Makale

Bu Akşam Hindistan'da

MESNEVİ’DEN


Dr. Mehmet Önder


Bu Akşam Hindistan’da


Yeryüzündeki bütün canlılara hükmeden Hazre- ti Süleyman Peygamberin Yemen’deki sarayına, bir kuşluk vakti, saf bir adam telâşla girer. Nöbetçilere, hayati bir mesele için Hz. Süleyman’la . görüşeceğini söyler ve hemen huzura alınır. Süleyman, benzi sararmış, korkudan titreyen adama sorar:
- Hayrola ne var? Neden böyle korku içindesin? Derdin nedir? Söyle bana...
Adam telâş içinde:
- Bu sabah karşıma Azrail çıktı. Bana hışımla baktı ve hemen uzaklaştı. Anladım ki, benim canımı almaya kararlı...
- Peki ne yapmamı istiyorsun?
Adam yalvarır:
Ey canlar koruyucusu, mazlumlar sığınağı Süleyman... Sen her şeye muktedirsin. Kurt, kuş, dağ, taş, senin emrinde. Rüzgarına emret... Beni buradan tâ Hindistan’a iletsin... O zaman Azrail belki beni bulamaz. Böylece canımı kurtarmış olurum. Medet senden...
Hz. Süleyman, adamın haline acır. Rüzgârı çağırır: "Bu adamı hemen al, Hindistan’a bırak" emrini verir. Rüzgâr bu, bir eser, bir kükrer, adamı alır, bir anda, Hindistan’da uzak bir adaya götürür.
Öğle’ye doğru. Hazreti Süleyman Divan’ı toplayarak gelenlerle görüşmeye başlar. Bir de ne görsün, Azrail de topluluğun içine karışmış, Divan’da oturmakta... Hemen yanına çağırır:
-Ey Azrail.. Bugün kuşluk vakti adama neden hışımla baktın? Neden o zavallıyı korkuttun?; der.
Azrail cevap verir:
- Ey dünyanın ulu sultanı.. Ben o adama öfkeyle, hışımla bakmadım hayretle baktım. O yanlış anladı, vehme kapıldı. Onu, burada görünce şaşırdım. Çünkü, Allah bana emretmiş: "Haydi git, bu akşam o adamın canını Hindistan’da al" demişti... Onu görünce, bu adamın yüz kanadı olsa, bu akşam Hindistan’da olamaz, bu nasıl iştir, diye hayretlere düştüm... İşte ona bakışımın sebebi bu idi...
MESNEVİ: - Kimden kaçıyoruz? Kendimizden mi? Bu kaçış ne hayali bir şey Ne boş vebal. Cenab-ı Allah’ın takdirinden kaçış mı olur? E insanoğlu! . Dünya para, puy, kadın, giyim, kuşam değildir. Bunu ne zaman idrak edecek te Hak yoluna gireceksin?.
(Beyit: 970-971 -Cilt:1)