Makale

Başyazı

b a ş y a z ı

Prof., Dr. Ali Bardakoğlu
Diyanet İşleri Başkanı

Aklın selâmeti inançtan, gönlün huzuru sevgiden geçer. Sevgisiz gönül çorak toprak gibidir. Akıl, inanç desteği aldığında doğru yolu kolayca bulur. Bunun için de İslâm kültür ve medeniyetinde sevginin merkezî bir yeri vardır ve "yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmek" ortak bir anlayış olmuştur.

İslam tasavvufunda varoluşun aslının sevgi olduğu sıkça dile getirilir:
"Biz sevgiden sudûr ettik
Sevgi üzerine yaratıldık
Sevgiye doğru yöneldik
Sevgiye verdik gönlümüzü."
Asıl olan sevgi Allah için sevmektir, Allah’ı sevmektir.
O’nun sevgisiyle dirilmektir. O’nun sevgisinde dirilmektir.

Yine sûfi düşüncede insan, ruh ve bedenden oluşan bir bütündür. Ruh, İlâhî âlemden gelmiş, bedene girmiş, bu sebeple gerçek yurdundan ayrılmıştır. Ruhun, geldiği İlâhî kaynağa duyduğu hasret, ebediyete kavuşma arzusudur. Bedende bulunmakla fâni bir varlığın esiridir. Ancak hasret, insanı olgunlaştırır ve daha yüce bir mertebeye ulaştırır.
Türk tasavvuf şairimiz Yunus Emre de Allah aşkından başka hiçbir şeyde gözü olmadığı için;

"Cânlar cânını buldum bu cânım yağma olsun
Assı ziyândan geçtim dükkânım yağma olsun" demektedir.

Allah sevgisini bütün sevgi türlerinin en üstünde gören bir medeniyette, Allah’ın sevgili kulu ve elçisinin sevgisine, övgüsüne özel bir ihtimam gösterilmesinden daha tabiî ne olabilir? Çünkü o, Âlemin Efendisidir. Büyüklüğüne duyulan hayranlık, onun üstün özellikleri, ahlâkı, örnek şahsiyeti ve öğütleri, musikiden şiir ve edebiyata, güzel sanatlardan mimarîye kadar İslâm kültür ve medeniyetinin hep merkezinde yer almış, Müslüman dindarlığının ayrılmaz bir mihenk taşı olmuştur. Sözlerin en güzeli onun için dile getirilmiş, hemen her Müslüman şairin divanında mutlaka bir naat bulunmuş, mevlidler yazılmış, onun dünyaya kutlu gelişi on dört asırdır Müslümanların ortak bayramı olmuştur.
Hz. Peygamberin kutlu mesajı, içinde yaşadığımız dünyada karanlıkları aydınlatacak, kararsızlara yol gösterecek, ölü ruhları diriltecektir. Biz müminler onun kutlu mesajını doğru anlamalı, hayatımıza yansıtmalı, ondan aldığımız ilhamla çevremize, hatta bütün insanlığa örnek olmaya çalışmalıyız. Çünkü insanlık, onun rehberliğine her zamankinden daha çok muhtaçtır.
Bu yüzden Peygamber Efendimiz’e salât ü selâm getirmek, onun getirdiği kutlu mesajdan yararlanmak için gönlümüze engin bir pencere açmaktır.