Makale

Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî

KİTAPLIK

Zeynep Çelik

Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî

Kimi şahsiyetler vardır yaşadıkları çağda izlerini bırakırlar. İlim yolundaki gayretleriyle çevrelerine örnek oldukları gibi neşrettikleri eserleriyle de kendilerinden sonra gelenlere yol gösterir, rehberlik ederler.
Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî, düşünce dünyası ve ardında bıraktığı eserleri ile yaşadığı çağı aşmış, kendinden sonraki dönemlerde de etkisini göstermiş mühim şahsiyetlerden biridir. 1813-1893 yılları arasında, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde yaşamıştır. Tanzimat’la birlikte toplumsal değişim ve dönüşümlerin yaşandığı, eski ile yeni arasında derin uçurumların oluştuğu bir devirde, geleneği ve toplumsal hafızalarda yer edinmiş kadim mirası savunmuş, verdiği haklı mücadelede ise tasavvufla yoğrulan şahsiyetine uygun olarak mütevazılığı elden bırakmamıştır. 19. yüzyılın reformist bakış açısına karşı doğru bildiği yolda akıntıya karşı kürek çekmekten yüksünmemiş, sahip olduğu ilmî birikimi bu zor zamanlarda İslam’a ve Müslümanlara hizmet amacıyla kullanmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlarından çıkan Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî kitabıyla, tarihimizden önemli bir şahsiyeti bizlere tanıtan Rukiye Aydoğdu Demir, mümbit bir kalem, mümtaz bir şahsiyet olan Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevi’yi, onun muhaddis, fakih ve mutasavvıf kişiliğini satırlarına taşımıştır. Demir, kaleme aldığı eserinde Gümüşhânevî’nin hayatına, eserlerine, ilmî kişiliğine ve İslam düşünce geleneğindeki etkilerine değinmiş, okurları Gümüşhânevî’nin kalemiyle buluşturmak amacıyla yazarın eserlerinden seçme metinlere yer vermiştir.
Yazar, Gümüşhânevî’yi toplumsal yozlaşmanın had saflara ulaştığı, siyasi açıdan da oldukça sancılı geçen bir dönemde coşkuyla esen değişim rüzgârlarına karşı doğru bildiği yolda sağlam adımlarla ilerleyen, Batılaşmanın eğitimden sosyokültürel hayata her alana nüfuz ettiği bir çağda imparatorluğun mirasını ve İslam geleneğini omuzları üzerinde taşıyan bir münevver olarak resmetmiştir. Demir’in ifadesiyle o, her şeyden önce hayatına dokunan herkesin hissedebileceği derecede samimi bir Müslüman’dır.

Hikâyelerle Çocuklara 40 Ayet
İhtiyaç sahibi yaşlı bir kadın için meyvelerin sebzelerin en güzellerinden, en tazelerinden ayıran bir pazarcının, emektar Kırat’ının hakkını gözetip ona taşıyabileceğinden fazla yük yüklemeyen bir satıcının güzel gönlüne misafir olmak ister misiniz? Mahallelerinde hayır yarışına katılan ve ilk iş olarak yaşlı bir amcanın kapısını çalan Kur’an kursu talebelerinin heyecanına ortak olmak… Peki, el ele verince her zorluğun altından kalkan gurbetteki din kardeşlerimizin hikâyesini dinlemek…
Selcen Yüksel Arvas’ın kaleminden Hikâyelerle Çocuklara 40 Ayet, Kur’an-ı Kerim bir rehberdir, mutlu yaşama rehberidir diyerek çıkıyor okurların karşısına. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’den bir damla sunuyor okurlara. Her hikâye bir ayeti merkeze alarak kimi zaman umut aşılıyor genç zihinlere kimi zaman ise sabrı, diğerkâmlığı, her zorlukla birlikte bir kolaylık olduğunu öğretiyor. Yaradan’ın birbirinden güzel sözlerini kısa hikâyelerle çocuklarımızın berrak dimağlarına nakşediyor.
UZUN ÇARŞININ ULULARI
Uzun Çarşının Uluları’nda, Mitat Enç, 20. yüzyıl Anadolu’sundan canlı hayat hikâyelerini satırlarına taşır. Karakter oluşturmadaki başarısıyla akla gelebilecek her türlü meslek grubundan yahut çarşıda pazarda karşılaşabileceğimiz türden insanlardan öykü kişilerini devşirir. Berber Hüseyin, Arzuhalci Hacı, Aktar Musa Efendi onun öykülerinde ses bulur. Kitap, tek tek bakıldığında 22 öyküden müteşekkildir, bütüncül bakış açısıyla ise her öykü âdeta bir romanın müstakil parçalarını oluşturur. Öykülerde karakterlerin üzerine inşa edilmiş bir devrin insanının günlük yaşamı resmedilmiştir. Antep çarşısının esnafı, tarlalarda çalışan köylüler, şehrin sokaklarını mesken tutan meczuplar Enç’in kalemiyle nefes alıp verir.
Fransız işgali, öykülerin odak noktalarından biridir. Öykülerdeki akış bu işgalle birlikte sekteye uğrar. Artık o insanların devri kapanmıştır, kimi bombardıman altında can vermiş kimi ise -yaşamak denirse şayet- hayatına eski zamandan kalma bir eşya gibi devam etmeye çalışmıştır.
Mitat Enç, duru ve akıcı üslubu ile Türkçenin kanatlarını ardına kadar açtığı, özenli, zengin ve oturaklı metinler ortaya koymuştur. Kitap, Antep özelinde yakaladığı Anadolu hikâyesiyle başucu kitapları arasında yer alacak kıymeti haizdir.