Makale

Okuyucusu ile Buluşturamadığımız Kitaplar

Okuyucusu ile buluşturamadığımız kitaplar
Dr. Mehmet BULUT
DİB Başkanlık Müşaviri

1950’ye kadar yayımlanabilen ve aralarında Hak Dini Kur’an Dili Yeni Mealli Türkçe Tefsir ve Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi gibi iki güzide eserin de yer aldığı 12 civarındaki eser, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bizim “muhalledat”ımız sayılır. Bu süreçte “Reisliğin yayın faaliyeti” derken sadece kitap basımı anlaşılmamalı; resmî makamlardan veya şahıs ve yayın kuruluşlarından gelen eserlerin Müşavere Heyetince tetkiki, Başkanlık bünyesinde bir kütüphane oluşturma çabaları gibi faaliyetler de bu çerçevede değerlendirilmeli.
Eser tetkiki hizmeti, Reisliğin kuruluşuyla birlikte oluşturulmuş Müşavere Heyetinin önemli uğraş alanlarından biri olmuştu. Bu görev kuruluş yıllarında yasal bir dayanağın icabı değil, Heyetin zımni ve fiilî bir görevi olmuş; 1937 yılına ait Diyanet İşleri Reisliği Teşkilatının Vazifelerini Gösterir Nizamnamede ise eser tetkiki işi Heyetin görevleri arasında sayılarak bu faaliyete yasal bir boyut kazandırılmıştı.
Başka vesilelerle gönderilmiş kitapların tetkiki bir yana, Reislikçe yayımlanması talebiyle gelen eserler için “yayını uygun” ya da “uygun değil” şeklindeki kararlara 1930’lu yılların sonundan itibaren ve özellikle 1940’lı yıllarda rastlıyoruz. Nitekim Reisliğin ilk yıllarında yayımlanmış birkaç eser için alınmış Heyet kararına rastlamıyoruz.
Bu girizgâhtan sonra, makalenin ana konusuna geçebiliriz. Önce şu tespitte bulunmak istiyorum: Sözü edilen süreçte, Reislik yayınları arasında basılması talebiyle gönderilip tetkik sonucu Müşavere Heyetince yayını uygun görüldüğü hâlde, çeşitli sebeplerle yayımlanamamış eserlerin sayısı, bu imkânı bulabilmiş olanlardan daha fazladır. Hatta siparişi bizzat Reislikçe yapılmış olmasına rağmen sonuçta yayımlanamamış eserler de olmuştu. Bunda en büyük etken maddi imkânsızlık, ödenek yetersizliğidir. Bilindiği gibi, yukarıda sözü edilen tefsir ve hadis tercümeleri ve bunların yanında hutbe mecmuası yayını için 1925 yılında özel ödenek ayrılmış ve ödenekler 1938 yılına kadar değişen miktarlarda devam etmiştir. Diyanet bütçesine 1938-1949 yılları arasında konan ödeneklerde artık bu kitap adları zikredilmeksizin, genel anlamda yayın faaliyetlerinde kullanılmasından söz edilmişti. 1950 bütçesindeki ödenek ise “Dinî Yayınlar Döner Sermayesi” adını taşıyordu. Ayrılan ödenekler, her kitabı basmaya yeterli değildi kuşkusuz, bununla birlikte, kanaatimce, miktarı az da olsa, devletçe yapılan bu katkı, takdire şayan bir özveri olarak kabul edilmeli.
Evet, yukarıda 1950’ye kadar yayını uygun görüldüğü hâlde basılamayan kitapların sayısının basılanlardan daha çok olduğunu söylemiştik. Bu tespiti, Müşavere Heyetinin kararlarına dayanarak yapabiliyoruz. Burada, önce bu dönemde akim kalmış önemli bir biyografik yayın teşebbüsüne işaret ettikten sonra, sözü edilen durumdaki eserleri tarihî bir sıra takip ederek takdim etmek istiyorum.
Müşavere Heyetinin 30 Aralık 1939 tarihli yazısından anlaşıldığına göre, Reislik, 17 Mayıs 1939 tarih ve 587 sayılı bir tebligatla vilayet ve kazalarda yaşayan ulemanın biyografilerinin, varsa eserleriyle birlikte Reisliğe gönderilmesini istemiştir. Bu tebligatın gereği olarak bazı vilayet ve kazalardan evrak ve eserler Müşavere Heyetine gelmiş; ancak gelen eserlerin, bilahare geldikleri yerlere iadesine karar verilmiştir. Heyetin, konuya ilişkin hazırladığı yazı şöyle sona ermekteydi: “Bu yolda gelen ve mühim görülen eserlerin bir deftere tespiti ile asıllarının iadesinin münasip olacağı tezekkür kılınmıştır.” Yıllar önce düşünülmüş bu önemli teşebbüs hakkında maalesef bu bilginin dışında başka bir malumata sahip değiliz.
Gençlere Kılavuz Kitap: İstanbul Üniversitesi sabık dinler tarihi ordinaryüs profesörü Mehmet Ali Yümni Kızıltoprak, Reisliğe 31 Mayıs 1937 tarihini taşıyan bir dilekçe göndererek yeni yetişen nesle hitap edecek, ahlak ve cihadın faziletini konu alan bir eserin hazırlanması için izin talep etmişti. Dilekçeyi inceleyen Müşavere Heyeti, böyle bir teşebbüsün esas itibarıyla yerinde ve takdire şayan olduğu; ancak hazırlanacak eserin basımı için Reisliğin mali imkânının bilinmesine ihtiyaç duyulduğu mütalaasında bulunmuştur. Başkanlık yayınları üzerinde yaptığımız araştırmalarda adı geçene ait herhangi bir eserin olmadığını gördük.
Bedayiü’s-Sanai: İstanbul Müftülüğü 1938 yılında Reisliğe gönderdiği bir yazıda, Dersiamdan Kilisli Adünnafi Yarar’ın tercüme etmekte olduğu Kasanî’nin Bedayiü’s-Sanai adlı 7 ciltlik eserinin Reislikçe basımını teklif etmiş; ancak Müşavere Heyeti, “şayanı arzu” olmasına rağmen mali imkân noktasında böyle bir eserin basımı kararının Reislik Makamının takdirinde olduğu mütalaasında bulunmuştur.
Kur’an Fihristi: İstanbul Müftülüğü yine aynı yıl Reisliğe bir Kur’an fihristi hazırlanması önerisinde de bulunmuş, bu öneri Müşavere Heyetince de uygun görülerek bu iş için 300 lira ödenek verilmesi kararlaştırılmış ancak sonuçta Başkanlık yayınları arasında böyle bir eser yayımlanamamıştır.
Tecvit Kitabı: 1938 yılında Reislikte bir tecvit kitabının basımı gündeme gelmiş, Müşavere Heyeti, işin mali giderleri için Reislik Zat İşleri Müdürlüğünün mütalaasının alınmasının uygun olacağı kanaatini belirtmiştir.
Hüccetullahi’l-Baliğa: Şah Veliyyullah Dehlevî’nin Hüccetullahi’l-Baliğa adlı eserinin Dersiam M. Hamdi Yazır’a tercüme ettirilip yayımlanması teklifi 13 Eylül 1940 tarihini taşıyan bir yazıyla Reislik Makamına bizzat Müşavere Heyeti tarafından yapılmış ve Reislik makamınca da bu teklif uygun görülmüştü. Teklif yazısının altında Müşavere Heyeti azası Ömer Lütfi Özker ve Galip Görün, Reis Muavini A. Hamdi Akseki, Tetkik Memuru Dersiam Kıvamüddin Burslan, Tetkik ve Tasnif Memuru Dersiam Niyazi Ülker, Sicil Müdürü Dersiam Dr. H. Fehmi Gökalp’ın isimleri bulunmaktaydı. Buna rağmen böyle bir eserin basılamadığı anlaşılmaktadır.
Birkaç yıl sonra, 1943 yılında aynı eserin bu defa Hasan Basri Çantay tarafından yapılmaya başlanan tercümesinin ilk formaları tetkik için Reisliğe gönderilmişti. Bu ilk örnekleri inceleyen Müşavere Heyeti, tercümeleri son derece başarılı bularak beğenmiş, mütalaada şu taltifkâr ifadeye de yer vermişti: “Eser, terceme ve tahrir cihetiyle olgun ve ergin bir kalemin zade-i kemalâtı denilebilecek derecede, sade ve selis bir üslupla yazılmakta olduğunda şüphe yoktur.” Mütalaada ayrıca, bazı değerlendirme ve önerilerde de bulunulmuştu. Çantay’ın tercümeyi tamamlayıp tamamlayamadığını öğrenemiyoruz; bildiğimiz şey, sonuç itibarıyla Başkanlığımızca bu eserin basılamadığıdır.
et-Tebsir fi’d-Dîn: Önemine işaretle tercüme edilip Reislikçe yayımlanması yine bizzat Müşavere Heyeti tarafından 1 Temmuz 1941 tarihini taşıyan bir yazı ile teklif edilen Ebu’l-Muzaffer el-İsferanî’nin, et-Tebsir fi’d-Dîn adlı eserinin de basılamamış olduğu anlaşılmaktadır.
İbadat-ı İslamiye Tarihi: Heyetin, Reislik makamına arz edilmek üzere istihsal ettiği ve 8 Temmuz 1941 tarihini taşıyan kararında, Tahir Olgun tarafından hazırlanmış olan “İbadat-ı İslamiye Tarihi” adlı eserin Reislikçe basılmasını tavsiye etmiştir. Heyet, mütalaasında eserin müellifini “Memleketimizin meşhur Türk ve İslam müverrihlerinden” olarak tanıtmış, eseri de şimdiye kadar lisanımızda bu vadide bir kitabın yazılmadığı şeklinde övmüş, böyle bir eseri yayımlamakla Reisliğin, memleketimizin ilmî ve dinî hayatı adına büyük bir kazanç sağlayacağını vurgulamıştı. Aynı mütalaada, bu eserin basılması hâlinde müellife verilecek telif tutarı da hesaplanmıştı. Bilindiği gibi, bu kitap Reislik yayınları arasında değil, çeşitli özel yayın kuruluşlarınca “Müslümanlıkta İbadet Tarihi” adıyla birçok defa basılmıştır.
Din Bilgisi: Yusuf Ziya Yörükan’ın yazdığı “Din Bilgisi” adlı kitap için Müşavere Heyeti, yayınının faydalı olacağı mülahazasıyla satın alınıp Reislik yayınları arasında bastırılmasını 1944 yılında uygun görülmüştü. Bu yıllarda adı geçene ait bu adla bir kitabın yayınlandığına şahit olamıyoruz ancak daha sonra yazarın “Müslümanlık” adlı bir kitabı Başkanlıkça yayımlanmıştır (1957, 1961). Bu eserin adı geçen kitapla alakası olup olmadığı anlaşılamamıştır.
Siyer-i Nebi: Ali Vahid Uryanî tarafından yazılan “Siyer-i Nebi” adlı eser, önce Ankara Savcılığının eser hakkında görüş talebi üzerine Heyetçe incelenmiş ve 1 Ağustos 1945 tarihini taşıyan bir karar alınmıştır. Heyet daha sonra bir zeyil olarak bu kararını detaylandırmıştır. Şöyle ki, eser hakkında bilgilerine başvurulan Diyanet İşleri Başkanı Şerafeddin Yaltkaya, Başkan Muavini Ahmet Hamdi Akseki, Müşavere Kurulu azalarından Ömer Özker ve emekli aza Hafız Galip, Müşavere Heyeti Mümeyyizi Şükrü Eren ve Sicil Mümeyyizi M. Asım Köksal tarafından raporlar hazırlanmıştır. Bu raporları inceleyen Müşavere Kurulu, 1250 sayfa tutacağı tahmin edilen eserin adı geçenler tarafından okunup incelendiğine işaretle, sonuç olarak söz konusu eserin senelerce süren araştırmaların, sürekli ve ciddi incelemelerin mahsulü olduğunda ittifak edildiğini vurgulamıştır. Kararda ayrıca, müellife ödenecek telif ücreti de 2180 lira olarak belirlenmiştir. Bu kapsamlı çalışma da maalesef Reislik yayınları arasında yayımlanamadı.
Kıble ve Mikat-ı Şer’iye: Mehmet Celal Baygı’nın hazırladığı bu kitap, kıble tayini konusunda Heyetçe önemli bulunmuş, satın alınarak Reislikçe bastırılması 1946 yılında tavsiye edilmiş ancak sonuç alınamamıştır.
Yeni Yazılı Tecvit: Emekli öğretmen Muharrem Sağdıç tarafından hazırlanan ve incelenmesi ve uygun görülmesi hâlinde Başkanlıkça yayımlanması talebiyle Kocaeli Müftülüğünün 5 Haziran 1946 tarih ve 214 sayılı yazısı ekinde Başkanlığa gönderilen “Yeni Yazılı Tecvit” adlı kitap çerçevesinde hazırlanan mütalaada, yeni harflerle, herkesin anlayacağı tarzda bir tecvit kitabına ihtiyaç olduğu ancak ihtiyaç duyulan böyle bir kitabın Mushaflar Tetkik Heyetince daha mükemmel bir şekilde hazırlanıp Başkanlıkça yayımlanmasının uygun olacağı, bu doğrultuda çalışmalara başlanması gerektiği ifade edilmişti. Söz konusu kitabın ise incelenmek üzere İstanbul’daki Mushaflar Tetkik Heyetine gönderilmesi, oraca uygun görülmesi hâlinde yazarın kendi hesabına bastırmasının uygun olacağı bildirilmiştir.
Yukarıda, daha 1938 yılında Reislikçe bir tecvit kitabının yayımlanmasının önerildiğini belirtmiştik; böyle bir kitaba duyulan ihtiyaç, bu kararda da dile getirilmiş olmasına rağmen, 1981 yılına kadar Başkanlığımızın bir tecvit kitabı yayımlaması mümkün olmadı.
Müslümanlıkta Dört Mezhebe Göre Süt Kardeşliğinin Hükümleri: Müşavere Kurulu azasından Hasan Hüsnü Erdem tarafından hazırlanmış olan bu eser hakkında Müşavere Heyetince 1948 yılında yazılan mütalaada, ele alınan konu itibarıyla çalışmanın önemine işaret edilerek ödenek müsait olması hâlinde basılmasının faydalı olacağı mütalaa edilmiş ancak sonuçta bu kitap da basılamamıştır.
Fetva Eminleri: 69 Fetva Emininin Hâl Tercemesi: Namık Şükrü Altınbaş tarafından hazırlanan bu çalışmanın Başkanlık adına satın alınarak bastırılması 1948’de uygun görülmüş ancak bu çalışma Reislikçe kitap hâlinde basılamamıştır. Bununla birlikte, yıllar sonra 1963 yılında Diyanet Dergisi’nde tefrika edilmiştir.
Ebu Hanife İslamda Tesanüt ve Hürriyet Kahramanıdır: Ali Aksoy tarafından hazırlanan bu eser için Kurulca 1949 yılında alınan kararda beğenilerek Başkanlık hesabına basımı uygun görülmüş ancak sonuçsuz kalmıştır.
Ahadis-i Nebeviyye: Müşavere Heyeti azasından Ali Vahid Uryanî’nin derlediği bu kitabın basımı 1948’de uygun görülmüş fakat bu adla ve bu yıllarda Reislikçe basılmamıştır. Ancak 1960’da aynı müellifin hazırladığı ve Yusuf Ziya Ersal tarafından tercüme edilen “Câmiü’l-Künûz (Ahlâkî Hadislerden Seçmeler)” adlı kitap Başkanlıkça yayımlanmıştır ki, muhtevalarının aynı olup olmadığı konusunda kesin bir bilgiye sahip değiliz.
İslam Teşrii Tarihi: Mısırlı İslam tarihçisi ve hukukçusu Muhammed Hudarî’nin Tarîhu’t-Teşrîi’l-İslâmî adlı eserinin tercümesi bizzat Başkanlık tarafından Kars Müftüsü Mehmet Necmeddin Bilgi’ye sipariş edilmiş, adı geçen de “İslâm Teşrii Tarihi” adıyla yaptığı tercümeyi Reisliğe teslim etmişti. Ancak Müşavere Heyeti, 1950 yılında yaptığı inceleme sonucu bu tercümenin yayınını uygun görmemiş ve tercümenin mütercime iadesine karar vermişti. Eserin Haydar Hatiboğlu tarafından “İslâm Hukuk Tarihi” adıyla yapılan tercümesi 1974’te özel bir yayınevince basıldı.
Listemizi böylece tamalarken şu hususa da işaret edelim: Yayımlanma imkânı bulunmasa bile orijinallerinin Başkanlık arşivlerinde muhafaza edilmesi gerektiğini düşündüğüm bu eserlere ne yazık ki şu anda ulaşamadık. Görme imkânı bulamadığımız bu eserlerin isimler ve yazarları göz önünde tutulduğunda bile önemli bir kıymeti haiz olduklarını söyleyebiliriz.
Evet, yayımlayamadıklarımız çerçevesinde olsa bile, düştüğüm bu notların özelde Reisliğin, genelde ülkemizin dinî yayın faaliyetleriyle ilgili araştırmalar bağlamında faydalı olabileceği düşünüyorum. Genç araştırmacılarımız bu notlardan hareketle daha geniş çalışmalar yapabileceklerdir.