Makale

KUR’AN AYI RAMAZAN

Başyazı

KUR’AN AYI RAMAZAN

Mehmet Nuri YILMAZ
Diyanet İşleri Başkanı

Maneviyat ve feyz ikliminin en bereketli mevsimi; birlik, beraberlik, sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın toplum hayatında yoğunluk kazandığı onbir ayın sultanı Ramazan ayı’na, bir kez daha ulaşmanın sevinç ve mutluluğunu hep beraber yaşıyoruz.
Recep ayı ile başlayıp, mübarek gecelerle devam eden ulvî zaman dilimlerinin zirvesi hükmündeki Ramazan ayı; İslâm Dinine en çok hizmet etmenin bahtiyarlığını ve mutluluğunu yaşayan milletimizin tarih boyunca özel önem atfettiği bir zamandır.
Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle; bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin içinde bulunduğu,
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’in, cennet kapılarının açılıp cehennem kapılarının kapandığını ve şeytanın zincire vurulduğunu haber verdiği bu ayın, şüphesiz ki diğer ay ve zaman dilimlerine oranla dinî ve sosyal hayatımızda çok büyük önemi ve değeri vardır.
İnsanlığın ufuklarını karartmış olan bilgisizlik, dalalet, zulüm ve vahşet bulutlarının her tarafı kapladığı bir dönemde; Sevgili Peygamberimizin şahsında bütün beşeriyete hidayet rehberi olarak gönderilen Kur’an-ı Kerim bu ayda nazil olmaya başlamıştır. “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” (Bakara, 185)
Yüce kitabımızın bütün zaman ve zeminlerde kıyamete kadar geçerli olan hükümleri ve evrensel mesajlarının tatbiki ile insanlığın ufkunu karartan cehaletin yerini bilgi ve hikmet; zulmün yerini adalet ve hak; ahlakî zafiyetlerin yerini erdemli davranışlar; vahşetin yerini barış ve esenlik almış, insanlık da muazzam bir medeniyet seviyesine yükselmiştir.
Küreselleşme adıyla ortaya çıkan ve son yirmi yılda iletişim teknolojisindeki dev ilerlemelerin de etkisiyle, alabildiğine hız kazanan anlayışın; millî, dînî ve ahlâkî değerler üzerindeki tesirleri, insanlığı olduğu gibi milletimizi de ilgilendirmekte ve etkilemektedir.
Fert ve toplumu etkileyen bu anlayışın olumsuz yansımaları sonucu, yaşanan “sosyal çözülmeler”in artış gösterdiği günümüzde, Ramazan ayında yaşanan manevî atmosferin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Bu ayda diğer zamanlara göre daha fazla okunan; hatim ve Kur’an-ı Kerim’in mealleri ile takip edilen mukabelelerin sağladığı düşünce berraklığı ve gönül huzurunun; Allah’ın rızasını kazanmak ümidiyle tutulan oruçlar, fakir ve yoksullara verilen zekat ve sadaka-i fıtırlar ile cami ve mescitlerde topluca kılınan teravihlerin meydana getirdiği maneviyat iklimi; mü’minin diriliş ve uyanışı, gelişip olgunlaşması için mükemmel bir fırsattır.
Son iki asırdan beri hızlı bir kültür değişimi yaşayan milletimizin millî ve manevî geçinen dinamiklerinin çeşitli çevreler tarafından tahrip edilmeye, birlik ve beraberliğinin parçalanmasına çalışıldığı bir ortamda; manevî hâzinelerini ve millî bütünlüğünü kuvvetlendirecek değerlerini koruyabilmiş olması, bu manevî atmosfer sayesinde mümkün olmuştur.
Dayanışma ortamının, ortak kültürel değerler etrafında şekilleneceğini ümit ve temenni ettiğimiz yeni yüzyıl; inşaallah milletimizin mukaddesatını koruyarak kendi millî medeniyetinin şaheserlerini ortaya koyacağı bir zaman dilimi olacaktır. Bu hedefin gerçekleşmesi, inananların İslâm’ın ana kaynaklarını doğru öğrenmesi ve yaşaması ile mümkündür.
İşte içerisinde bulunduğumuz Ramazan ayı bu açıdan da bir fırsattır. Zira ahlâkî ve İnsanî değerlerin gelişip güçlenmesi için milletimizin dinî-millî şuurunun kuvvetlendiği, İslâm kültür ve medeniyetinin yeni bir ruh ve ilgi ile toplum gündemine geldiği kutlu zaman diliminin her zamankinden daha kuvvetli bir heyecan ve sevgi ortamı içinde kutlanıp ihya edilmesi gerekir. Bu ayda gerçekleştireceğimiz her türlü ibadet ve iyiliklerimizle Yüce Dinimiz İslâm’ın öngördüğü birlik anlayışı içinde, millî bütünlüğümüzün pekişmesine katkı sağlamanın, ona zarar verici her türlü olumsuz söz, fiil ve eylemlerden uzak durmanın gayreti içerisinde olmalıyız.
Orucu, Kur’an’ı, teravihi ve diğer ibadet ve iyilikleri ile Ramazan ayının milletimize, tüm İslâm alemine hayırlar getirmesini, insanlığın hidayet ve barışına vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum.
Gelecek sayıda buluşmak üzere...