Makale

Mahyalar ve Kandiller

Mahyalar ve
Kandiller

Gaffar Tetik
Süreli Yayınlar Şubesi Müdürü

MAHYALAR ve kandiller, Ramazan Ayı’nın toplumumuza kazandırdığı gönül coşkunluğu ve kalp sevgisinin iki temel taşıdır. Şair ne güzel söylemiş:
"Sahur, iftar, teravihler, Kur’an, mevlit, ilâhiler, Sevinir coşar gönüller, Hoşgeldin Mübarek Ramazan".
Mahyalar, iki minare arasına asılan bir bez, ya da ışıklı levha üzerine yazılan ve bir kısmı "Yâ Allah" "Ya Gafur", "Ya Kerîm", "Ya Rahîm" gibi Allah’ın sıfatları; "Elhamdülillah", "Şefaat Ya Resûlallah", "Hoş geldin Mübarek Ramazan", "Elveda Ey Ramazan Ayı" gibi gönül okşayıcı, sevgi tazeleyici güzel sözler; bir kısmı da Ay-yıldız, cami, Lâle, kuş gibi güzel resimlerdir.
Bunlar, göz zevkini inanç zenginliğine ilmik ilmik, gergef gergef işleyen birer yıldız topluluğudur.
Bu keşif, Müslüman Türk’te varolan ruh zenginliğinin ince eseridir. İman coşkunluğunu, gecenin karanlıklarında minare aralarında parlatmak... Ne güzel bir buluş, ne güzel bir zevk ve zekâ mahsûlü...
Minarelerde kandil yakma geleneği ise ilk defa İstanbul-Kocamustafapaşa’daki Sünbüllü tekkesi Şeyhi Hasan Necmeddin Efendi tarafından başlatılmıştır. Fakat o, kandilleri sadece Mevlid (Peygamberimizin doğumu) gecelerinde yaktırıyordu. Sultan 1. Ahmet bunu gördü ve çok hoşuna gitti. Ve bundan böyle de mübarek gecelerde bütün minarelerde kandillerin yakılmasını emretti ki, bu güzel gelenek bugün de bütün canlılığıyla, bütün tazeliğiyle yurdumuzun her köşesinde devam etmektedir.
Nur içinde yatsın bu güzel Türk-lslâm geleneğini başlatanlar, nur içinde yatsın bu geleneği geliştirip yayanlar, yaşatanlar...