Makale

ÇALIŞMAK

ÇALIŞMAK[1]

Muhterem müslümanlar,

Cenab-ı Hakk’ın yaratmış olduğu küçük, büyük, bütün varlıklar hareket halinde faaliyyet göstermektedir. Biz insanların da diğer varlıklar gibi zama­nımızı değerlendirerek çalışmamız gerektiğini dinimiz emretmektedir.

İslâm Dini yalnız Âhiret için çalışmayı emredip de dünyayı ihmal eden bir din olmayıp aynı zamanda dünya için çalışmayı da uhrevî ibadetlerden sayan en ulvî bir dindir. Nitekim bâzı hatâların ancak idare-i maîşet için ça­lışmak ile afvedileceğini, dünya için helâl yoldan çalışan müslümanları Al­lah’ın ve Peygamber’in sevdiğini, kıyamet gününde, yüzleri ay gibi parlıyarak Allah’ın huzuruna gideceklerini, Resûl-i Ekrem Efendimiz haber vermiştir.

Aziz müslümanlar,

Okuduğum âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: (İnsan, ancak ça­lıştığına erişir.) Şüphesiz ki her şey çalışmak ile elde edilir. Çalışmadan yük­selen, çalışıp da yükselmeyen, ne bir fert ne de bir cemiyet görülmüş değildir. İnsanların diledikleri yerlere kolayca gidebilmeleri için i’cad edilen kara, de­niz ve hava vasıtaları ile bunları i’mal eden fabrikalar; sağlığın korunması, hastaların tedavisi için i’mal edilen ilâçlar ile bunların hazırlanması için ku­rulan kimya lâbratuvarları, yaşamamız için lüzumlu olan hayvansal ve bitki­sel gıda maddeleri, giydiğimiz elbiseleri i’mal eden dokuma fabrikaları, otur­duğumuz evler, hulâsa insanlığın refah ve saadeti için mevcut olan her şey çalışmanın mahsulüdür.

Çalışkan insanların kendine, âilesine, milletine ve hem de gelecek nesline menfaati olduğu gibi çalışmayanların ise kendine, ailesine, milletine ve hem de gelecek nesline zaran dokunacağından çalışkan olan müslümanlar Allah, katında insanların en hayırlısı, tembel olanlar ise insanların en fenasıdır.

Mazîde çalışan insanların bugünkü evlâtları, refah ve saadet içerisinde mes’ut bir hayat geçirdikleri halde çalışmayanların bugünkü evlâtları ise se­falet içerisinde perişan bir hayat geçirmektedirler. Dinimizin emrettiği çalış­mayı ihmal eden bâzı müslümanların sefalet ve perişan hayatlarını, merhum Ziya Paşa: (Diyar-ı küfri gezdim, beldeler, kâşâneler gördüm. Dolaştım mülk-i İslâmî bütün viraneler gördüm.) diyerek açıklamıştır. Maalesef bu durum bir kısım müslüman memleketlerinde hâlâ devam etmektedir. Bu durumdan kurtularak muasır medeniyyet seviyesine yükselebilmenin ve Allah’ın rızasını kazanmanın yegâne çaresi, hem Dinimiz ve hem de dünyamız için çalışmaktır. Bizlere çalışmayı tavsiye eden Resul-i Ekrem Efendimiz de hem dünya ve hem de âhiret için çalışmıştır.

O halde aziz Müslümanlar, zamanımızın değerini bilelim, vakitlerimizi bo­şa geçirmiyelim. Gücümüzün yettiği kadar mesleğimiz sahasında çalışalım. Al­lah cümlemizi çalışkan olan kullarından eyleye.

★ ★

(Bu hutbe Mehmet Serdar oğlu tarafından hazırlanmış, Hutbe Komisyonunun: tetkikinden geçmiştir.)



[1] Hatibin bu hutbede okuyacağı âyet: 53. sûre (Necm), 39. âyet.