Makale

BİR ALGI YÖNETİMİ OLARAK KORKU

BİR ALGI YÖNETİMİ OLARAK KORKU

İsmail Irmacık

Truman Show adlı filmde hikâye, Truman adlı bir çocuğunun doğumuyla birlikte velayetinin bir şirket tarafından satın alınması sonrasında başlar. Kendisinin hiçbir şeyden haberi olmayan Truman’ın etrafında bir kasaba kurgulanmıştır. Otuz yaşına kadar Truman’ın algılarının nasıl yönetildiği film boyunca net bir şekilde gösterilmiş; medyanın yanı sıra korku, güven, bilgi, teknoloji gibi çevresel enstrümanların insan yönetiminde nasıl etkin bir şekilde kullanılabileceği karikatürize edilerek gözler önüne serilmiştir.
Truman, yaşamının yirmi dört saat boyunca kesintisiz seyredilen bir televizyon programı olduğundan habersizdir. Hayatına giren ve çıkan herkes, dostları, patronu ve hatta eşi bile bu acımasız oyuna profesyonel oyuncular olarak dâhil olmuşlardır. Truman’ın velayetine sahip olan şirket, yıllardır kesintisiz süren programa reklam yerleştirmek suretiyle devasa paralar kazanmaktadır. Truman, çevresi denizle kaplı bir kasabada yaşamaktadır. Çocukluğunda ona yaşatılan bir mizansenle, babasının denizde boğulup öldüğü zannettirilmiş ve bu sayede kurgu kasabadan dışarı çıkamaması sağlanmıştır. Ama Truman’ın maruz kaldığı korkular bunlardan ibaret değildir. Köpek korkusu, uçaklara yıldırım çarpma endişesi, geçim derdi gibi duygularla çevresi sarmalanmıştır.
Korku, bireysel ve toplumsal etkileşimi sağlayan faktörlerden biridir. Korku toplumları birbirine kenetleyen ve örgütleyen psikolojik argüman olarak kullanılır. Bu argüman birçok sektörde kullanılır. Örneğin yaşamla ilgili korku sağlık sektöründe, başarısızlık korkusu eğitim sektöründe, fiziksel görünüşle ilgili korku diyet ve moda sektöründe kullanılır. Korku temelde düşünme faaliyetinin engellenmesiyle sonuçlanır. Kaygı, telaş, endişe, stres yaşayan birey veya toplumlar çaresizlik içinde kalırlar. Çaresizlik kaosa gebedir. Böylece kaosa giren birey veya toplum akıl danışmak için birilerine muhtaç olur. Bu durum dünya siyaseti için de böyledir. Ülkeler önce krizlerle korkutulur, kaosa sürüklenir ve sonra yardım bahanesiyle gelen unsurlar tarafından sömürülür. Aslında korku teslim olmanın öncülüdür. Korkan toplum manipülasyona açık hâle gelir.
Ülkeler de geleceklerini teminat altına almak için korkuyu kullanır. Amerika’da 11 Eylül saldırıları sonrasında meydana gelen korku atmosferi ve kitlelerin devletin arkasında duygusal olarak mobilize olması, sözgelimi evlerin, arabaların, işyerlerinin Amerikan bayraklarıyla donatılması bu duruma küresel bir misaldir. Bu korku İslamofobiye de kuluçka olmuş, sonrasında İslam ülkelerine karşı yürütülen acımasız işgallere karşı kamuoyunda meşruiyet sağlamıştır. Halk Taliban korkusuyla Afganistan’a, kimyasal silahlar korkusuyla Irak’a girilmesine onay vermiştir.
Her zaman iki aşırı uç olgu birbirini besler. Algı yönetiminde kullanılan korkunun hemen bitişinde işlevsel bir enstrüman daha durmaktadır; güven. Güven duygusu, insanların kendi kontrolünü yitirdiği yerde öne çıkar. Güvenle başlayan ilişkiler sorgulamaya ihtiyaç duymaz. Çünkü güven bir bakıma hesapsız teslim olmaktır. Truman, hayatının en sarsıntılı dönemlerinde ve yaşadığı kurgusal hayatı sorguladığı anlarda en yakın dostu tarafından yatıştırılır. Bu da güven duygusunun Truman Show’un emniyet sibobu olarak istismar edilmesidir.
“Ama ben sana çok güvenmiştim!” cümlesi bir insanın algısının nasıl kullanıldığının acıklı bir neticesidir. Güven aslında kendi algılarımızı karşımızdakine kendi elimizle teslim etme durumudur. David Hume, “İnsanların kanaatlerini değiştirirseniz algılarını da yönetmeye başlarsınız.” diyerek bu noktaya dikkat çeker. Kanaat, insanların tecrübeleri, yaşantılarının sonucunda kazanılmış bilgileri ve emin olma durumlarının toplamıdır. Emin olduğumuz her durum bizim inanışlarımızı oluşturur. İnançlarımız algılarımızı ve doğal olarak davranışlarımızın kaynağıdır. Bu sebepten insanlık tarihine inançlar tarihi demekte de mümkündür.
Güven, insanın en zayıf duvarıdır. İstismara açıktır. Bu yüzden dolandırıcılar -sadece bugün değil- tarih boyunca kendilerini saklamak için en güvenilir meslekleri kullanmışlardır. Yakın zamanlarda ülkemizde yaşanan telefon yoluyla dolandırıcılık buna örnektir. Kendilerini polis, savcı veya hâkim olarak tanıtan dolandırıcılar sözgelimi bir profesörü bile kandırabilmişlerdir. Çünkü bu mesleklerin toplumsal hafızada karşılık geldiği güven her şeyin üzerindedir.
Filmde Truman’ın adadan ayrılmasını önlemek için batık kayık göstergesi kullanılmıştır. Bu Truman için bir korkunun temsilidir. Çünkü babası bir kayıktan düşüp boğulmuştur. Duyan, gören ve yaşayan insan hafızasına bu durumun kodlamasını yapar. Bu durumları çağrıştıracak her olay insanı ve toplumları etkisi altına alır. Metafor, bireyin ve toplumların geçmişinde yaşanan, olumlu veya olumsuz çağrışımlarla bugüne aktarılan hareketler ve nesnelere denir. Metafor herhangi bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırarak çağrıştırmaya yarar. Çağrıştırıcılar çok yüksek bir güce sahiptir. Çünkü insanı anında çok güçlü bir duruma, duyarlılığa eriştirebilirler. Tüm çağrışımlar belirli uyarıcılarla düşüncelerin, fikirlerin, hislerin ya da durumların ilişkilendirilmesiyle oluşturulur. Metafor, mühendislik marifetiyle şimdiyi kontrol altına alma çabasının aracı hâline gelebilir. Batı için ikiz kulelerin sözde bir İslami örgüt tarafından bombalanması ile yeni bir metaforun doğması sağlanmıştır. Bu yeni korku metaforu Batı’da yükselen İslam ilgisinin durdurulması için sürüme sokulmuştur. Böylece İslam algısı terörizmle yan yana getirilerek yeni imajlar oluşturulmuştur. Bu aslında Batı siyasetinin yaptıklarına ve yapacaklarına meşru zemin hazırlığıdır. Bu algı yönetiminin en büyük ayağı medyadır. Barış anlamına gelen İslam imgesi reklamcılık tekniklerine göre imaj çalışmasıyla ters düz edilmiştir. Sihirli bir el çabukluğuyla İSLAM ve FOBİ yan yana gelmiştir. Filmdeki Truman adadan kurtulma umudunu kendi içinde yaşatmasına karşılık, batık kayık metaforuyla yüzleştirilip durdurulmuştur. Truman’ın algısı burada korku metaforu üzerinden yönetilmiştir.
Bugün korku kültürüyle, toplumların zihninde bütünlük algısını yok etmek, parçalanmış gerçeklik algısı üzerinden her şeyi yeniden dizayn etmek gibi gayriinsani amaçlar kullanılmaktadır. Truman, korku kanalıyla çevresine çekilen görünmez telleri ancak içinde bulunduğu gerçekliği sorgulamak suretiyle fark edebilmiştir. Sorgulayarak etrafındaki dekoru yırtıp atmış, dekorun dışındaki gerçek dünyaya yürümüştür. Yani daha büyük, daha kaotik ama gerçek bir şovun içine…