Makale

Hz. Peygamberin Torunlarıyla İlişkisi

Hz. Peygamberin
Torunlarıyla İlişkisi

Prof. Dr. İbrahim Sarıçam • Ankara Ü. İlahiyat Fakültesi

Bir Peygamber ve bir yönetici olarak Hz. Peygamberin genel olarak çocuklarla ilgilendiği, onların fiziksel ve ruhsal ihtiyaçları üzerinde titizlikle durduğu, can ve mal güvenlikleri başta olmak üzere tüm değerlerini koruma altına aldığı bilinmektedir. Hatta bu hususta müşrik, ehl-i kitap ve Müslüman çocuğu ayırımı dahi yapmadığı görülmektedir. Bunun yanısıra Hz. Peygamber bir baba olarak kendi çocuklarıyla, bir dede olarak da torunlarıyla ilişkilerinde örnek tavırlar sergilemiştir.
Hz. Peygamber’in torunları ve özellikle Hz. Haşan ve Hüseyin, bir çocuğun sürekli deneme ve öğrenme içerisinde bulunduğu bebeklik ve ilk çocukluk dönemlerini dedeleri ile birlikte geçirmişlerdir. Nitekim Hz. Peygamber vefat ettiğinde Hz. Haşan 7,5; Hz. Hüseyin de 6,5 yaşında bulunuyordu. Bu yaşlar, çocuklar için bir yönden de oyun çağını işaret eder.
Hz. Peygamber, Hz. Haşan ve Hüseyin’in doğumunun yedinci gününde sünnet ettirmiş ve ziyafet vermiştir.
Hz. Peygamber torunlarıyla ilişkilerinde, sevginin açığa vurulmasının göstergesi olan ve çocuğun sevgi deposu için önemli bulunan kucaklama, öpme ve dokunma gibi davranışlarda bulunurdu. Bir defasında o, torunu Hz. Hasan’ı öperken yanında oturan Akrâ’ b. Hâbis, "Siz çocukları öper misiniz? Benim on çocuğum var, hiçbirini öpmedim" der. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona "Merhamet etmeyene merhamet olunmaz" buyurur. (Buhârî, Edeb,18)
Hz. Peygamber, torunlarının isteklerini yerine getirirdi. Onlar için, çocuk açısından özellikle anlamlı olan bir işi yapmaktan geri durmazdı. Meselâ onlarla oyun oynardı; sırtına bindirip gezdirirdi. Onların seviyesine inerdi. Bir gün bir kişi Peygamberin, Hz. Ha- san’ı omuzunda taşıdığını görünce "Çocuk! Ne güzel bir binite binmişsin!" der. Hz. Peygamber de "O da ne güzel binicidir!" karşılığını verir. (Tirmizi, Menâkıb, 31) Bu diyalogda kişinin amacı Hz. Peygamber’i övmektir. Ancak Hz. Peygamber ne adamı kırar, ne de çocuğun ikinci plâna itilmesine fırsat verir. Verdiği cevapla, çocuk dahi olsa, torununun onurunu korumaya özen gösterir.
Hz. Peygamber, torunlarına ilgiyi ibadet mahallinde ve ibadet esnasında bile ihmal etmemiştir. Torunları, bir çocuktan beklenen tabii davranışları sergilediğinde Hz. Peygamber, bunu hoşgörü ile karşılardı. Bir gün Hz. Hüseyin’i, sütannesi Ümmü’l-Fadl Hz. Peygamberin yanına getirir. Hz. Peygamber onu kucağına alıp sever. O esnada Hüseyin Hz. Peygamberin üzerine küçük abdestini yapar. Sütannesi buna kızarak çocuğu çimdikler. Bu davranışın sonunda çocuk ağlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber "oğlumu ağlatmakla beni üzdün" der ve sonra üzerini su ile temizler. (Ibn Sa’d, VIII, 278-279)
Bir gün Hz. Hasan’ın ağladığını duyan Hz. Peygamber buna dayanamaz ve Hz. Fâtı- ma’ya "Onun ağlamasına üzüldüğümü bilmiyor musun?" der.
Hz. Peygamber, torunlarına hediye verirdi. Çünkü hediye, sevgi ihtiyacını karşılamanın önemli davranış biçimlerinden biridir. Bir gün Hz. Peygamber elinde bir gerdanlık olduğu hâlde evine gelir. Gerdanlığı göstererek "Bunu içinizden en çok sevdiğim kimseye vereceğim" der. Herkes Hz. Aişe’ye vereceğini sanır. Fakat o, kızı Zeyneb’in kızı Lübâ- be’ye verir.
O, torunları arasında hiçbir şekilde ayırım yapmamış, onların duygu ve heyecanlarını bastırma yoluna gitmemiş, kendilerine zaman ayırmış, ihtiyaçlarını ihmal etmemiş, bilâkis bunlar üzerine dikkatle eğilerek, ihtiyaçların sağlıklı bir şekilde karşılanmasına ve doyurulmasına çalışmıştır.