Makale

DİN EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

BAŞYAZI

DİN EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Mehmet Nuri YILMAZ
Diyanet İşleri Başkanı

Eğitimin pek çok tarifi yapılmaktadır. Bazıları onu, ruh ve karakteri şekillendiren, fert ve millete bütün değerleri kazandıran bir faaliyet olarak tanımlarken, bir kısım eğitim bilimcileri de eğitimi "Her neslin kendinden sonra gelecek olanlara, o güne kadar ulaşılmış gelişme merhalesini koruma ve yükseltme niteliğini kazandırmak amacıyla verdiği kültürdür" diye tarif ederler.
Genel olarak kabul edilen tarife göre eğitim; hedef ve maksadı, çocuktan, gençleri, ihtiyaç duyan ve talep eden her yaşta insanı geliştirmek, yetiştirmek etkin ve sosyal hale getirmek olan bir faaliyeti ifade eder.
Eğitimin içtimai ve ferdi gayeleri göz önüne alındığı zaman görülür ki asıl hedef, kabiliyetleri geliştirilmiş dengeli ve sıhhatli, kişilik sahibi fertlerden müteşekkil, birlik, beraberlik, ahenk, dirlik ve düzenliğin yaygınlaştırdığı bir toplum oluşturmaktır. Böylelikle hem ferdin hem de toplumun mutluluğunu sağlamaktır.
Gaye noktasında eğitim, din ile çakışmaktadır. Çünkü dinin gayesi de insanın saadetini sağlamaktır. Ancak bir fazlalıkla ki, o da Ahiret saadetidir.
Din, Allah tarafından peygamberler vasıtasıyla gönderilen ilahi esasların bütünüdür. Bu ilahi kuralların insanı mutluluğa ulaştırabilmesi için elbette kişinin akıl ve iradesini müsbet yönde kullanması ve bu hayırlı neticeyi istemesi şarttır. İnsan aklının doğru bilgilerle donatılması ve iradesinin hayra yönelmesi ise ancak küçük yaştan itibaren düzenli ve sistemli bir eğitim programı ile mümkün olabilecektir.
Eğitimin yukarıda belirtilen gayesine ulaşabilmesi için genel eğitim içerisinde din eğitimine yeterince yer verilmesi gereklidir. İnsan, alacağı bu eğitim sayesinde; Allah inancını öğrenerek hayatının değer ve üstünlüğünün farkına varır. Hayatını düzene koyacak ilkeler kazanır. İyi ve doğru olan hedeflere yönelir. Din eğitimi sayesinde, toplumda adalet ve dayanışma desteklendiği gibi, her türlü kötülük ve fuhşun yayılması önlenir. Yine bu eğitim sayesinde sevgi ve saygı mefhumu kuvvetlendirilerek büyükle küçük, işçi ile patron, öğretmenle öğrenci, ebeveyn ile evlat arasındaki bağ pekiştirilir. Neticede de daha sağlam ve huzurlu bir toplum ortaya çıkar. Toplu yaşamanın maksadı da bu değil midir?
Bugün memleketimizde din konusundaki yanlış ve olumsuz yaklaşımlar artık geride kalmıştır. Dinin fert ve cemiyet açısından vazgeçilmezliği görülerek okullarımızda din öğretimi zorunlu hale getirilmiştir. Bir yandan Milli Eğitim Bakanlığı’nın diğer yandan da Başkanlığımızın çalışmaları sayesinde toplumumuzda din eğitim ve öğretimi belli bir seviyeye gelmiş bulunmaktadır.
Bundan sonra yapılacak olan, bu çalışmalara ara vermeksizin, dindar insanın faydalı insan olduğu gerçeğinden hareketle, bu seviyeyi daha da yükseltmek olacaktır.
Bu hayırlı hizmette, Başkanlığımız personelinin üzerine düşeni yerine getireceğine olan inancım sonsuzdur.