TERAVİH NAMAZI VE BUNA AİT HÜKÜMLER
Terâvih namazı, erkek ve kadın her ikisi için sünnet-i müekkededir. Orucun değil, Ramazanın sünnetidir. Binaenaleyh, oruç tutmayan hasta ve yolculara da teravih kılmak sünnettir.
Terâvih namazının sünnet olması, Peygamberimiz’in işi ve sözleriyle sabittir. Kendileri kılmışlar ve bizim de kılmamızı emir ve teşvik buyurmuşlardır.
Terâvih namazını cemâatle kılmak sünnet-i kifâyedir. Binaenaleyh bir memlekette (yahut bir mahâlde) oturan insanlardan bir kısmı toplanıp mescitlerinde cemâatle ve diğer bir kısmı evlerinde kendi başlarına teravih kılacak olursa sünneti terk etmiş sayılmazlar.
Buhârî ve Müslim’in rivâyet ettiklerine göre, Peygamberimiz Ramazanın yirmi üçüncü, yirmi beşinci ve yirmi yedinci geceleri mescid-i şerife çıkarak Ashâb’ı ile birlikte teravih namazı kılmışlardır. Sonra, farz olur korkusiyle buna devam etmemişler, fakat bu namaza teşvik etmişlerdir. Teravihin yirmi rek’at olduğunda Sahâbe’nin icmâı vardır.
Terâvih namazını cemâatle evde kılanlar, cemâatin faziletini kazanırlarsa da, mescidde kılınanın faziletini elde edemezler. Diğer farzlarda da böyledir. Cemâatle kılman bir namazın fazîleti, yalnız başına kılınan bir namazdan yirmi yedi derece fazladır. Evinde cemâatle namaz kılan bir adam cemâatin bu sevâbını kazanır. Fakat mesciddeki cemâatin faziletini kazanamaz. Cemâatle kılınması meşru olan her namaz hakkmdaki hüküm böyledir.
Terâvih namazının vakti, yatsı namazından sonra, sabah namazının vakti girinceye kadar olan vakittir. Bu namaz yatsı namazından sonra, vitir namazından önce kılınır.
Terâvih bi’l-icmâ’ yirmi rek’attır. Selef den mütevâris olan, terâvihi on selâm ile kılmaktır. Bu cihet İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe’den rivâyet olunmuştur. Her dört rek’at başında biraz oturulur. İsterse bu esnada salevât ile tekbîr ve tehlîl ile meşgul olunur.
Cemâatten bir kısmı yirmi kılındığını, ¡bir kısmı da on sekiz kılındığını iddia eder ve her iki taraf kafiyen böyledir derse, imam hangi tarafta ise o tarafın dediği tercîh olunur. İmam bir taraf, cemaat bir taraf olur ve imam kaç kıldığını kat’î olarak bilirse cemâatin sözüne ba- bakılmaz. Bu surete göre eğer imam da şüpheye düşerse o zaman cemâatin dediği olur. Eğer cemâat kaç kıldıklarında ihtilâfa düşer ve imam da bir tarafı kesdiremezse doğru söylediklerine kanaati olan tarafın dediğini kabul eder. Hiç bir tarafı tercih etmezse ihtilâf ettikleri kısmı ayrı ayrı kılarlar.
Vaktinde kılınmamış olan bir teravih namazı sonradan kazâ olunmaz, Essalı olan budur. Eğer kazâ ederse teravih değil, müstehap bir nafile namaz kılınmış olur.
Yatsı namazının farzında cemaati terk etmiş olanlar teravihi cemâatle kılamazlar. Çünkü teravih, yatsıya tâbidir. Terâvihi imam ile kılmayan vitiri cemaâtle kılabilir, Terâvihi bir imam ile, vitiri başka bir imam ile kılmak sahih kavle göre caizdir. Uyku iyice bastığı bir sırada terâvih kılmak mekruhtur. (Başka namazlar da böyledir.)
Şâyet iki rek’atta selâm vermeyip de dört rek’atta verecek olursa, tıpkı yatsının ilk sünneti gibi ikinci rek’attan sonra Ettehiyyâtü, Allâhümme salli ve Bârik’i, okuyarak üçüncü rek’ata kalkar. Sübhâneke, Eûzübesmele’den sonra Fâtiha ve bir zamm-ı sûre okuyarak rek’atları bitirir. Vitir ile terâvih arasında biraz oturmak da müstehaptır. Terâvih cemaatla kılınırsa vitir de cemâatle kılınır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlarından RAMAZAN ve ORUÇ Kitabından alınmıştır.