Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN

Dr. Yüksel Salman

İhtilaf, insanlar arasında yaşanan görüş ayrılıklarına işaret eden bir kavram olarak tarihin her döneminde tezahür eden bir olgudur. Sanattan siyasete, hukuktan iktisada ve felsefi düşüncelere kadar ihtilaflar hiç eksik olmamıştır. Esasen her insan diğerinden farklıdır ve değişik özellikler taşır. Herkesin kabiliyeti, yaklaşım tarzı birbirinden farklıdır. Bu sosyal hayatın bir gerçeğidir ve hayatın devamı için de bir gerekliliktir. İnsanlardan her konuda aynı şeyleri düşünmelerini beklemek de doğru değildir. Zira herkesin her konuda mutabık kaldığı bir toplumda gelişme, ilerleme olmayacağı gibi, açık ya da gizli sorunların, tıkanıklıkların bulunmayacağı da söylenemez.
İslam tarihinde kutuplaşmalara yol açmayan, fikir zenginliğine katkıda bulunan farklılıklar ekseri zenginlik olarak telakki edilmiştir. Sözgelimi itikadi ve ameli ekoller, sosyal hayatla irtibatlarında bu zenginliği fazlasıyla ortaya koymuş, insanların kültürüne, tarihine ve coğrafyasına özgü düşüncelerle İslam medeniyet havzasını zenginleştirmiş, hatta zenginleştirdiği ölçüde kendine yer bulabilmiştir.
Ne zaman ki ihtilaflar katı ayrışmalara neden oldu bunun adına tefrika denildi. Tefrika derinleşerek toplumsal birlikteliği zehirlemeye başladığı durumlarda da fitne kaçınılmaz oldu. Bu yüzden ihtilaf ve tefrika arasındaki nüansa ve bunun tekabül ettiği sonuçlara dikkat etme zorunluluğu vardır. Bu fark, Hz. Peygamber’in ümmetinin ihtilafını hem “rahmet” hem de “azap” olarak değerlendiren vurgularında açıkça ortaya konulmuştur.
Bugün Müslümanlar arasında vuku bulan ayrılıkçı, ayrıştırıcı akımların, bir ihtilaftan öte bir fitne olarak İslam’ı ve Müslümanları dünya kamuoyu önünde ne derece rencide ettiği hepimizin malumudur. İslam dünyası üzerine mühendisliğe girişen odakların bilerek istismar ettiği, alevlendirdiği ihtilaflar zamanla bölgesel kangrene, açmaza ve topyekun umutsuzluğa yol açmaktadır. Müslümanlar dışarıdan ve içeriden meydana gelecek toplumsal çözülmelerden korunmak için aralarında vuku bulacak ihtilafları serinkanlılıkla, bir itidal ve ahlak temelinde olgunlukla konuşabilmelidirler.
Her tartışmada esas, gerçeği anlama gayreti olmalıdır. Heva ve heveslerin, enaniyetin, gizli niyetlerin hakikate götürecek fikri tartışmaları ifsat etmesine fırsat vermemelidir. Önyargıların, ideolojik saplantıların değil, analitik düşüncenin, aklın, hikmetin ve sağduyunun öne çıkarılması gerekir.
Bugün, dinî konular üzerine yapılan konuşmalar üzerinden gidilecek olursa, dikkat ve özen daha da artmalı, sözleri adeta kuyumcu terazisiyle tartmalıdır. Milyonlar önünde düşünmeden, araştırmadan sarf edilecek sözlerin vereceği tahribat mutlaka hesaba katılmalıdır.
Söz bir emanettir, bir konuda konuşmak için doğru bilgi yeterli değildir, uygun bir dil ve üslup kullanmak da ilmî ve ahlaki bir zorunluluktur. Dinî konular üzerine yetkili yetkisiz herkesin konuştuğu bir ortamda, bizi birleştirmek için gelen sesin, bizi ayrıştıran bir kaosa dönüştüğü, toplumsal gerginliklere zemin hazırladığı ve belki en kötüsü de o sese gerçekten ihtiyacı olan insanların bundan mahrum bırakılmış olacağı asla unutulmamalıdır.
İhtilaf Ahlakı’nı gündeme taşıdığımız Diyanet Aylık Dergi’nin bu ayki sayısında;
Prof. Dr. Tahsin Görgün, ihtilaf ahlakının insanın ve hayatın varoluş şartlarını nasıl geliştirip zenginleştirdiğini yazdı. Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur, ihtilaf ahlakını Kur’an-ı Kerim ışığında değerlendirdi. Prof. Dr. Enbiya Yıldırım, ihtilafın Peygamberimiz rehberliğinde tesis edilen hayat pratiğinde nasıl hayata geçirildiğini ortaya koyarken fıkhi ihtilafların rahmet oluşunu ve tarihsel süreçte hayata yansımalarını “Bir Rahmet Vesilesi Olarak Fıkhi İhtilaflar” başlığında ele aldık. Prof. Dr. Sıddık Korkmaz, mezhepçilik karşısında ihtilaf ahlakının önemine vurgu yaptı. Prof. Dr. Ahmet Yaman, farklılıkları farkındalığa dönüştürmenin ehemmiyetini, Doç. Dr. Cenksu Üçer ise ihtilafları tetikleyen unsurları ve çözüm yollarını kaleme aldı. Prof. Dr. Cağfer Karadaş, İslam düşünce geleneğinde birleştiricilik tecrübesi olarak ehlisünnetin imkânlarını; Prof. Dr. Zekeriya Güler tartışma usulünü ve adabını pek çok veçhesiyle ortaya koydu. Söyleşi bölümünde Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, ihtilafın ancak ahlaka riayet edilerek yapıldığı zaman rahmete dönüşeceğini vurguladı.
Rabbimizden ihtilafı bir rahmet ve genişliğe dönüştürmede bizlere feraset ve dirayet bahşetmesini, İslam dünyasının içinden geçtiği bu nazik süreçte bizlere birlik, dirlik şuuru vermesini diliyor, gelecek ay kapsamlı bir dosya ile yeniden görüşmeyi diliyorum.