Makale

EKMEK

İktibas :

EKMEK

Mahmut Aydın ELBEYİOĞLU

Ankara Belediyesinin Temizlik İşleri Müdürlüğü, şehir teinden, her sabah 800 ton çöp toplar ve bunları şehir dışındaki çöplüklere taşır. Bir âmme hizmeti olarak yapılan bu işin maddi hiçbir karşılığı yoktur.

Belediye Başkanı, günlük toplanan çöplerin sun’i gübre yapılmasını, istihsal edi­lecek gübrelerin Ankara ve çevresindeki çiftçilere maliyetinin pek az üzerinde bir fi­yatla satılmasını, böylece, hem çiftçilerimize bir hizmet ve yardım, hem de belediyenin menfaat sağlamasını temin etmek gayesiyle bir çöp fabrikası kurulmasını istemiştir.

7 milyon liraya maledilecek fabrikanın işleyeceği ham maddeyi teşkil eden çöplerin içerisinde ne miktarda, ne gibi maddelerin mevcut olduğunu anlamak için, ge­niş çapta harmanlanmış çöplerden bir lâboratuvar tahlili yapılmıştır.

Alman neticenin çöplerden sun’i gübre İstihsal edecek bir fabrikanın kurulması­na elverişli olduğu tesbit edilmiştir. Şu vaziyette fabrikanın kurulması mümkündür. Ancak biz, İşin bir başka tarafını ele almak istemekteyiz. Bunun için mevzua dö­nebiliriz.

Efendim, alınan lâboratuvar neticesine göre, Ankara’dan toplanan çöplerin için­den yüzde 1,5 nisbetinde ekmek kırığı çıkıyormuş. Günde 800 ton çöp toplandığına gö­re, günde 12 ton ekmek kırığının çöpler arasına atıldığı ilmen sabit olmuştur. Gün­de 13 ton ekmek kırığı, ayda 960 ton, yılda ise 4 milyon 320 bin ton ekmek kırığı eder. Siz bir bu kadar da, sucu ve sütçülerin evlerden topladıkları ekmek kırıntısını hesap ederseniz, elde edilecek yekûn tüyler ürpertici olacaktır. Ve hele Ankara’da bu böyle olduğuna göre, siz İstanbul, Adana, İzmir ve diğer illerimizin ekmek zayiatını da şöyle hayal yordamiyle hesaplamaya kalkarsanız, memleketin sırf ekmek zayiatın­dan uğradığı zararın altından kalkamıyacak kadar büyük olduğunu görürsünüz.

Halkının dörtte üçü çiftçilikle iştigal eden ve bana rağmen yıllık ekmeklik buğ­dayını ithal etmek zorunda kalan memleketimizin durumu maalesef işte budur. He­pimizin ayrı ayrı müsrif insanlar olduğumuz inkâr edilmez. Bu yüzdendir ki, millet olarak da çok israfçı olduğumuz ortaya çıkıyor. Yemek yedikleri lokantada artırdık­tan ekmekleri, çantalarına koyup evlerine götüren Almanları, oraları gezip görenle­rimiz anlatırlar. Ekmeğe saygı gösteren, yerde bir ekmek parçası gördüğü zaman alıp onu üç defa öpüp başına koyduktan sonra çiğnenmiyecek bir yere koyan bir neslin çocuktan olduğumuz halde, ekmeğe ne derece saygısızlık ettiğimiz bir tabili neticesi ortaya çıkmıştır.

“İşten artmaz dişten artar” gibi bir atasözümüz olmasına rağmen, dişten ar­tırdığımızı çöp sepetine atıyormuşuz da haberimiz bile yokmuş. Çok acı değil mi bu gerçek?

(27/9/1966 tarihli Ankara Ticaret Postası’ndan)