Makale

Mehmet Fuat KÖPRÜLÜ

Mehmet Fuat KÖPRÜLÜ

Yusuf KOL

Edebiyat tarihi ve edebî araştırmalar alanında çığır açan ve hâlâ bu sahanın sanatçı ve öncüsü konumunu koruyan, büyük Türk tarihçisi ve siyaset adamı Fuat Köprülü, 4 Aralık 1890’da İstanbul’da doğdu. Babası Köprülü soyundan, Beyoğlu II. Ceza Başkâtibi İsmail Faiz Bey, annesi İslimiyeli Arif Hikmet Bey’in kızı Hatice Hanım’dır.
Ayasofya Rüştiyesi’ni ve Mercan İdadisi’ni bitiren Mehmet Fuat Köprülü, üç yıl İstanbul Hukuk Mektebi’ne devam etti. Buradan ayrılarak Edebiyat, Tarih ve Felsefe alanlarında özel olarak çalışmaya başladı. İstanbul’da çeşitli İdadî ve Sultanîlerde Edebiyat öğretmenliği yaptı. 23 yaşında İstanbul Darülfünûn Edebiyat Fakültesi Profesörlüğüne tayin oldu. Ayrıca Mülkiye Mektebi’nde Siyasi Tarih ve Türkiye Tarihi, İlâhiyat Fakülte- si’nde Türk Din Tarihi, Sanayii Nefise Mektebi’nde (Güzel Sanatlar Akademisi) Medeniyet Tarihi Dersleri okuttu.
Soylu, bilgili, konaklı bir aileden gelen Fuat Köprülü; ilimde yorulmaz araştırmacı, kendine has metodları olan seçkin bir teşkilatçı, aynı zamanda iyi bir yönetim adamı idi. 1915’te Asâr-ı Islâmiyye ve Milliyye Tedkik Enstitüsünü kurdu, ardından dünyaca tanınmış İlmî dergiler çıkardı: Milli Tetebbular Mecmuası, Türkiyat Mecmuası, Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası vb. eserleriyle Türk Edebiyat tarihçiliğinde, özellikle Türk tarihçiliğinde modern çağı açtı. Türk Edebiyatı Tarihi adlı eseriyle edebiyat tarihçiliğini tezkire anlayışından kurtarıp bilimsel temellere oturttu. Heidelberg, Atina, Sorbonne Üniversitelerinden fahrî doktora ve daha birçok yabancı ilmî payeler aldı. 1924’te Maarif Vekaleti Müsteşarlığına getirildi. Daha sonra da Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulan Türkiyat Enstitüsü’nün başkanlığına getirildi. Türk Tarih Encümeni başkanlığına seçildi (1927).
1933’te Ordinaryüs Profesör ünvanı ile Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’na getirilen Köprülü, 1934’te siyasete atılarak Kars Mebusu oldu. 1934-1943 yılları arasında hocalıkla mebusluğu beraber sürdürdü. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakül- tesi’nde, Ortaçağ Tarihi, Ankara’ya nakledilen Siyasal Bilgiler Okulu’nda Türk Medeniyeti Tetkik Tarihi dersleri okuttu. Daha sonra üniversite ile ilişiğini keserek siyasetle meşgul olmaya başladı (1946). Dış İşleri Bakanlığı ve Devlet Bakanlığı görevlerinde bulundu (1950-1956). Fuat Köprülü edebiyat dünyasına Fecr-i Atî döneminde şiirle girdi. Daha sonra Milli Edebiyat akımım benimseyip, Yeni Mecmuada’da yazdığı yazılarla Millî Edebiyat’m ilkelerini bilimsel yöntemle belirlemeye çalıştı. Edebiyat Fakültesi’ne geçtikten sonra Türk edebiyatı ve Türk edebiyatı tarihi alanındaki çalışmalarına hız verdi. Özellikle şarkiyat, Türk medeniyet ve kültür tarihi, Türk edebiyatı tarihi, edebî tenkit, Türk dili, dinî sanat ve musikisi, Türk hukuk ve iktisat tarihleri, Türk siyasî tarihi ve etnolojisi gibi alanlarda yoğunlaştı.
Türkiye’de tarihçiliği bilim durumuna getirme yolunda ilk adımları Fuat Köprülü atmıştır. O güne kadar ki tarih çalışmaları bilimsellikten yoksun, genellikle vakıaların yan yana dizilmesinden ibaretti. Köprülü, toplumun hemen bütün kurumlarını ilgilendiren kuşatıcı bir tarih anlayışını getirdi. Bu yaklaşımla oluşturduğu tarih çalışmalarıyla, tarihin “Uygarlık Tarihi” olarak anlaşılması ve benimsenmesinde büyük rol oynamıştır.
Önce yöntem sorunu üzerinde durmuş, Türk tarihini ilk kez bir bütün olarak ele alıp incelemiştir. Bu inceleme esnasında karşılaştığı sorunları da ortaya koyarak yeni araştırmacılara yol göstermiştir. Tarihin başka bilim dallarıyla olan ilişkisine dikkat çekerek, tarihsel gelişmelerin çok yönlü olarak irdelenmesi gereğini savunmuş, bilimin ufkunu genişletecek sonuçlara ancak bu yolla varılabileceğini vurgulamıştır.
Milletimizin fikir, inanç, hukuk, töre ve dil kaynaklarına inmeye çalışmış, bunlara Sosyoloji ilminin ışığıyla bakmıştır. Orta- asya ve Anadolu Türk edebiyatları arasında ilişkiler kurmuş, bilhassa Selçuklular, beylikler ve ilk-Osmanlı çağlarına ait araştırmalarında Ahmed Yesevî, Şeyyat Hamza, Ahmet Fakih, Hoca Deh- hani gibi o zamana kadar meçhul düşünür ve sanatkârları ortaya çıkarmıştır.
Milli kültür hâzinemizi, tecessüs ve bilgiyle elden geçirmiş, Türk düşünce ve sanatını estetik, felsefî, edebî yönleriyle incelemiş olan Fuat Köprülü; bu kültüre gönlü ve kafasıyla bağlı bir vatan severdir. Türklüğün geçmişine ve sanatına duyduğu hayranlık, onu devimsi araştırmalar yapmaya götürmüştür. Araştırmaları sonucu ortaya çıkardığı gerçekler de, onu büsbütün vatanına ve milletine bağlanmıştır. O, bu konuda:
“Tarihlerini iyi bilmeyen milletler, hiçbir zaman büyük bir istikbâl oluşturamazlar.”
“Maziden mahrum milletler, istikbâle kuvvetle yürüyebilmek ve medeniyet âleminde kendilerine bir mevki tayin edebilmek için hiç yoktan bir mazi icadına çalışırken, bizim gibi çok zengin, şanlı bir maziye malik bir milletin geçmişine karşı nihayetsiz bir ısrarla göz yumması ne büyük bir nankörlüktür” demektedir.
Şair olduğu için kitaplarını çok güzel bir Türkçe ile kaleme alan Köprülü, büyük makaleler, broşür veya kitaplar halinde 400’ü aşkın eser meydana getirdi. Bunlar arasında; Millî Tarih, Yeni Osmanlı Tarihi Edebiyatı, Nas- reddin Hoca, Türk Edebiyatında İlk Mutasavıflar, Türk Edebiyatı Tarihi, Bugünkü Edebiyat, Azerî Edebiyatına Ait Tetkikler, Türkiye Tarihi, Millî Edebiyat Cereyanının İlk Mübeş- şirleri ve Divan-ı Türki-i Basit, Eski Şairlerimiz-Di- van Edebiyatı Antolojisi, Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar, Türk Saz Şairleri, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Edebiyat Araştırmaları, İslâm Medeniyeti Tarihi eserlerinden bazılarıdır.
Köprülü 15 Ekim 1965’te Ankara’da geçirdiği trafik kazası neticesinde, 28 Haziran 1966 yılında İstanbul’da vefat etti. Cenazesi, Çemberlitaş’ta büyük cedle- rinden Köprülü Mehmet Paşa’mn türbesine defnedildi. Allah rahmet eylesin.

Kaynaklar:
Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı, C.l. Yeni Türk Ansiklopedisi, Ötüken Yayınları, C.5.
Meydan Larousse, C.7.
Temel Britanika, C.l 1.
Biiyük Larousse, C.14.
Yeni Rehber Ansiklopedisi, C.7. Gelişim Hachette, C. 6.
Ansiklopedisi, C. 14, s. 445.