Makale

ZAFERLER AYI AĞUSTOS

BAŞYAZI

ZAFERLER AYI
AĞUSTOS

Mehmet Nuri YILMAZ
Diyanet İşleri Başkanı


Her milletin tarihinde önemli günler, haftalar ve aylar vardır. Tarihi şeref ve şanla, kahramanlık ve zaferlerle dolu aziz milletimizin anılmaya ve kutlanmaya değer sayısız gün ve aylarının yanında bir ayı vardır ki bu, kahramanlıkların destanlaştığı, bizi biz yapan, bizi tarih yapan zaferlerimizin ayı Ağustos’tur.
Takvim yapraklarına bakıldığında, tarihinin bin yıla yakın bir diliminde, Malazgirt’ten Büyük Taarruza ve hatta ikinci Kıbrıs Barış Harekâtına kadar, milletimiz açısından fevkalâde büyük önem taşıyan pek çok zaferin bu ayda kazanıldığı görülür.
Adil ve dürüst, aynı zamanda da o dönemde câri milletlerarası hukuk kurallarına göre yapılmış savaşlar neticesinde elde edilen bu zaferler, hak ve adalet kavramlarının öneminin idrakinde, zulüm ve vahşet altında inleyen çeşitli kavimlerin kurtuluşunda büyük rol oynamıştır.
Yaradıcısının, "Sizinle savaşanlarla sizde savaşın." (Bakara :190) emrini yerine getirmek amacıyla ve Cenab-ı Hakk’ın Kur’an-ı Kerimde: "Mü’minler, Allah’a ve Resulüne inanan, sonra da tereddüde düşmeyen ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaşanlardır." (Hucurat : 15) şeklinde tarifini yaptığı mü’min tipini şahsında şekillendirebilmek için, kalbi imanla dolu olduğu halde, canından çok sevdiği kutsal değerler uğruna, kanının son damlasına kadar savaşmayı şiar edinen kahraman ordularımız, savaşın kirli yöntemlerinden daima uzak durmuş, Peygamber Efendimizin emri ve tavsiyeleri doğrultusunda yaşlılara, kadınlara ve çocuklara asla dokunmamıştır.
Bu aya tesadüf eden zaferlerin başta geleni 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi’dir. Bu zaferde, Alparslan’ın bütün sulh tekliflerini reddeden ve ordumuzdan bir kaç kat daha kalabalık ordusuna pek güvenen, mağrur fakat, "Nice az bir topluluk vardır ki, Allah’ın izniyle kalabalık topluluklara galip gelmişlerdir." (Bakara: 249) ilâhi mesajından bihaber Bizans İmparatorunun ordusu perişan edilmiştir. Bu tarih, Anadolu’nun milletimize ebedî vatan yapıldığı tarihtir.
Bu tarihten itibaren, sayısız saldırılara maruz kalan mukaddes vatan toprakları ve aziz milletimizi muhafaza ve müdafaa etmek, çeşitli bölgelerdeki zulüm ve vahşete son vermekten başka bir gayesi olmayan, iman. şecaat ve cesaret örneği ordularımız, zafer üzerine zafer kazanmışlardır.
Ortaçağın karanlıkları ’içinde dünyaya medeniyet dersi veren, çağ kapatıp çağ açan milletimiz, yüzyılımızın başlarında talihsiz bir savaşa zorla sokulmuş, müttefikinin yenilmesi üzerine mağlup ilan edilerek, ecdat yadigârı mukaddes vatan toprakları parsellenmiş-tir.
Ağustos 1922’de, bir kez daha milletiyle bütünleşen Mehmetçik, Ayyıldızlı bayrağını canından aziz saydığı, ana bildiği vatan topraklarını müdafaa etmiş ve düşmanı ülkemizden kovmuştur. Bu iman ordusu kanı ve canı pahasına, Allah’a ve Resulüne bağlılığını ispat için ölüme koşa koşa giderek, bir gül bahçesine girercesine kara toprağa girmiş ve Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle ölümsüzleşmiştir. (Bakara: 154)
Topla tüfekle devletimizi yıkamayacağını anlayan düşmanlarımız, bugün hain emellerini gerçekleştirebilmek için yöntem değiştirmiş, milletimizin arasına fitne ve fesat tohumlan saçarak, hedeflerine ulaşma gayreti içine girmişlerdir. Kimi zaman sağcı-solcu. laik-dinci; kimi zaman da TürkKürt, alevî-sünnî gibi kavramları güncelleştirmeye çalışarak milletimizi bölüp parçalamaya, güzel ülkemizde bir kardeş kavgası çıkartmaya çalışmaktadırlar.
Asla unutmamalıyız ki. Ülkemiz bu günlere kolay gelmedi. Ecdadımızın kanı pahasına elde ettiği ve bizlere bıraktığı bu mukaddes mirası. ırkî mülâhazaların, fikir ayrılıkları ve görüş farklılıklarının peşine düşerek hoyratça harcayamayız.
Dergimizin bu sayısında, "Gündem" ağırlıklı olarak zaferlerimize ayrılmıştır. Bu vesileyle aziz şehitlerimizi saygıyla anıyor, kendilerine Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum.