KAN DAVALARI
Bu konuda Mehmet Oruç tarafından Ankara Radyosunda, yapılan bir konuşmayı aynen yayınlıyoruz.
Mehmet ORUÇ
Dinleyicilerimin birinden bir mektup aldım. Bu dinleyicim mektubunda bir köyden söz açmada, köy halkının solu kimseler olduğunu, buna rağmen lan dâvalarının bu köyü korkunç ve iğrenç bir şekilde kana buladığını, buradaki Müslümanlığın maalesef bu dinin ruhu mesabesinde olan kardeşliği oraya getirememiş olduğunu yazmaktadır.
Hepiniz bilirsiniz ki, insanlık şeref vekar ve haysiyetiyle emniyet içinde yaşama, insanların en tabii olan haklarındandır. Her insan bu hakkına diğer bütün insanların saygı göstermelerini isteme hakkına sahip olduğu gibi, kendisi de, diğer bütün insanların bu hakkına saygı göstermekle yükümlüdür.
Müslümanlık, insanlıktaki olgunluğa uzanan Allah’ın çizdiği yoldur. Müslüman bu yolda insanlıktaki olgunluğa koşan, Müslümanlıktaki derecesini insanlıktaki olgunluk, medenîlik derecesiyle ölçen insandır. Müslümana yakışan ve yaraşan, elinden, dilinden herkesin selâmette olduğu melek gibi bir insan olmak, Hazreti Muhammed’in manevî güzelliğini yalnız kitap sahifelerinde değil, kendi varlığının sahifesinde bulmaktır.
Köyünde eli kamalı, beli tabancalı; kan kokusundan, gül kokusu kadar sevk alan bir canavar gibi yaşasın, çocuk, genç, ihtiyar, suçlu, suçsuz demeyip nefsine uşak kesilerek kırılası elleriyle nice kardeşlerini cansız yere sersin, sonra bu tüyler ürpertici iğrenç cehâleti ve vahşetiyle Cennetlik olmağı umsun, utanmadan, sıkılmadan «Ben, Hz. Muhammed’i Peygamber olarak tanıyan, O’nu kendime örnek edinenlerdenim.» demek küstahlığını göstersin. Hayır, sayın dinliyenlerim hayır, böyle bir iddiada hakikat payı olamaz, böyle kuru dâva ite Allah’ın vadettiği mutluluğa erişilemez. Bir Müslüman, bu kadar iğrenç bir yolun yolcusu olamaz. Çünkü Allah, «Bir nefsi haksız yere katleden bütün insanları katletmiş gibidir» buyurur. Sevgili Peygamberimiz de: «Câhiliyete ait kan dâvaları mülgadır» diyerek Müslümanlıkta kan dâvası olmadığını, Müslümanların hiç bir suretle kan dâvası güdemeyeceklerini, bu çirkin cahiliyet âdetinin Müslümanlar arasında yaşıyamıyacağını açıklamıştır.
Peygamberimiz bu fâni âlemde son günlerini yaşarlarken, bu iğrenç âdete lâyık olduğu kahhar darbeyi vurmuş, onu Müslümanlar arasında nefretle tiksinerek koğmuştur. Şimdi böyle çirkin bir adeti hortlatmak Müslümanlığa yakışır mı? Onun bu cehaleti, vahşeti, Müslümanlıkla bağdaşır mı?
Sislere sorarım, Allah’ın bu vadideki emirlerini, Peygamberimizin bu. husustaki emir ve vasiyetlerini; nefsine uyarak çiğneyen ve hergün Allah’ın huzurunda duâ için kaldırdıkları ellerini kardeşlerinin kanlarına bulayan bu insanlar, Hakk’ın huzuruna çıkacakları, yaptıklarının hesabını verecekleri, o günü düşünmezler mi?
Şu anda kulağım bana vermiş, dikkatle beni dinleyen kardeşlerim: Gelin, Allah’ın gadabına gerçekten uğramak istemiyorsak o gadabı bütün dehşetiyle üzerimize çekecek olan; âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberi can evinden yaralıyan şu kötü âdete, köyümüzde, İlçemizde, ilimizde artık paydos diyelim ve onu Hz. Muhammed’in yaptığı gibi yaşadığımız yerden tiksinerek koğalım. Dargın olduklarımızla barışalım, câhiliyet çağının câhil müşriklerinin bu âdetinden yüz çevirelim. Allah’ın çizdiği, Peygamberin aydınlattığı yolda melekler gibi yaşamaya devam edelim, Cennete lâyık kullar olduğumuzu isbat edelim.
Allah’ın istediği, Resûlu’llah’ın istediği bu, olduğu gibi, Müslümanlığımıza, Türklüğümüze yakışan ve yaraşan biricik tavır da ancak budur. Bu yol Allah’ın hoşnutluğuna uzanır... sayın dinliyenlerim.
AYET-Î KERÎME MEALİ
«Kim bir mü’mini kasden öldürürse cezâsı, uzun zaman kalıcı olmak üzere Cehennemdir, Allah ona gazab etmiştir, ona lanet etmiştir ve ona çok büyük bir azâb hazırlamıştır. (Nisâ Sûresi - ayet 93).
HADÎSİ ŞERİF MEÂLİ
«Kıyamet Gününde, insanlar arasında en evvel görülecek dâvâ katil dâvasıdır.»