar olduğu için sonucun vebali de müşterek paylaşılır. Veya tam tersi bir durumda, sonuçtan duyulan mutluluk bireysel değil ailevidir. Evlerimizi birer psikiyatri polikliniğine çevirmemek için aile içi ilişkilerimizde rotamızı birlikte hareket etmeye çevirmeliyiz. Bugün ne pişireceğini veya yarın toplantıda ne giyeceğini sosyal medyada arayan ebeveynler, gelin bunu çocuklarınıza sorun. Size hangi rengin yakıştığını belirlemeyi biraz da onlara bırakın. Çocuklarınızın da sizinle istişareye meylettiğini ve sosyal medyadan ya da sokaktaki akıl vericilerden bir nebze olsun uzaklaştıklarını göreceksiniz.

İstişarenin hâkim olduğu ailelerin güven toplumunun inşasına katkıları nelerdir?

Güven toplumunun temelini, yalandan arınmış bireyler teşkil eder. Resulüllah’ın (s.a.s.) en büyük günah olarak nitelediği yalandan arınmak da aile içi ilişkilerin müşterek güven üzere bina edilmesinden geçer. Bunu sağlamanın en yalın yolu da istişaredir. Bir problemi tüm aile bireyleri ile istişare ederek çözüme kavuşturmak, güven toplumunun inşası için bir tuğla koymaktır.

Bireysel ve toplumsal sorumlulukları paylaşma noktasında ailede istişare nasıl bir işleve sahiptir?

Sakın bir çiviyi küçümseme. Bir çivi bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı, komutan bir orduyu, ordu koca bir ülkeyi kurtarır, diyor Cengiz Han. İşte burada istişare bir çividir ve nelere muktedirdir.

Ebeveynlerin, çocuklarıyla istişareye özellikle ergenlik dönemlerinde eğilmeleri, çocukların sorumluluk sahibi birey olarak yetişmesinde önem arz eder. Bu bağlamda gerekirse istişarenin alanı genişletilmeli gelecek neslin inşası noktasında insanlığın faydası için çalışan sivil toplum kuruluşlarından öğretmenlere, aile büyüklerinden mahalledeki akil insanlara kadar iş birliği içinde olunmalıdır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Yapılacak istişareler de ailede kazanılan bilincin bir meyvesidir. Her şey rol model ebeveynlerle başlar. Kendisine değer verildiğini hisseden çocuklar, büyüyünce başkalarının sözüne değer veren gençler olurlar ve kaba tabirle kafasına göre hareket eden insan profilinden uzak, istişare edebileceği kişiyi gözünden tanıma kabiliyetine sahip gençlerin ve onların kıymetli anne babalarının oluşturduğu bir toplum ortaya çıkar.