Makale

Yeni Türk Cumhuriyetleri-KAZAKİSTAN

Hakim OMAROV:
“Gençlerimize
İslâm’ı
Öğretmek
İstiyoruz”
YENİ TÜRK
CUMHURİYETLERİ
KAZAKİSTAN

Kazakistan Milletlerarası Türkoloji Merkezi Başkan Yardımcısı Hakim OMAROV Türkiye’den beklentilerini arkadaşımız Arslan DEMİRCİOĞLlTna açıkladı.

Kazakistan’ı kısaca tanıtır mısınız?
Kazakistan Türkiye’nin dört katı toprağa sahiptir. Bu topraklar üzerinde yaklaşık 17 milyon insan yaşamaktadır.
Kazakistan’daki dini faaliyetler hakkında bilgi verir misiniz?
Kazakistan’da dini faaliyetler, daha yeni yeni başlamaktadır. Ülkemizde şu anda hiçbir dini amaçlı kuruluş ve dernek kurulmuş değildir. Bu konuda Türkiye’den faydalanmak, buradaki dini demekler gibi demekler kurmak istiyoruz. Türkiye’ye gelmemizdeki asıl sebep te budur. Dini faaliyetlerimizi nasıl organize edip, yürüteceğimizi Türkiye’deki yetkili kardeşlerimizle görüşerek karar vereceğiz.
Kazakistan’da Hristiyan misyonerlerin faaliyetleri var mı? Halk bu tür faaliyetleri nasıl karşılıyor?
Şu anda Hristiyan dünyası bütün maddi yardımlarıyla, Kazakistan’a yönelmiş ve bu yardımlarla insanlarımızı, özellikle de gençlerimizi Hris- tiyanlaştırmak istemektedirler. Gençlerimiz de başka bir dini faaliyet olmadığından, ister istemez Hristiyanlığa meyletmiş dürümdalar. Kısa zamanda bir tedbir alınıp İslâm bu gençlerimize öğretilmezse, korkarım çok geç kalınmış olunacak. Bu gençlerimizi
kaybedebiliriz. Çalışmalarımız bu yöndedir. Gençlerimizi, Hristiyan misyonerlerin etkisinden kurtarmak istiyoruz. Bunun için de özellikle Türkiye’den büyük destek ve yardım beklemekteyiz.
Türkiye’den bu konudaki beklentileriniz nelerdir?
Türkiye’den her konuda yardımlarını bekliyoruz. Ama asıl beklentimiz dini konudadır. Türkiye’nin yapacağı dini konulardaki yardımlarla gençlerimizi, halkımızı İslâmi konularda aydınlatmak istiyoruz. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı ve T. Diyanet Vakfı’ndan yetkililer ile görüştük. Biz de Kazakistan’da T. Diyanet Vakfı gibi bir vakıf kurmak istiyoruz. Bunun için ilgililerden yardım talep ettik, bize her konuda katkıda bulunacaklarım söylediler. Çok memnunuz.


Hz. ÖMER DE AĞLAR
Cepheden gelen haberci er, Devlet Başkanı- nın huzurunda... İlk dört yüce, yetkin, örnek önderlerimizden İkincisinin, Hazreti Ömer’in... Cepheden haberler arzediyor "zirve"ye. Ömer’in (r.a.) can yoldaşları kardeşlerinden-fKardeş” kavramını açıklamaya gerek var mı burada?)- sahabelerden şehid düşenlerin isimlerini saymaya başlayınca Hazreti Ömer ağlıyor. Devlet Başkanı da ağlar mı?
Devlet Başkan mı bu halde gören muhatabı belki şaşkınlığından, belki hayretinden:
“(Ordumuzdan) bu isimleri sayılanlardan başka tanınmış hiç kimse ölmedi." deyiveriyor onu sakinleştirmek için. Ama Hazreti Ömer’in ağlaması daha da artıyor ve diyor ki:
"Biz onları bilmiyorsak da Yüce Allah biliyor ya!"
Renkli, hızlı ve madde dolu pek çekici bir hayatın akışına kapılan insan, sevme yeteneğini nasıl kazanabilir? Sevgide kişisel doygunluğa nasıl erişebilir?
Sevgiye erişmek için kişinin kendini bilinçli olarak eğitmesi gerekir. Sevme yeteneği, alçakgönüllülük, cesaret inanç ve disiplin kazanmadan olgunlaşamaz. O nedenle sevgiyi şöyle formüle edebiliriz:
SEVGİ —> BİLGİ + ÇABA
Kişinin sevme sorununu kendi sevebilme gücünden, sevme amelinden çok sevilme olarak görmemesi ve sorunu nasıl sevilebileceği, nasıl sevimli olabileceği olarak algılamaması için bu formüle uyması gerekir. Burada sevgi bilgisi Kur’an-ı Kerim, Sevgili Peygamberimiz, sonra da önder İslâm büyüklerinin örnek tavır ve hareketleri ışığında oluşmaktadır.
Hz. Ömer (r.a) seviyordu... diğer insanları- kardeşlerini kendisinden ayıran, soyutlayan duvarları, ayrı olma duygusunu bu sevgi ile yıkmıştı.
Sevmenin etkin özü: bilgi, ilgi, sorumluk ve saygıdan oluşur. İşte bu öz Ömer’in tavrında tamamen gözleniyor. Allah’ın Kitabı’ndan ve Sevgili Peygamberin eğitiminde edindiği bilgi ve bilginin hayata aktarılması ile hissedilen sorumluluk din kardeşlerine, bütün insanlara karşı elbette saygıyı, ilgiyi doğuracaktır.
Marifet sevgi doğururmuş, o halde tanımalı önce...
Yalancı sevgilerden kurtulmak,sevilmeye değer şeylerin kalplerimizi doldurmasıyla mümkün.
Ağlıyamıyoruz... Çünkü insan sevgilisinin- sevgisinin ardından ağlar...
Müslümanın müslümana, insanın insana olan sevgisi Hazreti Ömer’in gözlerinde pınarlaşmış.
O PINARDAN İÇELİM.
Ahmet Nedim SERİNSU