Makale

BEZLU'L MECHUD Fİ HALLİ EBÎDÂVÛD

BİR KİTAP TANITIMI

Kitabın Adı: BEZLU’L MECHUD Fİ HALLİ EBÎDÂVÛD

Müellifi: Halil Ahmed es - Seharanfûri
Ahmed KURUCAN Ahmetli Vaizi

Bu kitap hepimizin bildiği gibi kütüb-ü sine içerisinde sayılan Ebu Davud es- Sicistâni’nin (202 - 275) "Sünen- i Ebi Davud adını verdiği hadis kitabının şerhidir.

Bu kitap Ahkam hadislerini cami olmanın yanı başında, emsaline üstün gelecek pek çok özellikleri vardır ve bunlar daha önceleri çeşitli şekillerde ifade edildiği hat­ta veciz sözlerde bile anlatıldığı gibi, zaman ilerledikçe yine bu ilimle meşgul olan­lar tarafından itiraf edilmektedir. Meselâ; "Dâvud (a.s.)’a demir yumuşadığı gibi, Ebu Dâvud’a da hadis yumuşatılmıştır." Yani o, eline aldığı hadisi, usul-u hadis açı­sından öyle dakik bir incelemeye tabi tutmuştur ki, buna çokları muvaffak olama­mıştır. Yine Zehebi, Tezkime adlı eserinde "Bazı imamların şöyle bir kıyaslama yap­tıkları vakidir. Ebu Davud, Ahmel b. Hanbel’e, Ahmet b. Hanbel Vekile, Veki Süfyan’a Süfyan Mansur’a, Mansur İbrahim’e, İbrahim Alkameye, Alkame lbn’i Mes’ud’a, İbn’İ Mes’ud Hz. Muhammed (s.a.s.)’e benzerdi" demişlerdir, diyerek Ebu Davud’u tebcil ve takdir ettiklerini nakl etmektedir. Biz Ebu Davud hakkında bu kadarak bir bilgi ile İktifa edip, tanımınım yaptı­ğımız eserin müellifinden kısaca bahs edelim.

Müellifin Bibliyografyası:

Halil Ahmed, Hindistan’ın Sehareanfur şehrinin Nanuta karyesinde 1269 da dün­yaya geldi. Dayısı Ya’kub b, Memluk’ten, Muhammed Muzhir ve Duyubend’deki sa­ir alimlerden ilk derslerini aldı. Daha sonra Seharanfur’daki "Mezahiru’l Ulum" medresesinde okuyarak oradan mezun oldu, edebi İlimleri de Lahor da Feyzü’l Hasan’dan okudu. 1234 yılında hadis hususunda pek çok alimden icazet aldı. 1314 de mezahiru’l Ulum medresesinde 3 yıllık bir müderrislikten sonra buraya müdür oldu. Buradaki vazifesi esnasında bütün himmet ve gayretini okula vererek, Hindistan’ın en büyük medresesi haline getirdi. 1344 de Medine’ye gitti, 1346 yılında vuku bulan vefatına kadar buradan dönmedi. Zaten hayatta gerçekleşmesi için Rabbisine yalvar­dığı üç istekten birisi idi, Allah Resulünün karyesinde ölmek. Kabri Medine’dedir, Allah Rahmet Eylesin.

Şahsiyeti, ilmi, ahlaki hakkında yazılmış, söylenmiş birçok şeyler olmasına rağmen, sadece bir ianesini zikredelim. "Halil Ahmed, Fıkıhta zamanının Ebu Hani- fe’si, tasavvufta Şiirlisidir. "Nakşibendi tarikatına bağlıdır ve nesebi Ebu Eyyub - el - Ensari Hazretlerine kadar dayanır.

Bu şerhin (kitabın) yazılış sebebi:

Araştırmalar sonucu tesbit edebildiğimize göre ebu Davud’a 17 kadar şerh ya­zılmıştır, Fakat bunların bazıları hiç elimize ulaşmamış, bazıları ise ulaşmıştır. Bura­da o şerhlerden bazı mühim gördüklerimizi zikredelim.

1) Meâlimü’s Sünen: Muhammed b. İbrahim el - Hattabi (Ö, 388)

Bu kitap Ebu Davud’un ilk şerhi olması hesabi ile önemlidir. Yalnız hadislerin hepsini değil bir bab başlığı altında zikredilen hadislerden sadece birini şerh etmiş­tir.

2) Zeynüddin-i Iraki (Ö. 826)

Baştan sehv secdesine kadar gelebilmiştir. Buraya kadar ki olan şerh 7 cilttir.

3) Mirkatu’s Suud ile Sünen-i Ebu Davud: Celâleddin-i Suyuti (Ö. 911)

4) Menheli’l azbi’l Mevrud Şerhu Sünen-i Ebi Davud. Mahmud (Muhammed) Hİtab es Subki (ö. 1352) 10 cilttir. Tamam değildir.

5) Şemsu’l Hak ed-Piyanevi: Avn’ui Ma’bud (ö. 1329)

Yukarıda meşhurlarını zikr ettiğimiz Ebu Davud sarihlerinin hiç birisi Hanefi değildir, işte hadislerin şerhi ve fıkhi elıkâmın tesbiti bakımından bu kitaba bir Ha­nefi şârihinin bulunmaması Halil Ahmed’i bu işe iten en büyük saik olmuştur. Ve ni­tekim büyük bir aşk ve şevk ile 1335 yılında eserini yazmaya başlamıştır. Hatta bu işe o kadar kendini vermiştir ki; Bir gün rüyasında şerhte dikte ettirdiği bir yerin yanlış yazıldığını görmüş uyandığında arkadaşına rüyasını anlatmış, bahsedilen yere baktıklarında oranın hakikaten yanlış olduğunu görerek düzeltmişler. Kitab (şerh) 1345 de 10 yıllık uzun ve yorucu bir çalışma neticesinde hitama ermiştir.

Eserleri:

1) el - Mühenned Ale’l müfenned

2) Tenşitu’l ezân

3) Matrakatü’l kerâme ala mir’âti’l imâme

4) Hidâyeiü’r reşid ile ifhami’l anîm

5) İtmamü’n - niam alâ tebvib’l hükm

Kitabın Özellikleri:

Maddeler halinde sıralayacak olursak:

1) Ebu Davud’un neşr edilmiş muhtelif nüshalarına bakarak tashihe ehemmi­yet vermiş ve sahih rivayetleri almıştır.

2) Ebu Davud’un hadisler hakkındaki değerlendirmelerini dikkate almıştır.

3) Bir hadis hakkında mütekaddimin kayda değer beyanları varsa on­ları iktibas etmiştir.

4) Hadislerin tercüme ile mutabakatlarını, eğer tekrar varsa bu tekrarların hik­metlerini dikkatli bir düşüncenin ürünü olarak açıklamıştır.

5) Eğer Ebu Davud’un hadİs’İn metninde veya senedinde yanıldığı noktalar varsa ifadelerindeki nezaketi dikkate alarak söylüyorum - büyük bir mahcubiyet içinde zikretmiştir.

6) Ebu Davud’un muallak veya mürsel olarak kaydettiği hadisleri mevcut ola­rak zikretmiş, eğer buna muvaffak olamadı ise, bunu da beyan etmiştir.

7) Başkalarının uzun, Ebu Davud’un ise muhtasar olarak rivayet ettiği hadis­leri, gerektiğinde şerhte yer vererek uzun rivayetleri kaydetmiştir,

8) Halil Ahmed bazı eslaf - rızamın rağmına, hadisleri şerhte ricale önem vermiştir. Bir raviyi ilk ismi geçtiği yerde cerh ve ta’dil usullerine göre incelemiştir ama aynı raviyi ikinci, üçüncü, geçişlerinde anlatmamıştır.

9) İktiza ettiğinde, şerhte uşul-u hadis ve fıkh kaidelerini zekrederek hüküm istinbaündaki incelikleri hadisin üzerinde tatbiki olarak göstermiştir. Kasâme hadi­sinde olduğu gibi.

10) Hadis şarihlerinin İhtilaf ettikleri noktalan gözden kaçması mümkün ol­mayacak şekilde bir maharetle hail etmiştir.

11) Mezheb imamlarının İçtihatlarının delillerini yeri geldiğinde tafsili ola­rak açıklamıştır.

12) Fitne ve Melhim bablanndaki hadisleri ayrı bir dikkat ve teyakkuzla ele almış, hadislerde ifade edilen kişileri ta’yin’de gayret göstermiştir.

13) En önemlisi; hadislerin şerhinde eğer hanelilerin kabul ettiği görüş o ha­dise dayanıyor veya onunla mutabakat halinde ise, bunu işaret ediyor. Değilse, ora­da hanefilerin görüşlerinin delillerini uzun uzadıya izah ve tahlil etmiştir. Bu yönüy­le Bezlü’l Mechud l’lâü’s sünen’e benzemektedir.

14) Kitaba İm’ân-ı nazar ile bakıldığında ve ancak ehlinin anlayabileceği şey ki, müellifin manevipyata fevkalade bir şekilde inandığı başta Efendimiz (s.a.s) ol­mak üzere bütün selef-i sâlihine karşı saygılı olduğu o çarpıcı ve cezbedici ifadele­rinden anlaşılmaktadır.

Son olarak şu noktaya da temas etmek istiyoruz. Yalnız bu kitabın okuyucular tarafından daha da fazla bir ilgi ile okunabilmesi ve istifadenin zirveye ulaşması için bugünün ilmi anlayışı içerisinde müellifler veya muhakkikler tarafından yapılan ama kitabın bu baskısında göremediğimiz bir eksiklik. O da, hadislere Concordance göre numara vermek ve şerhinde ifade edilen, müteferrik meseleleri ara başlıklar al­tında vermek. Mesela, eğer hadisle yabancı kelimeler ve iştirakları üzerinde duruluyorsa beyan ül’lüga, i’rabı için beyanü’l igrab, rical için beyanüırical ahkam için İslinbadu’l ahkam gibi ara başlıkların konulması yukarıda da söylediğimiz gibi istifa­deyi biraz daha fazlalaştıracaktır. Bu durumun kitabın bundan sonra yapılacak olan baskılarında ele alınıp düzenlenmesi en büyük temennimiz.

HACCIN HİKMETLERİ (DİPNOTLAR*)

(1) Al İmran, 97.

(2) İbnul-Esir, el-Kamil, II, 291, Beyrut, 1979.

(3) lbnu Kesir, Tefsir, 1,393, Beyrut, 1987; Beyhaki, Sünen, IV, 326, Bey­rut, tarihsiz.

(4) Taberi, Tefsir. IV,19, Beyrut.1984; Beyhaki, a.g.e, IV,324.

(5) Tirmizi, Hac,3.

(6) Alusi, Tefsir, IV, 13. Beyrut, tarihsiz.

(7) Mevdudı, Tefhimü’l-Kur’an, 1,248, İst. 1986.

(8) Kasam, Bedayi, 11,119, Mısır,1327,H.

(9) Ramli, Nihayetü’l-Muhtaç, ti11,235, Mısır, 1967.

(10) Beyhaki. Sünen, IV.340.

(11) Bakara, 197.

(12) Fecr, 1-2.

(13) Kurtubi, Tefsir,XX, 399.

(14) Beled.l, Tin,3.

(15) Suyuti, el-İtkan, 11,169, Kahi­re, 1978.

(16) Maide, 97,

(17) Menavi, Faydü’l-Kadir, 111,410.

(18) M.Hamidullah, Diyanet Derg. özel sayı, 5,50,1989, .

(19) İbrahim ,37.

(20) Ibrahim,35.

(21) Fil Suresi.

(22) , Mevdudi, Tefhim ü’l - Kuran, 1,248.

(23) Hac, 26,27.28.

(24) lbnu Kesir, Tefsir, 11,226.

(25) Ibnul-Arabî, Akhamii’l-Kur’an, 111,1281. .

(26) Işaratü’I-Ic az, s. 149, B eyrut, 1974.

(27) Hac, 32.

(28) Hac, 30.

(29) Buharı, Sahih, Kitabu’l-Hac, 50.bab.

(30) Ibnu’l-Hacer, Fethu’l-Bari, 111,463, Beyrut, tarihsiz.

(31) Maide, 97,

(32) Bııhari, Mağazi, 66.bab; Hac,67. bab.

(33) Hadisin devamına göre, Hacerü’l- Esved’i öpen ya da elleyen mümin Allah ile musafaha (beyat) etmiş olur. (Bkz.Münavi, Şerhu Faydi’l- Kadir, m,410; lbnu Hacer, Fethu’I- Bari. ni,463).

(34) Buhari, Kitabu’l-Hac, 4.bab

(35) Ebu Davud, Sünen, Menâsik, 79,

(36) Buhari, a.y.

(37) Buhari, a.y.

* Diyanet Dergisi’nin 26/3. sayısında Din İşleri Yüksek Kurulu uzmanlarından Doç. Dr. Musa Kazım YILMAZ’n "Haccm Hikmetleri" başlıklı yazısı sehven dipnotsuz yayımlanmış­tır.

Söz konusu dipnotları bu sayımızda- yayınlıyor, yazarımızdan ve okuyucularımızdan özür diliyoruz,

(38) Teğabiin, 16.

(39) Buhari, Umre, l.bab.

(40) Bakara, 197.

(41) Müslim, Sahih, Hac.436.hadis.

(42) Hucurat, 10.

(43) İbni Han bel Müsned, 111, 325.

(44) el-Kardavi, el-Ibadetüfı’l-Islâm, s.290, Beyrut,1988.

(45) Buhari, Sahih, Tefsir, 35.

(46) Bakara,199.

(47) İbni Hanbel. Mtisned, V,411.

(48) Acluni, Keşfü’l-Hafa, 1,530. Bey­rut, 1985.

(49) Hucurat,10.

(50) Hucurat,13.

(51) lbnu Kesir, el-Bidaye ven-Nıhaye, V,172, Beyrut,1985.

(52) İbnil’l-Esir, el-Kamil, IH,155, Bey­rut, 1979.

(53) Kardavi, el-Ibadetu fi’l-îslâm, s.294.

(54) Ali Imran, 96.

(55) Kıirtubİ, Tefsir, XII,38, Bey­rut,1966.

(56) Hac, 26-27.

(57) Buhari, Sahih, Enbiya,9.

(58) Ibrahim,35.

(59) Ibrahim,40.

(60) Maide,3.

(61) M.Tevfik Uvayda, es-Savm ve’l- Adhiya, s.59, Mısır,1963.

(62) Isra, 31.

(63) Nahl, 56.

(64) lbnu Kesir, Tefsir, D,186.

(65) Enam, 136,137.

(66) Hac, 37.

(67) Hac, 36.

(68) Hac, 34.

(69) . Hac, 36.

(70) Hac, 27-28

(71) Mevdudî, Tefhimül-Kur’an, 111,327.

(72) Hamİdüllah, Diyanet Derg. Özel sa­yı, s.55,1989.

(73) .Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI,173, Ankara, 1982,

(74) Buhari, Hac, 150.

(75) Bakara, 198.

(76) Cuma, 10,

(77) Bakara, 197.

(78) Buhari, iman; 1.

(79) Bakara, 125.

(80) Al-i Imran, 103.

MÜNÂCÂT

Karardı kalplerimiz, ma’sıyyet aldı yürüdü, Menfaat ma’bûd oldu, gözleri gaflet bürüdü, Kullarım hasm-ı ekber peşinden sürüdü,

Rahmetinle eyle imdâd, ya İlâhe’l Alemin!

Küçüklerde hürmet yok, büyüklerde merhamet, Riâyet etmiyor kimse, sâhipsizdir emanet, Dostlara iş veriliyor, aranmıyor ehliyet, Kudretinle eyle imdâd, yâ İlâhe’l Âlemin!

Fikrini din edindi çok kişi dinlemez fetvâ, Hakaret görmede hemen her yerde ehl-i takva, Garibdİr: Bed-nihâd iyilerden etmede şekva, Nusretinle eyle imdâd, yâ îlâhe’l - Âlemin!

Zindan oldu Ehl-i Tevhid’e zeminin her yanı,

Nâ - hak yere dökülmekte bunca müslüman kanı, Kalmadı zihinlerde ferahlık veren bir anı, Kereminle eyle imdâd, yâ îlâhe’l - Âlemin!

Tefrika Ümmet-i Merhumeyi zelîl eyledi,

Bu onulmaz yara bünyemizi alıl eyledi, . Ehl-i Dâlle’yi mü’min, kendisine halîl eyledi, İzzetinle eyle imdâd, yâ îlâhe’l - Âlemin!

Yakıldı Aksâ, kana bulandı Mescidul - Harâm, Korunamadı çok şey var ki vâcib’ül - îhtirâm,

Elem duydu olanlardan, nice zevât-ı kiram, Cemâlinle eyle imdâd, yâ İlâhe’l - Âlemin!

"Orhanlı" ya rahmeyle, hicran âteşine yakma, Haybet - zede kulundur, rây-i siyâhına bakma, İntibahmıda Tâmme-i Kübrâya bırakma, Gufranınla eyle imdâd, yâ İlâhe’l - Âlemin!

M. Kâmil ORHANLI