Makale

SİVAS'TA TÜRK ESERLERİ


SİVAS’TA TÜRK ESERLERİ
— III —


Dr. Fill İlhan AKÇAY
Vakıflar Gn. Md. Uzmanı

ULU CÂMİ

Anadolu Türk âbideleri ve camileri içinde en eski tarihte olanlardan birisini teşkil eder. Sivas’ın en büyük dinî yapısıdır. Takriben 58 X 35 m. ebadında enlilemesine sahınlı sıcak memleket tipinde ise de soğuk memleket olan Sivas’a adapte edilmiş şekilde yapılmıştır. Eski Sivas’ın ortasında bulunur. Kalın duvarlı harimi, mihraba paralel II sahınlıdır. Sivri kemerlerin dayandığı taş ayakları 50 adet olup, 5 X 10 nizamında sıralanmıştır. Güneyinde köşeye yakın minaresi bulunur. Harim avlusunda da biri hârime açılan 3 kapısı bulunur. Harimde kuzey ve güneye pencereler açılmıştır. Sundurma şeklindeki son cemaatında iki mihrabı vardır. Bu kısım halen restore edilmiş, yenilenmiştir. Duvarlarının eb’âdı biribirine uymamaktadır, 1,5 ilâ 2 m. arasında değişmektedir. Güney duvarları ayrıca desteklerle ’pekiştirilmiştir. Minareye harimden açılan bir kapı ile girilir, kâmilen tuğla ile inşa olunmuştur. Bu kısım caminin sanat bakımından en değerli parçası sayılır. Herbir kenarı 2 m. olan sekizgen bir alt kısmı bulunur. Burası alttan 1,80 m. yükseğe kadar olan kısımdır. Uç kenarı da harim-kıble duvarına gömülü vaziyette bulunur. Kaidesi 4,5 m. kalınlığındadır. Dışta yalancı kemerler içinde sağır nişleri biribirine benzemeyen geometrik Selçuk çinileriyle tezyin edilmiştir. Yatay şeklindeki cami gövdesine nazaran fazla yükseğe çıkan minaresi bulunur. Külahına kadar devrinin ve iyi durumda olan minaresinin şerefe altı tuğladır. Stalaktitleri oldukça iyi durumda ise de daha altı biraz bozulmuştur. Gövdesinde yeknesaklığı gidermek için çiniden yapılmış kûfî yazı bordürü tezyînî şekilde yapılmış ve uzaktan estetik bir değer verdirilmiştir. Camide kitabe bulunmaz. Minaresi, yapılan araştırmalara göre daha sonraki asırlarda yapılmıştır. Camiî, Anadolu’da Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra kurulan Danişmendliler tarafından yaptırılmıştır. Minare, zamanın tesiriyle eğrilmiştir. Anadolu’da zamanla eğrilen Harput Ulu Camisi ile Akşehir Medresesi, Aksaray Kızıl Minare, Palu Ulu Camii minareleri de aynı devirden kalmadır. Tavanı ahşap kiriş, damı toprak olan cami XI.-XII. aşıra ait olduğu sanılıyor. Minaresinin ise XIII.-XIV. asırdan kaldığı veyahut XIV. asrın ilk yansına kadar çıkarıldığım kabul etmekteyiz.

KALE CÂMÎÎ
Osmanlı devri eserleri içinde en alımlılarındandır. Muhteşem Selçuk külliyeleri olan Çifte Minareli, Keykâvüs Hastahanesi ve Büriciye yakınında bilhassa yapılarak, külliyeyi tamamlamak gayesi güdüldüğü anlaşılmaktadır.
988 H. yılında Mahmud Paşa tarafından yaptırıldığı üzerindeki kitabesinden anlaşılmaktadır. Kare plânlı harîmi olup yüksek tambur üzerinde kubbesiyle uzaktan güzel görünümü sağlanmıştır. Kuzey kısmında halen yok olmuş son cemaat mahalli ile batıda zarif minaresi bulunur. Dıştan itinalı kesme taş işçiliği vardır. Kubbesine sekizgen tanburdan, yüksek olarak geçilmektedir. İçte ferah sahını bulunur. Kubbe eteğini ise onaltıgen küçük kemerler sarar. Mihrap ve minberi, yonu taşlarıyla yapılmış, devrinin tipi stalaktitlerle süslenmiştir. Kitabesi cümle kapısı üzerinde iki satır halindedir. Üç kubbeli son cemaat mahalli zamanımıza kadar gelememiştir. Burası halen sundurma şeklinde ve eski özelliğini kaybetmiştir. Minaresi batıdadır, altıgen kaide kısmı taş, gövdesi tuğladır.
Caminin talihsiz bir durumu bulunmaktadır. Beş sütun üzerine duran son cemaat mahalli yok olmuş ve acıklı vaziyette terkedilmiş bu kısımdan başka, yanında hemen bitişik halde bulunan bir sinema yapılması da ayrıca dinî hisleri rencîde etmektedir. İslâmî geleneklere göre sinema gibi artık ahlâk bozucu sayılan bir yerin, üstelik ibadet edenlerin ibadetleri sırasında, seslerle rencîde edilmesi, camiye bitişik yapılması çirkindir. Gönül, bu kısmın kaldırılmasını ve son cemaatının da yapılmasını ne kadar ister.