Makale

İslâmiyette Ağız ve Diş Sağlığı Üzerine Bir Tebliğ

İslâmiyette Ağız ve Diş Sağlığı Üzerine Bir Tebliğ

Diş Hekimi Fikret ÇULHAOĞLU

Kayseri’de, insanlık tarihinde, Türk - İslâm tarihinde önemli olan bu şehirde:

14 Mart Tıp Bayramında,

Bir Bilim Haftası tertibi ile bu Bilim Haftasında ‘Tıbb-ı Ne­bevî’ ye geniş bir yer ayırarak birde Tıp Tarihi müzesi kurul­ması…

Dört büyük ve önemli hadiseyi, güzel kokulu bir çiçek de­meti görünümü kolaylığı ve rahatlığı içinde milletimizin istifa­desine sunulması, övgülerimizin üzerinde büyük hayranlığımızı kazanmıştır.

Bu Bilim Haftası’nı düzenleyenlere kalbî şükranlarımızı sun­mayı şerefli bir vazife biliyorum.

Bu Bilim Haftasında:

Mâzi - Hâl ve İstikbâl...

Ecdat ile Genç Nesiller...

Tıp Âlimlerimizle - Din Âlimlerimiz...

Ne güzel kaynaştırılmıştır.

Asırlardır ihmâl edilen, asırlardır birbirinden ayrı tutulan, hatta ayrı tutturulmaya çalışılan bu güzel mefhumlar,

İlmin gereği,

İmanımızın gereği,

Millî hayatımızın ve tarihimizin gereği olarak, böyle güzel bir şekilde kaynaştırılması, işte işin belki de en mükemmel ya­nı...

321

Bu kaynaştırmada yapıcılık, hamlecilik, büyüme, gelişme ve kemâle gitme vardır...

Görünen güzellik, zenginlik ve kudretinden daha çoğunu görünmeyen hazineler hâlinde bağrında taşıyan bu topraklarda, kimbilir belki de memleketimizin ve hatta insanlığı kurtarabile­cek çaptaki bu kaynaşma, tohum olarak bu münbit topraklara şu anda düşmüştür

Bu Bilim Haftasında,

İslâm’da, Tıbbı Nebevî’de, ‘Ağız ve Diş Sağlığı’ sebebiyle varız. Buraya bir ilmî çalışma neticesini değil, mevcut olan eski çalışmaların sade bir derlemesini getirdik. Maksadımız mev­zuu ilim âlemine takdimdir.

İslâm; hayatın bütünlüğü içinde, insan hayatını bütünü ile en mükemmel ölçülerde tanzim eden ilâhî bir sistemdir. Eksik­liği veya fazlası yoktur.

Ağız ve Diş Sağlığı;

Şahsiyetimiz Yönünden,

Beslenmemiz Yönünden,

Sıhhatimiz Yönünden, insanoğlunun en önemli meselelerinden biridir.

Yüce Allah’ımız (C.C.), “O’nda, sizin için en güzel örnek vardır.” diye buyurulan Peygamberimiz (S.A.S.)’ in diş ve ağız sağ­lığı en mükemmel ölçülerde idi...

Tebessüm ettiklerinde dişleri, birer inci tanesi gibi çok güzel görünürlerdi.

Peygamberinin izinde giden müminlerde, ağız ve diş sağlı­ğının büyük nispetlerde mükemmel olduğuna hâl ve tarih şâhittir.

İslâm’da Diş ve Ağız sağlığı, dinî hükümdür. İslâm, diş ve ağız sağlığını, ‘misvâk’ ile sağlamıştır.

Misvâk kulanmak, kadın ve erkek her Müslümana sünnet-i müekkededir.

Hanefîlere göre abdestin, Şâfiilere göre namazın sünnetlerindendir.

322

Hadis imamlarından İshâk b. Râheveyh ve müctehidlerden Dâvûd-ı Zahirî her namazda kullanılmasının vâcib, fakihlerin çoğu da sünnet olduğunu bildirirler.

Hz. Rasûlüllah’tan rivâyet edilen yüzün üzerinde hadis-i şerif vardır. Misvâk’a o kadar çok önem vermiştir ki, ‘Hayatı boyun­ca hiç terk etmediği sünnetidir.’ denildiği gibi, ölüm anında en son misvak kullandığı, Hz. Âişe’den nakledilmiştir.

Misvâk hakkında toplayabildiğimiz bazı bilgi ve çalışmaları kısaca arzediyorum:

Erâk ağacından veya benzeri ağaçlardan ağız ve dişleri temizlemek için vasıta olarak kullanılan dal parçasına misvak denir.

Misvâk; oğmak, sürtmek, parlatmak anlamında olan ‘sivâk’ kökünden türetilmiştir. Fırça gibi diş temizlemekte kullanılır.

Erâk ağacı, zeytin ağacı, ceviz ağacı, havlican (Essu’d), çöven ve daha birçok ağaç ve bitkilerden misvâk yapılıp kullanıl­mıştır.

En makbul misvâk, Erâk ağacından yapılır. Bu cins misvâkı kullanmak müstehâb’dır. Hadislerde sivâk olarak ge­çer.

Diş Fırçası Ağacı - Tooth brush ıree - Muhammed Ağacı - Şecere-i Muhammed diye çeşitli isimleri de vardır. Çalı tarzında, ağacımsı, küçük ağaççıktır. Dalları ve yaprakları çoktur. Dalları dikenlidir. Yumuşak bir ağaçtır. Ekşimsi, hoş kokulu ve lezzetli bir bitkidir. Köklerinden ve dallarından misvâk yapılır. Diş fır­çası gibi kullanılır. Başka maksatla kullanılmaz. Kabuğu biraz soyulup ıslatılınca, fırça gibi liflere ayrılır.

Toz hâline getirilen köklerinden macun yapılır. Çiçekler ve meyveleri demetler hâlindedir. Meyveleri kırmızı, hoş lezzetli, böğürtlen gibidir. Step bitkisidir. Sıcak memleketlerde yetişir. Güney Afrika, Güney Arabistan, Hindistan, Hindiçini, Vietnam, Endonezya, Madagaskar - Java - Sumatra adalarında yetişir.

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Botanik Enstitüsünde Dr. Şeref Barutçu ve Dr. Asis. Hilâl Göknar’ın tarafımızdan yap­tırılan tetkiklerinde; misvâk’ın enine ve boyuna yapılan kesitlerinde:

323

Çeperleri ölü hücrelerden oluşmuştur. Hücrelerin büyük kısmını sklerankima liflerinden oluşan hücreler teşkil eder. Bu­nun yanı sıra, çeperleri odunlaşmış ölü hücreler olan skleroid - taş hücreler mevcuttur. Ancak sklerankima lifleri çok fazladır.

Sklerankima lifleri arasında boyuna ve enine dizilmiş az sayıda canlı hücreler PARANKİMA hücreleri vardır. Islanma ve sürtünme esnasında bu canlı hücreler parçalanıyor ve uçları sivri olan sklerankima lifleri, fırça şeklinde bir yapı oluşturuyor ve en tabii bir şekilde temizlemeye sebep oluyor. Ayrıca canlı hücreler içinde oxsalat kristalleri bulunmaktadır. Bunun da te­mizleyici bir etken olduğu düşünülebilir. Sklerankima lifleri ölü hücreler olması sebebiyle kesinlikle, içinde hiçbir mikroorga- nizma yaşayamaz ve gelişemez denilmektedir.

İnce dalları ve kökleri kürdan gibi, kalınca dalları her ince­lik ve boyda kesileceği için tatbiki kolaydır.

Taşınması kolay ve ekonomiktir.

1- Antiseptiktir.

2- Tükrük salgısını artırır, hazmı kolaylaştırır.

3- PH’ı tükrükle aynıdır. Yabancı tesiri göstermez. Fırça­da PH bahis mevzuu değildir. Yabancı madde muamelesi gö­rür.

4- Liflerinde Anizotrop basit prizmatik - billûr kristaller vardır. Bunlar kalsiyum oxsalat’dır. Dişlerin mekanik temizliğin­de önemli rol oynar.

5- Lifleri masif ve ölüdür. İçinde hiçbir mikroorganizma gelişmez ve yaşamaz.

6- Misvakta faydalı saprotif gram negatif bakterilerinden bahsedilmiştir.

7- Haftada bir jiletle uç kısımları alınarak yeni bir fır­ça elde edilmiş olur.

8- Kaynatılarak suyu içilince gonore’ye ve basur hasta­lığına faydalıdır.

9- Diş macunları ileri derecede bazik olduğundan ağız içi dengesini bozar. Misvâkta ise yüksek yoğunlaşmalarda asit veya bazik tabiatta maddeler yoktur.

324

10- Kuvveti (misvâka) dik olarak tatbik ederek isteni­len dik, yatay ve oval hareketler (rotasyon yapma) kolaylıkla yapılarak faydalı fırçalama elde edilir. Elyafı daha gürdür, kolaylıkla yenilenir.

11- Küçük bir parçayı (100 TL) bir yıl kullanmak müm­kündür.

Dr. Miralay Hüseyin Remzi; İlmihâl-i Tıbbî adlı eserinde, İskorbite yakalanmış hastaları misvakla tedavi ettiğini yazmakta­dır.

Prof. Dr. Osman Oğuz; İslâm Medeniyeti Mecmuası’nda (yıl - 1968, sayı, 7)şöyle diyor: “Diş fırçası olarak kullanılan misvâkın, diş macu­nunda mevcut özelliklere mâlik olduğu, tahliller neticesinde sa­bit olmuştur.”

325

Bir Erâk ağacı dalı ve yayılış sahası haritası sayfa 326’ da yer almaktadır.

Hazreti Peygamberin misvak hakkında yüzü aşkın hadisi ol­duğu bilinmektedir. Bunlardan 87 sinin yerleri aşağıda göste­rilmiştir:

El-Buharî, Sahih:

Cuma: 9, 8; Vudu: 40, 73, 74; Savm: 25, 27; Mağazi: 83; Fedâil: 20; İstizan: 38; Teheccûd: 9; Temenni: 9.

Müslim, Sahih:

Tahâre: 43, 44, 45, 46, 48, 56; Rüya: 19; Zühd: 70; İmâre: 15; Cum’a: 7; Hal: 219.

Ebû Dâvûd, Sünen:

Tahâre: 25, 26, 27, 28, 29, 30, 35, 72, 127; Tatavvu: 26; Savm: 26, Eyman: 2.

Et-Tirmizî, Sünen:

Savm: 29; Edeb: 14; Nikâh: 1; Tahâre: 18.

En-Nesâî, Sünen:

Kıyâmü’l-leyl: 2, 10, 11, 25, 39, 43; Sehv: 67; Tatbik: 73; Ta­hâre: 1, 2, 3, 4, 6, 7; Cum’a: 6; Mevahid: 20.

İbn Mâce, Sünen:

İkâme: 83, 123; Tahâre: 7, 8, 30; Sıyam: 17; Ahkâm: 8, 9; Eşribe: 16.

Mâlik, Muvatta: Tahâre: 113.

Ahmed Bin Hanbel, Müsned:

I - 420, 373, 80, 120, 275, 218, 267, 3, 10, 237, 285.

II- 117, 245, 250, 259, 108, 329.

III- 143, 249, 442, 375, 445, 81, 446, 30, 69, 490.

IV- 253, 255, 34, 116, 409, 417, 264.

V- 225, 382, 390, 397, 193, 312, 193, 417, 363, 421, 294, 263.

VI- 272, 42, 110, 182, 97, 121, 123, 160, 254, 54, 236, 24, 48, 200, 274, 47, 62, 124, 146, 238, 138, 157, 451.

Buharî, Türkçe Tecrid-İ Sarih’de:

180, 181, 182, 479, 484, 485, 1668 no’lu hadislerde misvâk hakkında bilgi vardır.

327

Misvâk hakkındaki hadis-i şerifler genel olarak:

1- Misvakı emreden hadisler.

2- Misvakın kullanılma zaman ve şeklini ifade eden hadisler.

3- Misvak’ın faydalarından bahseden hadisler diye üç bö­lümde toplanabilir.

Misvak Hakkındaki Hadis-i Şerifler:

Misvâk kullanmayı emreden hadisler:

1- “Misvâk kullanmak (dişlerinizi temizlemek) hakkındaki tavsiyelerimi sizlere çok tekrarladım.”

Müslim, Hz. Âişe’den rivâyet etmiştir.

2- Aşağıdaki on haslet, peygamberlerin sünnetlerindendir:

1- Bıyıkları kısaltmak,

2 - Sünnet olmak,

3- Misvâk kullanmak,

4- Dişleri temiz tutmak,

5- Buruna su çekmek,

6- Tırnakları kesmek,

7- Kir toplanabilecek boğum yerlerini yıkamak,

8- Koltuk ve kasıklardaki kılları izale etmek,

9- Bevl çıkan yerleri temizlemektir.

Onuncuyu hatırlamadım. Belki o mazmaza (ağzı su ile yı­kamak) diyor.

3- Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir:

Sünnet olmak,

Misvak kullanmak,

Güzel koku sürmek,

Evlenmektir.

4- İmam Ahmed, İbn-i Abbâs Hazretlerinden rivâyet et­miştir:

“Rasûl-i Ekrem (s.a.s) Efendimiz bize daima misvâk kullanmamızı emrederdi.”

5- Ebû Ya’lâ, Hz. Âişe’den rivâyet etmiştir:

Nebiyy-i Muhterem (s.a.s) daima misvâk’dan bahsedince, “Ben, misvâk hakkında bir âyet nazil olacak diye endişe ederdim.” buyuruyor.

328

6- İbn-i Asâkir, Hz. Ali’den rivâyet etmiştir: “Elbisenizi yıkayınız, saç-sakal- bıyığınızın fazlasını alıveriniz. Misvâk kullanınız, ziynetinizi takınız, tertemiz olunuz.”

7- Bezzaz, Beyhakî’den Taberanî rivayet etmiştir:

“Size ne oluyor da dişleriniz sararmış olduğu halde yanıma geliyorsunuz. Misvâk kullanınız.”

8- Abdullah b. Büsr el- Mâzinî’ den Tirmizî rivayet et­miştir:

“Tırnaklarınızı kesiniz, kestiklerinizi gömünüz, diş etlerini yemek kırıntılarından temizleyiniz, misvak kullanınız, sararmış dişle, kokar ağızla yanıma gelmeyiniz.”

9- İbn Mâce, Ebû Ümâme’ den rivayet etmiştir:

“Cibrîl aleyhisselâm bana her gelişinde misvâk kullanmamı emrederdi. Öyle ki diş etlerimin zedeleneceğinden endişe eder­dim.”

10- Ebû Nuaym ve İbn-i Mâce, Hz. Ali’den rivayet etmiştir: “Ağızlarınız Kur’an-ı Kerim’in yollarıdır. Misvâkla onu temiz­leyiniz.”

11- Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Mübarek bir ağaçtan olan zeytin misvâkı ne güzeldir. O hem benim, hem de benden önceki peygamberlerin misvâkı’dır.”

Misvakın Faydalarından Bahseden Hadisler:

1- İbn-i Mâce, Ebû Ümâme’den rivayet etmiştir:

“Misvâk kullanınız, zira misvâk ağzı temizler, Hakk’ın rıza­sını kazandırır.

Cibril aleyhisselam her gelişinde bana misvâk tavsiye eder­di. Hattâ bana ve ümmetime misvâk kullanmanın farz olmasından korkuyordum. Eğer ümmetime zahmet vermesinden çekinmeseydim bunu onlara farz kılardım. Ben misvakı o kadar çok kullanı­yorum ki, dişlerimi aşındıracağından korkuyorum.”

2- Hz. Âişe’den, Buharî, Neseî rivayet etmiştir: “Misvâk hem ağzı temizler, hem de Hakk’ın rızâsını celbeder.”

329

Taberânî’nin İbn Abbas (r.a)’dan rivayetinde:Gözü de cilâlar” buyurmuştur.

3- Taberânî, Ebu Hureyre’den rivayet etmiştir:

“Temizlik dörttür:

Bıyıkları kısaltmak,

Edeb yerlerini traş etmek,

Tırnakları kesmek,

Misvâk kullanmaktır.”

4- Ebû Nuaym, Câbir ve İbn Abbas’tan rivayet etmiştir: “Misvâk kullanmak suretiyle kılınan iki rekât namaz, misvâk kullanmaksızın kılınan yetmiş rekât namazdan efdâldir.”

5- Abdullah b. Mes’ud (r.a)’ dan Taberânî rivayet etmiştir: “Dişlerinizi, parmaklarınızın boğum yerlerini temizleyiniz. Zira bu hâl temizliktir. Temizlik ise imanı dâvet eder. İman da sahibiyle beraber cennettedir.”

6- Firdevsi, Hz. Âişe’den rivayet etmiştir:Misvâkla ağzı ve dişleri temizlemek, ölümden başka her derde devâdır.”

‘Meraki’l-Felâh’ adlı muteber fıkıh kitabın hâşiyesinde misvâkın 50 den fazla faydası sayılmıştır.

Misvak’ın kullanılma zaman ve şeklini ifade eden hadisler:

1- Ebû Hüreyre (r.a.)’ den, İmam Mâlik - Buhârî rivayet et­miştir:

Ümmetime zahmet vermekten çekinmeseydim, her abdest aldıkça misvâk kuşanmalarını (ağızlarını, dişlerini temizlemelerini) emrederdim.”

2- Ebû Saîd-i Hudrî’den, İbn Ebû Şeybe rivayet etmiştir: “Cuma günü olunca misvâk kullanmak, en güzel (en temiz) elbisesini giymek, bir de varsa güzel koku sürünmek her Müslü­manın vazifelerindendir.”

3- Abdullah b. Abbas (r.a.)’ tan, Müslim rivayet etmiştir:

“Rasûl-i Ekrem Efendimiz, geceleyin bir kaç defa misvâk kullanırlardı.”

330

4- Ebû Davud-Ahmed b. Hanbel, Hz. Âişe’den rivayet etmiştir:

“Nebiyy-i Zîşan Efendimiz yanında misvâk olmadıkça uyumazlardı. Uyandığı zaman da ilk işi misvâk kullanmak olurdu.”

5- Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî’den, Taberanî rivayet etmiştir:

“Rasûlüllâh (s.a.s) misvâk kullanmadıkça hâne-i saadetlerinden namaza çıkmazlardı.”

6- Müslim, Hz. Âişe’den rivayet etmiştir:

“Tabiînin ileri gelenlerinden Şüreyh b. Hâni anlatıyor:

Bir gün, Rasûl-i Ekrem Efendimiz hâne-i saâdetlerine girdiği zaman ilk evvel ne ile meşgul olurdu? Diye Hz. Âişe’den sordum. Misvâk ile işe başlardı, cevabını verdi.”

7- Buharî ve Müslim rivayet etmiştir:

“Nebiyy-i Muhterem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz gece teheccüd namazına kalktıkları vakitte ağzını misvâk ile te­mizlerdi.”

8- İmam Ahmed - Ebû Davud, Abdullah b. Ömer’den riva­yet etmişlerdir:

“Nebiyy-i Zîşan Efendimiz gece ve gündüz uykudan uyandık­tan sonra, abdest almadan evvel misvâk kullanırlardı.”

Misvâk’ın kullanma zamanı:

Peygamberimiz (s.a.s.) eve girdiği zaman işe, dişini misvâklamakla başlardı.

Yanlarında, misvâk bulunmadıkça uyumaz, uyandığı zaman da ağzını misvâkla oğuştururdu. Oruçlu iken de kullandığı riva­yet edilmektedir.

Hz. Âişe diyor ki: “Peygamberimiz aleyhi sselâm, hiçbir gece veya gündüz uyumazdı ki, uyanınca abdestten önce misvâk tutunma­mış olsun.”

Sivak her vakit için müstehabdır.

Gece uyanıp teheccüd namazı kılmadan önce, abdest alma­dan, ağıza su verileceği sırada, namaza hazırlanırken, namaza başlamadan, cuma namazından önce,

Her namazdan önce, tavafa başlamadan önce, Kur’an okuma­dan önce yemek ve içmeyi bitirdikten sonra, ağzın kokusunu de­ğiştirmek istendiğinde misvâk kullanılır.

331

Misvâk kullanılacağı sırada:

“Allah’ım! Ağzımı temizle, kalbimi nurlardır. Bedenimi te­mizle, cesedimi cehennem ateşine haram kıl, beni rahmetinle sa­lih kullarının içine kat.” diye dua edilir.

Misvâk’ın kullanılma tarzı:

Misvâk sağ elle tutularak, sağ taraftan başlamak özere diş­lerin genişliğine,

Dişlerin uzunluğuna, etraflarında, azı dişlerinin her tarafında, ağzın tavanına ve boğazın üst tarafına lâtif bir şekilde dolaş­tırarak temizlemek müstahaptır. Misvâk kullanırken:

Ağıza üç defa su almak ve üç kere misvâklamak müstehabdır.

Misvâk ne çok kuru, ne de çok yumuşak olmalıdır.

Misvâkın en güzeli, gül suyu ile ıslatılıp kullanılmasıdır.

Hz. Muhammed’in (s.a.s.) hizmetkârı Abdullah b. Mes’ûd, ‘Sahibu’l-Sivâk’ adını almıştır.

Sahabîler daima yanlarında misvâk bulundururlar, hatta se­fere çıktıklarında kalem gibi kulaklarına koyarlardı.

Çocuğu misvâke alıştırmak müstehabdır. Daha önceki pey­gamberler de misvâk kullanmışlardır.

Camiye, mescide, toplantılara, aile toplantılarına giderken misvâk kullanılır.

Misvâkı emreden, kullanma zamanı ve faydalarını sayan ha­dislerde:

Ölümden başka her derde devadır diyenle misvâklanmadan yanına gelen sahabîye ihtar eden ve kullanana büyük mükâfatlar vaad eden hadisler ışığında, Hz. Rasûlüllah’ın eve gi­rince, yemeklerden sonra, abdestlerle birlikte ve namaza başlar­ken, yatarken, kalkarken, gece uykudan uyandıklarında, mescide gittiklerinde misvâk kullanmayı hiç ihmâl etmedikleri nazarı dik­kate alınınca, günde en az yirmi defa kullandıkları, hatta dişlerin aşınacağından korktuğunu belirtecek kadar çok kullanıldığı bu hâl ‘hiç terk etmediği sünneti’ olduğuna ve kullanılış tarzı­nın bugünkü fırçalama tekniğine çok uyduğuna göre; İslâm bu­günkünden üstün bir ağız ve diş sağlığı eğitimi veriyor ve bunu dinî hüküm hâline getirişi ile de çok mükemmel bir tatbikat getiriyor.

332

Misvâk’ın kimyasal ve fiziksel özellikleri ile diş macununa ihtiyaç kalmadığı ve onun hizmetini de gördükten başka, elliye yakın yan faydaları da sayılarak bugünkü diş fırçasından çok üstün yanları olduğunu ortaya koyuyor.

Demek ki misvâk, fırça gibi sadece bir mekanik temizleyici değil, her türlü vasıfları ile ağıza uyumu ile fırça-macun-antisep­tik ve daha birçok ilacın etkilerini içine alan mükemmel bir temizleyici ve ağız sağlığını temin eden en güzel bir vasıta ol­duğu ortaya çıkıyor. İşin ekonomik yanı da ayrıdır. Bugün normal­de bir şahsın ağız temizliği için yılda en az 2000-2500 TL ge­rekirken, bu iş 200-300 liralık misvâkla kolayca karşılanabili­yor. Ayrıca misvâkın kullanma ve taşınma kolaylıkları, fırça ile mukayese edilmesi mümkün olmayacak kadar fazladır.

Bu sebeplerledir ki, ecdadımızın ağız ve diş sağlığından bugünkünden daha iyi netice aldığını, Prof. Peker Sandallı ve Dr. Hasan Meriç’in, ‘Diş ve Diş Eti Sağlığı’ adlı kitabında aynen şöyle ifade ediyor:

“Üzülerek belirtmek isteriz ki, Türkiye’de bugün diş ve ağız sağlığı, Osmanlılarda uygulanan ve Müslümanlığın getirmiş ol­duğu geleneksel diş ve ağız yıkama alışkanlığından çok daha düşük bir seviyede kalmıştır.”

Müslümanlıkta beş vakit kılınan namaz öncesi alınan abdestte, diş ve ağızın hiç olmazsa parmakla yıkanması zorunluluğu ağız sağlığını muayyen bir seviyede tutarken, eski Osmanlılar­da misvâk kullanma alışkanlığı da bakteri plâklarının diş üze­rinden kaldırılmasında yardımcı olmaktaydı. Türkiye’de bazı yö­relerde hâlâ misvâk kullanılmaktadır ve o kesimlerde nispeten sıhhatli ağızlara rastlanmaktadır.

Bu hükümlerden sonra Türkiye’deki ve Dünya’daki diş ve ağız sağlığı durumuna kısaca bir göz atalım:

Ülkemizde her on kişiden 7 sinde diş eti hastalığı mevcuttur. Hastalık tespit edilenlerin % 75’ inin hastalığından da haberi yoktur.

İslâm cemiyetlerinde, her gün en az 15-20 defa misvakla ağız ve dişler temizlenirken, modern cemiyetlerdeki diş fırçası kullanma durumunu gösteren istatistik neticesinde:

% 45 dişlerini hiç fırçalamadığı,

% 7 dişlerini ara sıra fırçaladığı,

333

% 37 günde bir defa fırçaladığı,

% 11 günde iki defa fırçaladığı, günde üç defa fırçalayanların nisbete giremeyecek kadar az ol­duğu tespit edilmiştir.

Türkiye’de durum böyle iken, ileri denilen kalkınmış mem­leketlerde durum daha farklı değildir.

Almanya’da yeterli diş bakımı yapan % 10, Amerika ve İn­giltere’de ise bundan biraz daha fazla olduğunu aynı müellifler bil­dirmektedir.

Ağız sağlığına önem vermekle vermemek arasındaki farkı gösteren bir çalışma neticesini daha verelim.

Her ne kadar periodontal hastalıkların tek sebebi yerel et­kenler olmadığı bilinse de temiz bir diş hiçbir zaman hasta ol­maz. Ağız sağlığının yüksek tutulması her türlü diş eti - alveol hastalıkları ile diş çürüğünü de önler hükmü, büyük bir nispetle doğrudur. Nitekim ağız sağlığı iyi olanlarda periodontal hasta­lık ve diş çürüğü nispeti % 15-23 arası olduğuna göre; ağız ve diş bakımı bu hastalıkları % 77 - 85 nispetinde önlüyor demektir. Geriye 15-23 nispetinde genel sağlık durumları ile anormal va­sat ve şartları kalıyor ki, bu da diğer tıbbî müdahaleler ve sos­yal şartlar ile büyük ölçüde önlenebilir. Esas mesele, ağız ve diş bakımı ve temizliğidir.

Meseleyi bir de diş ve ağız sağlığının bozulması ile ge­nel sağlığın bozulması şartları içerisinde düşünecek olursak, iyi­den iyiye çıkmaza girdiğimizi anlamış oluruz. İşin burasında, İs­lâm’ın ağız ve diş sağlığını neden bir dinî hüküm hâline getirdiği daha iyi ortaya çıkmaktadır.

Üzerinde durmadan geçemeyeceğimiz bir nokta da diş sağ­lığı ile uğraşan meslek mensuplarının durumudur.

334

Geniş halk kitlelerine ve millete dönük bir eğitim ve tedavi metodları geliştilmediği için, diş hekimler, ya imkânı yüksek semtlerde lüks muayenehaneler açmakta veya yurt dışına git­mektedirler. Ağız ve diş sağlığının %85-90 nispetlerinde bo­zuk olduğu memleketlerde mevcut hekimler, özel geliştirilmiş metod, âlet ve cihazları ile % 15 - 20 sinin ağız sağlığı ile uğraş­maktadır. Orta sınıf bir vatandaş, yüksek maaşlı bir memur bile muayenehanelere uğrama imkânına sahip olmamaktadır. Çoğu zaman kamu kesimindeki diş ve ağız sağlığı hizmetleri de çok cüz’î kalmaktadır.

Tedavi edici hekimlik bu hâlde iken, umum halk sağlığı git­tikçe bozulmaktadır. Böylece ağız sağlığı bozuk olan geniş halk kitlelerinin bakımı ile kim meşgul olmaktadır? İşte bu boşluğu diş kalfaları, diş teknisyenleri denilen gayrimes’ul ve gayri- cid­dî bir sınıf doldurmaktadır. Mantar gibi türeyen bu sınıf, hekim­lere nispet bire on gibi çoğalmaktadır. Ankara’da 600 diş heki­mine karşı en az 3000-4000 kalfa, arka sokaklarda bile değil, bulvarlarda muayenehane işletmektedirler. Çalışmalarına mü­dahale değil, âdeta teşvik bile görmektedirler.

Hâlâ birçok kasabada hatta bazı vilâyetlerde diş hekimi yok­tur. Yeni mezun ve hiçbir yerden açık yardım ve kredi göremeyen genç diş hekimleri, bu gayriciddî ve hiçbir mes’uliyet taşımayan başıboş kalfalarla mücadele edememekte, mesleğini ge­liştirememektedir. Bu sahada da eğitimsiz ve mali gücü zayıf halkımız, bunların ağına düşerek, ağız sağlığı daha perişan ol­maktadır. Sağlık Bakanlığında, 50 milyonluk memleketimizin ağız ve diş sağlığı, bir şube müdürü ölçüsünde temsil edilmekte, buna karşı Kırıkhan ve Denizli’de üç ayda yüzlerce kalfa yetiştiren âdeta diş kalfası üniversiteleri (!) gelişmektedir.

İşte kısaca çizilen bu tablo içinde, ağız ve diş sağlığı mev­zumuz, bizleri karakara düşündürecek çaptadır.

Elbetteki burası umum Diş Hekimliği Kongresi değil... Ama umum sağlık içindeki diş ve ağız sağlığının önemi düşünülecek olursa, buralara temas etmeden geçemeyeceğiz. Bunun en azın­dan diş ve ağız sağlığında eğitimin önemini ortaya koymak gibi mühim bir faydası olacaktır...

Bu noktaya gelmekle memleket, ağız ve diş sağlığı mesele­sinde âdeta çözüme yaklaşmış, çözüme uyacak metodlara ulaşmış gibiyiz.

335

Bir tarafta; halka intikal etmemiş bir eğitimle ve her türlü zor, güç, pahalı metotlarla istenilen noktadan uzaklaşan bugünkü ağız ve diş sağlığı çalışmaları,

Diğer taraftan; halka intikal etmiş bir eğitim, terbiye ve dinî hükümlerle gayet basit-sade ve ucuz metotlarla arzu edilene yakın yaygın ve iyi ağız ve diş sağlığı gerçeği.

0 halde yapılacak ilk iş:

İslâmda, ağız ve diş sağlığının;

1- Din adamlarımızca İslâmî ilimler açısından,

2- Tıp adamlarımızca da tıbbî yönden araştırıcı, geniş kapsamlı bir çalışma gerekmektedir.

Şimdiye kadarki her iki yönlü çalışmalar yeteri genişlikte ve ciddiyette olmamıştır ve bizi neticeye götürücü güçte değil­dir. Ancak yönlendirici ölçülerdedir.

Sıhhatin anahtarı ağızdır. Sıhhatli olmak için ilk iş, ağız ve diş sağlığına önem verilmesi görüşü, doğru bir görüştür. Ağız sağlığının korunmasının ilk şartı da ağzın ve dişlerin temizlen­mesidir. Ağzın ve dişlerin temizlenmesi ve bakteri plâğının kaldırıl- ması ve yok edilmesidir. İşte ağız sağlığının ana şartı, bu bakteri plâğının kaldırılmasına kalıyor ki, Hz. Rasûlüllah bu nok­taya parmak basmıştır... Tıp, bu noktaya yenilerde ulaşmıştır.

Bakteri Plâğı:

Kısmen ağızda sindirime uğramış gıda birikintilerinden, epitel hücrelerinden, non çok özel elementler, protozoalar, lökositler, mucin ve mikro organizmalardan meydana gelmiştir. Daha basit bir tarifle;

Beyazımsı, yumuşak, dişin yüzeyine ve diş etine tutunan bir birikintidir. Tükrük materyali - gıda artıkları - mikroorganizmalardan oluşmuştur.

Bu bakteri plâğını İslâm, misvâkla; zamanımızda ise mevcut diş fırçaları ve diş macunları ile kaldırmak, dağıtmak istemek­tedir.

Acaba hangisinden daha kolay, daha iyi, daha mükemmel netice almak mümkündür? Pratikliği, ucuzluğu ve yaygınlığını da araştırıp neticeye bağlamak vazifemizdir.

336

Ağız ve diş temizliği için daha başka âlet ve cihazlar var­sa da bunlar mevzii ve özel şartlar isteyen vasıtalardır ki, genel ölçülerde bir mana ifade etmezler. Diş ipliği - lâstik uç, perio - Aid - Stim-u-Dent Proxabrush - Rubber cups vs. dir.

Bugün için önemli olan diş fırçaları üzerinde biraz duralım.

Diş fırçaları; düz bir sap ile bu sapa bir açı ile yerleştiri­len ve üzerinde muhtelif kıl veya sentetik elyaftan yapılmış bir baştan ibarettir.

Diş Fırçaları;

1- Kıl fırçalar,

2- Sentetik naylon fırçalar, diye iki bölümde toplanır. Bir de elektrikle otomatik çalışan elektrikli fırçalar vardır.

1- Kıl fırçalar;

Yaban domuzu kılı,

Domuz kılı,

At kuyruk ve yele kılları keçi kıllarından yapılırlar.

A - Suda çabuk yumuşamaları, yumuşayınca etkisini kay­bedeceği,

B - Kısa zamanda 3-4 defa kullanınca bozulacağı,

C- Organik madde olmaları, kanallarında ve etrafında ko­layca mikroorganizma üremesi neticesi zararlı olmaları, istenilen ölçülerde temizlenip dezenfekte edilemeyeceği için defaatle kullanılamayacağı,

D- Kılların fırçadan çıkarak yutulacağı, diş etine batarak iltihaplandıracağı sebeplerle 3-4 defadan fazla kullanılması faydalı değil, bilakis zararlıdır.

2- Sentetik - Naylon fırçalar:

Elyafının suda şişmemesi, elyaf uçlarının yuvarlak yapıla­bilmesi ile tahriş etmemesi, uçlarının çatallanmaması ile daha uzun ömürlü olması, ayrıca içinde mikro-organizmanın üremesi­ne imkân olmadığı cihetleri ile kıl fırçalardan daha üstündür.

337

Naylon fırçalarda, elyafa istenilen sertlik ve incelik verilebi­leceği için daha pratiktir.

Bugünkü şartlarda, henüz yeni oldukları için üzerinde fazla araştırma yapılmamıştır. Ancak bir yabancı madde olarak elyafın yutulması sonucunda, belli allerjik reaksiyonlara sebep olabileceği ihtimal­leri düşünülebilir. Gazetelerde naylon fırçaların zararlı olduğuna ait yazılar çıkmaktadır. Nitekim Eczacı Prof. Cemil Güven’in bu husustaki beyanat kupürü buradadır.

Bir de elektrikli diş fırçaları vardır. Bunlarda başlık, yatay ve dikey hareket eden, otomatik işleyen bir sapa bağlanmıştır. Kul­lanma kolaylığı bakımından diğerlerinden farklıdır. Ama bu da özel kesimlere - özel şartlara hitap eden fırçalardır. Tesir sahası mahduttur.

Vardığımız netice şudur:

İslâm’ın ağız ve diş sağlığını dinî hüküm hâline getirmesi ve bundan büyük neticeler alması, bugünkü tıp âlemini derin derin düşünmeye sevk etmeli ve onu, İslâm’ın emir ve direktifindeki tıbba çok önem vermeye zorlamalıdır.

Zamanımızın büyük gayretlerine, ayrı bir meslek dalı ve diş hekimliği ilminin gelişmesine rağmen, insanın diş ve ağız sağlığında aldığı netice küçük ve düşündürücüdür.

Bugünkü diş ve ağız sağlığı eğitimi, bu işi değil diğer insan­lara ve halka; daha doktor ve diş hekimlerine bile günde 3-4 defa ağzını yıkama alışkanlığı verebilmiş ve davayı onlara bile kabul ettirebilmiş değildir.

İslâm âleminde misvâkla alınan neticeyi bugünkü insanlık; ilmiyle, tekniğiyle, sanayisiyle, ilâç ve gereçleri ile milyarlara varan masrafları ile alamamıştır.

Bugün her fertte, her âilede, her müessesede ve her mem­lekette diş ve ağız sağlığı, altından kalkılamaz ekonomik külfet­ler getiren ve yine de netice alınamayan bir problem olarak karşı­mızda durmaktadır.

Özel şartlarda ve özel imkânlardaki bazı kesimlerde diş ve ağız sağlığı problemini çözmüş olmak, elbetteki çözüm değildir. Çözüm geniş halk kitlelerini ve bütün insanlığın ağız ve diş sağlığını en kolay, en ucuz ve en pratik ölçülerde çözmektedir.

338

İşe bu ölçülerde baktığımızda çalışmalarımızı muvaffak olmamış kabul etmemiz gerekmektedir.

Bu kısa bilgiler altında mukayese yapacak olursak:

Diş Fırçaları

1 - Kıl fırçaları ancak 3 - 5 defa kullandıktan sonra yenisi­nin alınması gerekir.

Naylon fırçalar ancak 3 ay kullanılabilir.

2 - Bir fırça 100-300 TL dir. 2 yılda en az 4-8 yeni fırça almak gerekir. 400-2400 TL yıllık fırça masrafı.

3 - Diş macunu desteğinde kullanılır. Macunlar deği­şiktir. Ağız mikroorganiz­ması, içindeki antiseptik maddelere bağışıklık kaza­nacağı için sık sık değiş­tirmek gerekecektir.

4 - Bir eğitim ve terbiye işi­dir. Her zaman ihmâl edi­lebilir.

5 - Günde azamî 3 defa kulla­nılır.

6 - Taşıma zorluğu vardır, her yerde ve her imkânda kul­lanılmaz. Özel kullanma şartları gerekir.

7 - Kolayca temizlenemez, mik­roorganizma gelişmesi en­gellenemez.

8 - Kullanma zorluğu, daima ihmâle zemin hazırlar.

Misvak

1 - Haftada bir jiletle ucundan çok az keserek yenilenmiş olur.

2 - 10-15 cm. lik misvâk 5-6 ay kullanılabilir. 200 TL lik misvâk bir yıl yeterlidir.

3 - Yardımcıya ihtiyacı yoktur.

4 - Dinî emirdir. İhmâl edile­mez. Emredildiği gibi yapılır.

5 - Günde 15-20 defa kullanılır.

6 - Kolay taşınır, her yerde ve her fırsatta rahatça kulla­nılabilir.

7 - Kolayca temizlenip, kuru­tulabilir. İçerisinde mikroorganizma üremez.

8 - İnsanda kullanma alışkan­lığı yapar. Zevkle kullanılır. Faydalı bir alışkanlık tees­süs

eder.

339

Buradan itibaren 13. maddeye kadar diş fırçasının özelliğinden bahsedilmektedir.

9 - Ağızda yabancı cisim tesiri gösterir.

10 - Çıkan kılları muhtelif şe­kilde zararlı olabilir, ilti­haplanmalara sebep olur.

11 - Sadece mekanik bir temizleyicidir.

12 - Güzel yapılmış fırçalar se­çildiğinde, kolay ve güzel temizleme özelliği vardır. Ağzın her tarafına kolayca götürülebilir.

13 - Özel muhafazalı olanlar çantada taşınabilir.

Burada ise 9 - 13. maddeleri arasında misvâk’tan bahsedilmektedir.

9 - PH’sı ağız PH’ındadır. Ya­bancı cisim tesiri göster­mez.

10 - Elyafının yutulması zarar­sızdır, tahrip edici ve iltihaplandırıcı değildir.

11 - Sadece mekanik temizleyi­ci değildir. Kimyasal yapı­sı ve bitki özellikleri ile müspet yan etki ve tesir­leri vardır.

12 - Tabii hâlinde kullanılma­sında ağzın her tarafına ko­layca gitme zorluğu azdır.

13 - Taşınmasında özel bir mu­hafazaya konulmazsa, cep­te kirlenebilir.

Netice Olarak:

Kısaca yapılmış mukayese sonucunda, misvâk’ın diş fırçası­na üstünlükleri çoktur. Taşınmasında başlığının kirlenmesini ön­leyici bir muhafaza, ağzın her tarafına, dişin her yönüne rahatlıkla tatbik edilecek bir sap üzerine yerleştirilebilirse, misvâk’ın, bu­günkü şartlar altında, halkımızın ağız ve diş sağlığında çok önem­li hizmetler edebileceği kanaatindeyim. Tabiidir ki, İslâm’ın emrettiği ölçülerde misvâk kullanılırsa, bu amaç gerçekleşir.

Bir başlık üzerine kolayca yerleştirilen misvâk, normal bir açı ile bir sapa bağlanır, misvâk üzerine de delikli bir muhafaza geçirilirse, kolaylıkla cepte taşınır ve temiz ve bakımlı olarak muhafaza edilebilir. Üç ay kadar kullanılabilecek 4 cm. boyun­daki misvâk parçası, çıkarılıp yerine kolayca yenisi konulabilen Misvâkiye örneğimizi bilgilerinize sunuyorum.

Bu Misvâkiye’nin halkımızın diş ve ağız sağlığına faydalı hizmet vereceğine inanıyorum.

340