Makale

BEDİR ŞEHİTLERİ

BEDİR ŞEHİTLERİ
Ömer KÎRAZOĞLU
Dünyâ tarihinde tek şehâmet örneğidir.
Hakkı tutan erlerin dasitanıdır, BEDÎR.
Öyle bir devr idi ki :
Beşer Cehlin ve Zulmün altında inlemekte.
Ve insanlık külliyyen behîmî hayat sürmekte.
Halbuki en güzel bir kıvamda yaratılan,
insan, beter olmuştu, dağda vahşî hayvandan
Zulüm, kötülük, fitne, habaset ve rezalet
Tüm ortayı almıştı, dalâlet ve sefalet...
Derken.. HÂLÎK-I KERÎM, Rahman, Rahîm olarak
Gönderdi, son ELÇÎSÎN Rauf, Rahîm olarak.
Soyu pâk bir nesilden, MEKKE’de zuhur etti.
Dünyâya NUR indi bak! sanki HAK hubût etti.
Âlemlere rahmetti, kendi ve getirdiği.
KUR’ÂN’I ve İSLÂM’I, Dünya’ya yetirdiği..
Varlığın ve Birliğin beşeriyyete Elhak!
Bildirmekliği murâd buyurdu Cenâb’ı HAK
Bir gün HlRA dağında, bu en mümtaz inşâna,
HAK, vahyin inzal etti.. Bak şu büyük İhsana!
"Rabbin adını oku!’’ diye Hakdan ses geldi;
Sanki beşeriyyete şöyle haber yükseldi :
"Belirdi fecri sâdık, beklenen gün doğuyor!
Yıkılın putlar artık! RASÜLULLAH geliyor!
HAKK’I ve Hakikati, hakkıyla bildirecek.
Müstaid olanları FELAH a erdirecek!"
Kırk yaşmda ol RASÛL vazifeye başladı.
Hâlis iyi İnşâna, Mü’minliği aşladı...
Lâkin müşrik zâlimler eman vermiyorlardı..
Hicrete mecbur oldu ve Ashabını aldı;
MEDİNE’YE geldiler.. Hüsnü kabul gördüler...
Mü’min kardeşliğinin feyızlarıha erdiler... ,
Muhacirin ve Ensar derhal kardeş oldular :
ALLAH’ın emri üzre; selâmeti buldular...
Öyle bir hayâta da kavuşmuşlar idi ki :
Eskisi, âh, ne idi? Ve ne idi şimdiki!? :
HAKKI bilmek duygusu, Hakka uymak sevgisi,
Temizlik, Güzel ahlâk; Cennet, Cemal neşvesi.
Öyle yaşayıştı ki.. Melekler imreniyor...
Böyle güzel devirde, bak ki TARÎH, ne diyor:
Kâinatın Serveri, Hicretin ikisinde, ’
Zulmün tasallutuna, MEDİNE ötesinde
Uğradı; ve silahlı, hâin gözü dönmüşler,
Bir avuç HAK ehlini, boğmayı düşünmüşler.
MEKKEI de ki müşrikler, BEDRE kadar geldiler.
NÜR u söndürmek içun, azm-i kavî ettiler.
Hepsi atlı, silahlı, harp içun hazırlıklı,
Binden ziyâde kâfir, hâin, cânî kılıklı.
. . Üçyüz kadar silahsız ASHABA hucûm edecek
HAKK ı susturmak içun üzerlerine gidecek.
Bu sırada ASHABTA bir tereddüt belirdi;
Derhal Hazreti SIDDÎK ve ÖBER ilerledi :
— Eiy mücâhidîn-i Kiram! Ey Peygamber yârânı!
Hak yolunda sizlere tereddüt hiç revamı?
Biz ALLAH RASÜLÜ’nün yanında sâf erleriz.
Ölsekte beraberiz; kalsakta beraberiz!...
Deyince, RASÛLULLAH, çok sevindi bu söze
MİKDAD bir ESVED DE söz için geldi dize :
— "Yâ RASULALLAH! HAKK’IN emri ne ise söyle!
Vallahi MUHACİRLER, her yerde hep seninle.
Nereye dersen gideriz, Ne istersen yaparız.
Dünyâda ve Ukbâda seninle beraberiz!"
dedi... Muhacirler de yerinden hep deprendi.
PEYGAMBERİ ZÎŞAN da Mikdâda duâ etti..;
Sonra ENSÂR’A dönüp :
— Sizin re’yiniz ne dir?
Diye suâl buyurdu... Sâ’dibni Muaz da der
— "Yâ RASÜLÂLLAH! Biz de HAKKA, sana inandık.
’ Kur’âna, Sünnetine, sonsuz îtimad ettik!
Ahdü peymânımız var; seni koruyacağız,
Sen nasıl diler isen; seninle olacağız!
ALLAH hakkıçun eğer Denize girer isen;
Seninle biz gireriz! Olmasın asla şüphen!
Muharebeden geri dönmeyiz; biz ENSÂRIZ!
Senin yanında dâim sâdık ve sebatkârız!
ALLAH’dan umuyoruz; mâsına talibiz;
ALLAH ile oldukça Vallahi biz galibiz!!."
SÂ’D’in bu sözlerinden HAK RASÛLU çok memnun
Oldu.. ASHÂBI-KlRAM, sanki eyliyor düğün..
RASÜLULLAH, Ashaba :
— "Haydin ALLAH yoluna
HAK, zafer vâd buyurdu, sâdık mü’min kuluna
Azılı kâfirlerin maktelleri göründü.
Ey Mücâhid ASHABIM! sanki bugün düğündü.
Yörüyün BEDRE kadar, Düşman gelmiş evelden.
Bizde karşı kumluğa yerleşelim erkenden..."
Bir aralık harp içun başlamadan kıtale,
Hikmete bakki : ASHAB, tutuldu ihtilâme...
Şeytan iğvâ ederek : "Abdestsiz harp mi olur?
Vaz geçin siz bu işten; sonra çok fena olur!
Huzuruna MEVLÂNın böyle hiç gidilir mi?"
Diye vesvese verdi.. Mücâhidler, düşündü...
ASHÂfiın Ululan bu işe şaştı kaldı..
Çâre ne? : RASULÜLLıAH, Mevlâsına yalvardı :
Ol demde RASÜL-Î HAK, düâya el-kaldırdı :
Daha el indirmeden, yağmur ortayı aldı.
Derhal gusul ettiler, civa gibi yiğitler,
Misvâkleyip dişlerin, küfre kıyam ettiler.
ASHAB ta bir metanet ve şecaat belirdi.
Ülfet Salâbetleri cümleye fer verirdi...
HAK RASÜLÜ bir tertib, bir tâlîmât buyurdu;.,
Bütün ASHAB, yek vücud bu emri bekliyordu.
BEDÎR Harbi başladı : Hak ehli mücâhidler,
ALLAH’A dayanarak küfre hücum ettiler.
Bir tarafta DÎN ehli üçyüz kadar müslüman
Bir tarafta binden fazla düşmân-ı bî emân.
Düşmanların içinde yakın akrabaları
Olanlar vardı, hattâ, kardeş ve babalan
Birbiriyle dövüşüp, vuruşup öldürüyor.
Dâ’vasına bağlılık; yakınlığı görmüyor.
Çok serî ve şiddetle giriştiler kıtale,
Toz, duman, çığlık, feryâd Melekler ağlar hâle.
ALLAH’I bir bilenler; ALLAH üe beraber.
Olmak şuuru ile... bire karşı dört, beş er.
Bir tarafta Mü’minler bir tarafta kâfirler
Bir tarafta Hak ehli bir tarafta bâtıllar.
Bir tarafta muvahhid bir tarafta müşrikler.
Bir tarafta ehli nûr bir tarafta zâlimler.
Baba, evlâd demeden bir birine girdiler.
Her kes lâyık olduğu işde ısrar ettiler...
Bir avuç Mü’minleri, en yakınları vurmuş;
Dünyâ târihinde hiç böylesi görülmemiş :
îman ehli, şahinler gibi iş beceriyor...
Bir taşta iki caniyi birden yere seriyor.
Kâfirin Kılıcına, zırhına vermez emân;
Mü’minin kalbinde ki Metin, sarsılmaz îman!
HAKKI korumak içun girenler bu meydâna
HABÎB-Î KİBRİYA’NIN etrafında pervane!..
Harbin en kızıştığı çetin bir merhalede,
Bir kaç ASHAB da ŞEHÎD düştü bu mâ’rekede...
Bunu gören PEYGAMBER, çok üzüldü ve derhal
Çadırına girdi ve HAKK’A etti, arz-ı hal :
Diyor :
— "Yârabbi! senin şu bir avuç mü’minin
Kâfirlerin elinde telef oluyor., gördün!
TEVHÎD-Î îl’â içun çalışan mucâhidler.,
Şehîd olup giderse; Dînini kimler bekler?
Ey Halik u Hakimim, Ey Rahmânu Rahîmim!
Göster de re’fetini dinsin âhu enînim!
Mü’minlere vâ’din var : hep zafer bulacaklar
Peygamberler elbette muzaffer olacaklar!..
Ham vâ’din, yardımın, fethin ve tebşîrâtın
Mü’minler üzerine Hak olan o nusratın!
Bekliyorum şu anda lutfunu, ihsanını!
Yâ Rab!, Yâ Rab! Yâ Rabbi!.." derken ridâyı Nebi,
Düştü sırtından yere.. Gördü SIDDÎK bu hâli
RASÜLÜ kucakladı ve duydu arz-ı hâli :
— "Yâ RASÜLALLAH! dedi :
— ALLAH’IN vâ’di Haktır!
Bu senin mü’minlerin mutlak kurtulacaktır!
Üzülme! Ey ALLAH’IN en sevgilisi, Ey NÛR!
Kalk, gelde, hâinlere, saldıranlarını gör!
Taş ve değnek zoruyla, alttan, üstten giriyor,
Hâini devesinden atup yere seriyor.
Çok geçmeden hepsini tarumar edecekler...
Gebermeyenleri de sürünüp gidecekler..."
Bu sırada havada bir kasırga belirdi : ,
Toz,, duman, bora, tipi, develeri devirdi.
ALLAH’IN emri ile gelen Melâikeler,
Mü’nıini te’yid eder : Kafiri tehdid eder.
Hak RESULÜ bir ara bir avuç kumu aldı,
Kâfirlerin yüzüne onu derhal savurdu
Ve Hücum emri verdi... Ve dedi
— "Her kim bugün
Düşmandan yüz çevirmez ve ŞEHÎD olur ise;
Vâd etti Cenâb-ı HAK, Cennetine koyacak!
FÎRDEVSl-ALÂ hazır; Rıdvan ona muntazjr!
Haydin benim ASHABIM! durmayın, ilerleyin!
HAKKA, karşı geleni bir anda tepeleyin!!!."
îmânına, ırzına tecâvüze yeltenen,
Bunlara saldıranı tehalükle defeden
Merdi - Gayyur olarak MÜCÂHÎD ayaklandı.
Kâfiri ve Zâlimi gördüğü yerde hakladı...
Hazret-i HAMZA’YI gör, ALÎ’Yİ gör ne halde
Saldırdımı kâfire... bir kaçı derhal yerde...
Bu ve emsali zevat, büyük, küçük demiyor
azıtmış müşrikin vurup yere seriyor.
Gör ASHÂB-I Bedir’i sanki biridir bin er
Kanına susamışları öldürdü birer birer...
AFRA hâtûnun oğlu, Muaz ile Muavviz
Saffı harbin önünde pür dikkat beklemekte :
ABDURRAHMAN ibni AVF, bunları gördü idi;
— Bürda ne beklersiniz yavrucuklarım? dedi
Onlar :
—- RASÛLULLAH’A sebbeden zâlim, câhü
Bir hâin varmış, adı zannım ki Ebû Cehil.
Onu bir gösteri ver; işini bitirelim!
Müjde haberini de Anaya götürelim.’’
Dedüer... Abdurrahman, O anda Cehli (gördü
— İşte şu hâindir O, dolaşıp duruyordu!...
Muaz ile Muavviz belli, çifte şahinler,
Süzüldüler, bir. anda Cehli yere serdiler.
En azılı kafiri, en zaif ashab yendi
Geberen bu kafire "Fir’avn-i Ümmet" dendi.
Yedi azrh Müşrikin maktelleri mâ’lumdu.
Leşleri aym yerde biraz sonra görüldü...
Târuma oldu kâfirler de kaçışıp gitti :
ASHAB-I BEDRİN elhak zaferi ile iş bitti :
Yarasa tiynetliler, nuru inkâr ettiler.
Zulmetlerin içinde gâib olup gittiler.
Müşriklerden yetmişi Cehennemi boyladı.
Biz den de On dört ŞKHtD Cennete uğurlandı.
Mübarek isimleri, şöyle SİYER de hadis
Mihcan bin Sâlihle, Harise bin Haris,
Harise bin Sürâka, ve Umeyr îbni Humam,
Ve Avf Ibnül Harise, Muavviz Ibnül Haris,
Râif bin Muallâ, Zişşimâleyn bin Ab<ü Amr,
Ve Sâ’dibni Huneyme, ve Safvân Ibni Veheb,
Ve Akıl îbni Bükeyr, Umeyr bin Ebi vakkas,
Mâlik ibni Mübeşşir, ve Yezid ibni Haris.
Cennete ilk girenler, bu mübarekler oldu
ALLAH’DA cümlesinden mutlaka razı oldu...
Hakîkaten BEDR’İN bir avuç kahramanı
Şimşekler gibi çakup titretti âsümânı.
ALLAH’I, RASÜLÜNÜ memnun ettiler Elhak;
ALLAH’DA vâ’d, İzzetin ihsan eyledi mutlak.
Dünya durdukça, BEDİR, şerefle yâd edilir .
NÜR’UN bizzat Dünyâya doğduğu gfündü BEDİR
Haktan haber getiren NEBİLER den sonrası,
EHL-1 BEDİR de şeref, mümtâziyyet sırası...
Dünyâya Hakkı îlân içun çalışan erler.
PEYGAMBER’IN ukbâda, elbet yanındadırlar.
Baka da, ASHÂB-I BEDR Cennete girecekler.
RASÜLLE Cemâlüllahı beraber görecekler...
Mina : 2 Zilhicce — 1403

Ömer Kirazoğlu Bedir Şehitleri (Şiir)