Makale

KUR’AN VE KALKINMA

KUR’AN VE
KALKINMA

Prof. Dr. Celâl YENİÇERİ

Millet, fertlerden oluşan yek vücut bir bünyedir. Tek tek insaflarda ve sonra da toplumsal bünyede ilerleme ve yücelme iradesinin oluşması ve ardından da bunun, bir eyleme dönüşmesi ilerlemenin ilk şartıdır.

Kur’an hem tek tek fertlerin hem de tümüyle toplumun ilerlemesini ister. Orada Yüce Allah insanların önüne koyduğu çeşitli nîmet ve imkânlardan söz eder. Ülkeye bağlı olmadan dünyanın tümünden ve hatta olabildiğince kâinattan faydalanılması yönünde Kur’an’da âyetler de vardır. Bunlar mümin insana ve müslüman topluluklara yükselip ilerlemenin boyut ve hedeflerini göstericidirler. "Denizlerde dağlar gibi yükselen gemiler de O’nun (nîmetlerindendir.) (Rahmân, 24.) anlamındaki âyet o dönemde henüz görülmeyen bir kalkınmışlığın boyutuna işaret eder. İnsan biri maddî öteki de manevî olmak üzere iki ayrı boyut içerir. Ülke kalkınması ülke insanlarının her iki varlığıyla gelişmesi ve yükselip ileriye gitmesiyle gerçekleşir. Millet, fertlerden oluşan yek vücut bir bünyedir. Tek tek insanlarda ve sonra da toplumsal bünyede ilerleme ve yücelme iradesinin oluşması ve ardından da bunun, bir eyleme dönüşmesi ilerlemenin ilk şartıdır. Kur’an’a bakıldığında orada iki şeyin tembelliğine ve atıl tutulmasına karşı çıkıldığı görülür: Bunlardan biri para ve servetler öteki de beyin gücü akıldır. İktisadî imkânların akıl gücünün ve diğer manevî ve bedenî güçlerin yerli yerinde etkin kullanımı ve her çeşidiyle israftan kaçınma bu itapta istenen bir şey ve bir buyruk olmuştur:
Parayı sermaye olarak kullanmayıp tembel tutma Meâric 18 ve Tevbe 34. âyetlerde kınandığı gibi aklın kullanılmaması da gene şiddetle yerilmiştir. "Akıllarını çalıştırmazlar mı”, "Neden düşünmüyorlar?" tarzında âyetlerde geçen beyanlar İktisadî -malî imkânların olduğu gibi akıl ve basîret gücünün de çalıştırılıp işletilmesini isterler. Kur’an’da maddî-mâ- nevî nîmetlere konma yerine onları kazanma ve kazanma yollarını öğrenme esas alınmıştır. Fâtiha süresinde-, "Bizi kendilerine nîmet verdiğin kimselerin yollarına ilet." tarzında Yüce Allah’ın bize yaptırdığı dua aynı zamanda onun bu isteğini de ortaya koyar. Maddî manevî her iki alanda da başarılı olmuş insan ve toplulukların geçmişte ve günümüzde eriştikleri nîmetler yerine, burada onların izledikleri yollara sahip olunması temennisi vardır. "Nîmet Kur’an’da; doğru yolda olma ve gene Âl-i İmrân Sûresi 103’üncü ayetinde görüldüğü üzere huzur barış ve güven içinde bulunma gibi İktisadî anlamı yanında İçtimaî ve manevî güzellikler anlamında da kullanılan bir tabir olmuştur. Kur’an’da maddî ve manevî her iki boyutuyla bir kalkınma ve yükseliş istenilirken orada her şeyin en başına hak hukuk ve ahlâka uygunluğu ifade eden "Meşruluk" ilkesinin konulduğu da açıkça gözlenir. Temiz kazanç ve servetler anlamında bir tâbir olan "Tayyibat’ın geçtiği Kur’an’da 30 kadar âyet bulunmaktadır. Böyle olmayan kazanç ve servetlerden başkası bir İslâm toplumunun kalkınmışlık göstergelerine konulamazlar ki konuyla ilgili Maide Sûresi 100’üncü ayette:
"Ey Peygamber, de ki! Pis (haram ve kötü) ile temiz ve iyi olan pis ve kötü olanın çokluğu hoşunuza gitse de- bunlar hiçbir zaman denk görülemezler." denilmiştir. "Dâima daha güzel daha iyi ve daha ileri vardır ve daha yüksek bilgi vardır; Kur’an’da "Biz istediklerimize (biri diğerinden üstün) derece derece yükseklikler veririz. Her bilenin üzerinde bir bilen vardır; (Yusuf, 76) anlamındaki bu âyet konumuz açısından çok anlamlıdır, yükseliş ve sağlıklı medeniyet kurma bilgi ve mâneviyatla olur.
Leyi Sûresi 3-7’nci âyetler mü’min insana dâima daha güzele, Allah ve kula daha saygılı ve aynı zamanda daha kolay ve rahat bir hayata doğru yükseliş ülkü ve azmi verirler. Hz. Peygamber de bir sözlerinde-, her bir şeyin kendi tabiatı ve yaratılış gâyesi yönünde kolay elde edilme yol ve yordamı olduğunu belirttikten sonra "Elde etme ve kazanmada en uygun ve en güzel olan yolu izleyin" (ibn Mâce Ticâret 2) der ve böylece o daha çok şeylere sahip olunacağını anlatır. Bunun için elbet önce bilgi ve sanatın kazanılması gerekir.
Kur’an eğer okunup anlaşılırsa o dâima yücelten bir kitap olacaktır.