Makale

TAKDİM

TAKDİM

Cenab-ı Allah insanı en güzel surette yaratmış, akıl ve irade başta olmak üzere pek çok nimetle dünyaya göndermiştir. Bir Müslüman için hayat, doğumla ölüm arasına sıkıştırılmış yıllardan ibaret değildir. Dünya hayatının öncesi ve sonrası vardır. Mevla’mıza verdiğimiz sözle başlayan, Hz. Âdem’in (a.s.) şahsında biçimlenen büyük bir yürüyüşün yolcularıyız bizler. Her birimiz doğup büyüdüğümüz çevrede, kendi imkân ve kabiliyetlerimiz çerçevesinde Allah’a ve yarattıklarına karşı sorumluluklarımızı yerine getirmekle mükellefiz. Yaratılış amacımız fani dünyayı, O’nun rızasını kazanarak hitama erdirmek, hesap gününde bize merhamet etmesine vesile olacak inanç ve amellerle süslemektir.
Allah-u Teâlâ, kendi rızasına giden yolun, helal-haram çizgisine riayet etmekten geçtiğini, helalle yetinmeyenlerin şeytanın izinden yürümüş olacaklarını buyurmaktadır: “Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. (Bakara, 2/168.) Haramlardan kaçınmak, helallere sımsıkı sarılmak; bunu bir karaktere, şahsiyete dönüştürmek her müminin öncelikli çabası olmalıdır. Haramlar ve helaller, bize doğru yolun o eşsiz güzergâhını göstermesi bakımından yol çizgilerine benzerler. Yol çizgileri nasıl ki bizim kazasız belasız seyahat etmemize olanak sağlıyorsa helal ve haram sınırları da imanımızın selametle seyrine vesile olur. Özellikle iyi ve kötünün, helal ve haram ölçülerinin iyice birbirine karıştığı modern dünyada bu sınırlara dikkat etmek ya da ayetteki ifadesiyle “Allah’ın hudutlarını muhafaza etmek”, hem bireysel dindarlığımız açısından hem toplumsal ahlakımız açısından hayati bir öneme sahiptir. Helal dairenin dışına çıkıldığı andan itibaren öze dair hassasiyetimizi korumamız da mümkün olmayacaktır.
Oysa helalin sınırları çok geniştir. Meşhur mecelle kaidesinde ifade edildiği üzere, “Eşyada esas olan ibahadır.” Yani, hakkında özel olarak yasak bulunmayan şeyler helaldir, caizdir, mubahtır. Bu anlamda yaşamın baştan sona helallerle donatıldığını görürüz. Bu yüzden sınırlı sayıda haramlara karşı dikkatli olmak, Rabbimizin bize bahşettiği diğer bütün nimetlerin şükrü anlamına da gelmektedir.
Diyanet Aylık Dergi olarak bu ayki konumuz Helal Hayat. Dosyamıza Prof. Dr. Şahin Güven, “Helal Hayat Hassasiyeti”; Mustafa Soykök, “Haramdan Helale Hicret Etmek”; Prof. Dr. Abdullah Kahraman, “Sanal Dünyada Helal ve Haram Sınırları”; Dr. Yunus Keleş, “Helal Gıda ve Maneviyat” başlıklı yazılarıyla katkıda bulundular. Söyleşi konuğumuz ise Prof. Dr. Salih Tuğ hocamız. Ayrıca dergimizde, içinde bulunduğumuz mübarek hac mevsimi dolayısıyla haccın ve kurbanın ihtiva ettiği manalara dair yazılar yer alıyor. Rıfat Oral, “Veda Haccı Bir Çağrıdır, Tüm Çağlara ve Nesillere”; Halil Kılıç, “Yeniden Yapılan Kulluk Sözleşmesi Hac”; Tuba Kevser Şahin, “Kâinatın Merkezine Yolculuk”; Dr. Mehmet Ali Aytekin, ”Kurbanla Yakınlaşmak” yazılarıyla heyecanımıza ortak oldular.
Malazgirt’ten 30 Ağustos’a zaferlerle dolu tarihimizin bu en anlamlı ayında bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Bu vesile ile Kurban Bayramınızı tebrik ediyor, bayramın milletimize, ümmet-i Muhammed’e ve bütün insanlığa hayır ve huzur getirmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
Dr. Fatih Kurt