Makale

İSLÂM TARİHİNDE ÖNEMLİ BİR OLAY “HİCRET”

Merhaba

İSLÂM TARİHİNDE
ÖNEMLİ BİR OLAY “HİCRET”

Harun ÖZDEMİRCİ
Dini Yayınlar Dairesi Başkanı

Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamberin hayatının özellikle 610-632 yıllan arasındaki safhası gayet meşakkatli bir dönemi kapsar. Bu mücadele bâtıla karşı hak adına verilen bir mücadeledir ve bütün peygamberlerin ortak özelliği olarak kendini belli eder. Bununla birlikte Hz. Peygamberin verdiği bu mücadele bütün insanlığa yönelik bir çağrı olması dolayısıyla diğer peygamberlerle kıyaslandığında ayrı bir özellik taşır. Bu özellik onun son peygamber olmasından ve muhatabının bütün insanlık oluşundan kaynaklanır.
Hz. Peygamber kendisine vahye- dileni anlatırken, insanların kalbine en köklü şekilde tevhid inancını yerleştirirken, bu yolun uzun ve oldukça zor bir yol olduğunu belirtmiş, onlara ahiret kurtuluşundan başka bir vaadde de bulunmamıştır.
Kâinatın efendisi bu kutlu davayı insanlara tebliğ etme çabasındayken, bir takım insanlar da ona ve onun getirdiğine inananlara karşı birçok menfi tavır içerisinde olmuşlardır. İlk önce onun peygamberliğini önemsemez görünmüşler, daha sonraları ona ve Müslümanlara alaycı gileme dönemine girmişlerdir. Akla gelebilecek her türlü hakaret ve işkenceyi onlara layık görmüşler; onları toplumdan soyutlamaya çalışmışlar, hayatlarını devam ettirmeleri için lazım gelen asli ihtiyaçlarına ambargo koymuşlardır.
Müslümanların huzurlu bir yaşantıya kavuşabilmesi için devamlı bir arayış içerisinde olan Hz. Peygamberin emriyle Hicret hareketi başlamıştır. 615 ve 617 yıllarında olmak üzere Habeşistan’a iki kere hicret gerçekleştirilmiş, 620 yılında da Hz. Peygamber Taife gitmek durumunda kalmıştır. Gerçekleştirilen bu hicretlerden istenen neticelerin elde edilemediğini söylemek yanlış olmasa gerek. Özellikle Hz. Peygamberin Taife yaptığı yolculuk sonrası yaşadıkları, inanan insanların yüreklerinde bir acı ve sızı olarak yer etmiştir.
Hz. Peygamberin İslam’ı daha geniş alanlara yaymak için zaman zaman Mekke dışına çıkması ve çevre kabilelerden gelenlerle sohbet etmesi; özellikle Akabe biatları, Medine’de Müslümanlar için bir alt yapı oluşturmuş, nihayet 622 yılında, etkileri kıyamete kadar sürecek bir Hicret gerçekleştirilmiştir.
Dergimizin bu sayısında ele aldığımız konulardan biri Hicret. İslâm tarihindeki önemi bakış açısı ile ele alınan yazı ilk Müslümanların sıkıntılı günlerden kurtulmalarına ve kardeşlik esası üzerine kurulan toplum hayatına kavuşmalarına vesile olan Hicreti özet bir şekilde anlatıyor. Gündem bölümünde konuyla bağlantılı olarak değişik başlıklar altında Hz. Peygamberin bir takım özelliklerini anlatan yazılar da bulmanız mümkün.
Yakın tarihlerde zaman zaman dile getirilen, insanların düşüncelerinde soru işaretleri bırakan; İslâm dininin hayat dini olmadığı, insanların hayatları ile ilgilenmeyen; sadece kullar ile Allah arasındaki ilişkileri düzenleyen, namaz, zikir, dua ve ahlak ilkelerinden ibaret bir din olduğu şeklindeki yaklaşımlara gerekli cevapların verildiği ‘İslâm’ı Doğru Anlamak ve Yaşamak’ başlığını taşıyan yazıyı da ilgi ile okuyacağınızı ümit ediyoruz. Ayrıca toplum hayatını yakından ilgilendiren ve toplumun manevi savunma sistemi olarak değerlendirilen Haya Duygusu da dergimizde yer verdiğimiz konular arasında yer alıyor.
Daha güzel günlerde, daha güzel dergilerde buluşmak ümidiyle, bir sonraki sayıda buluşmak üzere her şey gönlünüzce olsun.
Hoşça kalınız.