Makale

MAĞFİRET AYI RAMAZAN’A DOĞRU

Başyazı

MAĞFİRET AYI RAMAZAN’A DOĞRU

Mehmet Nuri YILMAZ
Diyanet İşleri Başkanı

Tarih boyunca müslümanların ibadet ve taatlarını diğer zamanlara göre daha yoğunlaştırdıkları, kandiller geçidi ve halkımız arasında üç aylar olarak bilinen manevî hasat mevsimine girmiş, Regaip ve Miraç Kandillerini de kutlamış bulunuyoruz. Allah nasip ederse, Berat Kandili’ni de idrak edip Kasım Ayı’nın 27’sinde Ramazan Ayı’na ulaşmış olacağız.
Allah emrettiği için tutulan oruçlar, verilen fitre ve zekatlar, heyecan ve coşkuyla kılman teravihler ile toplum hayatına büyük bir dinamizm kazandıran bu ayın gelmesi; Müslümanları sevince garketmekte, yazılı ve görsel yayın organlarında da dînî muhtevalı haber ve yorumların artmasına vesile olmaktadır. Teknolojinin baş döndürücü bir şekilde gelişmesi, dünyada hızlı değişimlere zemin hazırlamakta, son teknoloji ürünlerini kullanan medya vasıtasıyla insanlara ulaşan bilgilerle de kamuoyu şekillenmektedir. Farklı düşüncelerin kamuoyunda seslendiril- mesi, demokratik hayatın vazgeçilmez bir şartı olduğu gibi, medeniyetlerin kurulması, şekillenmesi, gelişmesi ve de hayatiyetini devam ettirmesinin genel şartıdır. Ancak düşünceleri sebebiyle farklı özellikler sergileyen oluşumların, her konudaki fikirlerini topluma ulaştırmada; sahip oldukları dünya görüşü, dini anlayış, entellektüel birikim vb. sebeplerle kelime ve kavramlara farklı anlamlar yüklemesinin toplumda yanlış anlaşılmalara ve kavram kargaşalarına zemin hazırladığı da bir gerçektir. Bu sebeple toplumun, özellikle de aydınların fikirlerini berraklaştırması, düşüncelerini izafi değerlere göre değil, değişmeyen fıtrî ve evrensel kabullere göre şekillendirmesi önem arz etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak toplumun, çeşitli kesimleri tarafından farklı algılanan ve dînî mahiyeti olan kavramların, dînî ve objektif kriterlere göre tanımlanması için bir çalışma başlatmış bulunuyoruz. Bu çalışmanın, tamamlandığında düşünce hayatımızda büyük bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz. İslâm dininin inanç, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili olarak yürüttüğümüz toplumu aydınlatma hizmetlerini; gelişen ve değişen şartlara göre daha sağlıklı gerçekleştirebilmek gayesiyle de bir anket çalışması planladık. Başkanlığın topluma sunduğu din hizmetlerinin vatandaşlarımız tarafından nasıl algılandığının öğrenileceği bu çalışmadan çıkarılan sonuçların, din hizmetlerimize yeni bir ufuk açacağına inanıyorum. Din Hizmetlerinin en yaygın bir şekilde icra edildiği mekanların başında camiler gelmektedir. Camilerimiz, Allah’ın adının anıldığı birer ibadet ve kulluk ocağı olmalarının yanısıra, birlik ve beraberlik bağlarının kuvvetlendiği, her kesimden insanın ayırıma tabi tutulmaksızın yan yana gelebildiği, ilim ve irfanın coştuğu, sosyal yardımlaşma ve dayanışma hususunda halkın birbirleriyle yarıştığı kutsal mekanlardır. Camilerimizin tarihten gelen müstesna fonksiyonlarını günümüzde de en güzel bir şekilde icra edebilmesi ancak cami görevlilerinin bilgi seviyeleri itibariyle yeterli hale gelmeleri ve cami hizmetlerinin yanısıra sosyal hayatın içinde daha aktif görevlere yönelmeleriyle mümkün olacaktır. Bu itibarla “Cami Hizmetlerinin Etkin Hale Getirilmesi” için cami görevlilerinin;
- Topluma gerçek anlamda rehber ve örnek olabilecek tarzda meslekî ve kültürel açıdan kendilerini yetiştirip yenilemeleri, bu çerçevede cami derslerine katılmaları dînî ve genel kültür alanında yeni çıkan yayınları takip ederek, görev çevresinde tertip edilen seminer, sempozyum, panel vb. kültürel etkinliklere iştirak etmeleri,
- Kılık kıyafet, tavır ve davranışları ile aile yaşantısı bakımından topluma iyi örnek olmaları, estetik açıdan uygun olmayan kıyafetlerle halk arasına çıkmaları, halkın yadırgayacağı davranışlardan uzak durmaları,
- Her türlü siyasî görüş ve düşüncenin dışında ve üstünde kalarak toplumun bütün kesimine eşit mesafede olmaları, hoşgörülü, başkalarının inanç, düşünce ve vicdanî kanaatlerine saygılı, farklı görüşleri anlayışla karşılayan, toplumdaki yanlışlıkları doğruyu ve güzeli anlatarak düzeltmeye çalışmaları,
- Görev anlayışlarında hareket noktasının korku değil, sevgi olması gerektiği, İslâm’a uygun olmayan uygulamaları kırıcı olmadan ve tedrici bir yöntem takip ederek düzeltmeye çalışmaları,
-Görev yaptığı çevredeki halkı çok yönlü tanımak için özel bir gayretin içine girmeleri, ihtiyaç sahiplerinin sıkıntılarının giderilmesi hususunda aktif rol oynamaları, gerekiyorsa sorunların çözümü için resmî veya gayri resmî kuruluşlarla irtibata geçerek rehberlik hizmetinde bulunmaları,
- Çevrelerindeki insanların ve özellikle gençlerin uyuşturucu, alkol ve kumar gibi zararlı alışkanlıklardan korunması hususunda ailelerle işbirliği yapmaları,
- İmkanlar ölçüsünde cami içinde veya müştemilatında okuma odaları oluşturarak, buralarda müftülükçe uygun görülen kitapları halkın istifadesine sunmaları,
- Hizmetlerini aksatacak ve toplumda itibar ve güven duygusunu sarsacak söz ve davranışlardan uzak durarak, birinci derecede mesaisini aslî görevi olan din hizmetine tahsis etmeleri, diğer meşguliyetlerini geri plana almaları,
Gerektiğini belirten yazımız, geçtiğimiz günlerde müftülüklerimize gönderilmiştir. Personelimizin bu hususlarda gereken gayret ve hassasiyeti göstereceğine inanıyorum.
Gelecek sayıda buluşmak üzere...