Makale

Kimlik Bunalımı ve Din Duygusu

İNGİLTERE NOTLARI

Talip Küçükcan

Kimlik Bunalımı Ve Din Duygusu

Kimlik kavramı son yıllarda sık sık kullanılan kavramlar arasına girdi. Kimlik duygusu, kimlik bunalımı, kimlik çatışması gibi kavramlar birçoğumuzun aşina olduğu kavramlar olmakla beraber, bu kavramların gerçekte neler ifade ettiğini bilenlerimizin sayısı oldukça az. Bunun temel nedeni, kimlik konusu ile ilgili bilimsel araştırma ve yayınların Türkiye’de yeterince doyurucu olmayışıdır. Kimlik gelişimi ve bir kimlik duygusu edinme, çağdaş psikolojinin önemli konularından birisidir. Bu konuda Batı üniversitelerinde son derece ciddi araştırmalar yapılmakta ve kimlik kazanma sürecinin en önemli ve zor dönemlerinden birini yaşayan gençlere, kimlik edinme mücadelelerinde yardımcı olunmaya çalışılmaktadır. Büyük bir hızla değişen ve gelişmiş iletişim teknolojisi ile sürekli olarak küçülen dünyada Türkiye’ye bir göz attığımızda, insanın özü ile çok sıkı bir ilişkisi olan tutarlı bir kimlik duygusuna ulaşmaları konusunda gençlere yeterli derecede rehberlik yapılmadığını görüyoruz.
Bir başka ifade ile kimlik, yeteneklerin, inançların ve geçmiş yaşantıların kendiliğinden yapılanmış dinamik bir organizasyonudur. İnsanın özyapısını oluşturan kimlik duygusu ne kadar iyi gelişirse insan, diğer insanlara benzeyen ve kendisini onlardan ayıran, kendi benine ait özelliklerini o kadar iyi bir şekilde fark edebilme gücüne ulaşır. Yaşadığı dünyaya anlam verebilmedeki gücünü veya güçsüzlüğünü daha iyi değerlendirebilir. Eğer insanın bu öz-yapısı güçlü bir şekilde gelişme imkanı bulamazsa, insan kendisine ait farklılıkları dış dünyasından ayıramaz. Dolayısıyla kendisini anlamada ve ölçmede derûni yapıların değil, dış unsurların desteğine ihtiyaç duyar. Haricî unsurlara bağımlı olmayı ifade eden bu durum, kimlik bunalımının belki de ilk işaretlerinden biri olarak kabul edilebilir.
Genel anlamda kimlik bunalımı, belirli bir kimlik duygusuna sahip olamamaktan kaynaklanan, değerlerden ve amaçlardan yoksun olma ve hangi değer ve amaçları benimsemeyi bilememe durumudur. Anahatları ile iki türlü kimlik bunalımından bahsetmek mümkündür. Bunlardan birisi kimlik boşluğudur. Yani kişinin kendisine ait değerleri ve özellikleri yeterince tanıyamamasıdır. Böyle bir kimlik bunalımının belirleyici özelliği, bireyin belirli değerler ve amaçlara bağlı olmaması, derûnî ve tutarlı motiflerden yoksun bulunmasıdır. Kimlik bunalımının bir başka türü ise, kişinin birden fazla kimlik modelleri arasında seçim yapamamasından kaynaklanan kimlik çatışmasıdır. Burada haklı olarak, kimlik bunalımlarının sebepleri nelerdir? şeklinde bir soru sorulabilir. Yapılan araştırmalara dayanarak kimlik bunalımlarının tarihî, kültürel ve sosyal şartlardan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Daha öz bir ifade ile, bireylerin yaşadıkları kimlik bunalımları, içinde yaşadıkları ortamın ve kültürün (ya da kültür karmaşasının) ürünüdür denilebilir.
İnsanın tutarlı bir kimlik duygusu edinme arayışı, hayatın ilk dönemlerinden itibaren başlayan ve özellikle gençlik döneminde çetrefilleşen uzun bir süreçtir. Bu sürecin ilk dönemlerinde insanın en çok ihtiyacını hissettiği şeylerden birisi hiç şüphesiz güven duygusudur. Kimlik kavramı tartışmalarına önemli katkıları olan E. Erikson’a göre bu güven duygusu ihtiyacına en doyurucu şekilde cevap verebilecek kurum; dindir. Ona göre din, inanç ve iman formunda, kimlik arayışının ilk dönemlerinde beliren güven duygusunun kuvvetlenmesine katkıda bulunan en güçlü kurumdur. Bilimsel araştırma verilerine göre, gençlik dönemi kimliğinin oluşum sürecinde de kuvvetli bir dinî inancın son derece olumlu etkileri vardır. Sağlam ve güçlü bir dinî inanç, gençlerin ferdî tecrübe ve yaşantılarını dinî semboller vasıtasıyla yorumlamalarına yardımcı olur. Tv, gazete, dergi ve kitap gibi vasıtalarla yabancı kültür değerlerinin hücumuna maruz kalan genç nesillerimizin tutarlı ve sağlam bir kimlik kazanabilmeleri için, millî ve dinî değerlerimizi onlara aktarmak zorundayız.
Islâmî-Türk kültür değerlerine dayalı dinamik bir kimlik alternatifi gösteremediğimiz sürece, gençlerimizin kimlik boşluğu ve kimlik çatışması şeklinde kendisini gösteren kimlik bunalımına düşmelerine engel olamayacağımız aşikârdır. Bu nedenle genç nesillerimize kendi inanç ve kültür değerlerimizin şekil verdiği tutarlı bir kimlik kazandırmaya çalışmalıyız. Çünkü tutarlı bir kimlik duygusu edinilmesi, gençlerimizin doğru ve tutarlı kararlar vermesine yardımcı olacaktır. Zorluklar ve hayal kırıklıklarını yenmede onlara yol gösterecektir. Kendi değerlerimizin mührünü taşıyan bir kimlik duygusu, amaçlarını gerçekleştirmede ve arzularını tatmin etmede, kısaca potansiyel güçlerini kullanmada gençlerimize yardımcı olacaktır.