Makale

SORUMLULUK

İNSAN VE HAYAT

Gaffar Tetİk
Süreli Yayınlar Şubesi Müdürü


SORUMLULUK

Ebu Hureye (R.A.) rivayet etmiştir. Resûlüllah şöyle buyurdu: "Birbirinize haset etmeyiniz. Alış-verişte birbirinizi aldatmayınız ve birbirinizden yüz çevirmeyiniz. (Almak istemediğiniz halde sırf müşteri kızıştırmak için ve başkasını aldatmak için) birbirinizin bitmek üzere olan pazarlığını bozmayınız.
Ey Allah’ın kulları! kardeş olunuz. Müslüman, müslümanın kardeşidir. Onu zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz, ona hor bakmaz. (Üç kere mübarek göğsüne işaret ederek) Takva işte buradadır. Bir kimse müslüman kardeşine hor baktığı zaman, işte kötülüğün bu kadarı ona yeter. Müslümanın müslümana kanı, malı, ırzı haramdır." (Riyazü’s Salihin, C.1, No: 233)

BU HADİS-İ ŞERİFTEN ALACAĞIMIZ İBRET VE HİKMETLER
Müslüman müslümanın kardeşidir. Bin dört yüz kü- sür sene evvel bu hükmü Islâm koymuş ve "Lâ ilahe illallah, Muhammedün Resülüllah" diyen bütün insanları, kardeşlik bayrağı altında toplamıştır.
İslâmiyet, bu kardeşliğin korunmasını, devamını ve kuvvetlendirilmesini istemekte, bunun çare ve imkanlarını göstermekte; bilakis kardeşlik bağını gevşeti- ci ve koparıcı sebepleri de ortaya koyup, onlardan şiddetle sakındırmaktadır.
İslam kardeşliğinin devamı için müslümanların, birbirlerinin hak ve hukukuna karşılıklı olarak saygılı olmaları şarttır. Peygamber Efendimiz (s.a.s), müslümanın müslüman üzerinde beş hakkı bulunduğunu buyurmuş ve bunları şöyle sıralamıştır:
1- (Selâm vermek ve) verilen selâmı almak,
2- Aksırana "Yerhamü- kellah" (Allah sana merhamet etsin) demek,
3- Davetine (bir mazereti yoksa) icabet etmek,
4- Hastalandığı zaman ziyaret etmek,
5- Ölünce cenazesine katılmak. (Riyazü’s Salihîn, C.2, No: 899)
Din kardeşleri arasında samimiyet, sevgi ve muhabbet, İslam’da esastır. Kendisi için sevdiğini din kardeşi için de sevmek, kendisi için sevmediğini din kardeşi için de sevmemek, imanın kemalindendir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz (250 Hadis, S. 148, No: 181’de ifade edilen) bir Hadis-i Şeriflerinde bu durumu şöyle açıklamıştır: "Sizden biriniz, kendisi için sevdiği şeyi, (mü’min) kardeşi için de sevinceye kadar olgun mü’min olamaz."
Resûlüllah’ın şu Hadis-i Şerifleri de cidden ibrete şâyandır: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız; ben bize bir şey öğreteyim de eğer onu yaparsanız sevişirsiniz: Bolca selâmlaşınız." (Riyazü’s Salihîn, C. 2, No: 851).
Böylece Allah’ın Resûlü, olgun mü’minlerin yaşayışlarını ne de güzel canlandırıyor: "Birbirini sevmekte, birbirine acımakta, birbirini korumakta mü’minler bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir organı hastalanınca, diğer organları da uykusuzluk ve acı ile dertlenir." (250 Hadis, S. 148, No: 181).
Mü’minlerin, birbirlerinin dertleriyle dertlenmeleri, sevinçleriyle sevinmeleri, birbirlerine karşı yumuşak ve merhametle davranmaları, İslam Dini’nin ana hedeflerindendir.
Cenab-ı Hak, (Maide Suresi, 2’inci ayeti celilesinde) şöyle buyuruyor: "İyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın. Allah’tan sakının, Allah’ın cezası şiddetlidir."
Müslümanlar arasında kardeşlik bağlarını kuvvetlendiren İslam Dini, bu bağı zedeleyici ve zayıflatıcı sebepleri bir bir saymış ve bunlardan kaçınmayı emretmiştir. Bir kaçını açıklayacak olursak:
1- Kin ve hasedi yasak etmiştir. İzahı durumunda bulunduğumuz ilk hadis-i şerifin en başında haset yer almaktadır. "Birbirinize haset etmeyiniz..."
Başkalarındaki nimeti çekememek, kıskanmak ve yok olmasını istemek manasına gelen haset, en çirkin ve en tehlikeli ruhî hastalıklardan biridir. Haset eden kişi, aslında Allah’ın bahşettiği nimetin düşmanıdır. Her şeye hükmetme gücüne sahip olan Cenab-ı Hakk’ın hükmüne ve takdirine karşı gelmekte ve mülkün hakiki sahibi olan O yüce Allah’ın kısmetine razı olmayıp itiraz etmektedir.
Haset edenin kötülüğünden Allah’a sığınmamızı yine bizzat Cenab-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’in Felak Suresi’nde tavsiye buyurmaktadır.
Haset, şeytanın sıfatıdır. Şeytan, bu çok kötülenmiş sıfatı yüzünden Hz. Adem Aleyhisselam’ı kıskanarak ona secde etmemiş ve ebediyyen Yüce Allah’ın huzurundan kovulmuştur.
Resulüllah (S.A.S.) Efendimiz ne güzel buyurmuşlar: "Bir kulun kalbinde iki şey birleşmez: İman ve haset." (Sünen-i Nesai, S 13, No: 8)
2- Muslümanın müslümana karşı kin ve düşmanlığı haram kılınmıştır. Açıklaması üzerinde bulunduğumuz ilk Hadis-i Şerifte: "Birbirinize buğzetmeyiniz, birbirinize dargın durmayınız..." buyuruluyor. Barış ve sükûn, sevgi ve saygı, muhabbet ve kardeşlik dini olan İslam’da buğzun, nefretin, kin ve düşmanlığın yeri yoktur. Bunlar kesin olarak haram kılınmıştır. İslam’da "El-hubbu fillâh, velbuğzu fillâh" vardır. Yani sevgi ve saygı Allah için, nefret ve düşmanlık da
Allah içindir. Her şeyi Allah rızası için yapmak, imanın gereği ve olgunluğudur.
Peygamberimiz Hz. Mu- hammed (s.a.s.) buyuruyor: "Üç haslet vardır ki,, bunlar kimde bulunursa o kimse imanın tadını alır;
1- Allah ve Resûlü, kendisine dünya ve dünyadaki herşeyden daha sevimli olmak,
2- Bir kimseyi yalnız Allah için sevmek,
3- Küfre dönmeyi, ateşe atılmayı ne kadar sevmezse o kadar sevmemek". (Sahih-i Buharî, C.1, No: 16).
Sevgi ve kardeşlik dini olan İslâm’da dövüşmek, sövüşmek, küsüşmek gibi düşük ve çirkin hareketlerin yeri yoktur. Bir mü’min, eğer elinde olmayan sebeplerle bir din kardeşine darılırsa, bu dargınlığı uzayıp gidemez. En fazla üç gün zarfında barışması şarttır. Aksi takdirde büyük sorumluluk altında kalır. Nitekim Peygamber Efendimiz (Sahih-i Buhari, C.10, II No: 1654’te) şöyle buyuruyor: "Bir kişin, din kardeşini üçgünden fazla terketmesi helal değildir. Bir halde küslük ki, iki mü’min birbirleriyle karşılaştıkları zaman, birisi yüzünü bir tarafa çevirir, öbürü öte tarafa çevirir. Halbuki mü’minden hayırlı olanı, şu önce selâm verenidir."
3- Düşmanlığa yol açacak, dargınlığa sebebiyet verecek, kalp kıracak her türlü davranış haramdır. Mü’minin, rşı kötü düşüncesi, alay, zulüm, hakaret, haksızlık, hile, yalan, zarar- ziyan ve başka şeyler yasaklanmıştır. Bunları, hem Allah’ın kitabı olan Kur’an-ı
Kerim, hem de Hz. Peygamberin sünneti kesin olarak yasaklamıştır.
Bahsimize konu teşkil eden Hadis-i Şerifin son cümlesi bütün bu yasakları özetlemiştir:
"...Müslümanın, müslamana kanı, malı, ırzı haramdır."
Müslümanların kardeş olarak yaşayabilmeleri ancak, helali helal, haramı haram bilip, birbirlerinin haklarına saygılı olmaları ve birbirlerine karşı olan İnsanî vazifelerini yerine getirmeleriyle mümkündür. Bu, her ferdin İslam’ın çizdiği yolda yürüyüp, ruhen yücelmesiyle olur.
Kur’an-ı Kerim’in Ali Imran Suresi, 110’uncu ayeti celi- lesinde: "Siz insanlar için ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, Allah’a inanan hayırlı bir ümmetsiniz" diye övdüğü müslümanlar, az zaman içinde ülkeler fethederek cihana örnek olmuşlar, maddî-manevî başarıya ulaşmışlardır.