Makale

AHMED YESEVÎ

BAŞYAZI

AHMED
YESEVÎ

Mehmet Nuri YILMAZ
Diyanet İşleri Başkanı

Tarihî kaynaklara göre atalarımız VIII. yüzyıldan itibaren İslâm’ı kabul etmeye başlamışlardır. Önceleri ferdî olan bu kabul, X. yüzyıla gelindiğinde toplu kabule dönüşmüştür. XII. yüzyılda ise Türk âleminin büyük bir kısmının İslâm medeniyetinin tesiri altında kaldığı ve İslâmlaşmış olduğu görülmektedir.
Bu kadar geniş bir alanda İslâm Dininin çok kısa bir sürede böyle- sine yayılmış olmasında, elbette mutasavvıfların büyük rolü vardı. Bu değerli şahsiyetler göçebe Türkler arasında, Sir- Derya kenarlarında ve bozkırlarda basit Türkçe ile halka hitap ederek, İslâm’ın inanç ve ibadet esaslarını onlar arasında yaymaya çalışıyorlardı.
Şüphesiz bunlar arasında, asırlardır devam eden tesiriyle Hoca Ahmed Yesevî’ nin ayrı bir yeri vardır.
Ahmed Yesevî’nin tarihî hayatı ile ilgili vesikalar yok denecek kadar azdır. Onunla ilgili bilgileri daha ziyade hikmetlerinden, menakıpnamelerden ve yetersiz sayıdaki tarihî kaynaklardan elde edebilmekteyiz.
Kendisi küçük yaşta Yesi’de Arslan Babaya intisap etmiş, onun ölümü üzerine de 1140-41 yılında Buhara’da, Yusuf el- Hemadâni’nin irşad ve terbiyesi altına girmiştir.
Ahmed Yesevî, İslâmî ilimlere vukufiyeti itibariyle bir İslâm âlimi olduğu kadar, Fars dilinde yazılmış tasavvuf eserlerinden de haberdar bir insandı. Fakat O, hikmetlerinde Farsça yerine halk dili olan Türkçeyi tercih etmiştir. Onun bu davranışı, hayatta iken kısa sürede şöhret kazanmasını, daha da önemlisi, ölümünden sonra Türk kavimleri üzerinde günümüze kadar devam eden bir tesir bırakmasını neticelendirmiştir.
Vatanımız, Anadolu topraklarının İslamlaşmasında, hiç şüphesiz Onun terbiyesi ile yetişip olgunlaşan ve fetih ordularının önünde ya da yanında giden gazi dervişlerin ve alperenlerin çok büyük rolü olmuştur.
Ahmed Yesevî, kendi ocağında yetişmiş yüzlerce halifesini değişik bölgelerde yaşayan Türk kavimlerini irşada göndererek fikirleriyle bir gönül birliği, bir hedef birliği meydana gelmesini sağlamıştır.
Bugün yeryüzünde yedi bağımsız Türk devleti bulunmaktadır. 75 sene bizden koparılan, aynı ülkede yaşamalarına rağmen birbirlerine düşman edilen Azeri, Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen ve başka değişik isimlerle anılan, fakat bize olan yakınlıkları aynı ağacın dallarının birbirine yakınlığı gibi olan kardeşlerimizle yeniden fikir birliği oluşturabilmemiz için, bir Ahmed Yesevî’ye ne kadar ihtiyaç duymaktayız. Kendisi yaşamasa dahi onun manevî şahsiyeti ve fikirleri bu birliği yeniden tesis edecek güçtedir.
Bu vesile ile 1993 yılını Ahmed Yesevî Yılı ilan edenlere, anlamlı kararlarından dolayı teşekkür ediyorum.
Pir-i Türkistan Ahmed Yesevî’ nin günümüz insanına tanıtımına az da olsa katkıda bulunmak maksadıyla, dergimizin bu ayki sayısını ağırlıklı olarak O’nun hayatı ve fikirlerine tahsis ettik. Kendisine Cenab-ı Hak’dan rahmet diliyorum.
Allah birlik ve beraberliğimizi daim eylesin.