TÜRKİYE’DE ÖZEL ÇEVRE
"İnsanların elleri ile işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat belirdi; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır." (Rum Sûresi; Âyet 41)
Düzensiz şehirleşme hızlı nüfus artışı ve endüstriyel gelişme doğal kaynakların bozulmasını ve çevre kirlenmesini günümüzde dünyanın en önemli meselesi haline getirmiştir. Bütün ülkeler çeşitli sebeplerle karşı karşıya bulundukları çevre sorunlarını hafifletmek ve azaltmak kaygısı içine düşmüşlerdir.
Ülkeler öncelikle, kendi kanunlarında yaptıkları değişiklik ve yeniliklerle çevre problemlerini çözmeye çalışmaktadırlar. Ülkemizde de çevre koruma konusu Anayasamızda ve diğer Kanunlarımızda öncelikle yer almış bulunmaktadır. 2872 sayılı Çevre Kanunu ve 383 saylı Kanun Hükmündeki Kararname ile Başbakanlık özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının kuruluşu ve Özel Çevre Koruma Bölgelerinin tesbit ve ilanı Türkiye’de çevre koruma konusuna yeni bir boyut kazandırmış bulunmakta, dır.
Ülkemizde çevre konusunda gerekli çalışmalar hızla yürütülürken meselenin evrensel boyutu da dikkate alınmak suretiyle Milletlerarası işbirliğine gidilmiş ve 1981 yılında Akdeniz ve AET ülkelerince çevre korumak maksadıyla hazırlanan “Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi” imzalanmıştır.
NASIL BÎR ÇEVRE KORUMA ?
“Çevre, sevgi ve sorumluluk duygusu ile korunur.” Halkımızın, mahalli idarelerin, gönüllü kuruluşlun katkısı ve desteği sayesinde çevre koruma güçlenmiştir ve güçlenecektir. Çocuklarımıza ve gelecek nesillere bırakacağımız güzel, temiz ve bozulmamış bir çevrenin varlığına ancak bu düşünceye inanmakla mümkündür. Zaten, çevre denilince düşüncelerimizde çevremizi saran tarih, tabiat ve kültür varlıklarımız canlanmaktadır. Korumanın ilk basamağını bunlar teşkil etmektedir. Yaban hayatının, bitki ve diğer canlıların belirli bir denge içinde gelişme ortamı bulmaları da bu tabii değerlerin korunmasına bağlıdır. Tabii ki, en önemlisi çevre korumanın insan için olmasıdır.
Bu. arada öğretmenlerimizle çocuklarımızı eğitmeleri, değerli din adamlarımıza cemaatlerini yönlendirmeleri için, mahalli idarelerimizin yetkili ve sorumlularına başta Sayın Valilere, Kaymakamlara, Belediye Balkanlarına ve Muhtarlara uygulamaların mevzuatlara ve temel ilkelere uygun yapılmasını temin etmeleri için, çevre koruma, ya destek olmaları gerekir.
ÇEVRENİN KORUNMASINDA TEMEL KRİTERLER
Çevre korumada bazı temel kriterler gözönünde bulundurulmaktadır. Bu kriterler koy ve şehirlerimizdeki;
— Tabii, tarihi ve kültürel varlıklarımızın korunmasını ve geliştirilmesini,
— Çevre kirliliğinin önlenmesini,
— Sağlıklı ve dengeli bir çevrenin gelecek nesillere intikalinin sağlanmasını hedef kabul etmektedir.
Aynı zamanda;
— Arazi kullanım tarzının ve alan şuurlarının tespitini,
— Nüfus hareketlerinin (Demografik yapı) yönlendirilmesini,
— Ekonomik ve sosyal yapıyı (taran, sanayi, turizm, eğitim,’ sağlık vb.) analiz eden,
— Alt yapı, haberleşme, enerji, ulaşım, kanalizasyon, arıtma ve sulama sistemlerinin tamamlanmasını da planlayan bir bütünlük içerisinde ele alınması gereken kriterler olarak ifade edilebilir.
ÜLKEMİZDE ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİ HAKKINDA KISA BİLGİLER
Bir taraftan Anayasamızın 56. maddesi ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 9. maddesi uyarınca, özel Çevre Koruma Bölgeleri ilan edilmekte diğer taraftan bu bölgelerin ilanı Ülkemizin taraf olduğu milletlerarası antlaşma ve protokollerle de uyum sağlamaktadır. İlk defa 1988’de ilan edilen bu bölgelerin İlanından asıl amaç, bölgedeki tabii, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, mevcut sorunların giderilmesi, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi suretiyle gelecek nesillere intikalinin sağlanmasıdır. Bugüne kadar, 12 adet yöremiz Bakanlar Kurulunca “Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak tesbit ve ilan edilmiştir.
Yukarıda söz konusu edilen amacı gerçekleştirmek üzere, 13 Kasım 1989 tarih ve 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile “Başbakanlık ’Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı” kurulmuştur. Kurumumuz, ilan edilen ve edilecek bölgelerde , sahip olunan çevre değerlerini korumak ve mevcut çevre sorunlarını gidermek için tüm tedbirleri almaya, bu alanların koruma ve kullanma esaslarını belirlemeye, imar planlarını yapmaya devam etmektedir.
***
1946 yılında Konya’da doğan Mustafa KETEN, ilk ve orta öğrenimini Konya’da tamamladı. İstanbul İktisadi ve İdari İlimler Akademisi’nin İktisadi İşletmecilik bölümünden mezun olan KETEN vatani hizmetinden sonra DPT’nin giriş sınavını kazanarak göreve başlamıştır.
1975-1976 döneminde uzman yeterlilik imtihanını kazanarak "Planlama Uzmanı" Ünvanı alan Mustafa KETEN, 1977-1978 öğretim döneminde Hollanda’da Institute Of Social Studies’de "Kalkınma İdaresi" konusunda lisans üstü diploma çalışmasını tamamlamış, Batı Berlin’de Kamu İktisadi Teşebbüslerinde planlama, uygulama ve proje değerlendirme kursuna iştirak etmiş, daha sonra ise OECD programı çerçevesinde Hollanda’da "Tarım işletmeciliği ve Kooperatifçilik” alanında uygulamalı bir araştırma çalışması yapmıştır.
Çeşitli Yükseköğrenim kuruluşlarında öğretim görevlisi olarak da hizmet vermiş olan KETEN’ in DPT içi ve dışı çeşitli konularda yayınlanmış makale, araştırma ve kitapları mevcuttur.
Mustafa KETEN, Aralık 1979 tarihinde Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınmada öncelikli Yöreler Başkanlığı’na, 2 Ocak 1984 tarihinde ise Tarım Orman ve Köy işleri Bakanlığı Müsteşarlığı görevine getirilmiştir. Ardından Başbakanlık Müşavirliği görevine getirildikten sonra. Haziran 1990’dan İtibaren Başbakanlık Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı görevine tayin edilmiştir. Mustafa KETEN evli ve İki çocuk babasıdır.