Makale

VAKFIN TEMELİNDEKİ RUH

VAKFIN TEMELİNDEKİ RUH

İbrahim ATEŞ
Vakıflar Genel Müdürlüğü Kültür ve
Tescil Dairesi Başkanı

Vakıf kuran Atalarımızı rahmet ve minnetle anmak, vakıf hizmetlerine ilgi ve destek sağlamak ve vakıf ruhunu kadirşinas milletimize, özellikle genç nesillere tanıtmak gayesiyle ihdas edilip, her yıl Aralık ayının ilk haftasında yurt sathında kutlanan “Vakıf Haftası’nın üçüncüsü bu yıl 2-8 Aralık 1985 tarihleri arasında kutlanacaktır. Bu münasebetle vakfın temelindeki ruh hakkında bir kaç cümle ile dahi olsa değerli okuyucularımıza özet bilgiler sunmayı fay­dalı gördük. Bu âcizâne düşünce ve girişimimizle ata yâdigarı vakıflarımızın tanıtılmasında az da olsa bir katkımız olursa kendimizi bahtiyar addederiz.

Bilindiği gibi, oldukça eski ve ihtişamlı bir geçmişe sahip olan vakıf müessesesi, günümüzde devam eden en görkemli ve en fazla gelişmiş olan hayır ve sosyal yardımlaşma müessesesidir. Bu müessese; insanın insana, hatta insanın tüm canlılara sunabileceği hizmetlerin tümünü hizmet anlayışına sindirip sığ­dıran, mahlukata merhameti en geniş ve en şuurlu bir şekilde uygulama alanına koyan yüce duygular manzumesidir. Temelindeki ruh, yapısındaki madde, kuru­luşundaki gaye, içeriğindeki yücelik, devamlılığındaki ölümsüzlük, sonucundaki bahtiyarlık açısından, değil mütevazı çaptaki kısa bir makale, ciltler dolusu eserler yazılsa bile, yeteri kadar ve layığı veçhile ifade edilemeyecek nitelik, ni­celik ve yücelikte önem ve değeri haiz olan vakfı bir kaç cümle ile açıklamaya çalışmak oldukça güçtür. Ancak, yurdumuzun her yöresinde göz kamaştıracak şekilde yer alan vakıf eserleri gören ve hemen her yerde temiz ve nezih hava­sını teneffüs ettiğimiz vakıf bahçesinde dolaşan okuyucularımızın bu tarihî ve köklü müessesenin tarihi gelişimi ile sunageldiği hizmetlere yabancı olamayacakları düşüncesiyle biz bu yazımızda, bilinmesi muhtemel olan konular üzerin­de durmaktan çok, vakfın temelindeki ruh üzerine ağırlık vermeye çalıştık.

Vakfın temelindeki ruh ile vakıf kuran kişilerin gözettikleri gaye ve düşünce hakkında değişik görüşler ileri sürülebilir. Bakış açısı ve değerlendir­me şekline göre değişiklik arz eden bu görüşler arasında, vakıflara en uygun olanı şudur: “İslâm "ülkelerinde vakıfların temelinde yatan ruh: Allah rızası, hayır duygusu ve insanlık sevgisidir." Bu görüş, gelişi güzel geleneksel bir zihniyetle ortaya atılan bir düşünce olmayıp, tarafsız bir şekilde yapılan uzun ilmi araştırmalar sonucu elde edilip, sunulan şekilde özetlenen gerçekçi bir görüştür.

Vakıfların kuruluş ve işleyiş tarzını gösteren yasal ve yanılmaz belgeler olan vakfiyeleri inceleyen her şahıs bu düşüncemizi paylaşacaktır. Hz. Pey­gamber’in Medine-i Münevvere’de Ravza-i Mutahhara’ya yakın olan Fedek bah­çesini vakfetmesiyle başlayıp, günümüze kadar kurulagelen vakıfların mey­dana gelmesinde belirtilen ruhun rolü pek büyük olmuştur.

Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’ndeki 606/20 no’ lu kütük defterinin 74-76. sayfa ve 102. sırasında yer alan en eski tanzim tarihli vakıf belge olan evasıt-ı Recep 440 H. (24/Aralık/l948 M.) tarihli vakfiyenin baş kısmında, sağdan so­la ve yukarı doğru eğik olarak yazılan altı satırlık bölümde bu ruh gayet güzel ve özet olarak ifade edilmiştir. Pasin nahiyesinin Pulurbahal (Yeğenpaşa) kö­yünde mukim olan Uzbey meşhurlarından, Kirman â’yânından ve İmam-ı Muhammed Bakıri evlâdından fahr-ül-meşayihîn ve kutb’ül-ârifîn Seyyid Şerif Halil dîvânî’ye ait olup, yirmidokuz parça köyün müştemilâtı ile birlikte vakf edildi­ğini ihtiva eden bu vakfiyenin baş kısmında yer alan altı satırlık bölüm, öne­mine binaen aynen aşağıya alınmıştır.

(…)

“Allah ın birliği hakkı için bunu vakfettim.

Muhammed Aleyhisselâmın Peygamberliği hakkı için bunu vakfettim.

Hazret-i Ebu Bekir’in doğruluğu hakkı için bunu vakfettim,

Hazret-i Ömer’in adaleti hakkı için bunu vakfettim.

Hazret-i Osman’ın hayası hakkı için bunu vakfettim.

Hazret-i Ali’nin cömertliği hakkı için bunu vakfettim.’’

Vâkıfın vakfetmedeki amacını gayet güzel, veciz ve özlü bir şekilde ifade eden bu cümleler şâyân-ı dikkat ve enteresan cümlelerdir. Hemen hepsinin te­melinde Allah rızası, hayır duygusu ve insanlık sevgisi yatan vakıfların idare­sini üstlenen Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Arşivindeki en eski tarihi vakfiyenin baş kısmında iman fışkıran bu cümlelerin yer alması gerçekten düşündürücüdür. Vakfiyede belirtilen yerlerin vakfedilişindeki gayeyi özetleyen bu altı madde, aynı zamanda vakıf ruhunu da dile getirmektedir. Şöyle ki:

1. Allah’ın birliğine inanarak, bu inancın gereği olan samimiyet, teslimi­yet ve ihlâsla varlığını, Allah rızası için vakfetmek;

2. Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’in Cihanşümul Peygamberliğinin ve getirdiği İslâm Dini’ nin içerdiği hayır yapma, yardımlaşma, dayanışma gibi yüce insanî duyguların gelişmesi için vakfetmek;

3. Doğruluk simgesi olan Hazret-i Ebu Bekir (R.A,)’ ın inanç ve davranı­şındaki İslâm’a sadâkat, doğruluk ve samimiyetin, insanların bütün münase­bet ve davranışlarında hâkim ve yaygın olması için vakfetmek;

4. Dünya Adâlet tarihinde seçkin bir yeri olup, adaletiyle meşhur olan Hazreti Ömer (R.A.)’ ın uyguladığı adalet anlayışıyla her türlü huzursuzluğun giderilip, insanlar arasında hakkaniyet, adalet ve saygı bağlarının güçlenmesi için vakfetmek;

5. İyi ahlâkın temel prensiplerinden biri olan hayâ sıfatı ile tanınan ve bu yönüyle örnek bir insan olan Hazret-i Osman (R.A.)’ ın kişiliğinde beliren hayâ, edep ile diğer iyi ahlâk ilkelerinin insanlar arası tutum ve davranışlarda hükümran olması için vakfetmek;

6. Varlıklı ve varlıksız herkese cömert davranıp, bolca ikram eden Hazret-i Ali (R.A.)’ ın sehavet ruhunun, insanlar arasında, Allah rızasından başka hiçbir karşılık beklemeksizin yardımlaşma ve dayanışmada bulunulması, faki­rin gözetilip, yoksulun doyurulması, varlıklı olanların muhtaç olanlara yardım ellerini uzatması ve böylece toplumda huzur, sükun, refah ve saadetin yayıl­ması için vakfetmek.

Bunlar, çoğu vakfiyelerde değişik şekillerde yer alan gaye ve prensip­ler olmakla beraber, bu vakfiyede bir bütün halinde, az ve öz ifadelerle vakfi­yenin başına taç gibi giydirilmiştir.

Bu belge, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’ndeki vakfiye ve benzeri bel­geler arasında, tanzim tarihi açısından en eski belge olduğu gibi, vakıfların gelişmesindeki ruhu, baş kısmında belirtilen şekilde ve altı madde halinde özetleyen tek vakfiye olması yönüyle de değerlendirilerek "Vakıf Haftasının kabul edilip kutlanacağı tarihe esas olarak kabul edilmesi yerinde olmuştur. Bu tarih, Vakıflar Genel Müdürlüğü amblemi ile ilgili olan onaylı ve 29/6/1982 tarihli jüri kararında da esas alınmıştır.

Temelinde böylesine ulvî ve insani duygular yer alan vakıfların, kuruluş gayeleri doğrultusunda, daha çok ve verimli hizmetler sunma yolunda hızlı adımlar atması dileği ile vakıf kuran hayırsever atalarımızı rahmet ve şük­ranla anıyor, saygılar sunuyorum.