Makale

RÖPORTAJ

RÖPORTAJ:

Abdulbaki İŞCAN

Şanlı ecdadımızın kanıyla sulanmış bu aziz vatan uğruna, canlarını seve seve feda etmeye hazır, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ana unsuru kahraman Mehmetçiklerimizin, görevleri esnasında şehit veya gazi olmaları durumunda, kendilerinin veya ailelerinin geleceklerini güvence altına almak için kurulmuş bir vakıf Mehmetçik Vakfı.
Hizmet esnasında hangi sebepten olursa olsun hayatını kaybeden Mehmetçiğin dul ve yetimlerine, sakatlananların kendilerine yardımda bulunmayı görev olarak üstlenen Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı Genel Başkanı Emekli Tuğgeneral Raif BABAOĞLU ile Vakıf Hizmetleri ve Çanakkale Zaferi üzerine bir söyleşi yaptık.

— Sayın paşam, Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı hangi amaçla kuruldu?
Devletimizin bekası, yurdumuzun, milletimizin bölünmez bütünlüğünü, huzur ve sükûnu için, çoluk çocuğunu bırakıp, güle oynaya silah başına koşan, milletimizin kahramanlık timsali, Silahlı Kuvvetlerimizin ana unsurlarından çavuş, onbaşı ve er seviyesindeki asil ve fedakar Mehmetçiklerimizden bir kısmı ne yazık ki aile ocağına dönememekte, arkalarında gözü yaşlı, bakıma muhtaç ak saçlı ana ve babalar, 15-20 yaşlarında henüz duvağı başında genç dul eşler, 1-2 yaşında hatta ana kamında babasız kalarak, baba yüzüne hasret yetim yavrular bırakarak ebediyete intikal etmektedirler. Veya onlara bir evlat olarak, eş olarak, baba olarak, kol kanat gerip, insan gibi yaşatıp iyi bir öğrenim yaptırmayı düşünüp, bunu hayal etmenin zevk ve sarhoşluğu içinde iken, ileri derecede sakat kalarak bütün hayalleri yok olup hatta onların bakım ve korumasına muhtaç hale düşmektedir.
İşte şehitlerin dul ve yetimlerine, sakat kalanların kendilerine, meydana gelecek geçim sıkıntılarını hafifletmek, çocuklarına sahip çıkıp üniversite seviyesinde tahsil yaptırmak, maddî ve manevî destek sağlıyarak yokluklarını hissettirmemek amacıyla, 17 Mayıs 1982 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı kurulmuştur.
— Vakfınız tarafından yapılan yardımlardan bahsedir misiniz?’
Yapılan yardımları iki grupta toplayabiliriz:
1. Bir defa yapılan yardımlar:
a. Şehit olan erbaş ve er bekârsa anne baba ve kardeşlerine, evli ise eş ve çocuklanna yapılan toptan ödeme,
b. Sakat kalan erbaş ve erlere yapılan toptan ödeme,
c. Şehit erbaş ve erin vefat tarihinde, 1 nci ve 2 nci derece sakat erbaş ve erin sakat kaldığı tarihte eşi hamile ise, doğum yaptığında doğum yardımı,
d. 1 nci ve 2 nci derece sakatın veya yardım yapılan çocuğun ölmesi halinde yapılan ölüm yardımı yapılmaktadır.
2. Her ay yapılan yardımlar." a. 1 nci ve 2 nci derece sakatlara her ay ve hayat boyu yapılan sakatlık bakım yardımı,
b. 0-25 yaş arasındaki çocuklara yaş ve okul durumuna göre karşılıksız yapılan bakım ve öğrenim yardımı.
Bu daimi yardımlar, peşin olarak üçer aylık peryotlar halinde yapılmaktadır.
— Mehmetçik Vakfı tarafından sunulan yardımlardan kimler yararlanmaktadır?
Halen mevcut kanunlarımıza göre Silahlı Kuvvetlerimizin hasar zayiatının ancak % 40-45’i, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunundan, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması hakkındaki kanundan ve 3480 sayılı Maluller ile Şehit Dul ve Yetimlere Tütün ve Alkol Ürünlerinin Satış Bedellerinden Pay Verilmesi, hakkındaki kanundan yararlanmaktadırlar.
Memleket iznine giderken veya izinden dönerken,
Memleketinde izinli iken,
Kıtasında istirahat halinde iken ölen veya sakat kalanlar,
Kıtasında hastalanıp ta daha hastaneye gitmeden veya hastanede ölenler,
Bu kanunlardan yani Devletten yardım görmemektedirler.
İşte Vakfımız bu kanunların kapsamı dışında kaldığı için, hiçbir sosyal güvencesi olmayan ve hazar zayiatının % 60’ından fazlasını teşkil eden çavuş, onbaşı ve erlerimizin dul ve yetimlerini de içine alarak hazar zayiatının % 100’üne ekonomik ve sosyal yardımda bulunmaktadır.
Vakfımıza müracaatta zaman aşımı yoktur. Sakatlanma veya ölüm olayı 1.1.1982 tarihinden sonra olmak kaydıyla istenildiği zaman müracaat edilebilir ve müracaatın yapıldığı tarihteki ödeme esaslarına göre yardım yapılır.
— Verdiğiniz bu hizmetlerin yanında gerçekleştirmeyi düşündüğünüz başka projeleriniz var mı?
Tabii, ileride gerçekleştirmeyi düşündüğümüz mühim projelerimiz var:
Dul çocuklu eşleri 40-40 metrekarelik bir sosyal konut sahibi yapmak,
Sakat kalanlardan ileride muhtaç olanlar için, Avrupa standartlarında huzurevi yapmak ve hayatları boyunca ücretsiz olarak bakmak,
Sakatlardan uzuv kaybı olanlara protez yaptırmak, gerektiğinde yenilemektir.
— Türk askerine yeryüzünde ender rastlanan savaşlardan biri olan Çanakkale Zaferinden sonra "Mehmetçik" denmiş. Neden Mehmetçik?
Vakfımızın isminin "T.S.K. Mehmetçik Vakfı" olması sebebiyle, askerimize "MEHMETÇİK" denilmesini özellikle araştırdık.
Mehmetçik isminin nereden geldiği, nasıl türediği ve nasıl oldu da Türk Askerini sembolize ettiği hakkında herkes tarafından ittifakla kabul edilebilen, objektif ve kati bir bilgiye maalesef rastlanmamıştır.
Mehmet isminin, Hazreti Peygamberimizin ismine izafeten, Milletimizin arasında en yaygın olarak konduğu, bu sebepten de erlerimizin arasında ençok Mehmet isimlilerinin bulunmuş olması, zamanla askerlerimizin genelde Mehmet olarak anılmasına sebep olduğu, en kuvvetli ihtimal dahilindedir.
Ayrıca dilimizde, isim ve soyadlarının sonuna cık, çik, cuk, cük ekleri getirilmek suretiyle şefkat, sevgi ve takdir duygusu ifade edildiği (annecik, babacık, yavrucak, biricik gibi) malumlarıdır.
Dost, düşman bütün dünya milletlerinin gıbda ve hayranlıkla bahsettiği Çanakkale Savaşlarında askerimizin gösterdiği şecaat, cesaret, fedakarlık, Vatan sevgisi sebebiyle, onun, şefkat, sevgi, takdir ve minnet duygularının ifadesi olarak, MEHMETÇİK ismi ile anılmış olması tahmin edilmektedir.
Netice itibariyle MEHMETÇİK ismi; yaradılışında her türlü üstün vasıfları, saflığı, temizliği toplayan, Türk Askerini edebî alanda tarif eden bir semboldür.
— Peki, Çanakkale’yi geçilmez yapan ruh nedir? Bu husustaki görüşlerinizi alabilir miyim?
Toplum içindeki sosyal ilişkilerde ve bu ilişkilerin sağlıklı olarak devamında esas olan faktörler; kanunlar, dinî inançlar, ananeler ve ahlak kurallarıdır. Bunlardan kanunlar, zorlayıcı maddî ve manevî müeyyideler getirmekle beraber, bilhassa dinî, vicdanî ve ruhanî müeyyidelerle kişi ve toplumu yönlendirmeyi hedef edinmektedir. Bu amaçladır ki; özellikle bizim dinimiz her konuda ferdi ruhen, bedenen ve fikren eğitmeyi, yüceltmeyi amaç edinmiş mühim bir faktördür. Askerlikte maddî kuvvet mühimdir. Ancak, asıl manevî kuvvetin, inancın daha üstün olması, muharebenin kazanılmasında birinci temel şartıdır. Asrımızın büyük filozoflarından Alman filozofu Rh-te şöyle diyor: "Muzafferiyetle-ri kazandıran ne ordunun kuvvet ve heybeti, ne de silahların intizam ve mükemmeliyetidir, muzafferiyetleri sağlayan, kalp ve ruhun kuvvetidir." Napolyon, "Harp hakikatlarının yarısından çoğunu manevî kuvvet teşkil eder." demektedir. General Savarof ise "Bir asker azim sahibi, ciddi, hakikat sever ve dindar olmalıdır. Ey asker Allah’a ibadet et, çünkü bizi sevk ve idare eden kuvvet, ilahî kuvvettir." demekle manevî gücün bir asker için ne kadar mühim olduğunu çok açık olarak ortaya koymaktadır.
Çanakkale, demir ve çeliğin insan gücünü, inancını ve cesaretini yenemeyeceğini; Vatan sevgisini. Hürriyet aşkını öldüremeyeceğini, Türk’ü yıldıramayacağını bütün dünyaya ispat etmiştir.
Kısa örneklerimizde de görüldüğü gibi manevî kuvvet olmadıkça, yalnız maddî güçle bir yere varmak mümkün değildir. Manevî kuvvetin başında da hiç şüphe yok ki, ölümü hiçe sayacak kadar kuvvetli bir imanla Allah’a bağlılık gelir. Bunun neticesidir ki, insan gözünü kırpmadan en ufak bir tereddüt ve korku göstermeden kanını akıtır, canını verir, sonuçta Şehit veya Gazi olur. Yüce Dinimiz, daima bu üstün ruh olgunluğunu ve kuvvetini sağlayan en büyük amil olmuştur.
Çanakkale Savaşlarında düşman sayıca, harp silah ve araçları bakımından, ordumuzdan çok üstün olduğu halde deniz ve kara muharebelerini kaybetmiştir.
Çanakkale Zaferi; hiç şüphe yok ki, Milletimize çok ağıra mal olmuştur. Askerlerimizin Vatan ve namus uğruna Allah! Allah! nidalarıyla yapmış olduğu muharebelerde, dereler gibi şehitlerimizin ve gazilerimizin kanı akmıştır. Bu sebepledir ki Çanakkale İstiklâl Savaşımızın başlangıcı olmuştur.
Çanakkale, demir ve çeliğin insan gücünü, inancını ve cesaretini yenemeyeceğini; Vatan sevgisini, Hürriyet aşkını öldüremeyeceğini, Türk’ü yıldıramıyacağını bütün dünyaya ispat etmiştir. Türk’ün ruh derinliğinde yaşayan fedakarlık, şecaat ve cesaretin şahlanmasına vesile olmuştur.
Şehitlerimizin ve vefat eden Gazilerimizin ruhu şad olsun.