Makale

Ramazan Dolayısı ile : ÖLÇÜLÜ KONUŞMAK

Ramazan Dolayısı ile :

ÖLÇÜLÜ KONUŞMAK

Ahmet YÜZENDAG

Oldum olası “ölçülü konuşmak” deyimini severim. Zira onda, iyi ol­manın sırlarından biri vardır. Herkes tarafından sevilen, sayılan insan­ların hayatına dikkat ederseniz: bunların sözlerinde ve işlerinde bir ölçü­lü oluş, bir ağırbaşlılık görülür.

Kişinin sözü, yerine göre saadet, yerine göre de felâket getirir. Ata­larımız boşuna dememişler: “İnsan, ne çekerse dilinden çeker diye...” Ge­lin, bu yolda Şarkın büyük mütefekkir şairi Şeyh Sadi’yi dinliyelim:

“İki şey akla uymaz; biri söyliyecek yerde susmak, öbürü susacak yerde söylemektir.” Demek oluyor ki konuşmanın da, susmanın da bir yeri var. Siyaset veya bunun dışında kalan bazı meslekleri pek bilmem ama; din adamlarımızın, özellikle vaiz ve hatiplerimizin yaptıkları konuşmalar­da ölçülü olmaları bir zarurettir. Yersiz ve ölçüsüz konuşmaların zararı, yalnız konuşana değil, o meslek sahiplerine ve hattâ dinedir...

Bümek bir hünerdir. Ama, bildiğini yerinde satabilmek daha büyük bir başarıdır. Hz. Ebu Bekir’in güzel bir sözü var. Burada anmadan ge- çemiyeceğim.

“Ne söylediğine ve hangi zamanda söylediğine dikkat et.” Bu sözde lıerkes için bir ders vardır. Ondan gerektiği kadar faydalanmalıyız.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi: Kişinin sözü, yerine göre bir saadet, yerine göre de bir felâkettir. Bu, felâkettir, konusu üzerinde biraz dura­lım. Nerede olursa olsun topluma hitap eden bir kişinin, gerçekleri ört­bas etmesi de, bilmediği şeyler hakkında fikir yürütmesi de: o hatip için dâima hüsran getirir. Din adamları için bu hüsranın derecesi daha büyük­tür. Çünkü: din adamı doğruluktan ayrılmaz, yalan söylemez, başkaları baklanda rastgele konuşmaz. Hattâ karşımızdaki suçlu dahi olsa onun yüz karasını yüzüne vurmaz. Bu, dinen böyledir. Kaldı ki, başkalan hak­kında kat’î bilgilere sahip olmadan kanaat yürütmek dinimizle taban tabana zıttır. Bu, bir bakıma iftira olur. Allah-u Teâlâ müfterileri asla sev­mez. Nasıl olur da Allah yoluna çağrı yapanlar iftira edebilirler?

Allah buyurur ki: İyi bümediğin şeye karışma. (İsra Sûresi 38) Ne kadar güzel değil mi? Zira insanın bilmediği şeye karışması, başkalarının aleyhinde bulunması, ortaya fitne ve fesat tohumları atar. Allah fesatçı­ları da hoş görmez. O, Kur’ân-ı Kerîm’de “Yer yüzünde fesat çıkarmağa kalkma. Allah fesatçıları sevmez.” (Kasas sûresi 77) buyurur.

Gerçek din adamı dâima yapıcıdır, birleştiricidir. İleriye giden yolla­rın feneridir. Bütün bunlar da gerçeği bulup, onu söylemeleri ve ölçülü konuşmaları ile mümkündür.