Makale

RAMAZAN AYINDA SAKLI BIR İNCİ KADİR GECESİ

DİN VE HAYAT

RAMAZAN AYINDA SAKLI BIR İNCİ KADİR GECESİ

Emine ÖZTEMEL

Arınma ayıdır ramazan. Tövbe kapılarının ardına kadar açıldığı, maddenin manayla yıkandığı bir mevsimdir. Dünyanın faniliğine, gelip geçiciliğine karşı Cenab-ı Hak tarafından yaralara bir merhem, hesapsızlığa bir muhasebe olarak insanoğluna ikram edilmiş bir ay. Müslümanlar bu ay ebedi hayatın ikliminden esen rüzgârlarla evlerini, eylemlerini, sofralarını, sohbetlerini onarır, iyileştirirler. Öyle ya, dünya bir imtihan meydanıdır ve kalpler yorulur bu meydanda.
On bir ayın sultanı ramazan, diğer aylarda insanı yoran ve kalbini karartan meşguliyetlere dingin bir liman, derman dolu bir şifahane olur. Şerefeler yanar, kandiller yanar, mahyalar yanar… Çoluk çocuk, genç ihtiyar, kadın erkek camilere doğru akar. Camiler çiçek açar.
Ramazanın gelişi bir muştudur inanan gönüllere. Özel bir zaman kesitidir. Hayatın tekdüzeliğine verilen bir es, şehre kendi kokusunu saçan tatlı bir meltemdir. Yüce Yaradan, mümin kulları için seçip bereketine vurgu yaptığı bu zaman dilimini ilahi kelamında da bildirmiştir: “(O sayılı günler) insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği ramazan ayıdır.” (Bakara, 2/185.)
Ayet-i kerimeden de anlaşılacağı üzere bu mübarek ay tesirini ve bereketini asıl itibarıyla kalplerde göstermekte, inananlar için hidayete uzanan yolu aydınlatmaktadır. Yine ayetten öğrenmekteyiz ki ramazanın bize en büyük ikramı Kur’an-ı Kerim’dir. Bu nedenle müminler, ramazan aylarını Kur’an tilavetleriyle bezerler. Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek noktasında gayretlerini artırır, vakit namazlarının akabinde okunan aşrı şeriflere hem kulaklarını hem gönüllerini açarlar. Gündüzlerde ayrı teravihlerinde ayrı hatimler indirilir.
Günler içinde cumayı, geceler içinde kandilleri veren Mevla, aylar içinde de ramazan-ı şerifi ikram etmiştir mümin kullarına. Allah Teâlâ, ramazan ayının faziletinin yanında onun içinde saklı bedii bir hazine olan Kadir Gecesi’nin de kıymetini bizlere bildirmiştir. Bu geceye adını veren Kadir suresinden, Kadir Gecesi’nin ramazanın önemini ziyadeleştirdiğini ve bin aydan daha hayırlı bir gece olduğunu öğrenmekteyiz. (Kadir, 97/1-3.) Yüce Allah Kadir Gecesi için, “O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir, 97/5.) buyurur.
Hz. Peygamber (s.a.s.) ramazan ayında ibadetlerini artırır, ashabını da ibadete teşvik ederdi. Bu ayın içinde saklı Kadir Gecesi için ise şöyle buyurmuştur: “Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır. Her kim ramazan orucunu, inanarak ve (mükâfatını Allah’tan) umarak tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Savm, 6.)
Mümin bir kulun imanını koruyarak, yine bu imanı yaşamına aktararak ibadetlerine yansıtması elzemdir. Mümin kimliğin inşasında ibadetler mütemmim cüzdür. Çünkü her bir ibadet asıl itibarıyla bireyi her türlü zaaftan beri kılar. Ona sabrı öğretir. Davranışlarını bir disipline sokar. Kişiyi bencillikten koruyup yerine diğerkâmlığı koyar. İhtirasın alevini söndürür, yerine isarı ikram eder. Kişiyi cimrilikten arındırır, cömertlik ile müzeyyen kılar.
İbadetlerin ifası bireysel sorumluluk alanına girse de sonuç ve etkileri açısından toplumsal bir hüviyet de taşırlar. Bu anlamda Kadir Gecesi başta olmak üzere kandil gecelerinde yapılan ibadetler, toplumsal iyileşmenin birlik ve beraberliğin nüvelerini barındırır. Salih amel kavramı içinde mütalaa edebileceğimiz her türlü söz ve fiil, bir yandan kul ile Yaradan arasındaki ilişkiyi düzenlemekte diğer yandan bireyin toplum içinde duruşunu belirleyerek toplumsal yapıyı inşa ve imar etmektedir. İbadetlerdeki şeklî unsurlar, özünde taati, bağlılığı saklar. Bireye düşen görev, kötü vasıflardan uzaklaşarak ahlakını güzelleştirmek, en yüce hasletlerle benliğini süslemek için çalışıp didinmektir.
Kutsal mekânlar kadar kutsal zamanları da ibadetlere vesile bilmek, o vakitleri niyazlarla yoğurarak Rabbin mağfiretini dilemek insanoğlu için birer imkân olarak görülmüştür ve bu tavır gayet tabii karşılanmıştır. Bu bilinçle Müslümanlar, kandil gecelerini ibadetle bezemek ve ruhlarını arındırmak için birer lütuf olarak görürler. Kadir Gecesi Kur’an-ı Kerim’de zikrolunmakla birlikte ramazanın hangi gecesine denk geldiği hakkında bilgi verilmemiştir. Hz. Muhammed (s.a.s.) bu mübarek gecenin ramazanın son on günü içerisinde ve tek gecelerde aranması gerektiğini buyurmuş, (Buhârî, Fadlü leylet’il-kadr, 2.) kendisi de hassaten ramazanın son on gününü itikâfta geçirmiştir.
Hz. Aişe annemiz bu mübarek gecede neler yapması ve hangi duaları okuması gerektiği hususunu Hz. Peygamber’e (s.a.s.) sorduğunda Allah Resulü ona şöyle dua etmesini öğütlemiştir: “Allah’ım! Sen affedicisin, ikram sahibisin, affetmeyi seversin, beni de affet.” (Tirmizî, Deavât, 84.)
Cenab-ı Allah’tan, kutlu bir mevsim olan ramazan ayının ve onun biricik incisi mübarek Kadir Gecesi’nin, gönüllerimizi arındırmasını ve kulluğumuza değer katmasını diliyoruz.