Makale

İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler

KİTAPLIK

İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler

Muhammed Kâmil YAYKAN


Felsefenin amacı, insanın vâkıf olabileceği oranda tüm var olanların hakikatlerine vâkıf olmasıdır. İbn Sina


İslam Felsefesi’, odağında bir din olarak İslam’ın inanç esaslarını akli olarak ispatlamanın ve açıklamanın bulunduğu, din ile felsefenin, akıl ile vahyin uyumunu merkeze alan dinî bir felsefe midir?” M. Cüneyt Kaya; editörlüğünü üstlendiği “İslam Felsefesi: Tarih ve Problemler” isimli, İSAM yayıncılık tarafından okuyucuyla buluşturulan, alanındaki en hacimli içeriklerden birine sahip olan eserde kaleme aldığı “İslâm Felsefesinin Mahiyeti Üzerine” başlıklı giriş yazısında bu ve bunun gibi pek çok ilgi çekici ve düşündürücü soruyla İslam Felsefesinin temel dinamiklerini sorguluyor, okuyucuya da sorgulatıyor.
Kitap bir takdim yazısını takip eden 21 makaleyi ve iki eki muhteva ediyor. Bu makalelerin her biri alanında uzman akademisyenler tarafından okuyucuya sunuluyor. İlk on beş makalede İslam Felsefesi tarihinin ele alındığını görüyoruz. Bu makalelerde Antik-Helenistik birikimin İslam dünyasına intikalinden Farabi ve Bağdat Meşşai okuluna, Gazali’den Sadreddin Konevi’ye İslam Felsefesi tarihini, bu tarifi perspektif içinde yer alan önemli İslam filozoflarının hayatlarını, eserleri hakkında kapsamlı bilgileri ve de bu filozofların öne çıkan felsefi görüşlerini inceleyip öğrenebiliyoruz.
Bu bölümleri müteakip beş bölümde ise sırasıyla mantık, psikoloji, metafizik, ahlak ve siyaset yani felsefenin temel alanları ele alınıyor. İsmi zikredilen bu alanların İslam Felsefesine intikal edişi, literatürü ve problemleri hakkında da bilgiler verilerek bu meselelerin İslam filozofları tarafından ele alınış yöntemleri ayrıntılı bir biçimde inceleniyor.
Felsefenin temel alanları olarak bahsettiğimiz bu beş mevzu arasında Klasik Dönem felsefe kapsamında yer alan matematik ve tabiat bilimlerinin kitapta yer almadığı da aşikâr bir şekilde dikkatimizi çekiyor. Editör M. Cüneyt Kaya bu durumu kitap açısından bir eksiklik olsa da Türkiye’deki İslam felsefesi çalışmalarının yoğunlaştığı ve dolayısıyla ihmal ettiği alanları göstermesi bakımından manidar olarak nitelendiriyor ve eleştiriyor.
Kitabımızın son bölümü ise entelektüel ilgilerin kesişim noktasında yer alan felsefe ve felsefe eğitimi ile bu eğitim üzerinde farklı geleneklerin etkisini gösteren önemli verileri bizlere aktarıyor.
Eser, 900 sayfaya yaklaşan kapsamlı içeriğiyle felsefe ve bilhassa İslam Felsefesi alanında inceleme ve araştırma yapmak isteyenler ile bu alana merak duyan herkese bir başucu kitabı olma hüviyetiyle karşımıza çıkıyor.
İyi okumalar…