Makale

TOPLUMSAL YARAMIZ “ENGELLİLER”

TOPLUMSAL YARAMIZ “ENGELLİLER”

Harun ÖZDEMİRCİ
Dini yayınlar Dairesi Başkanı


Çok yönlü kalkınma diye de ifa- V de edilen çağdaş uygarlık ve insanca yaşam, pekçok faktörü birarada bulunduruyor ve gelişmeyi, uygarlığı kavram olarak özetliyor. Tabii olarak çağdaş uygarlık kavramı içerisinde, dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde nüfusun büyük bir bölümünü oluşturan engelli insanların durumları da oldukça önemli bir yer tutuyor.
Günümüze kadar engelli kişilerin içinde bulundukları durum maalesef belirli aralıklarla gündeme geldi. Dolayısıyla toplum bu kişilerle ilgili gerek kavram, gerek kaynaşma, gerekse haklar açısından fazla bilgi sahibi olamadı.
Bugün de durum aynı.
Toplumumuzda ne kadar engelli insanımızın var olduğunu bilemiyoruz.
Dünya standartlarına göre bir yüzde vererek tahmini bir sayıda karar kılıyoruz. Öyle bile olsa şu soruyu sormadan kendimizi alamıyoruz.-
’Nerede bu insanlar?’
Elde edilen bilgilere bakılınca toplum bireylerinin kimileri engelli vatandaşlarımızın sayıları hakkında net bilgilere ulaşılmamasına şaşıracaklar; ’zavallı insanlar, dışarı bile çıkamıyorlar’ diyerek acı acı iç geçirecekler. Kimileri ise, her insanın, her zaman maruz kalma ihtimali bulunan iş, ev ve trafik kazalarından korunmak için daha yoğun gayret sar- fedip, hallerine şükredecekler-, ’aman!’ diyecekler, ve dua edecekler: ’çoluğumuzu, çocuğumuzu Allah korusun! Allah düşmanımızın başına bile vermesin!.’
Engelli insanların toplumda uyandırdığı tepki maalesef bu. Acımak, acımak, sadece acımak.
Aileler toplumun tepkisinden çekinerek, engelli çocuklarını daha fazla sahiplenmekte, onları daha fazla koruma altına almakta. Öyle ki, topluma çıkarmama uğraşı içerisine girip, engelli çocuklarını toplumdan dışlamakta.
Toplum ise yine acıma duyguları ile hareket ederek, onları gördükleri yerde ’ah, vah’la karşılamakta, kazanç temin etme ortamından onları uzaklaştırmakta, doğru yaptığı düşüncesiyle bazen bedenî, bazen de maddî yönden yardımda bulunmakta.
Hangisi doğru? Birbirleriyle örtüşen aile ve toplum davranışlarının hangisine hak verebiliriz?
Tamamen duygusal, İnsanî amaçlardan oluşan bu davranışların engelli insanlarımızın ne derece yararına olduğuna nasıl karar verebiliriz?
Bu konuda uzmanların görüşü hep ayın istikamette. ‘Acımak, kesinlikle engelli insana bir yardım değildir. Onlara yapılacak en iyi yardım, toplumla uyumlarını sağlayacak tedbirler almak ve onları uygulamaktır.’
Öyle ya da böyle engelli insanlarımızın iç dünyaları oldukça karmaşık bir halde. Onların çoğunluğu en yakınlarına dahi açılamıyorlar, içlerine kapanık bir halde, toplumdan uzak bir şekilde yaşamayı tercih ediyorlar.
Toplum olarak onarmamız gereken yaralarımızdan birinin de bu olduğu acı bir gerçek.
Bunun için de ilk şartın eğitim olduğunu söylemeye bile gerek yok; hem toplumun hem de engelli insanlarımızın eğitimi birinci derecede önem arzediyor.
Dergimizin Aralık sayısında gündemi ağırlıklı olarak engellilere ve engelli haklarına ayırdık. Onların sıkıntılarla dolu hayatlarından kesitler sunmaya, dertlerini aktarmaya ve kendilerinin de fazlaca haberdar olmadıklarını düşündüğümüz haklarını anlatmaya çalıştık.
Son birbuçuk asır içerisinde dünya genelinde yaşanan bütün kültür değişmelerine rağmen ülkemizde ramazan ayı değerini ve önemini koruyarak, ayrı bir coşku ile yaşanıyor. Özellikle son çeyrek yüzyılda birtakım yeni aktivitelerin ilavesiyle ramazan ayının daha da etkin bir biçimde yaşanması, yüce dinimizin milli kültürümüze etkisini de gösteriyor.
Bir ramazan ayını da geride bırakırken, huzur ve mutluluk içerisinde geçirebileceğimiz nice ramazanlara kavuşmak için Cenabı Allah’a niyazda bulunuyor, tüm İslâm aleminin Ramazan Bayramını tebrik ediyorum.
Korkudan, acıdan, hissizlikten, sevgisizlikten arınmış, şiddetten uzak, barış dolu günlere ulaşmak dileğiyle...
Bir sonraki sayımızda buluşmak üzere hoşça kalınız.