Makale

KIBRIS’TAN BOSNA-HERSEK’E…

KIBRIS’TAN BOSNA-HERSEK’E…

CİHAT AKINCI

Dün Kıbrıs’tı, bugün Bosna-Hersek, yarın bakalım neresi!...
Bosna-Hersek’te müslüman Boşnaklara reva görülen zulmü hepimiz biliyoruz. Zulme uğrayanlar da biliyor, zalimler de biliyor, seyredenler de biliyor.
Yeni bir faciayla karşılaşırız korkusuyla yerli-yabancı televizyonların haber bültenlerini dinleyemez, gazetelerin dış haberler sütunlarına bakamaz hale geldik. Bu sayede dünyayı biraz daha tanır olduk.
Hergün zalimce bombalanan şehirler, yakılıp yıkılan mabedler, havaya uçurulan köprüler, tahrip edilen yollar, kullanılmaz hale getirilen içme suları, yağmalanan erzak depoları, canını dişine takmış, yerlerde sürünen ayağı kopmuş, kolu uçmuş yaşlı insanlar. Top mermilerinin açtığı çukurlardan çıkarılan, ölüme gözü açık gitmiş kadınlar ve çocuklar... Bosna-Hersek dramının bir parçası.
Ne korkunç şeyler bunlar! Savaş desen savaş değil. Sabotaj desen sabotaj değil. Kadınlara, kızlara tecavüz edenlere insan desen insan değil. Kamplarda ölüme terkedilen-lerin başlarında bekleyenlere asker desen asker değil. Gebe kadınların karınlarını yarıp çocuklarını süngünün ucuna takanlara canavar desen canavar değil. Öyleyse nedir? Tümüyle intikam. Osmanlının intikamı. İntikamcılar yalnız Sırplar mı? Hayır, bütün Avrupa.
Bu facia şimdiye kadar yapılan savaşlara hiç benzemiyor. Hitler’in, Mussoli’nin, Stalin’in, Kuzey Afrika’da Fransızların ve italyanların yaptıklarını gölgede bırakan bir vahşet. Savaş terimleri, askeri kavramlar, zulüm ve ölüm şekilleri Bosna-Hersek’te yaşananları ifade etmeye yetmiyor. Demek ki Sırpların, Hırvatların işledikleri insanlık suçunun terimleri bu vahşete uygun üslupta ilerde oluşacak. Tiyatrolar ve filmler ilerde ortaya çıkacak. Romanlar, hikayeler ve destanlar ilerde yazılacak. Bugünün lisanı, bugünün savaş gelenek ve görenekleri, Bosna-Hersek cehennemini canlandırmaya yetmiyor. Eğer yetseydi, dünya böylesine bir gaflete düşmezdi.
Haber bültenlerinde Bosna-Hersek’te savaşanlar deniyor. Aç ve susuz kalan binlerce insana Birleşmiş Milletler uçaklarla havadan yardım paketleri atıyor deniyor. Bütün bunlar söyleniyor da cümle âlemde zannediyor ki dünya kurulalıdan beri cereyan eden facialardan, savaşlardan birisi daha yaşanıyor. Halbuki bu öyle değil, farklı bir şey.
Eğer Bosna-Hersek’te müslümanlara yapılanların onda biri Hristiyan Sırplara, Hırvatlara yapılsaydı ve bunu da müslümanlar yapsaydı dünyanın nasıl harekete geçtiğini, toprak hakkından, hürriyet hakkından... nasıl bahseder hale geldiğini o zaman görürdünüz, şu anda göremediğinizi.
Demek ki yine bir haçlı zihniyetiyle karşı karşıyayız. Yalnız şimdilik daha modernize edilmiş, basın ajansları ve barış teşkilâtları tarafından daha sempatik hale getirilmiş. Eskiden askerleri toplar, atlara bindirir ve ellerinde kılıçlar olduğu halde topyekün üzerimize çullanırlardı. Bunu herkes görür ve bilirdi. Şimdi ise toplanmak ve çullanmak şekil değiştirdi. Kolay kolay göremiyor ve gösteremiyorsunuz. Şimdi üzerime çullanan diplomasi, haber ajansları, silah fabrikaları, bankalar, ortak pazar gibi kuruluşlar, ekonomik menfaatler. Haçlı orduları eskisi gibi iptidai değil, zamanın şartlarına ve icaplarına uydurulmuş.
Bu savaşa benzeyen kargaşa acaba Bosna-Hersek’te hiç müslüman kalmayıncaya kadar mı devam edecek? Görünen ve değiştirilemeyen şartlar öyle olacağını gösteriyor. Şu anda Allah’ın yardımını dilemekten başka birşey gelmiyor elimizden.
Yukardaki satırları yazmama T. Diyanet Vakfını ziyaret eden ızdırap ve gözyaşı dolu Bosna-Hersek’li bir heyet vesile oldu. Bosna-Hersek Büyükelçisi Hayruddin SOMUN, Merhamet Derneği Başkanı Edah Beçir BEGOVİÇ, üye Beçir ÇENGİÇ, üye Aliya ALİHO-CİÇ, üye Namık NANİÇ ve Büyükelçilik Sekreteri Kerima FİLAN’dan oluşan heyetle T. Diyanet Vakfı mütevelli heyet salonunda görüştük. Anlatılanların tamamını size bu sütunlarda aktarmam mümkün değil.
Şu anda Bosna-Hersek’li müslümanlara yardımcı olmaya çalışan, bu maksatla müslüman ülkelerle temas kurma gayreti içerisine giren tek mahalli kuruluş bu Merhamet Derneğidir.
Merhamet Demeği 1913 yılında kurulmuş. 1946-1991 yılları arasında faaliyeti durdurulmuş. Amacı fakir kimselere yardım etmekmiş. Müslüman Boşnakların bulunduğu her yerde şubeler açmış.
Heyetin dile getirdiği ihtiyaç ve sıkıntıları aşağıda özetliyorum:
Gıda İhtiyacı
Birleşmiş Milletler Teşkilatı Bosna-Hersek için ayrılan yardım fonunun tükendiğini bildirmiş. Hiçbir yerden gıda yardımı gelmiyormuş. Depolarındaki gıda malzemesi de bitmek üzereymiş. Çok yakın bir zamanda Bosna-Hersek’te müslümanların açlıktan ölmeye başladıklarını duyarsanız şaşmayın.
Kaybolan Çocuklar
Çok sayıda yaralı asker ve vatandaşımız var. Yirmibeş bin çocuğun nerede olduğunu bilmiyoruz. Dünyanın belli kuruluşları bu çocukları ele geçirip kendilerine maletmek için adeta kol geziyorlar. Yetim kalan çocuklarımızın Avrupa’da ticaretini yapanlar var. Etnik arındırma politikası ile nüfusumuz yok edilmek isteniyor.
Evinden Kovulmuş Müslümanlar
Evlerinden, çiftliklerinden kovulmuş günahsız insanlar, müslümanların çoğunlukta olduğu bir köşeye sığınarak canlarını kurtarmaya çalışıyorlar. Böylece binlerce insandan oluşan mülteci kamplarının problemlerini çözmek, insanî ihtiyaçlarını karşılamakta bize düşüyor.
Korkunç Abluka
Bosna- Hersek abluka altında bulundurulduğu için hiçbir yerle haberleşme imkanımız bile yok. Uydu sistemiyle haberleşmeye ve yaşamaya mecbur bırakıldığımız cehennem hayatını dünyaya duyurmaya çalışıyoruz.
Bosna-Hersek’e Yardım
Bölgemize gönderilen yardımlar Boşnak, Sırp, Hırvat ayırımı gözetilmeden dağıtılıyor. Böyle dağıtılıyor gibi görünüyor ama, müslümanlara hiç yardım gelmiyor. Sırplar, Hırvatlar ve Yahudiler bize göre daha çok malzemeye sahipler. Müslüman Boşnakların anbarları bomboş. Birleşmiş Milletlerden gelen yardımın %20’si hemen Sırplara ayrılıyor. Geri kalan %80’den Sırplar tekrar hisse alıyorlar. Böylece yardımın %40’ını onlar alıyor. Kalan kısmı diğerleri arasında paye-diyorlar. Bosna-Hersek’li müslümanlara yardım Merhamet Derneği ve Büyükelçilik aracılığıyla gönderilmeli. Geçen sene Avusturalya’da kesilen kurbanların etleri deniz yoluyla derneğimize gönderildi ve çok makbule geçti. Gıdaya acil ihtiyaç var.
Diyorlar...
Öyle anlaşılıyor ki Sırplar hangi yoldan ve hangi şekilde mümkün olursa o tarzda müslümanları bitirmek istiyorlar. Medenî olduğunu iddia eden Avrupa’nın niyeti de bu. Bosna-Hersek’te müslüman kanı akıtılmaya devam edildiği sürece Avrupa bu suçlamadan kendini kurtaramaz. Bosna-Hersek’teki müslümanlara reva görülen bu muamele ile bütün müslümanlara gözdağı verilmek isteniyor. Müslümanlar bunu bir anlayabilseler.
Kısa bir süre önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde idik. Güney Kıbrısı besleyenlerin başta Kuveyt olmak üzere müslüman Arap ülkelerinin olduğunu içleri sızlayarak anlatan Kıbrıslı kardeşlerimizden öğrendik. Sırplı cellatların en büyük destekçisi Yunanistan değil mi? Yunanistan ve Kıbrıslı Rumları ekonomik plânda, turizm sektöründe destekleyenler müslüman Arap ülkeleri değil mi? Gelde çık işin içinden.
Bugün Bosna-Hersek’teki müslümanların başlarına gelenler, yarın başkalarının da başlarına gelirse belki o zaman Bosna-Hersek’teki yaşananları anlarlar. Anlarlar ama o zamanda iş işten geçmiş olur.