Makale

BALKANLAR’DA BİR ANADOLU ŞEHRİ: NOVİ PAZAR

BALKANLAR’DA BİR ANADOLU ŞEHRİ:
NOVİ PAZAR
Boşnakça’da “Yeni Pazar” anlamına gelen Novi Pazar tam bir Osmanlı şehri. Sokaklarında gezerken kendinizi, bir Anadolu kasabasında dolaşıyor gibi hissediyorsunuz.
Balkanlarda Osmanlı Devleti tarafından kurulan şehirlerden biri olan tarih kokulu Novi Pazar; Kosova, Karadağ ve Sırbistan’ın kesiştiği bir noktada, Sırbistan sınırları içinde kalıyor. Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a 280 km mesafede, Belgrad’ı Karadağ’ın başkenti Podgorica üzerinden Adriyatik sahiline bağlayan karayolu üzerinde, Raşka nehrinin hemen kıyısında yer alıyor.
Resmî olmayan kayıtlara göre 70 bin civarında olduğu söylenen nüfusun büyük çoğunluğu Müslüman Boşnaklardan oluşuyor. Öte yandan Sırbistan sınırları içerisinde Müslümanların en fazla yaşadığı şehir de burası.
Novi Pazar’da halk çoğunlukla ticaretle uğraşıyor. Ticaretin yanında şehirde ziraat, hayvancılık ve ormancılıkla birlikte mobilya, kereste ve tekstil gibi sektörler de gelişmiş durumda.
İnsanları çok sıcak ve samimi. Özellikle Türkiye’den geldiğimizi öğrenince ayrı bir ilgiyle karşılıyorlar bizi. Balkan ülkelerinin neredeyse tamamında olduğu gibi Türkiye’ye karşı büyük bir sevgi ve özlem var.
Özelde konuştuğum insanlar özetle bana şunu söylüyorlar: “Türkiye güçlü olduğu sürece biz burada varız ve Türkiye güçlü olduğu sürece biz burada huzurluyuz.”
Novi Pazar’ın Kuruluşu
Şehrin kurucusu aynı zamanda Üsküp ve Saraybosna’nın da kurucusu olan İshakoğlu İsa Bey.
Novi Pazar’ın kuruluşu tarihe şu şekilde not ediliyor: Fatih Sultan Mehmet, Novi Pazar’a geliyor ve burada namaz kılıyor. Sultan Mehmet Han’ın namaz kıldığı alana İshakoğlu İsa Bey hemen bir cami inşa ettiriyor. Yine İsa Bey’in talimatıyla caminin etrafına insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri amacıyla, günümüzde semt pazarı olarak ifade edebileceğimiz pazar tezgâhları kuruluyor. Bunun yanında imaret, çifte hamam, kervansaray, elli altı dükkândan oluşan bir çarşı ve üç adet değirmen inşa ediliyor. Böylelikle Yeni Pazar’ın temelleri atılmış oluyor.
Kosova, Karadağ ve Sırbistan arasında kalan; Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki sancağının burada kalması nedeniyle “Sancak” olarak bilinen bölgenin merkezi Novi Pazar, Osmanlı döneminde küçük bir şehir olmasına rağmen stratejik konumu itibarıyla önemli bir yerleşim yeri olarak öne çıkmıştı.
Ticaret ve zanaatın birlikte hızla geliştiği Novi Pazar’da Dubrovnik, Saraybosna, Niş, Üsküp, Selanik, Sofya ve İstanbul gibi önemli şehirlere giden ticaret yolları üzerinde yer aldığından ecdat çok sayıda kervansaray, han ve hamam inşa etmişti.
Osmanlı döneminde Balkanların en çok ilgi gören ve en hareketli şehri olan Novi Pazar, aynı zamanda Sancak Bölgesi’nin de başkentiydi. O dönemde Kosova’ya bağlı olan bu şirin şehir, 1878 Berlin Kongresi’nde alınan kararla Osmanlı’dan alınıp Avusturya Macaristan İmparatorluğu’na verildi. Bu karar aynı zamanda Novi Pazar’ın eski günlerini arayacağı bir döneme geçişinin de habercisiydi.
Şehir 1908’de tekrar Osmanlı hâkimiyetine girse de Balkan Savaşlarının ardından Sırbistan Krallığı’nca işgal edildi. Sırp yönetimine geçen kent, bu tarihten itibaren Osmanlı dönemindeki önemini hızla yitirdi.
Evliya Çelebi Seyahatname’sinde Yeni Pazar
1660 yılının sonbaharında Novi Pazar’a gelen Evliya Çelebi Seyahatname’sinde şehri, şu eşsiz ifadelerle aktarıyor okura:
“Yeni Pazar Şehri: Fatih zamanından beri gelişip imar olduğundan hâlen Yeni Pazar adı ile bir şehir olmuştur. Yüz akçe pâyesiyle şerif kazâdır. Subaşısı idaresindedir. Sipâh kethüdâsı, yeniçeri serdârı, muhtesibi, bâcdârı, şeyhülislam ve nakîbi ile cerrah ağası vardır. Yeni Pazar şehri üç vilayet hududunun birleştiği yerdedir. Yedi adet akarsuyu olduğundan gayet verimlidir. Kırk, elli kadar mahallesi vardır. Kara mahallesi, Hacı İbrahim Efendi mahallesi, Zülfikâr-zâde Mahmut Ağa mahallesi, Veylah mahallesi, Tereke Pazarı mahallesi, İsa Bey mahallesi hatırımda kalanlarıdır.”
Ve yine Evliya Çelebi’ye göre o tarihte Novi Pazar’da camiler, tekkeler, çeşmeler, hanlar, hamamlar, büyük saraylar, ziyafet evleri, kiliseler bulunuyor. Kırk sekiz çeşit elma ile otuz beş çeşit armuttan, Novi Pazar’ın meyvelerinden ve verimli topraklarından bahsediyor Evliya Çelebi.
Evliya Çelebi’nin o günlerde varlığından söz ettiği yapıların büyük bir çoğunluğu ne yazık ki günümüze ulaşamamış. İşgal ve savaşlar dönemindeki tahribat ile yangın, sel felaketleri sonucunda tarihî yapıların büyük bir bölümü ya önemli ölçüde hasar görmüş ya amacının dışında kullanılmış ya da tamamen yıkılmış.
Evliya Çelebi’nin 23’ü cami, 11’i mescid olmak üzere toplamda 34 olarak ifade ettiği yapılardan günümüze sadece 17 tanesi ulaşabilmiş.
Şanlı ecdadın İslam kültür eserleriyle ihya ettiği Novi Pazar, her ne kadar savaş ve işgallerle tahrip edilip Osmanlı’dan sonra uygulanan farklı imar planlarıyla değişim gösterse de günümüzde az sayıda da olsa Osmanlı eserini bünyesinde barındırmaya devam ediyor.
MUTLAKA GÖRMELİSİNİZ
Altun Alem Camii
Osmanlı mimarisinin çok açık bir şekilde görüldüğü ve günümüze ulaşan tarihî yapıların başında gelen Altun Alem Camii, Mevlânâ Muslihuddin tarafından 1550 yılında yaptırılmış. Yaptırıldığı dönemde Muslihuddin Mescidi olarak bilinen bu yapı daha sonra Cuma Camii adını almış, günümüze ise Altun Âlem Camii olarak ulaşmış.
Camiyi görmek için avlusuna girdiğinizde tıpkı bir Anadolu şehrinde olduğu gibi ellerinde Kur’an-ı Kerim ve Elif-baları olan çok sayıda çocukla karşılaşıyorsunuz. Kur’an öğrenmek için gelmişler camiye. Düzenli olarak devam ediyor Kur’an kursu eğitimleri ve herhangi bir engelleme de söz konusu değil.
Osmanlı mimarisiyle inşa edilen Altun Alem Camii, yapıldığı gün gibi ve asırlara meydan okurcasına eski çarşının hemen yanı başında dimdik ayakta.
Emir Ağa Konağı
Osmanlı döneminden kalan bir başka tarihî yapı, Emir Ağa Konağı. 17. yüzyılda inşa edilen konak, günümüzde şehre gelen turistler tarafından en çok ziyaret edilen yapılar arasında yer alıyor.
İshak Bey Kulesi
İshak Bey Kulesi, kuleye adını da veren ve şehrin kurucusu olan İshakoğlu İsa Bey tarafından 1450-1460 yılları arasında inşa edilmiş.
Bor Camii
1516’da Hacı Ömer’in yaptırdığı ve Evliya Çelebi’nin de Seyahatname’de bahsettiği Bor Camii, savaşlar sırasında büyük oranda tahrip edilmiş. Daha sonra restore edilerek ibadete açılsa da eski görünümüne bir daha kavuşamamış. Sadece duvarlarının alt kısmı ile minaresinin, yapıldığı dönemdeki şeklini muhafaza ettiği ifade ediliyor.
Bunların yanı sıra Arap Camii, Leylek Camii, Eyüp Paşa Camii, Molla İbiş Camii ve Türk Hamamı ile Yeni Pazar Kaplıcası da günümüzde varlığını koruyan yapılar arasında. Öte yandan İsa Bey Medresesi olarak bilinen bir imam hatip lisesi ile bir İslam akademisi de eğitim öğretim faaliyetlerine devam ediyor.
Engin hoşgörüsü ile medeniyetlere öncülük eden Osmanlı, hâkimiyeti döneminde, manastır ve kiliselere sahip çıkmış, özenle koruyup kollamış. Hem Osmanlı döneminde hem de sonrasında varlığını koruyan bu yapılar da günümüze ulaşmayı başarmış.