Makale

Günlüğümde Kardeşlik Var

Günlüğümde Kardeşlik Var

Merve Raziye Suna

İlk defa böyle oluyorum, duygularıma anlam yükleyecek kelime bulamıyorum. Anlatılamayacak kadar güzel, bir o kadar da özeldi bugün benim için. Bir şeyin bitmesi yeni başlangıçlara işarettir, denir. Bu yüzden sonraki başlangıcımı düşününce mutlu, şimdiye odaklanınca hüzünlüyüm. Duygularımı kayıt altına almak için şu an günlüğüme yazıyorum…

Bugün tam bir ay boyunca özverili şekilde çalıştığımız, gençlere yeni fikirler sunan kampımıza veda günü. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden tam 180 kız öğrenci ile ilgilenmem istendiğinde endişelenmiştim. Ne yapacağım konusunda bir fikre sahip değildim. Bu görevi geçen senelerde yapan arkadaşlarla istişare edince onların da desteği ile altından kalkabilirim dedim ve kabul ettim. İyi ki de tamam demişim!

“Yazımda Kardeşlik Var” kampımızın adıydı. Tam da adına uygun bir projeydi. Bu kampta insan ilişkilerine dair pek çok şeyi gözlemleme fırsatım oldu. Farklılıklara nasıl hoşgörü ile yaklaşılır, karşılık beklemeden iyilik neden yapılır? Ben ve misafir kızlarımız birbirimize öğrettik. Gerçekleştirdiğimiz kapanış töreninin çalışmalarına günler öncesinden başlamıştık. Hazırlık süreci çok eğlenceli geçti ama biraz da hummalı. Yorgunluktan ölsem de çalışmaktan alıkoyamadım kendimi. Açılışı şen şakrak yapıp kendilerini evlerinde hissettirmek için nasıl çalıştıysam, sırada kapanışı aynı şekilde yapmak vardı.

Provalar günler öncesinden bitmişti. Gün kapanış günüydü artık. Sabaha dek pek uyuyamadım. Hazırlandım, çantama malzemeleri yerleştirdim, bizi salona götürecek otobüse bindik kızlarla. Yola koyulduk böylece. Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu’nda gerçekleşecekti tören. Merkeze geldik, eşyalarımızı bir odaya bıraktık. Sahnede provaya başladık. Önce drama ekibi yer aldı. Oyunlarını sahnelerken ses sistemini kontrol edip son kez ayarlamaları yaptık. Dramanın en can alıcı yeri bana kalırsa her kesimden insanın var olduğunu, beraberlik ve dostluk çerçevesinde buluştuğumuzu vurgulayan kısımdı. Meltem Hocam’ın ve kızların ellerine dillerine sağlık. Herkes çok heyecanlıydı, gözlerinin içi parlıyordu. Çoğu ilk defa böyle bir faaliyette sahne alacaktı belki de...

Ankara’ya ilk geldiklerinde birbirlerini tanımıyorlardı. Ben de onları... Burada misafirdi hepsi. Yabancı oldukları bu yerde onlara tebessüm etmek yakışırdı bize. Bize diyorum, tüm ekip arkadaşlarıma! Tam bir aydır düzenlenen kurslarda, yapılan etkinliklerde kaynaşmış, bir olmuştuk artık. Onların salondaki tavırları, amacımıza ulaştığımızı sergiliyordu.

Program başlayınca en çok koroyu merak ettim. Onların ön hazırlığını görememiştim çünkü. Koro, gösteri sırasında sonlardaydı, gitgide heyecan sarmıştı beni. Kapanışta kız öğrencilerin yanı sıra erkek öğrenciler de görev almışlardı. Sahneye enstrümanlarıyla çıktılar. Gördüm ki heyecanlı bekleyişime değmişti. Erkek öğrencilerin koro şefi Burhan Hoca idi. Burhan Hoca ve öğrenciler öyle bir çalışmış ki büyük bir hayranlıkla izledim onları. En güzel ilahileri gençlerin yanık seslerinden canlı canlı dinlemek bizim için bulunmaz bir fırsattı. Geleceğin sanatçılarını dinleme şerefine nail olduk belki de... Bunu, gösterinin sonunda kopan alkış tufanından, söylenen hoş sözlerden, tebriklerden yola çıkarak yazıyorum günlüğüme, hiç unutmayayım diye. Bu şekilde uğurladık onları sahneden ve sıra bizim kızlarımıza geldi. Anonsla beraber hazır vaziyette yerlerini aldılar. Sanki o an bir başkaydı, ben hiç böyle hissetmemiştim. İçim kıpır kıpır oldu. Sadece benim değil herkesin! Öyle ki duramadık yerimizde onca insan attık kendimizi sahneye.

Birbirini tanımayan bir sürü insan o anda bir olduk, daha gür çıktı sesimiz. Çok büyülü ve özel bir andı benim için. Hiç unutmayacakmışım gibi kazındı aklıma. İşte o zaman dedim kendime, çok şükür bu işin bir parçası oldum, insanların hayatlarına dokundum. Kendimden bir şeyler katarak, onlara aktarma şansım oldu. O sahnede verilmek istenen mesaj belliydi. Belliydi de önemli olan karşıya bunu hissettirmekti, farkına vardırabilmekti... Hepimiz gür şekilde şöyle haykırdık:

Hep beraber yaşadık bu vatan toprağında,

Kardeş etmiş bizleri, emrediyor Kur’an’da.

Ortağız bir namusa, yaslanmışız sırt sırta.

Böylece bitirdik günü. Onları memleketlerine uğurlamak var sırada. Bunun için de iki günümüz var daha. Bu bitiş benim için yeni başlangıçlara kapı aralayacakmış gibi hissediyorum. İnşallah yanılmıyorumdur. Sohbeti güzel, gönlü güzel insanlar girdi hayatıma “Yazımda Kardeşlik Var” kampı sayesinde. Onlar bana, beni ben yapan şeyler kattı. Ufkumu açtı, hayatıma dokundu. En çok bugün anladım. İlk gün nasıldım, bir de şimdi nasılım? Fark var biliyorum.

Dedim ki kendime, insan isteyince ve sevince yeniliklere ayak uydurmak kolaylaşıyor. Yani ben böyle düşünüyorum. Gayret edip mükâfatını alınca şükrediyorum. Bir şeyleri başarmak çok güzel! Evet, ama bir de bu işe imkân sağlayanlar var ki Allah razı olsun onlardan. Bundan sonraki hayatımda da böyle güzel işlere vesile olmak nasip olsun inşallah.