Makale

Bizi Değerli Kılan Dualarımız

Bizi
Değerli Kılan
Dualarımız

Dr. Durak PUSMAZ

Kuşkusuz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbirini izlemesinde akıl ve derin kavrayış sahipleri için alınacak dersler vardır. Onlar ki ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler ve şöyle derler:
Ey Rabbimiz! Sen bunların (hiç birim boşuna) anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın. Bizi cehennem azabından koru!
Ey Rabbimiz! Doğrusu, sen kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. (Ve bu) zalimler hiç bir yardımcı da bulamazlar.
Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, "Rabbinize inanın!" diye imana çağıran bir davetçi- yi (Peygamber’i, Kur’an’ı) işittik, hemen iman ettik.
Ey Rabbimiz! Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al!
Ey Rabbimiz! Bize peygamberlerin vasıtasıyla vadettiklerini ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme, şüphesiz sen vadinden caymazsın” Meallerini kaydettiğimiz bu âyet-i kerimelerden öğreniyoruz ki:
Temiz akıl ve derin kavrayış sahipleri, etraflarındaki varlıklara ve olaylara, mesela göklerin ve yerin yaratılışına, gece ile gündüzün birbirini izlemesine, akılsız- şuursuz bir yaratık gibi değil- ibret nazarıyla bakarlar, bundan ders alırlar-, bunların kendiliğinden olamayacağını, tesadüfen meydana gelemeyeceğini, bu muazzam kainatı yaratan ve onu şaşmaz bir düzen ve ahenk içerisinde idare eden yüce bir kudretin varlığını anlarlar ve:
1- O’nu ayakta iken, otururken ve yatarken zikrederler, anarlar.
2- Kainatın boş yere yaratılmadığını, evrende abes, lüzumsuz hiç bir şeyin olmadığını, herşeyin gaye ve nizam içerisinde yaratıldığını anlarlar.
3- Ve Rablerine içtenlikle âyetlerde belirtildiği şekilde dua ederler.
4- Rableri de onların dualarını kabul ederek şöyle buyurur:
"Bunun üzerine Rableri onların dualarını kabul etti. (Dedi ki) ben, erkek olsun, kadın olsun (benim yolumda) çaba gösterenlerden hiç kimsenin çabasını boşa çıkarmayacağım. (Çünkü) hepiniz birbirinizin soyundan gelirsiniz. Zulüm ve kötülük diyarından kaçanlara yurtlarında sürülenlere, benim yolumda eziyet çekenlere ve bu yolda savaşıp öldürülenlere gelince: Onların kötülüklerini mutlaka sileceğim ve onları Allah’tan bir mükâfat olarak içinden ırmaklar akan cennete sokacağım. Zira mükâfatların en güzeli Allah katında olanıdır."12’
İnsan yaratılış itibariyle zayıf ve aciz bir varlıktır. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bu husus şöyle belirtilin
“Allah sizden yükü hafifletmek ister. Çünkü insan zayıf olarak yaratılmıştır.”131 “O Allah ki sizi güçsüz olarak yaratmışür."4
İşte insan böyle zayıf ve güçsüz olarak yaratıldığı için her istediğini yapamaz, yapmaya gücü yetmez. Daima kendisinden daha üstün ve istediğini yapabilme gücüne sahip olan bir varlığa sığınma, dayanma, yalvarma ve yakarma ihtiyacını duyar. Bu insanın yaratılışında var olan bir husustur. Bu sebeple insanın Allah’ın yardımı, koruması, gözetmesi olmaksızın kendi başına hiç bir isteğini elde etmesi, muradına kavuşması mümkün değildir. İnsanın her zaman Allah’ın yardımına ve desteğine ihtiyacı vardır. Allah’a yalvarır, işinde muvaffak olması, başarıya ulaşması, dünya ve ahirette saadet ve selamete ermesi için Allah’ın yardımını diler. Buna kısaca dua diyoruz. İşte bunun için dinimizde dua meşru kılınmış ve dua etmemiz emredilmiştir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de: “Bana dua edin, size icabet edeyim.”
“Rabbinize yalvararak gizlice dua edin.” buyurmuştur.
Peygamber efendimiz de hadis-i şeriflerinde: “Allah kendisinden istemeyene gazap eder.’ buyurmuştur.
İşte bu yüzden dinimiz duaya büyük önem vermiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerimdeki yüzlerce dua ayeti bunun en canlı misalidir. Adeta bu ayetlerle yüce Rabbimiz hem kendisine dua etmemizi ve hem de nasıl dua edeceğimizi belirtmektedir.
Sevgili Peygamberimizin hayatını tetkik edersek bir taraftan onun hep esbaba tevessül ettiğini, diğer taraftan duayı ihmal etmediğini her vesile ile daima Allah’a dua ettiğini görürüz. Bunun en güzel örneği Bedir muharebesidir. Bedir muharebesi Mekke müşrikleriyle müslümanların yapmış olduğu ilk muharebedir. Peygamber Efendimiz önce ashabıyla istişare etmiş, gereken her türlü tedbiri almış, savaş başlayınca müşriklerin çokluğuna ve müslümanların azlığına bakıp iki rekat namaz kıldıktan sonra ellerini kaldırarak Yüce Allah’a yakarmıştır.
Dua Etmek Güzel Bir Meziyettir
Dua etmek güzel bir meziyettir.Bu meziyete mazhar olmak Cenab-ı Hakkın bir lütfu- dur. Nitekim Hz. Ömer’in oğlu Abdullah (r.a.) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kimin için dua kapısı açılmışsa onun için rahmet kapıları açılmış demektir.” Dua kapısının açılmasından maksat, insanın çokça dua etmeye muvaffak kılınmasıdır. Allah dua edenin duasını kabul eder, ona rahmet kapılarını açar.
İsteklerimizin gerçekleşmesinde, zararların ve şerlerin defedilmesinde, hayırların fethinde ve bereketlerin celbedilmesinde Allah’a duadan daha faydalı bir şey yoktur. Onun için duayı hayatının bir parçası haline getirmeli, her halükârda Allah’a içtenlikle dua etmelidir.
Dua İnsanın Değerini Artırır
Dua insanın değerini artırır, makamını yüceltir. İnsanı şerefli ve üstün kılan özelliklerinden birisi de dua etmesidir. Kur’an-ı Kerimde buna işaretle şöyle buyurulmuşum “Sizin duanız, ibadetiniz olmasa Rabbim size niye değer versin?"18’Bu âyet çok ilginç ve düşündürücüdür. Ayetten gayet açık olarak anlaşılmaktadır ki, Rabbimiz bize ibadetimizden ve duamızdan dolayı değer vermektedir. Rabbimiz katında bizi değerli kılan dualarımız ve ibadetlerimizdir. Onun içindir ki insan, Allah’a ibadet etmek, kulluk görevlerini yerine getirmek için yaratılmıştır: “Ben cinleri ve insanları beni tanımaları, bana ibadet etmeleri için yarattım."
Dua İbadettir
Dua etmek dinimizce ibadet kabul edilmiştir. Bu husus Sevgili Peygamberimiz’den rivayet edilen hadis-i şeriflerden açıkça anlaşılmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir:
Peygamber efendimize Medine hayatı boyunca hizmet etme şerefine nail olan Enes (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Peygamber efendimiz: “Dua ibadetin özüdür""01 buyurmuştur.
Nu’man b. Beşîr (r.a.)’dan da Resûl-i Ekrem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştin “Dua ibadetin ta kendisidir. “Rabbiniz şöyle buyurdu: “Bana dua edin size icabet edeyim.”"" Görüldüğü gibi Peygamber efendimiz hadis-i şeriflerinde duanın bizatihi ibadet olduğunu belirtmiş, buna delil olarak da Mü’min sûresinin 60. âyetini okumuştur. Dua insanın en kıymetli amellerindendir. Nitekim bir hadis-i şerifte: “Allah’a duadan daha kıymetli bir şey yoktur.’ buyrulmuştur.
Dua Müminin Silahıdır
Bilindiği gibi silah insanı düşmana karşı ve çeşitli tehlikelerden koruyan bir araçtır. Daha açık bir ifade ile insan, karşısına çıkacak olan tehlike, kötülük ve şerlerden korunmak için silah taşır. Dua da öyledir.
Peygamber efendimizden en çok hadis nakleden Ebû Hureyre (r.a.)’nin rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz: “Dua müminin silahıdır, göklerin ve yerin nurudur, dinin direğidir.”"3’ buyurmuştur.
Allah Yapılan Duaları Kabul Eder
Yüce Rabbimiz şöyle buyurun “Kullarım sana benden sorarlarsa (söyle): “Ben (onlara) yakınım. Bana dua edince dua edenin duasına karşılık veririm. O halde onlar da bana karşılık versin-, benim çağrıma uysunlar, bana inansınlar ki doğru yolu bulalar."1141
Allah, inanan ve yararlı işler yapan müminlerin duasını kabul eder. Onlara istediklerinden ve hakettiklerinden daha fazlasını da verir. Çünkü O, lütuf ve kerem sahibidir. “O, Allah’tır ki kullarından tevbeyi kabul eder, kötülükleri affeder ve yapmakta olduklarınızı bilir. Allah inanan ve iyi işler yapanların dualarını kabul eder, lütuf ve kereminden onlara daha fazlasını da verir. Kafirlere gelince, onlar için şiddetli bir azap vardır.”1151
Madem ki yüce Rabbimiz bizleri dua etmeye davet ediyor ve dualarımızı kabul edeceğini beyan ediyor, öyle ise bize düşen Rabbimize yakarmak, onun lütuf ve kereminden istemektir.

1- Al-i İmran, 190-194.
2- Al-i İmran, 195.
3- Nisa, 28.
4- Rûm, 54.
5- Mü’min, 60.
6- A raf, 55.
7- Tirmizî, Daavât, 2 IV, 456).
8- Furkan, 77.
9- Zariyat, 56.
10- Tirmizi, Daavât, 1 (V, 456).
11- Mü’min, 60.
12- Tirmizî, Daavât, 1 (V, 455).
13- Hâkim, rivayet etti ve isnadı sahihtir, dedi. Ebû Ya’iâ da Hz. Ali’den rivayet etti. Ter. 3/485.
14- Bakara, 186.
15- Şura, 25-26.