Makale

Engellilere Yönelik Din Hizmetlerinde YENİ PERSPEKTİFLER

GÜNDEM

Engellilere Yönelik Din Hizmetlerinde

YENİ PERSPEKTİFLER

Abdurrahman HAN
Sosyal ve Kültürel İçerikli
Din Hizmetleri Daire Başkanı

Dinin, hayatın tüm evreleri ve toplumun bütün katmanlarıyla ilişkisi; erişim/ulaşım/iletişim aygıt ve unsurlarının engelleri büyük oranda ortadan kaldırması, çağımızda etkin bir din hizmeti sunma açısından Diyanet İşleri Başkanlığının din hizmeti perspektifine yeni bir ufuk ve vizyon katmıştır. Dezavantajlı ve özel gruplara yönelik son zamanlarda atılan adımlar, kurumsal işbirlikleri, oluşturulan hizmet alanları, yürütülen projeler, üretilen materyaller ve geliştirilen hizmet modelleri neticesinde önemli sonuçlara ulaşılmakta, anlamlı geri bildirimler alınmaktadır.
İslam dinine göre masum, günahsız ve eşit olarak yaratılan “insan” mükerrem, yaratılanların en şereflisi ve halife sıfatıyla yeryüzüne gönderilmiştir. (İsra, 17/70; Tin, 95/4; Bakara, 2/30.)
Kur’an, yaratılış/fıtrat itibariyle mutlak olarak “insan”a böyle bir değer atfederken “engellilik” olgusuna ezberleri bozarcasına farklı bir anlam yüklemiştir. “…Onların kalpleri vardır, kavramazlar; gözleri vardır, görmezler; kulakları vardır, işitmezler...” (A’raf, 7/179.) İşte tam da bu noktada Kur’an, insanın maddi yönüne ait engellere kendi sistematiği içerisinde anlam yüklemekle, asıl engelliliğin manevi yönüne ait unsurların işlevselliğini yitirmesi anlamını vermiştir. Bu yaklaşım ile vahiy, muhataplarında farklı bir engellilik tasavvuru oluşturmayı hedeflemekte; her ne sebeple ve şekilde olursa olsun her türlü ayrımcılığı reddetmekte; asıl engelliliğin ise doğruya, güzele, adalete, hakka ve hakikate duyarsız ve kayıtsız kalmak olduğu bilincini zihinlere ve gönüllere işlemektedir.
Nebevi öğretinin engelliliğe ilişkin kodlarını ise Hz. Peygamber (s.a.s.), engelli bireylerin sosyal hayatın içerisinde tutulmalarının ve toplumla bütünleşmelerinin işlevsel bir şekilde olması, toplumda engellilik duyarlılığının oluşturulması, gerektiğinde pozitif ayrımcılık uygulanması, dinî rehberlik ve manevi destek sağlanması gibi hususlar ekseninde şekillendirmiştir. Yapmış olduğu uygulamalarla engelli bireylerin toplum içerisinde kendilerine yönelecek muhtemel olumsuz bakış ve yaklaşımlara fırsat vermemek aynı zamanda engellilerin kendilerinin de bu hissiyata kapılmamaları için önemli tasarruflarda bulunmuştur.
İnsanlık tarihi boyunca anlamlandırılmaya çalışılan engellilik, hayatın gerçek olgularından biridir. Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi “engelli” olarak tanımlanmaktadır. Başlıca engel/özür grupları ise: ortopedik engelliler, görme engelliler, işitme engelliler, dil ve konuşma engelliler, zihinsel engelliler ve süreğen engelliler olarak sıralanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri dikkate alındığında yaklaşık olarak dünya nüfusunun %10’u engellidir. Ülkemizde ise bu oran %12 civarındadır. Yani dünyada 650, ülkemizde ise 10 milyon civarında engelli yaşamaktadır. Aileler, yakınları, ilişki içinde bulundukları diğer fertler dikkate alındığında bu rakam dünyada 2 milyar, ülkemizde ise 30 milyon civarındadır. Bu durum ise konuya yüklemiş olduğumuz anlamın toplumsal hayattaki karşılığı açısından ne denli önemli olduğunu bizlere göstermektedir.
İslâm dini, insanın Allah ile olan ilişkilerini nasıl yürüteceğini bildirdiği gibi, insanın insanla ve diğer yaratılmışlarla olan ilişkilerini nasıl şekillendireceğini de ortaya koymuştur. Engelli bireylerin yaşadıkları önemli sıkıntılardan biri de özellikle çevredekilerin olumsuz tutum ve davranışları sebebiyle fiziki görünümlerinden ya da durumlarından rahatsız olma ve utanç duymalarıdır.
Dinin insanlara bakış açısı, engellilere olan davranış ve tutumları da yakından belirlemişken bireyin ve toplumun engelliye yaklaşımı bazen olumsuz şekillerde karşılık bulabilmektedir. Üzülerek ifade etmek gerekir ki yapılan bir araştırmada katılımcıların %73’ü engelliliği Tanrı’nın bir cezası olarak görmektedirler. (Kula, M. Naci, “Engellilere Verilecek Tebliğ ve İrşad Hizmeti”, dinbilimleri akademik araştırma dergisi ıv (2004), sayı: 4, 30.) Bu durum, toplumu oluşturan her bir fert açısından ibretle üzerinde durulması gereken bir husustur. Kişinin ayağına batan bir dikenin bile onun günahlarının bağışlanmasına vesile olacağını söyleyen bir dinin (Buhari, Merda, 13, 16; Müslim, Birr ve’s-Sıla, 45; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, Çağrı Yay., İstanbul 1992, I, 441.), engelliliği ilahî bir ceza olarak görmesi mümkün değildir. Engelli bireyleri derinden yaralayan bu yaklaşımın İslam’da yerinin olmaması bir yana dinimizde, kültür ve medeniyetimizde engelli olmak, karşılığı cennet olan ağır ve büyük bir imtihana muhatap olmaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı yeni misyon ve vizyonuyla insanı merkeze alan ve hayatı kuşatan tüm alanlarda hizmetlerini yeniden tanımlamış ve çalışma alanlarını da buna göre biçimlendirmiştir. Hükümlü ve tutuklulardan hastalara, çocuk ve gençlerden yaşlılara, mültecilerden engellilere, mevsimlik işçilerden madde bağımlılarına uzanan geniş bir yelpazede toplumu oluşturan bütün katmanlara din hizmeti götürmektedir.
Nicelik açısından ele alındığında engelliler, genelde bütün toplumun ve kurumların özelde ise Başkanlığın önemli muhatap kitlelerindendir. Alanda yürütülen hizmetlerdeki temel yaklaşım, engellilerin dinî vecibelerini engelsiz bir şekilde yerine getirmelerini sağlamaya yönelik çalışmalar yürüterek onlara dinî rehberlik manevi destek sağlamaktır. Bu bağlamda; engellilere yönelik sürdürülen çalışmalar, 2012 yılı Camiler Haftası temasının “Engelsiz Cami, Engelsiz İbadet” olarak belirlenmesi ile önemli bir ivme kazanmıştır. Gerek engellilerin kendileri gerekse toplum açısından İslami ve insani bir bilinç oluşturulmadığı müddetçe yapılacak düzenlemelerin şekilden öteye gidemeyeceği izahtan varestedir. Bu düşünceden hareketle Başkanlığımız tarafından öncelikle toplumda “Engellilik Şuuru” oluşturulması hedeflenmiş ve bu noktada zihinsel dönüşüm gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Sürdürülen çalışmaları genel başlıklar halinde ifade etmek gerekirse;
- Engellilere hizmet veren kurum, kuruluş ve STK’larla kolektif bir çalışma sistemi benimseyerek çalışma programları planlanmaktadır.
- Engelliler alanında yapılacak hizmetlerin daha etkin, verimli, sistematik ve eşgüdüm içerisinde yürütülebilmesi için Başkanlık bünyesinde “Engelli Hizmetleri Çalışma Grubu” oluşturulmuştur.
- İllerde alana yönelik çalışmaları sürekli olarak koordine edecek, engelliler alanında özel eğitimleri ve çalışmaları olan “Koordinatör”ler görevlendirilmiştir.
- Alanda çalışan personele periyodik eğitimler verilmektedir.
- Kurum, kuruluş ve STK’larla periyodik olarak toplantı, çalıştay ve programlar yapılmaktadır.
- Başkanlığımız hizmet alanlarına giren tüm mekânlar camiler, Kur’an kursları, müftülük hizmet binaları fiziki altyapı ve engelli vatandaşlarımız için ulaşılabilirlik açısından önemli bir noktaya gelmiştir. Özellikle hayatın kalbinin attığı noktalar olan camilerin aynı zamanda engellilerin en kolay ulaşabilecekleri sosyal alanlar olarak düşünülmesi “erişilebilir ve ulaşılabilir cami” çalışmalarına hız vermiştir.
- Dinî yayınlar bağlamında görsel, işitsel, yazınsal ve eğitsel materyallerde kayda değer nitelikli ürünler ortaya konmuştur.
- Nitelik ve nicelik açısından gün önemli bir artış kaydeden rehabilitasyon merkezlerindeki dini rehberlik ve manevi destek hizmetleri her geçen gün daha ileri noktalara evrilmektedir.
- Dinî ve millî gün, gece ve aylar başta olmak üzere alana yönelik önemli gün ve haftalarda farkındalık oluşturucu faaliyetler ve etkinlikler düzenlenmektedir.
- Engelli öğrencileri motive etmek ve başarılarını takdir etmek amacıyla 100 başarılı engelli öğrenci umreyle ödüllendirilmiştir.
Şüphesiz atılan adımlar bu alanda yapılacak daha pek çok çalışmanın olduğunu göstermektedir. Başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyada herhangi bir engelli birey ve yakınının kendisini farklı ve olumsuz bir konumda hissetmediği bir yaşam alanı ortaya koyuncaya kadar tüm kurum, kuruluş ve STK’larımızla hep birlikte çalışma zorunluluğumuz bulunmaktadır. Başkanlık olarak ise mevcut çalışmaları daha ilerilere götürmek özellikle camilere ve Kur’an kurslarımıza erişebilirliğin sağlanması, tüm rehabilitasyon merkezlerinde ve evlerde manevi destek hizmetinin sunulması, bu hizmetler için gerekli olan yazılı, görsel, işitsel ve eğitsel materyallerin hazırlanması, kısacası Başkanlık hizmet alanları çerçevesinde ulaşılmadık ve hizmet götürülmedik hiçbir engelli ve engelli yakını kalmayacak şekilde çalışmaların kurumsallaştırılması ve sistematik bir yapıya kavuşturulması hedeflenmektedir.
Hayat sadece engelliler için değil hepimiz için bir imtihandır. Onlar nasıl bu çetin sınavda başarılı olmak zorundalar ise toplum da bu imtihanda başarılı olmak durumundadır. Çift yönlü bu ilişki ise ancak varoluş gayesinin bilincinde olan birey ve toplumun zihinsel dönüşümüyle mümkün olacaktır.