Makale

Halkın Hurafelere İlgisinin Sebebi

Halkın Hurafelere İlgisinin Sebebi

Nasuh GÜNAY
Süleyman Demirel Ünıv. İlahiyat Fak.
Araştırma Görevlisi

İslam dini, gerek inanç esasları, gerekse ibadetleri açısından son derece sade bir yapıya sahiptir. Bu sadeliği ve kolay anlaşılırlığı sayesinde, büyük I kitleleri kendisine çekmiş, tebliğ edilmeye başlandığından itibaren, tevhid inancına ters düşen cahiliye çağı adet, gelenek ve göreneği yıkarak yepyeni bir akide ve ibadet sistemini yerleştirmiştir.
Hz. Muhammed (S.A.S)’in vefatından sonra, değişik inanç ve kültürlere mensup insan topluluklarının İslam’a girmesi ile beraber onlara ait bazı inanç ve davranışları da İslam’a girmiştir. İslamiyet de diğer kitaplı dinler gibi, İslam ile müşerref olan toplulukların cahili dönemlerine ait itikadi kalıntılarından kurtulamamış, eski dinlere ait görenek ve törenler halk tabakasında varlığını devam ettirmiştir. Zamanla bu fiiller, İslam’ın vazgeçilmez unsuru haline getirilmiş, adeta kökleşmiştir. İşin ilginç yönü, ilkel olarak isimlendirdiğimiz bu tip adet, görenek ve uygulamaların hemen hemen bütün toplumlarda görülmesidir. Zira kişi hangi dine, hangi inanca sahip olursa olsun insandır, diğer insanlarla ortak özellik ve duygulara sahiptir. Bir sıkıntıya düştüğünde, bir dertle muzdarip olduğunda, bundan kurtulmak için her çareye baş vurur. Hatta çare olur inancıyla icra ettiği şeyler, eski pagan, ilkel inanç ve kültürlerden arta kalan tortular bile olsa..
İslam dinine sonradan girmiş, İslam inanç sisteminin safiyetine zarar veren bidat ve hurafelerin halk tabakasında varlığını sürdürmesinin sebeblerinden birincisi Psikolojiktir. Yurakıda da işaret ettiğimiz gibi düçar olunan dertten, sıkıntıdan bir an önce kurtulma, özlenen, istenen bir dileğin gerçekleşmesini isteme gibi hususlar psikolojik sebeblerdendir.
Hurafelerin devam etmesinin, toplumda kabul görmesinin ikinci sebebi ise “eşyanın tabiatını ve tabiat olaylarının mahiyetini bilmeme”dir. Hayvanların çıkardığı sesleri değişik yorumlama, ay ve güneş tutulmasının hemen bitmesi için çeşitli faaliyetlerde bulunma gibi hususlar, eşyanın ve tabiat olaylarının mahiyetini kavrayamamadan ortaya çıkmıştır. İnsanların bilgi seviyesinin artaması ile bu kategoride zikredilen batıl inanç ve hurafeler de ortadan kalkmaktadır.
Batıl inanç ve hurafelerin ortaya çıkması ve devam etmesinin bir diğer sebebi ‘geleceği bilme ve öğrenme arzusudur. Falcılara müracaat etme, onların söylediklerine inanma, 900’lü telefonlarla biraz daha modernleşen medyumlara baş vurma, kahve telvesine bakma, oyun kağıdı açtırma, kitap sahifesine baktırma gibi çok çeşitlilik arzeden davranışlar, bu kategoriye girer. Burada dikkatimizi çeken husus geleceği bilme ve öğrenme arzusu ile ilgili bidat ve hurafelerin, kişilerin bilgi seviyesine bağlı olmadığıdır. Zira bütün kültür gurublarında bu tarz inançlar mevcuttur.
Hurafelerin ortaya çıkmasının bir başka nedeni, insan tabiatında mevcut olan “korku” duygusudur.
Bu özellik de, insanların çeşitli hurafeleri benimsemesine sebeb olur. İnsanların, nazar değmesinden korkarak nazar boncuğu takmaları, muskalar taşımaları, bazı sayıların uğursuz sayılması bu tür konulardandır. Bu tip hurafeler medeniyet seviyesi yüksek topluluklarda da devam etmektedir.
Bir diğer sebeb “cin, peri, dev inancıdır. Hemen hemen bütün ilkel dinlerde görülen cin, peri, telakkisi, günümüzde de devam etmektedir. Bilhassa masal, hikaye, efsane gibi rivayetlerde anlatılagelmektedir. İlkel insanın düşüncesine göre, her yer, iyi veya kötü huylu ruhlarla doludur. Ormanlar, pınarlar, vadiler, cin tabir edilen ruhların ikametgahıdır. Bu ruh ve cinlerin zararından korunmak, onlardan faydalanmak için ilkel insan bir takım davranışlar, ritüeller geliştirmiş, onların şerrinden korunmak için tılsımlar takmıştır.
Bugün bazı ağaçları mübarek kabul etme gibi inançlar cin ve peri inancına temellendirilebilir.
Hurafelerin devam etmesinde altıncı sebeb olarak ‘batıl inanç ve hurafeleri konu edinen yayınlar’dır. Bilhassa günlük gazete, haftalık veya aylık olarak yayınlanan aktüel dergilerde mevcut olan fal köşeleri, televizyonda sunulan medyumların programları, batıl inanç ve hurafelerin devamına vesile olmaktadır. Yine ülkemize yönelik faaliyetlerini artıran Hıristiyan misyonerlerinin ve yerli işbirlikçilerinin faaliyetleri sayesinde, gazete sayfalarında boy gösteren ’Meryem heykelinin gözlerinden kan damlıyor’ şeklindeki haberler de batıl inanç ve hurafelerin devam etmesine sebep olmaktadır.
Bugün ülkemizde görülen batıl inanç ve hurafelerin hangi din ve kültürden kaynaklandığını tesbit etmek gerçekten zordur. Fakat kesin olmamakla beraber aşağıdaki şekilde bir sıralama yapılabilir.
A) Altay kültürünün izlerini taşıyanlar: Bazı ağaçların kutsal kabul edilmesi, dallarına iplik veya bez bağlanması, hasta olan kimseye tütsü yapılması, bazı taşların kutsal kabul edilerek ondan şifa beklenmesi gibi inanç ve uygulamalar.
A) Türklerin Anadolu’ya yerleşmeden önceki dönemde Anadoluda mevcut olan yerli paganlara, Hititlere, Etilere, Eski Grek Kültürüne ve Hıristiyanlığa ait kültürlerden etkilenenler: Halk arasında mevcut olan, mahsûlde ve zürriyette berekete yönelik bazı davranışlar, bazı ayazma ve su pınarlarının kutsal kabul edilmesi, noel ve yılbaşı kutlamaları, cenazelerde siyah elbiselerin tercih edilmesi gibi.
B) Fars kültürünün tesirinde kalanlar: Türbe ve kutsal kabul edilen kayaların yanında mum yakılması gibi.
C) Hint Dinlerinin tesirini taşıyanlar: Baykuş ve benzeri hayvanların felaket habercisi olarak algılanması gibi.
D) Türklerin Müslüman olmasından sonra, etkisi altına girdikleri Arap kültürünün tesirinde kalanlar: Kadının uğursuzluğu, bazı hayvanların uçuşundan hükümler çıkarma, fal bakma, muska gibi. Bununla beraber israiliyat sayesinde İslam literatürüne girmiş Yahudi kültürü de Türk adet, gelenek, görenek ve inançlarında yer almıştır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki: Bugün toplumumuzda “içtimai bir hastalık” şeklinde yaygın olan batıl inanç ve hurafelerin menşeini tesbit etmek zordur. Halkın bunlara ilgi göstermesinin de sebebleri pek çoktur. Bu içtimai hastalıktan kurtularak İslam’ın saf haliyle yaşanabilmesi için seviyeli dinî eğitimin yapılması basın yayın organlarıyla halkın bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Faydalanılan Eserler:
1) TANYU Hikmet; Türklerde Taşla İlgili İnançlar, Ankara-1968.
2) İNAN Abdülkadir; Hurafelerin Menşeileri, Ankara-1962.
3) ÜLKEN Hilmi Ziya; Anadolu örf ve Adetlerinde Eski Kültürlerin İzleri, A.Ü.I.F. Dergisi C. 17, Ankara-1967.