Makale

BİR İSTANBUL FATİHA’SI

BİR İSTANBUL FATİHA’SI

Sema Bayar


Bir İstanbul Fatiha’sı. Gezdik, gördük, hesap ettik. İstanbul’da metre kareye kaç Fatiha düşüyor dersiniz? Bu cümle, Evliya Çelebi tasvirleri gibi oldukça mübalağalı gelebilir. O hâlde İstanbul’u sur içine, Fatiha’yı da kilometre kareye göre ölçelim biz de.
Divan şairi Nedim’e “Bu şehri İstanbûl ki bî-misl ü bahâdır / Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedadır”, Orhan Veli’ye ise “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı” dedirten bu kutlu şehir, daha nice şaire, sanatkâra yâr oldu, yâren oldu, en çok da ilham oldu. Adına şiirler yazıldı, şarkılar bestelendi, methiyeler dizildi. Kadın ve erkek, niceleri gönlünü kaptırdı bu afet-i devrana. Gönlü şehre meftun gönül erenleri, son nefeslerini şehrin kucağında verdiler. Şimdi Allah dostu dediğimiz Anadolu erenlerinden tutun da, uzak diyarlardan gelen gezgin dervişlere kadar pek çok zat, bu şehrin koynunda, kıyam edecekleri, velisi oldukları Rab’lerine kavuşacakları günü bekliyorlar.
Şöyle kısacık bir şehir turu yapmaya kalktığınızda dâhi, tabii tercihiniz tarihî mekânlardan yana ise, elleriniz sık sık semaya açılacak, Fatiha’lar ardı ardına gelecektir.
Eyüp Sultan’sız bir İstanbul gezisi düşünülebilir mi? Elbette ki hayır ama biz bu kutlu mekânı sona sakladık.
Edirnekapı’dan girince şehre, sağda Mihrimah Camii tüm güzelliği ile mütebessim karşılar bizi. Bir Fatiha gönderirsiniz ki Sinan’a, daha âmin deyivermeden sizi huzuruna davet eder gönüller cerrahı Nureddin Cerrahi. Karagümrük’te bulunan tekkenin haziresi, sahibü’l-divan gönül erenleri ile doludur. Üç beş Fatihalık soluklanmak gerekir Karagümrük’te. Ardından şöyle caddeden değil de ara sokaklardan devam ederseniz eğer, Atik Ali Camii’nde öğle ezanları çoktan okunmaya başlamış olacaktır. Ebu’l-Feth Fatih Sultan Mehmet, adını taşıyan Fatih Camii’nin yanı başındaki türbede, bir cihan padişahı olarak bir cihan şehrinin koynunda yatmaktadır. Hemen karşısında âlimler, arifler, devlet erkânından zevat, şehrin kalbinde, o kalbin her bir atışını bize duyurarak verilecek son nefesi bekleşirler. Şehrin sultanının çevresi, sokakların sultanları kedilerle dolup taşar. Ne koşuşturan çocuklar, ne serin bir köşeye çekilmiş Zâkirler, ne de nafakasının peşine düşmüş baloncular eksik olmaz avluda. Okunan aşırların da Fatiha’ların da ardı arkası gelmez Fatih’te.
Saraçhaneye çıkıp su kemerlerini aştığınızda, hemen solunuzda Mehmet Tokadi Hazretleri bulunur. Zeyrek yokuşunun değerli misafiri, mezarının yol üzeri, uğrak yeri bir mahalde olmasını istememiş. Viranelere, harabelere defnolunmayı vasiyet etmiş. Bir şehir efsanesi dolaşmış dilden dile. Hazretin mezarını ziyaret, öyle kolay kolay kimselere nasip olmazmış. Nasibi olan da muradından ayrı kalmazmış. Böyle bir ziyaretten nasipdar olmayı kim istemez. Eller açılır elbet. Fatiha’lar okunur elbet. Ardı ardına dualar edilir. Niyazlar sıralanır elbet.
Güzergâhınız Eminönü’dür. Haliç’in kesif kokusunu içimize çeke çeke ilerlerken, çarşıdaki bakır kap kacakların üzerinde güneşin ışıkları dans eder. Hatip Zakir Hasan Efendi’ye de bir Fatiha okuyunca tarihî Eminönü balıkçılarında soluklanmayı hak etmişsiniz demektir. Balık ekmek ve turşu suyu olmadan geçilmez Eminönü. Fatih Camii için kediler ne ise Eminönü Yeni Camii için de kuşlar odur. Kuşlar deyince Beyazıt Meydanı ve ünlü Beyazıt Camii’ni anmadan olmaz. Ancak ikindi ezanı da yaklaştı sayılır. Cami Fatiha’larıyla buluşma vaktidir. Eminönü’nden ayrılmadan Hasan Ünsi Hazretleri için de bir Fatiha göndermeli dilimizden göklere.
Vakti müsait olanları Galata Köprüsü’nün ardında bekleyen Allah dostları vardır. Galata Mevlevihane’sinin bahçesinde metfun İsmail Ankaravi ve Şeyh Galip Dede Fatiha’larını beklemektedirler. Hazirede yatan diğer zevatı da unutmamak gerekir. Gitmişken Mevlevihane gezilse, içerisinde yatan hazerata da Fatiha okunsa fena mı olur?
Eyüp Sultan’a kavuşma zamanı gelmiştir artık. Altın Boynuz’un incisi Halit bin Zeyt’i anlatmaya benim kelimelerim kifayetsiz kalır. Eminönü’nde bıraktığınız kuşların eşi dostu, Fatih’te eteklerinize sarılan kedilerin hısım akrabası bu kutlu mekânı mesken tutmuştur. Bir tarafta misk kokan çarşıları, bir kenarda tarihi konakları, ardında sakladığı kabristanı ile kaç Fatiha’nıza talip olur ki bu güzel mekân.
Bir İstanbul Fatiha’sı. Gezdik, gördük, hesap ettik. İstanbul’da metre kareye kaç Fatiha düşüyor dersiniz? Bu cümle, Evliya Çelebi tasvirleri gibi oldukça mübalağalı gelebilir. O hâlde İstanbul’u sur içine, Fatiha’yı da kilometre kareye göre ölçelim biz de.