Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN

Dergimiz, yılın bu üçüncü sayısında farklı alanlardan makaleler ile yayına hazırlandı. İlk makalemiz, İbrahim Özdemir’e ait olan “İmâm Şâfiî’de Hadisin Kur’ân’a Arzı”. Makalede sübut açısından zan ifade eden âhâd hadislerle amel etmenin şartları tartışılmakta. Her ne kadar usûlcülerin bu konuda ittifakı bulunsa da bu hadis türüyle amel etmenin keyfiyeti hususunda bazı şartlar söz konusudur. Hanefî ve Malikî usûlcüler için bu şartlardan en önemlisi ahâd hadisin Kur’ân’a muhalif bir hüküm içermemesidir. İmâm Şâfiî ise âhâd hadisin Kur’ân’a arz edilmesi şartını kabul etmekle beraber red ve kabul olmak üzere iki ayrı açıdan ele almaktadır. Makalede İmâm Şâfiî’nin bu yöntemi ne şekilde kullandığı, usûlcüler arasında Kur’ân’a arz konusunun nasıl tartışıldığı hususlarına da yer verilmektedir.
“Sefîrî ve Buhârî Şerhi” başlıklı Hızır Yağcı’ya ait makalede ise Sefîrî’nin bir Buhârî şerhi olan el-Mecâlisü’l-va‘ziyye fî şerhi ehâdîsi hayri’l-beriyye min Sahîhi’l-İmâmi’l-Buhârî adlı eseri değerlendirilmektedir. Şerh edebiyatının bir anlamda kemale erdiği 10. yüzyılda kaleme alınan eser, bir vaaz ve irşad kitabı özelliği de taşımaktadır. Yazar, makalesinde eserin kaynaklarını değerlendirmekte, müellifin hadis ilmine ilişkin görüşlerine ve vaaz konusundaki tavsiyelerine de yer vermektedir. Makalede özellikle Sefîrî’nin sünnet-vahiy ilişkisi, Hz. Peygamber’e yalan isnad edenin durumu ve haber-i vahid ile amel etmenin gerekliliği gibi hadîs ilmine yönelik görüşlerinin değerlendirilmesi de bulunmaktadır.
Engin Erdem’in “Hanefî- Matürîdî Gelenekte Bilgi ve İman” başlıklı makalesinde ise İslâm geleneğinde olduğu gibi bugün de üzerinde tartışılan bir konu olan bilgi-iman ilişkisi ele alınmaktadır. İslâm düşünce geleneğinde önemli bir çizgi oluşturan Hanefî-Mâtürîdî düşünürlerin görüşleri üzerinden bilgi-iman ilişkisi konusu ortaya konulmaktadır. Bunu yaparken; Tanrı’nın varlığını bilmek niçin insanın birinci ve en temel görevidir? Taklide dayanarak Tanrı’nın varlığına inanmak niçin doğru bir yol olamaz? Kur’ân körü körüne atalarının yolunu taklit edenler hakkında ne söylemektedir? İnsanın bilgi edinme vasıtaları nelerdir? Duyu-ötesi bir varlık olarak Tanrı’nın varlığını bilmek nasıl mümkün olabilir? Bilmek ile iman etmek arasındaki fark nedir? Bilgi, iman ve güven arasında ne tür bir ilişki söz konusudur? sorularının cevapları da ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Hemen her sayıda yer vermeye çalıştığımız bir konu olan kıraat ilmine ilişkin bu sayımızda da “Harranlı Bazı Kurrâlar” başlığı ile bir makalemiz bulunmakta. Ahmet Gündüz’ün kaleme aldığı makalede tarihte kıraat ilmi için önemli bir merkez olan Harran’ın yetiştirdiği kurrâlar ve bölgenin kıraat ilmi için taşıdığı önem ortaya konulmaktadır. Harrânî nisbesiyle zikredilen, ağırlıklı olarak 5 ve 7. yüzyıl arasında yaşamış söz konusu bu kıraat âlimlerinin hocaları, yetiştirdikleri talebeler ve eserleri de üzerinde yeni çalışmalara imkân verecek önemli bilgiler makalede ortaya konulmaktadır.
Oldukça güncel bir meseleye ışık tutmakta olan “Dinî ve Ahlâkî Boyutlarıyla Teknoloji Bağımlılığı” makalesi de bu sayıda dergimizde yer bulan makalelerden. Huriye Martı tarafından kaleme alınan makalede yaşadığımız çağda insanın hayatını kolaylaştıran yönü öne çıkarılan teknolojinin bir bağımlılığa dönüşmesi ile ortaya çıkan negatif etkileri ele alınmaktadır. Makale, hemen her yaş grubu için bir bağımlığa dönüşebilen bu durumun insanı, yaradılış gayesinden nasıl uzaklaştırabileceği, kişinin kendisi, çevresi ve Yüce Allah ile olan ilişkisine nasıl zarar verebileceği üzerinde de durmaktadır. Kur’ân âyetleri ve hadis rivâyetlerinden hareketle meselenin bireysel boyutta zihinsel ve varoluşsal; toplumsal boyutta sosyo-ekonomik yönleri incelenmiş ve ortaya konulmuştur.
İslâm tarihi alanında bu sayımızda “Hz. Ömer’in Yönetim Anlayışı” makalesi yer almaktadır. Mustafa Necati Barış makalesinde Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde devletin kurumsal teşekkülü ve yönetim tarzında gerçekleştirdiği önemli yenilikleri ortaya koymaktadır. Hz. Ömer’in sahip olduğu tecrübenin de tesiri ile idarî, malî ve askerî alanda ortaya koyduğu farklı uygulamalar bu döneme ilişkin önemli bir birikimi de göz önüne sermektedir.
Tarih alanında kaleme alınan bir diğer makale Aiitmamat Kariev’e ait olan “Hokand Hanlığı’nın Eğitim Geleneği ve Medreselerdir”. Arap-Fars-Türk kültür havzasında önemli bir yeri ve güçlü tesiri olan Hokand Hanlığı özellikle ortaya koydukları eğitim sistemi üzerinden ele alınmaktadır. Hanlığın tarihçesi, idari yapısı ve bu yapının tesiri ile de şekillenmiş eğitim sistemi üzerinde detaylı olarak durulmaktadır. Makale, hakkında fazla çalışmanın bulunmadığı bu konu üzerinde araştırmacılar tarafından daha detaylı çalışmalar yapılmasına da imkân verecektir.
Dergimizin bir diğer makalesi siyasî Selefî akımların tesirinde kaldığı ve söz konusu gruplar tarafından bir anlamda rehber kabul edilen Ebu Abdullah el-Muhaccir’in kitabı “Mesail min fıkhi’l-cihad”ın kritiğinin yapıldığı “El-Muhacir’in ‘Mesail min Fıkhi’l-Cihad’ Kitabında Öngörülen Cihad Anlayışının Değerlendirilmesi”dir. Enver Arpa makalesinde el-Muhacir’in kendi cihad anlayışını desteklemek için hiçbir usule bağlı kalmadan, âyet ve hadisleri bağlamından kopararak, vürûd sebeplerine bakmadan nasıl manipüle ettiğini ortaya koymaktadır. Arpa, El-Muhacir’in kendi düşüncesine destek vermeyen tüm kesimleri tekfir ettiğini, düşman olarak sınıflandırdığını ve sözde cihad anlayışı ile insanları nasıl hedef aldığını detaylı olarak ele almakta ve bu yaklaşımın yanlışlığını delilleri ile ortaya koymaktadır.
Bu sayımızın son makalesi Arap dili alanında Luay Hatem Yaqoob tarafından kaleme alınan “Arapça’da “lâ” Edatının Çeşitleri: Bakara Suresi Örneği” başlıklı çalışmadır. Makalede Arapça’da çok kullanılan ‘lâ’ edatının farklı anlamlara gelmesinden hareketle Bakara suresinde hangi âyetlerde hangi anlamlarda kullanıldığı ortaya konulmaktadır. Diğer yandan edatların cümlede kullanım farklılıkları ile anlamlarında nasıl değişimlerin oluşacağı ve bunun ortaya çıkardığı anlam zenginliği de ele alınmaktadır.
Farklı farklı konularda çalışmalara yer verdiğimiz bu sayımızın da ilim dünyasına katkıda bulunması ve faydalı olması temennisiyle…
Dr. Fatma Bayraktar Karahan