Makale

Din Kültürü Ve Ahlâk Bilgisi Ve İ. H. Lisesi Meslek Dersleri Öğretmenleri HİZMETİÇİ EĞİTİM KURSLARI HAKKINDA BAZI TESBİTLER VE TEKLİFLER

Din Kültürü Ve Ahlâk Bilgisi Ve İ. H. Lisesi Meslek Dersleri Öğretmenleri
HİZMETİÇİ EĞİTİM KURSLARI HAKKINDA BAZI TESBİTLER VE TEKLİFLER
Dr. Mustafa ÖCAL
U. Ü. İlahiyat Fakültesi
Öğretim Görevlisi

  1. GİRİŞ:

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 48. maddesinde şu ifadeler yer atmaktadır.

“Öğretmenlerin daha üst öğrenim görmelerini sağlamak üzere yaz ve ak­şam okulları açılır veya hizmet içinde yetiştirilmeleri maksadıyla kurslar ve seminerler düzenlenir.”

Bu maddeye istinaden, Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığının çeşitli birimlerince zaman zaman Hizmet İçi Eğitim Kursları düzenlenmektedir. Bu kurslar arasında, Din Eğitimi Genel Müdürlüğü de, değişik yıllarda ve yerlerde ortaöğretim kurumlarımızda görev yapmakta olan Din bilgisi, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Dersleri öğretmenleri ve İmam-Hatip Liseleri Meslek Dersleri öğretmenleri için Hizmet içi Eğitim Kursları düzenlemiştir. Bilhassa, 23 Tem­muz 1981 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın Erzurum konuşmasında, Din bilgisi derslerinin okullarımızda mecburi ortak dersler arasında okutulacağını açıklaması üzerine, bu ders için yeniden hazırlanan müfredat programı doğ­rultusunda öğretmenlerimizin tamamı 1982 ve 1983 yılları yaz ve şubat tatillerinde birer hafta süreli olarak düzenlenen bir dizi Hizmet İçi Eğitim Kurs­larından geçirilmişlerdir.

Söz konusu kurslardan, 26-30 Temmuz 1982 tarihinde Edirne’de düzenlenen kursa öğretim görevlisi olarak katıldığımızda, ortaöğretim kurumlarımızda uygulanmakta olan Din Eğitimi ve Öğretiminin (derslerin mecburî hale gel­mesinden önceki) durumunu, öğretmenlerimizin görüşlerine göre tespit ede­bilmek maksadıyla bir anket uygulamıştık. Hemen arkasından 2-6 Ağustos ve 9-13 Ağustos 1982 tarihleri arasında Bursa’da iki ayrı kurs daha düzenlen­mişti. Aynı anketi, bu kurslara katılan öğretmenlerimize de uygulama im­kânı bulduk. (*)

Söz konusu anketin son bölümünde öğretmenlerimize, Hizmet içi Eğitim Kursları ile ilgili sorular da yöneltmiştik. İşte bu son kısmı, asıl anketimizin değerlendirilmesinden ayrı olarak ele almayı ve ankete katılan 300 öğretme­nimizin görüşleri ışığında müstakil bir makale haline getirmeyi uygun bulduk.

Bu açıklamalardan sonra, Hizmet içi Eğitim Kursu ne demektir? Amaç­ları ve faydaları ne olabilir? Bu soruları kısa kısa açıklamaya çalışıp, sonra asıl konuya, yani Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Dersleri öğretmenleri ile İmam Hatip Liseleri Meslek Dersleri Öğretmenleri iğin düzenlenmiş ve düzenlenecek olan Hizmet İçi Eğitim Kursları konusundaki teshillerimize ve tekliflerimize geçeceğiz.

  1. — Hizmet-İçi Eğitim nedir?

Hizmet-İçi Eğitim, "kişilerin hizmetteki verim ve etkilerinin arttırılmasını, gelişmeye yol açan bilgi, beceri ve anlayışlarının zenginleştirilmesini amaç edi­nen ve kurumların genel çalışma düzenini sürekli olarak etkileyen eğitim” (1) olarak tarif edilmektedir.

Bir başka ifadeyle Hizmet-İçi Eğitim, resmî veya gayr-i resmi belirli işyerlerinde çalışan elemanların, "görevleri ile ilgili gerekli bilgi, beceri ve tu­tumları kazanmalarını sağlamak üzere yapılan eğitimdir.” (2)

Daha kısa bir ifadeyle, "işbaşında eğitim" olarak da ifade edilebilir. An­cak işbaşı eğitimi, meslek elemanı fiilen işinin başında (3) (meselâ: dairede, fabrikada, tarlada... vs.) yapılabildiği gibi, işyerlerinden geçici bir süre ile ayrılarak, belli bir yerde ve zamanda, belli sürelerle yaptırılan eğitimi de ifade eder ki, genellikle yaz tatillerinde öğretmenler için düzenlenen kurslar, bu ikinci gruptan olarak mütalaa edilebilir.

  1. — Hizmet içi Eğitim Kurslarının amacı:

Hizmet İçi Eğitim Kurslarının amaçları, yaptırılacak eğitim türüne göre değişir (4). Biz konumuz gereği, ortaöğretim öğretmenleri ve özellikle Din Kül­türü ve Ahlâk Bilgisi Dersleri öğretmenleri ile İmam-Hatip Liseleri Meslek Dersleri öğretmenleri için düzenlenecek Hizmet İçi Eğitim Kurslarının amaçla­rını şu şekilde tespit edebiliriz:

Hizmet İçi Eğitim kursları, öğretmenlerin mevcut bilgi, beceri ve kabi­liyetlerinin geliştirilmesi yolunda kendilerine yardımcı olunması, mesleklerine karşı ilgilerinin ve hizmet aşklarının geliştirilmesi, kendilerine güven duy­gularının pekiştirilmesi, özlük haklarından, sorumluluklarından ve yetkilerin­den haberdar edilmeleri, yapabilecekleri hizmetler hatırlatılarak yöneticiler, meslektaşları ve öğrencileri ile iyi ilişkiler kurabilme yollarının gösterilmesi, eğitim ve öğretim metotlarıyla ilgili bilgilerinin yenilenmesi ve geliştirilme­si, kısaca mesleklerini en iyi biçimde ifa edebilecek şekilde tekrar teçhizatlanmaları için gerekli her tür yardım ve rehberliğin yapılmasıdır.

Daha kısa bir ifadeyle; eğitimdeki devamlılığı ve canlılığı koruyabilmek, verimliliği artırabilmek, istenen hedefe ulaşabilmek için, öğretmenlerin her alanda gelişen durumlara göre yenilenerek mesleklerine devamlarını sağlamak­tır, şeklinde de ifade edebiliriz.

  1. — Hizmet-İçi eğitime olan ihtiyaç ve faydaları:

Hizmet-İçi Eğitim, mutlak surette gerekil ve faydalıdır. Çünkü okul eğitimi ve öğretimi, bir öğretmen adayının bütün kabiliyetlerini yeterince teşhis ve tespit ederek ortaya çıkarmaya kâfi gelmemektedir. Onun için, bir­çok meslek elemanında olduğu gibi, öğretmenlerin de okulda iken teşhis edi­lememiş ve meslek hayatlarına atıldıktan sonra farkına vararak geliştirdik­leri kabiliyetleri olabilir. Bu kabiliyetlerini Hizmet-İçi Eğitim Kurslarında da­ha da belirgin halde teşhis ederek geliştirebilmeleri için kendilerine yardımcı olmak mümkündür.

Ayrıca meslek hayatlarında, yalnızca okulda elde ettikleri bilgilerle için­den çıkamadıkları sorular ve problemleri olabilir. Bu tür konularda da, öğ­retmenler için kurslar son derece faydalıdır.

Keza, toplumdaki hızlı sosyal, kültürel ve ekonomik değişmelere ayak uydurabilmelerini temin edebilmek için de, öğretmenleri hem kurs öğretim elemanlarının ve hem de kursiyer meslektaşlarının bilgi, görgü ve tecrübele­rinden yararlandırmak mümkündür. (5)

İşte bütün bu ve benzeri konularda sağlayacağı faydaları dolayısıyla, Hiz­met İçi Eğitim Kurslarının gerekil olduğuna inanıyoruz.

Bu açıklamalardan sonra, konu ile ilgili tespitlerimize, yorum ve gerek­çelerine geçebiliriz.

B. TESPİTLER:

1 — Hizmet İçi Eğitim Kursları "biraz faydalı" görülüyor :

Kurslar hakkındaki görüşler ; Katılan öğretmenlerin :

Sayısı : %
Çok faydalı oldu 67 22.33
Biraz faydalı oldu 112 37.34
Çok az faydalı oldu 22 7.33
Faydası yok 2 0.67
Bir fikrim yok 7 2.33
Cevapsız 90 30.00
TOPLAM 300 100.00

112 öğretmenimiz (%37.34), kursların “biraz faydalı” olduğunu, 67 öğretmenimiz ise (%22.33) "çok faydalı0 olduğunu belirtmişlerdir.
2 •— Hizmet-lçi Eğitim Kurslarında üzerinde durulan konular "yetersiz görülmektedir :

  1. — Hizmet İçi Eğitim Kursları “biraz faydalı” görülüyor:

Hizmet İçi Eğitim kurslarında üzerinde durulan konular, 179 öğretmeni­miz (%59,67) tarafından "yetersiz” bulunmuştur.

Kurslarda ele alınan konuların * yeterliği hakkında görüşler

Katılan öğretmenlerin :

Sayısı %

Yeterli 53 17.66
Yetersiz 179 59.67
Bir fikrim yok 68 22.67
TOPLAM. 300 100.00
TABLO : 11
%

Hizmet-îçi Eğitim Kurslarında üzerinde durulan konular, 179 öğretmenimiz (%59.67) tarafından "yetersiz" bulunmuştur.

C. YORUMLAR:

  1. — Şimdiye kadar yapılan Hizmet-İçi Eğitim Kursları yeterince verimli olamamıştır:

Kendilerine yönelttiğimiz bir soruya verdikleri cevaplarda öğretmenlerimi­zin 63’ ü (%21,90), anket uyguladığımız bu kurslardan önce yapılan kurslara katıldıklarını belirtmişlerdir. Buna karşılık 237 öğretmenimiz (%79), ilk de­fa bu kurslara katıldıklarını beyan etmiş veya önceden kurslara katıldıklarına dair fikir beyanında bulunmamışlardır. Katıldıkları kursların genel durumu ve kurslarda ele alınan konular hakkındaki görüşlerini ise, aşağıdaki şekillerde belirtmişlerdir:

a) Anketimizi cevaplayan 300 öğretmenimiz (gerek önceden ve gerekse yeni) katıldıkları kursların genel durumları/kurs sistemi hakkındaki görüşle­rini belirtirlerken, 112 tanesi (%37,34), kursların "biraz faydalı olduğunu" be­lirtmişlerdir. Biz bu “biraz” ifadesini, öğretmenlerimizin bu konuda tereddütlü oldukları ve umduklarını bulamadıkları şeklinde anlıyoruz. "Çok az faydalı ol­duğunu” söyleyen 22 öğretmenimiz (%7,33) ve “faydasız" olduğunu belirten 2 öğretmenimizi de (%0,67) bu gruba dâhil edersek, toplam 136 (%45,34) öğret­menimiz, yani soruya cevap verenlerin çoğunluğu “beklediklerini bulamadık­larını’’ ifade etmiş oluyorlar. Diğer taraftan, 7 öğretmenimiz (%2,33), kurs konusunda “fikrim yok” diyerek bir kanaat belirtmekten kaçınırken, 90 (% 30) öğretmenimiz ise soruya cevap vermemişlerdir.

Kursların “çok faydalı” olduğunu belirten öğretmenlerimizin sayısı ise, 67 (%22.33) dir. (Bkz. Tablo: I.) Arzu edilen, bütün öğretmenlerimizin kurs­lardan son derecede memnun olduklarını ifade etmeleri idi. Ancak görüldüğü gibi, maalesef bu cevabı bulamadık.

b) Kurslarda üzerinde durulan konular: Neden bu kurslar beklenen fay­dayı sağlayamıyor? Çünkü kurslarda üzerinde durmaları için öğretim ele­manlarına verilen konular, öğretmenlerin görüşleri alınmadan, doğrudan yöne­ticiler tarafından tespit edilmektedir. (6) Kurslar başlamadan çok kısa bir za­man önce ellerine tutuşturulan konular üzerinde durmak mecburiyetinde olan öğretim elemanları ve onları bu konular çerçevesinde dinlemek mecburiye­tinde kalan öğretmenlerimiz, arzu etmedikleri ve beklemedikleri konularla karşı karşıya gelmektedirler. Neticede, iki taraf da hiçbir konuda, çözümlen­mesi gereken birtakım problemleri çözüme kavuşturamadan ve belki söz konusu bile edemeden, geldikleri yerlere dönmek mecburiyetinde kalmaktadırlar.

Nitekim yaptığımız tespitlere göre; öğretmenlerimizden ancak 53 (% 17,66) ü, kurslarda üzerinde durulan konuları "yeterli” bulurken, 179 (%59.67) u, “yetersiz” bulmaktadırlar. 68 (% 22,67) öğretmenimiz ise, bu konuda bir fikir beyan etmemiştir. (Bkz. Tablo: II.)

Kurslarda üzerinde durulan konuları “yetersiz” bulanların gerekçeleri ise, ekseriya yukarıda ifade etmeye çalıştığımız gibi, “fazla ihtiyaç hissetmedik­leri konular üzerinde durulması, konuların da kendilerine sorulmadan tespit edilmesi...” doğrultusundadır. Onun için, burada ayrı ayrı gerekçelerden bah­setmeyeceğiz.

  1. — Hizmet içi Eğitim Kurslarında üzerinde durulması istenilen konular:

Kurslarda üzerinde durulan konular genellikle yetersiz bulunduğuna göre, o halde hangi konular üzerinde durulmalıdır? Anketimizde, konuları yetersiz bulacakların görüşlerini tespit edebilmek amacıyla öğretmenlerimize bir soru yöneltmiştik: "Bu anlamda bir kurs daha yapılırsa, hangi konular üzerinde daha çok durulmasını istersiniz?” şeklindeki sorumuzun tercih maddelerinden birden fazlasını işaretleme serbestliği tanınan sorumuza öğretmenlerimizin verdikleri cevapları aşağıdaki şekilde tasnif ettik ve yorumladık:

a) Öğretmenlerin karşılaştıkları problemler üzerinde durulmalıdır:

Öğretmenlerimizden 147 tanesi (%49), Din Bilgisi öğretmenleri sıfatıyla karşılaştıkları problemlerin tartışılması ve hal çareleri bulunmasını istemiş­lerdir. Diğerlerine oranla en fazla olarak tespit ettiğimiz bu istekten öğretmen­lerimizin meslek hayatlarında bir hayli sıkıntılarla karşılaştıklarını anlıyoruz. Öğretmenlerimiz, problemlerinin çözüm yeri olarak, Hizmet içi eğitim kursla­rını göstermektedirler.

Bilindiği gibi, öğretmen adayları fakültelerde öğrenimlerini tamamlayın­caya kadar öğrendikleri mesleki formasyonla ilgili bilgilerin bir kısmını kay­betmektedirler. Bundan dolayı, diğer mesleklerde olduğu gibi, öğretmenlikte de görevin gerektirdiği bilgiyi, beceriyi ve alışkanlıkları Hizmet İçi Eğitim Kurs­ları vasıtasıyla telâfi etmeleri kısmen de olsa mümkündür. Esasen okul öğreti­mi, bir öğretmenin bilmesi gerekenlerin ancak bir kısmını verebilmektedir. Öğretmenler, meslek hayatlarında edindikleri tecrübelerle ve hayat boyu öğre­nimle eksiklerini giderebileceklerdir. Ancak karşılaşacakları bazı problemler de olacaktır ki, tek başlarına çözmeleri mümkün olamayabilecektir. Bundan do­layı öğretmenlerimizin, karşılaştıkları problemlerin kurslarda ele alınmasını istemelerinden daha tabii bir şey yoktur.

b) Din Bilgisi derslerinin amaçları ve konuları (müfredatı) üzerinde du­rulmalıdır:

Daha önce yapılan araştırmada (7), amaçlar ve müfredat ayrı ayrı iki madde halinde mütalaa edilerek sorulmuş ve bu ikisi, birinci ve ikinci sırayı almıştır. Biz, bu ikisini birleştirerek bir madde yapmıştık. Öğretmenlerimiz, bu sefer de ikinci istek olarak kurslarda, derslerin amaçları ve müfredatı üze­rinde tartışmalar yapılarak, daha iyi amaçlar ve müfredat geliştirilmesini tek­lif etmişlerdir. Bu görüşler toplam 138 (%46) öğretmenimizden gelmiştir. Belli sayıda öğretmenler bir araya gelmişken fırsatın değerlendirilmesi ve müfredatın bizzat uygulayıcıları durumunda olan elemanların görüşlerinden is­tifade edilmesi, gerçekçi bir çalışma olacaktır. Onun için bu teklifi, son derece yerinde bir teklif olarak değerlendiriyoruz.

c) Öğretmen-öğrenci ilişkilerinin sağlıklı olabilmesi için almaç ak tedbirler üzerinde durulmaktadır.

115 öğretmenimiz (%38.33) tarafından benimsenen bu görüş, aslında eğitim-öğretim sistemimizin temelinde yatan ve acilen çözüme kavuşturulması gereken problemlerden birisidir. Eğitim-öğretim faaliyetlerinin icrası esnasında yapılan en önemli hatalardan birisi, o kanaatteyiz ki bazı öğretmenlerin, öğ­rencilerini kendileri gibi, öğrencilerin ise; öğretmenlerini kendileri gibi görmek istemeleridir. Öğretmenler, belli ölçülerde öğrencilerine yaklaşmayı başaramayıp, onları kendilerine çekemedikleri müddetçe, öğrenciler kendilerinden uzaklaşacak ve problemler giderek artacaktır. İki tarafın sevgi ve say­gıya dayalı olarak birbirlerine yaklaşmaları oranında ise, aradaki mesafe ka­panacaktır. Böylelikle eğitim ve öğretim faaliyetleri hedefine daha kolaylıkla ve gerçekçi bir tarzda ulaşabilecektir.

d) Ders anlatma/öğretim metotları üzerinde durulmalıdır:

Bu istek de, 105 öğretmenimiz (%35) tarafından ortaya konulmuştur. Eğitimden ziyade, öğretimi yakından ilgilendiren bu istek, öğretim faaliyet­lerinin en önemli problemlerindendir. Belli ki, öğretmenlerimizin birçoğu öğ­retim metotlarının aydınlığa kavuşturulması taraftandır. Hangi metodun, ne zaman, nerede ve nasıl kullanılacağı konusunda endişeleri bulunmaktadır. Öğ­rencilerine kendisini gereği gibi dinletemeyen, kendi anlattığından kendisi zevk alıp, tatmin olamayan bir öğretmen, elbette ki öğrencilerini de tatmin edeme­yecektir. Dolayısıyla dersler, öğretmen için de, öğrencileri içte de ıstıraplarla dolu dakikalar olarak devam edecektir. Bunun sonucu olarak öğrenci, öğret­meninin şahsında dersten soğuyacak, Din bilgisi derslerine ve dolayısıyla dine ısınacağı yerde, belki de din konusunda birtakım endişelere kapılacaktır. Ma­demki bu konuda bir eksiklik hissedilmektedir, öyle ise kurslarda ders anlatma metotları üzerinde de durulmalıdır.

e) Öğrencilerin problemleri ve alınacak tedbirler üzerinde durulmalıdır:

Öğretmenlerimizden 90’ının (%30) isteği de, öğrencilerin problemleri ve alınacak tedbirler konusundadır. Daha ziyade Eğitim Sosyolojisi, Eğitim Psikolojisi ve Rehberlik alanındaki çalışmaları ve faaliyetleri yakından ilgilendiren bu istek de, son derecede önem iletmektedir. Bilhassa buluğ dönemi çocuklarının problemleri ve bunlara karşı alınacak tedbirler, ortaöğretimde ıs­rarla ve pedagojik esaslardan sapmadan üzerinde durulması gereken hususlar­dandır. Yıllarca dini çevrelerle haşır neşir olan ve din tahsili gören öğretmen­lerimizin bazıları, mezun olup hayata atıldıktan sonra, birdenbire çok değişik çevrelerin içerisinde kendilerini bulunca, bir hayli şaşkınlık geçirmekte ve bo­calamaktadırlar, Gittikleri okullarda öğrencilerine rehberlik yapacakları yerde, bazıları kendilerini bir rehbere ihtiyaç hisseder hale gelmektedirler. Onun için­dir ki, ortaöğretim gençlerini ve problemlerini sosyolojik ve psikolojik açılar­dan ele alan prensipler de bu kurslarda mutlaka tartışılması gereken hususlar­dan olarak tespit edilmiştir.

f) Öğretmen-idareci münasebetleri üzerinde durulmalıdır:

48 öğretmenimiz ise (% 16), öğretmen-idareci münasebetlerinin sağlıklı olarak yürütülebilmesi konusunda, kurs süresince kendilerinin aydınlatılmasını istemişlerdir. Öğretmenlerimizin bilhassa stajyerlik ve ondan sonraki birkaç yıl içerisinde hissettikleri eksikliklerden birisi, öğretmen-idareci münasebetle­rinin nasıl müspet olarak devam ettirileceğidir. İyi niyetli olmakla birlikte, nerede ve nasıl davranıp davranamayacağı konusunda tam ve kesin bazı bilgi, tecrübe ve kanaatlere sahip olamamış bir öğretmen, zaman zaman hatalar ya­pabilir. Bunu müdürlerin anlayışla karşılamaları ve onlara rehberlik yapmaları gerekir. Ancak, her müdür anlayışlı olmayabilir. Anlayış görmeyen bir öğretmen olabilir. Bir problemli öğretmen ise, bir problemli okul demek ola­cağına göre, bu konuda da öğretmenlerin kurslarda aydınlatılmasına mutlaka ihtiyaç vardır.

g) Din bilgisi öğretmenleri nasıl olmalıdır? sorusu tartışılmalıdır:

Öğretmenlerimizden 10 (%3,33) tanesinden gelen bu istek de, fevkalâde önem taşımaktadır. Burada şunu belirtmek gerekir ki, isteğin az veya çok öğretmen tarafından gelmesinden ziyade, önemli olup olmamasına göre değer­lendirmek gerekir. Onun için, Hizmet içi Eğitim Kurslarında, bir Din bilgisi öğretmeni nasıl bir hayat felsefesine sahip olmalıdır? Tutum, davranış ve ders­leri vasıtasıyla Öğrencilerine kendisini nasıl kabul ettirebilir? Diğer ders öğ­retmenleri içerisindeki yeri nedir? Herhangi bir öğretmen gibi midir? Yoksa onlardan farklı tarafları var mıdır? Onlarla nasıl müspet ilişkiler kurup, geliştirebilir Sosyal çevresi ile ilişkileri nasıl olmalıdır? İşte bütün bunların da kurslarda tartışılması gerektiğine inanıyoruz.

h) Diğer hususlar:

Yukarıda sıralanan istekler dışında öğretmenlerimiz, hem hizmet içi eği­tim kurslarının uygulanış biçimi ve hem de üzerinde durulmasını gerekli gör­dükleri diğer konuları da aşağıdaki şekillerde ortaya koymuşlardır. Yorumsuz olarak aynen veriyoruz:

— Kurslar, mümkünse ailelerimizle birlikte katılabileceğimiz şekilde ye belli aralıklarla (her yıl veya 2-3 yılda bir) tekrar edilmelidir. Kurslar, kon­ferans, seminer veya paneller şeklinde toplu ilmî çalışmalar halinde uygu­lanırsa daha verimli olur. Yani, konular kurs hocaları tarafından ortaya ko­nulmalı, ondan sonra içimizdeki eski ve yeni idarecilere ve diğer kursiyerlere söz hakkı verilmelidir. Böylelikle bir sempozyum şekline dönüştürülerek, ve­rim artırılmalıdır. Kurs hocasının görevi, sadece sempozyumu yönetmek ol­malı, ancak gerektiği yerlerde müdahale ederek, yer yer kendi fikirlerini de aralarda beyan etmelidir. Bunun için de, kurs hocaları çok iyi yetişmiş eleman­lar arasından seçilerek görevlendirilmelidirler. Ayrıca kurslara, İlahiyat Fa­külteleri mensuplarının yanında, Din Eğitiminin ve Diyanet İşleri Başkanlığı­nın üst kademe elemanları da gelip, bazı sorunlarımıza cevaplar vermelidirler. Yine kurslarda, yeni yayınlar tanıtılmalı, bir bibliyografya hazırlanmalı ve bizlere dağıtılmalıdır. Kurs sonunda da görüşülüp, tartışılıp karara bağlanan hususlar, Bakanlığa iletilmeli ve bir kitapçık veya teksir halinde çoğaltılarak, bizlere de birer nüsha verilmelidir. (20 öğretmen.)

— Bakanlık, kursa çağıracağı öğretmenlere önceden programı (kurslar­da üzerinde durulacak konuları) bildirmeli ve bir seminere katılacak gibi, kursiyerlerin de hazırlıklı gelmeleri sağlanmalıdır. (4 öğrt.)

— Süre daha uzun ve öğretim üyesi kadrosu geniş olmalı bir nevi lisans­üstü programı uygulanmalıdır. (4 öğrt.)

— Din Eğitimi ile ilgili kanun ve yönetmelikler tartışılmalı, anlaşılama­yan yönleri açıklığa kavuşturulmalı ve bunlar teksir edilerek kursiyerlere dağıtılmalıdır. (4 öğrt.)

— Meslektaşlarımızın sosyal davranış ve ilişkilerinin müspet yönde ge­liştirilmesi için çalışmalar yapılmalı ve konu tartışılmalıdır. (3 öğrt.)

— Gençler arasında yer yer görülen dinsizliğin sebepleri ve hal çareleri tartışılmalıdır (3 öğrt.)

— Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersleri ile ilgili şimdiye kadar tavsiye edilen bütün kitaplar tespit edilip topluca Tebliğler Dergisinde yayımlanmalıdır. (3 öğrt.)

— Kurslar, merkezî yerlerde yapılmalıdır. (2 öğrt.)

— Öğrencilerin, din konusundaki en önemli problemleri nelerdir? Tespiti yapılıp hal çareleri araştırılmalıdır. (1 öğrt.)

— Öğretmenler, daha iyi nasıl yetiştirilebilir tartışılmalıdır. (1 öğrt.)

— Öğretmenlerin hizmetlerini aksatan sebepler araştırılıp tartışılmalı. (1 öğrt.)

— Din bilgisi öğretmenleri arasında birlik ve beraberliğin sağlanması im­kânları araştırılmalı ve konu tartışılmalıdır. (1 öğrt.)

— Allah’ın varlığı, müspet ilimler ve ayetlerin ışığında tartışılmalıdır. (1 öğrt.)

— Haramlar, günahlar (faiz, zina, kumar, adam öldürme… vb, konular) ayetlerin, ilmin, akıl ve mantığın ışığında değerlendirilip, tartışılmalıdır. (1 öğrt.)

D. BUNDAN SONRA YAPILACAK HİZMET İÇİ EĞİTİM KURSLARI KONUSUNDA BAZI TEKLİFLER VE GEREKÇELERİ

Öğretmenlerimizin, yukarıda sıralanan istekleri ışığında, şimdi konu ile ilgili görüş, düşünüş ve tekliflerimizi belirtmek istiyoruz:

1 — Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Dersleri ile İmam-Hatip Liseleri Mes­lek dersleri öğretmenlerimizin tamamı için, meslek hayatlarının en geç ilk üç senesi içerisinde Hizmet İçi Eğitim Kursları düzenlenmelidir:

a) Gerçi öğretmenlerimiz yapılan kursları çoğunlukla “biraz” veya "az" faydalı bulmuşlardır (Bkz. Tablo I.) ama çok faydalı olmaması, kursların kendi ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda düzenlenmeyişindendir. Şayet kurslar, öğretmenlerimizin ihtiyaç duydukları konularda ve problemlerine çözüm getirecek şekilde düzenlenirse, son derecede yararlı olacağına inanıyoruz. Öğ­retmenlerimiz de, yer yer bu görüş ve kanaatte olduklarını belirtmişlerdir.

b) Öte yandan öğretmenlerimiz, öğrencilik yıllarında fakültelerde ken­dilerine çoğunlukla teorik olarak anlatılmaya çalışılan ve öğretmenliğin çe­şitli yönlerini kendisine konu edinen Pedagojik Formasyon/Eğitim Bilimleri derslerini genellikle, sadece “okunup, sınıf geçilmesi gereken herhangi bir ders” gibi mütalaa edip, öyle dinlemektedirler. Konuların önemini o günlerde gereği gibi kavrayamamaktadırlar. Ancak mezun olup, problemlerle ve sıkıntılarla fiilen yüz yüze geldikleri vakit bir arayış içerisine girmektedirler.

c) Ayrıta, süratle değişen toplumumuzun ve mesleğin şartlarını, ev­velce görmüş oldukları öğrenim ile karşılamakta zorluk çeken (8) öğretmen­lerimizin, hizmet gerisinde yetiştirilmelerinin zorunluluğu gün geçtikçe büyük İhtiyaç haline gelmektedir.

d) Bir başka husus da, hangi seviyeden olursa olsun okul eğitimi ve öğretimi, kişilerin bütün kabiliyetlerini ortaya çıkartıp, yönlendirmeğe yeter­li olamamaktadır. Bu sebeple, birçok insanın işe başladıktan sonra ancak giz­li kalan kabiliyetlerini geliştirdikleri bilinmektedir. O halde, öğretmenlerimizin de göreve başladıktan sonra, kendilerinde var olduğunu sezdikleri bazı kabili­yetleri olduğu takdirde, hizmet içi eğitim kurslarında bu kabiliyetleri geliş­tirilebilir.

e) Son olarak şunu da ilâve edebiliriz: Her meslek alanında olduğu gibi, öğretmenlikte de yalnız okullarda kazandırılan bilgilerle üstesinden gelinip, çözümlenemeyecek problemlerle karşılaşmaları mümkündür. Öğretmenlerin mes­lek hayatlarına iyi bir uyum sağlayabilmeleri ve karşılaşacakları problemleri kolaylıkla çözümleyebilmeleri için, kurslar vasıtasıyla yeniden bir eğitimden geçirilmelerine ihtiyaç vardır. Keza toplumun, sürekli olarak değişiklik gös­teren kültürel sosyal ve ekonomik yapısına ayak uydurabilmelerini kolaylaş­tırabilmek maksadıyla da öğretmenlerimizin Hizmet İçi eğitim kurslarından geçirilmelerinde büyük faydalar olacaktır. (9)

2 — Kurslarda üzerinde durulacak konular, öğretmenlerimizin arzuları doğrultusunda, önceden tespit edilmeli ve kurslar başlamadan öğretim elemanları ile öğretmenlere duyurulmalıdır:

a) Din Eğitimi Genel Müdürlüğünce, birkaç ay öncesinden öğretmenle­re bir yazı çıkarılmalı, düzenlenecek hizmet içi eğitim kuramdan bahisle, üze­rinde durulması İstenen konuların teklifler halinde bildirilmesi istenmelidir. Tasnife tabi tutulduktan sonra, ortaya çıkacak istekler doğrultusunda kurs programı tespit edilip, buna göre öğretim üyeleri görevlendirilmesi cihetine gidilmelidir. Programa alınmak üzere tasnifle belirlenen konular, hazırlıklı gelebilmeleri için tekrar öğretmenlere ve öğretim üyelerine, en az bir ay ka­dar öncesinden duyurulmalıdır. Bu yolun, kursları gerçekçi bir şekilde ama­cına ulaştıracağına inanıyoruz.

b) Yahut da, yapılacak ilk kursta, yukarıda tespit ettiğimiz konular üze­rinde durulmak üzere program tespit edilip, öğretim üyeleri görevlendirilme­lidir, Bu kursa katılan öğretmenlerimizden görüşler istenerek, bir sonraki kursun konuları belirlenmelidir. Bu yol belki daha pratik olabilecek yoldur.

3 — Kurs merkezleri, şimdiye kadar olduğu gibi, tarihi ve turistik de­ğerleri olan şehirlerimiz olabileceği gibi, ilahiyat fakültelerimizin bulunduk­ları il merkezleri de olabilir:

a) Bilindiği gibi, şimdiye kadar hep tarihi ve turistik değeri olan illeri­mizle, çoğunlukla deniz sahillerindeki illerimiz kurs merkezleri olarak tespit edilmiştir. Şüphesiz ki bu yerler isabetle seçilen ve tercih edilen illerimizdir.

b) Kurs merkezleri yine aynı anlayışla tespit edilebileceği gibi, ilâhiyat fakültelerimizin bulunduğu illerin tamamı veya bazıları da olabilir. İkinci teklifimizin kabulü malinde kurslar, Aynı zamanda bir "bölge öğretmenleri toplantısı” mahiyetinde olabilecektir. Böylelikle hem görevlendirilecek öğre­tim üyelerine ve hem de öğretmenlere fazla yolluklar ödenmemiş olacak ve kurslar daha az masraflarla gerçekleştirilmiş olabilecektir.

4 — Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmenleri kurslarında, ilâhiyat fakültelerindeki Din Eğitimi ve Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı öğretim elemanları, İmam-Hatip Liseleri meslek dersleri öğretmenleri için düzenlenecek kurslarda ise, branş ağırlıklı öğretim elemanları görevlendirilmelidir:

a) Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Dersleri öğretmenleri kurslarında, —ak­sine konu teklifleri ve tespitleri olmadığı takdirde— İlahiyat Fakültelerindeki Din Eğitimi Ana Bilim Dalı ve Eğitim Bilimleri Pedagojik Formasyon Ana Bilim Dalı Öğretim elemanları çoğunlukla görevlendirilmelidirler. Çünkü yu­karıda tespit edildiği gibi, kurslarda en fazla bu alanları ilgilendiren konular üzerinde durulması arzu edilmektedir.

b) İmam-Hatip Liseleri meslek dersleri öğretmenleri için düzenlenecek kurslarda ise, yapılacak kursa göre branş ağırlıklı öğretim elemanları görev­lendirilmelidir. Ancak, kurs programı tespit edilirken, yukarıdaki teklifimiz­de olduğu gibi, kursa katılacak öğretmenlerin de görüşlerine başvurulduğu takdirde, hangi alanı ilgilendiren istekler olmuşsa, ona göre ayrıca öğretim elemanları da görevlendirilmelidir. Görevlendirilecek bütün öğretim elemanla­rı, branşlarında yeterli oldukları kadar, öğretim tekniklerinde de yeterli ol­malıdırlar. Ayrıca, kursiyerlerle iyi ilişkiler kurup, geliştirebilecek kabiliyette ve yapıda olmalıdırlar. Bu hususların son derece önemli olduğuna inanıyoruz, Zira önceki yıllarda yapılan kurslarda, öğretmenlerimizin birçoğu bazı öğre­tim elemanlarından son derece memnun kalırken, bazılarından ise doğrudan ve­ya dolayısıyla şikâyetçi olmuşlar ve memnuniyetsizliklerini ifade etmişlerdir.

  1. — Kursların süresi, en az üs hafta olmalıdır:

a) Çünkü, ortaya çıkacak konulara ancak bu kadar bir sürede gözüm bulunabilir. Aksi halde, —geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi— bir haftalık (5 günlük) kurslar, bir formalite olmaktan ve devlete fuzuli yük getirmekten başka bir şeye yaramamaktadır. Zira 5 günün ilk günü, “açılış töreni” ve tanışmalarla son günü kapanış töreni ve vedalaşmalarla geçmektedir. Kalan üç gün içerisinde neler görüşülüp, tartışılabilir ve çözüme kavuşturulabilir ki? Öğretmenlerimiz, dile getirmek istedikleri sıkın­tılarını ve problemlerini bile söyleyemeden, fazla ihtiyaç hissetmedik­leri ve kendilerine sorulmadan önceden tespit edilen konuları Temmuz - Ağustos sıcaklarında dinlemek suretiyle acilen vazife yerlerine dönmek mec­buriyetinde dalmaktadırlar. Hatırlarında kalan şey sadece: "Filan tarihte, filan yerde, sıkıntılarla geçen bir haftalık kursa katıldıkları” olmaktadır. Ne­tice itibariyle bir daha böyle kurslara katılmak islemedikleri gibi, katılmak isteyenlere de tavsiye etmemektedirler. Daha sonraki kurslarda ise, bu durum­ları duyan ve öğrenen öğretmenlerden bazıları, birtakım uydurma bahaneler ve raporlarla katılmamanın yollarını aramaya başlamaktadırlar. Böylelikle kurslar, beklenen faydayı sağlayamaz hale gelmekte ve cazibesini de yapılan her kurstan sonra biraz daha kaybetmektedir.

Hizmet içi Eğitimi ile ilgili bir araştırmada tespit edildiğine göre, (10) öğ­retmenlerin %47’ si, Hizmet içi Eğitim programlarının etkinliğini artırmak için ileri sürdükleri bütün tedbirler alındığı takdirde, programlara katılmamaları için herhangi bir sebep bulamamaktadırlar.

b) Eğer kursların bir faydası oluyorsa, o da; öğretmenlerimizin devlet imkânlarıyla herhangi bir şehrimizi gezip görmeleri ve eski okul arkadaşla­rından bazıları ile tekrar görüşme imkânına sahip olmalarıdır. Aslında bu da bir ihtiyaçtır. Öğretmenlerimize devletimizin başka türlü sağlayamadığı bir­takım sosyal haklar ve imkânlar, belki böylelikle sağlanmış olmaktadır. An­cak, eğer kuraların bir amacı da bu ise, süresinin biraz daha uzatılarak, hem kurslardan daha fazla verim elde edilmesi ve hem de öğretmenlerimizin bu fırsattan daha iyi yararlandırılmaları gerektiğine inanıyoruz.

Netice itibariyle, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmenleri ile İmam- Hatip Liseleri Meslek Dersleri öğretmenleri için düzenlenecek Hizmet İçi Eği­tim Kurslarının, bundan sonra yeni bir anlayışla, daha verimli ve faydalı ola­bilecek şekilde her yıl yeniden düzenlenmesi gerektiğine kani olduğumuzu vurgulamak istiyoruz.

DİPNOTLAR

(*) Uyguladığımız bu anketler değerlendirilmiş, elde edilen sonuçlar toplu ola­rak Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Din Eğitimi Genel Müdürlüğüne takdim edilmiştir.

Ayrıca, -bilindiği gibi- yukarıda söz konusu edilen kurslar 1983 yılında da devam ettirilmiş ve aynı yılın yaz aylarında diğer bazı illerde olduğu gibi Bursa’da da iki ayrı kurs daha düzenlenmiştir. Biz bu fırsatları da değerlendirmeye çalışarak, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Ders­lerinin mecburi ortak dersler arasında bir yıllık uygulamasının ne gibi yeni durumlarda ortaya çıkardığını tespit edebilmek gayesiyle öğretmenle­rimize, önceki anketimizdeki soruların benzeri sorularla oluşturduğumuz yeni bir anket daha uyguladık. Türkiye’mizin hemen her bölgesinden ge­len 170 öğretmenimizin cevaplandırdığı bu anketin, önceki anketle muka­yeseli olarak değerlendirilmesi de tarafımızdan yapılarak, elde edilen so­nuçlar Din Eğitimi Genel Müdürlüğüne takdim edilmiştir.

Gayemiz, Türkiye’de uygulanmakta olan Din Eğitimi ve öğretimi faaliyetlerine bu yolla yardımcı olmaya çalışmaktır. Yapabildiğimiz tespitler ve yorumların takdiri ve gerekli tedbirlerin alınması ise ilgili ve yetkililere aittir.

(1) Bkz. A. Ferhan Oğuzkan, Eğitim Terimleri Sözlüğü, TDK Yay., An­kara, 1974.

(2) Bkz. Haydar Taymaz. Hizmet içi Eğitim, s. 4, AÜEF Yay., Ankara, 1981.

(3) Bilgi için bkz. Âmiran Kurtkan Bilgiseven, İktisat Sosyolojisi Açısından Eğitim Yoluyla Kalkınmanın Esasları, III. Baskı, s. 36 vd. ve 302 vd., Divan Yay., İstanbul,1982.

(4) Meselâ bkz. Leyla Özyürek, Öğretmenlere Yönelik Hizmet İçi Eğitim Programlarının Etkinliği, s. 18-19, AÜEF Yay., Ankara, 1981. Ayrıca

bkz. Haydar Taymaz, age. s. 5.

(5) Geniş bilgi için bkz. Haydar Taymaz, age. 7-9.

(6) Bu konuda yapılan bir araştırmada da, buna benzer bazı tespitler yapıl­mıştır. Bkz. İbrahim Ethem Başaran, Hizmet-içi Eğitim Araştırması, MEB, Ankara -1960.

(7) Bkz. Beyza Bilgin, Türkiye’de Din Eğitimi ve Liselerde Din dersleri, s.

137, Ankara. 1980.

(8) Bkz. Haydar Taymaz, Hizmet içi Eğitim, s. 7, AÜEF Yayınları, An­kara, 1981.

(9) Bu konuda bilgi için bkz. Leyla Özyürek, Öğretmenlere Yönelik Hizmet İçi Eğitim Programlarının Etkinliği, s. 14-17, AÜEF Yayınları, Ankara, 1981; Haydar Taymaz, a.g.e., s. 8.

(10) Bkz. Leyla Özyürek, a.g.e., s. 111.